hesabın var mı? giriş yap

  • iq seviyesi oda derecesi ile yarışacak düzeyde mühendistir.

    aynen kanka, almanya'da mercedes gibi bir dünya devinin ar-ge çalışanı mühendistin; tasarımı italyan, motoru alman, bilmem hangi parçası çin olan yerli ve milli otomobil için geri döndün.

    biz de geri zekalıyız yedik bunu.

    edit : aktroll saldırısına ugramamak icin nickini gizli tutmamı isteyen bir arkadaşın mesajini buraya copy paste yapıyorum.

    --- spoiler ---

    bu arkadaşın xing denilen portaldaki profiline baktım. tuhaf bir kaç bilgi var. hala mercedeste çalışıyor gözüküyor. belki aktualize etmemiş olabilir.
    mercedesteki rolü bölüm müdürü asistanı ki powerpoint ve excel sunumu hazırlama dışında pek teknik derinliği olmayan bir bölüm. tüm mercedes tecrübesi 3-4 yıl olan biri. fatih ve yusuf ile kurduğu firma niocycle togg dan ihale almış.

    bateri teknolojisi çok geniş laboratuvar ve donanım gerektirir. yeni mezun 3 mühendisi katbekat aşar bu iş. togg için umutluydum ama işleri böyle çocuklar yürütüyorsa bu araba yürümez yürüse de yolda kalır.

    en ilginç olan şey de stuttgart bölgesinde bir diyanet camisinin gençlik kolları başkanı ki burdan nasıl bir bağlantısı olduğu anlaşılmakta.
    --- spoiler ---

  • utangaçlığın temel sebebi kişinin toplum önünde yapacağı bir hatadan dolayı küçük düşeceğini düşünmesidir. dolayısıyla kişinin toplum önünde hatalar yapması veya toplumun normlarına aykırı davranması sonucu ne olacağını görmesi gerekir. yani, çıkın sokaklarda saçmalayın, kızılayda veya taksimde palyaço kıyafetiyle gezin, amfiye bir çizgifilm karakterinin kostümüyle gidin, telefonunuza mesaj geldiğinde melodisi osturuk olsun gibi gibi. ha sonunda ne olacak, korktuğunuz kadar küçük düştüğünüzü görmeyeceksiniz, aksine özgüvenli ve eğlenceli bir erkek olarak görülüp kızlardan ilgi görebilirsiniz. daha ne olsun.

  • bazen öyle sayılar karşıma çıkıyor ki sonucunda tam sayı çıkmayacağını düşündüğümden bölmeye bile tenezzül etmiyorum. hayatın insanın karşısına neler çıkaracağı hiç belli olmuyor. sanırım 91/7 de bunlardan biri. hayat işte.

  • bu ülkede din adına kur'an müslümanlığının hiç bir zaman revaç bulamayacağını ve kur'an'da belirtildiği gibi, ne yazık ki, peygamberimizin '' bu ümmetim kur'an'ı mehcur bıraktı'' diye şikayetleneceğini haklı çıkartan iddia.

    yemin ederim sıkıldım artık. din adına böyle garip garip, kur'ani temeli olmayan, ipe sapa gelmez iddialardan da, bilir bilmez, her işe peygamber'i alet etmelerinden, 800 yıl önce yaşamış x din aliminin görüşlerini, kur'an'dan üstün tutmalarından, peygamberlerin ve veli kulların, esas görevlerinin vefatlarından sonra başladığına inanılmasından, yemin billah ederim ki sıkıldım.

    her geçen gün umudum da tükeniyor, birilerine bir şeyleri anlatma azmim de. en sonunda, kur'an'ı elime alıp, çekilip köşeme, insanlardan uzak, bana emredildiği gibi yaşayacağım.

    edit; başlık başa kalmış. benim başlığım değildi.

  • 2 ay önce floransa'da bir hostelde, 2-3 yıl önce türkiye'yi ziyaret etmiş, buenos aires'te yaşayan arjantinli bir genç kızın sorduğu sorudur:

    "siz türksünüz, neden arap gibi yaşamaya çalışıyorsunuz?"

    kız ülkeye ülkenin %50'sinden daha hakimdi.

