hesabın var mı? giriş yap

  • yukaridaki listenin yarisini bile gerceklestiremedigimi gorunce hangi statuye girdigimi merak ettigimdir. ben kendimi orta halli sanirdim, fakir bile degilmisim amk.

  • korku filmlerinde monolog öldürür. kendi kendinize konuşmaya başladınız mı öldünüz demektir. "hadi çocuklar şakanın tadı kaçtı artık çıkın ortaya" diyip sağ kalabilen olmamıştır, tıpkı kazık kadar adam olup "dur şuraya saklanayım da şunların aklını başlarından alayım" diyenlere rastlanamadığı gibi. öyle şaka mı olur lan ilkokul mu burası?

    karanlık bir ormanda yürüyorsanız "kim var orada" sorusunu sormanız da salak bi monolog örneğidir. gecenin köründe sinsice ortalıkta dolaşan adamdan ne hayır gelir? kimse kim lan sana ne dümbük. kaç git işte. karanlıktan bi sesin "benim ben, maria sharapova, tenis topum ormana kaçtı da onu arıyodum" demesini mi bekliyorsun?

    bi de ismiyle arkadaşı aramak vardır, o da ayrı bi dallamalık örneğidir. gece vakti çıkın evden dışarı, sevgilinizin adını söyleyip durun. ulan o sevgili azıcık adam olsa zaten gelir bulur seni. "bill? sen misin? bill, orada mısın?" haa evet bill orada, afedersin deli sikmiş bill'i, çıkmış gecenin köründe çalı çırpının arkasına saklanmış sana bakıyo. ulan bunu görünce benim bile öldüresim geliyo seni, katil naapsın?

  • basiretsizliği ile 2001 krizinin mimarlarından olan devlet bahçeli tam 20 yıl sonra yine boş beleş ve anlamsız siyasetiyle erdoğan'ın payandası olarak ülkeyi bir kez daha bataklığa sürüklemiştir. partili başkanlık sistemine verdiği destek bizleri bu günlere getirmiştir.

  • çivi üretim fabrikasıyız. ham maddemiz olan filmaşin demiri dolar ile alıp dolar ile satıyoruz. iç piyasada an itibariyle satışları durdurduk.

    dün kur 11 civarı iken bugün 13.35 i gördü. dün verdiğimiz fiyat ile bugün verdiğimiz fiyat arasında dağlar kadar fark var. müşteriye kur kaynaklı diyoruz fakat fırsatçılık yaptığımızı zannediyorlar. halbuki ben dün kazandığım para ile bugün o parayı kazanmak için aldığım demiri alamıyorum.

    tam bir kaos durumu içerisindeyiz.

  • gerçekten de yazılarından yansıttığı gibi bir ruh hali varsa görüldüğü anda sokak değiştirilmesi vaciptir.

    çocukluğuna inelim;

    baba: oğlum git şu bakkaldan bir gaste al da gel.
    g.y.b: bir türkçü asla emir almaz çaşıtlık yapma.
    baba: ne diyorsun ulan sen?
    g.y.b: aptal aptal sorular sorma. ne dediğimi anlayamadıysan burada işin yok, sen git 4 harfliler gelsin.
    baba: hanım katanamı getir
    g.y.b: bir türkçüyü japon kılıcıyla öldüremezsin, hun yayı yok mu?

  • benim bildiğim mourinho denilen adam da futbol oynamadı ama dünya futbolunda çok adı geçer, ama hasan şaş san siro'da gol atmış ve dünya kupasında brezilya'ya da gol atmış. demek ki hasan şaş mourinho denilen adamdan 100 kere daha fazla futboldan anlıyor. hay allahım ya, tartışmayı okumadan konuya daldım ama insanlar her futbol oynayana böyle davranacaksa işimiz yaş, şaş değil.

    edit: mourinho'nun futbol kariyeri için wikipedia linki yollayan arkadaşlara teşekkür ediyorum. bir çok amatör oyuncunun futbol kariyeri daha doludur ve adamla yıllardır bu kadar başarısına rağmen nou camp'da "hoşgeldin tercüman" diye taşak geçerler. ama hala san siro'da golü olduğunu sanmıyorum ve brezilya milli takımına da gol atmamıştır. yani birçok arkadaşın hasan şaş'ı savunduğu argümanlara göre hasan şaş konuşurken mourinho susmalıdır. hay allahım ya bu kadar basit bir şey için bile edit girdirdiniz adama.

  • başlık: kenan doğulu karslı mı beyler

    1. hani doğulu diyorlar ya.

    3. yılmaz güney antalyalı mı piç

    4. uzay hepari mars li mi amk bebesi

    15. özgür çek praglımı amın oğlu

    16. cristian baroni baron mu

    19. tarkan altarin oglu mu amina soktugum?

    ccc tan ccc

  • her iki dedem de köylü değildi. ikisi de memleketlerinden 4-5 yaş civarı aileleriyle çıkıp başkente gelmiş, her ikisi de memur olmayı seçmiş. hatta bir tanesi 1950 de ankaranin belediyecilik anlayışla yapılan ilk semtinden taksitle ev almış. yanlış duymadınız. 1950 de milletin boş arsaları telle çevirip benim dediği zamanlarda adam gitmiş taksitle ev almış. dedelerden memuruz yani biz. babam da anam da memurdu. hal böyleyken ben de dünyaca ünlü bir tasarımcı falan olamazdım heralde ola ola ben de memurum oldum :)

    ha tabii bir de her iki dedenin de köylü olmaması demek ilkokulda yazin millet köyüne giderken senin gidecek bir köyün olmaması demek o yaşlarda üzülmek demek..