  • yıllardır restoranlarının kanını emen yemek kartı şirketlerine; hele şükür durun diyen birilerinin çıkmış olması ile sonuçlanacağını umduğum, sömürü sistemidir!

    elbette çoğu çalışan sistemin ne olduğu konusunda habersizdir kısaca açıklayalım;

    piyasanın hakimi sodexo, ticket setcard gibi firmaların işi sadece ve sadece komisyonculuktur. hiç bir sorumlulukları olmadan sadece oturdukları yerden emekçileri sömürmektedir. sistem şöyle işler;

    1- yemek kartı şirketi firmalara gider ve işçilere dağıtılan yemek kartlarını kendi markaları ile kullanmalarını söyler. mesela çalıştığınız şirket aylık 200 lira kartınıza yükleme yapar. şirketiniz bu 200 lirayı yemek kartı şirketlerine +kdv olarak peşin öder. patron memnundur çünkü masrafı faturalandırmıştır ve gider olarak düşer!

    2- aynı yemek kartı şirketleri tüm lokantaları dolaşarak bak şu firma bizi kullanıyor diyerek o şirkete air pos makinasını aylık bir fi ücret ile restorana bağlar.

    3- çalışanlar yemeğini yer diyelim ki 10 lira, kartından restoranda ödemeyi yapar.

    4- yemek kartı şirketleri anında %10'unu restorandan keser. 1 ay boyunca siz bu pos cihazı üzerinden müşterinizden tahsil ettiğiniz parayı alamazsınız! 1 ay sonra pos cihazıdan aldığınız bir rapor ile birlikte yemek kartı şirketine fatura kesersiniz. (komisyonlar düşülerek) sonra şirkete yollarsınız ve ne olur biliyor musunuz? yemek kartı şirketleri 1 aydır ödemediği paranın faturasını size 60 gün sonra öder! yani sizin yediğiniz yemeğin parasını, o restoran sahibi 90 gün sonra %10 komisyon kesilmiş olarak alır! (bu arada düşük cironuz varsa ayrıca pos cihazı aidatı da keser)

    şimdi size soruyorum güç bela ev yemekleri dükkanı işleten, kıt kanaat esnaf lokantası çalıştıran bu gariban insanların sırtındaki komisyoncuların görevi nedir? neden bu paraları kazanmaktalar? neden bu paraları nakit olarak patrondan tahsil ettikleri halde lokantalara 90 gün sonra %10 keserek ödemekteler?

    haber

    çözüm; bu kan emicilerin ortadan kaldırılması gerekir. patron eğer masrafını düşünüyorsa, çalışanına ödediği para için çalışanından ödediği yemek bedeli kadar fiş yada fatura istemelidir! unutmayın bu yemek kartları ile ödeme yaptığınız her restorandan o yemek kartı şirketlerinin aldığı komisyon kadar kalitesiz yemek yemektesiniz çünkü gıda da sektör nakit döner arkadaşlar!

    (daha özel bir bilgi vermem gerekirse; vaktinde bu firmalar şirketlere gidip bizim kartımızı kullanursanız 100 liralık yemek ödemenizi sizden 90 lira olarak alalım diyorlardı. yani ortada şirketler arası bir rekabet vardı ve patronun bu durumdan bir çıkarı oluyordu. sonuçta ne oldu biliyor musunuz? bu şirketler bir araya gelerek kendileri arasında bir anlaşma yaptılar ve patronlara hiç bir şekilde indirim yapmama kararı aldılar! şimdi yapmıyorlar.)

  • "adam pide kuyruğunda -abi ben alıp çıkayım, iftara yetişeceğim! diyor. biz hobi amaçlı mı bekliyoruz lan. yatıya mı kalacağız fırında. "

  • madde 309- (1) cebir ve şiddet kullanarak, türkiye cumhuriyeti anayasasının öngördüğü düzeni ortadan kaldırmaya veya bu düzen yerine başka bir düzen getirmeye veya bu düzenin fiilen uygulanmasını önlemeye teşebbüs edenler ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile cezalandırılırlar.

    düzgün bir ülkede şu demeç suç kabul edilerek soruşturma açılır. vekillik falan düşer.