  • amator bagimsiz oyun gelistiricilere ders niteliginde pek cok noktasi olan oyun. bu oyunu tek basina gelistiren eric barone'nin stardew valley oyunu sayesinde dolar milyoneri oldugu ve dunyanin en onemli ekonomi dergilerine/programlarina haber oldugu gercegini de goz onune alinca ciddi bir gozle incelemek onemli takdir edersiniz ki.

    1- piyasa boslugu

    amator oyun gelistiricilerin cogunda refleks olan "hali hazirda populer olan bir oyun turunun farkli bir yorumunu piyasaya sunmak" yaklasimi yerine, barone sunu yapti; "talebi cok, arzi az olan oyun turunde oyun yapmak". ciftlik oyunu gibi modern insanin topraktan kopmasi neticesinde bir hayale donusen olguyu, sanal olarak tatmin etme duygusu yuzunden ve bu konunun cogu oyun turune gore daha rahatlatici olmasi sebebiyle her daim talep edilmesine ragmen, arz hep cok dusuktu.

    mesela bu oyun turune ait ilk oyun bir turk yapimi, adi da umut tarlalari (bkz: #12895406). 1993 yilinda yapildi, tabii turkiye disinda taninma firsati olmadi. ikinci ornek ise barone'nin ilham aldigi harvest moon oyunu, 1997 yili japon yapimi. cok sayida seveni olmasina ragmen yillarca bu tarz oyun yapilmadi.

    yapildiginda ise ya survival stili (don't starve gibi), ya da ticaret stratejisi ve simulasyonu turunde oldugu icin (farming simulator gibi) oynayani rahatlatmak yerine iyice geriyordu.

    ayni sekilde dating sim ve life sim gibi ogeler barindiran oyunlar da ya fazlasiyla tek duze ya da pahali (the sims 4'un onlarca ek dlc'sine para yetistirmek zorunlulugu gibi) oldugundan yeterli gelmiyordu.

    bunun yaninda acik dunya hissi veren ama bunun icin son model ekran kartlari gerektirmeyen, basitlestirilmis ama kapsamli bir oyun yoktu.

    yani kisacasi, pek cok insanin basinda gerilmeden ve sikilmadan saatler gecirebilecegi, ister birileriyle kurlasacagi ve evlenecegi, ister tarla ekecegi, ister bara gidip sohbet edecegi, oynarken sikbogaz etmeyen, ve cogu insanin icindeki bir hayal olan dogaya donus fantazisini tatmin eden bir oyun talebi vardi ama arz yoktu. iste stardew valley tam da bu boslugu bir yapboz parcasi gibi doldurdu.

    2- oyun turu secimi

    barone cok akilci bir yaklasimla, tek bir turun oyuncuyu cok cabuk sikacagini ongordugunden cok turlu bir oyun ve cok katmanli bir oynanis omurgasi kurdu.

    mesela eger mikro yonetim meraklisi degilseniz umut tarlalari'nda cabuk sikilabilirsiniz. cunku bir yonetim ekraninda ciftligin yonetimiyle ilgilenmek disinda yapilabilecek bir sey yoktur. ustelik cok dikkatli oynamazsaniz iflas eder ve oyuna yeniden baslamak zorunda kalirsiniz, yani gerilimlidir.

    eger life sim hevesinizi gidermek icin the sims 4 gibi oyunlar oynarsaniz cok cabuk tekduzelestigi icin sikilabilirsiniz, oyunun yapisi sizi belirli seyleri yapmaya yonlendirmektedir cunku.

    ayni sekilde dating sim turu oyunlar da cok kisitli bir dongu icerdiginden kisa surede biktirabilir.

    stardew valley'de ise bunlarin hepsini istediginiz muddetce yapabiliyorsunuz. ustelik en can alici nokta ise su; eger dogru yaparsaniz oyun sizi odullendiriyor, ama yanlis yaparsaniz cezalandirmiyor. yani bir sikbogaz etme durumu yok. bu da yetmezmis gibi madenlerde troll avlamak gibi kucuk aksiyonlara da girebiliyorsunuz. yani oyunun action rpg sosu da var.

    boyle olunca biraz tarlanizla ilgilenebiliyor, sikilinca birileriyle kurlasabiliyor, sikilinca madenlerde troll avlayabiliyor, sikilinca kasabadaki olaylarla ilgilenebiliyorsunuz. tekrar dongunun basina geri donunce (tarlayla ilgilenmek) beyninizde "surekli ayni seyi yapiyorum" hissi olusmadigi icin oyundan sikilma ihtimaliniz azaliyor.

    yani bu baglamda bakinca oyun sanki grand theft auto v'in 8 bit, siddetsiz ve cocuksu versiyonu gibi.

    3- oyun gelistirmeye gercekci yaklasim

    oyunun 8 bit stilinde olmasi pek cok kiside "ne guzel iste boyle daha sevimli oluyor eski nintendo oyunlari gibi" hissi uyandirsa da aslinda cok gercekci bir sebebi var. eger barone bu kadar kapsamli bir oyunu mesela the sims 4/grand theft auto v tarzi 3d modellemelerle, orkestral muziklerle, gercekci shading, particle, fizik tepkileri gibi seceneklerle, seslendirmelerle yapmaya calissaydi, oyun en erken 2030 yilinda cikardi (o da becerebilirse). cunku bir kisi ne kadar yetenekli olursa olsun "man hour/progress" paritesine baglidir. modellemeleri yapmak, retopoloji, isiklandirma testleri, parcacik testleri, collision surface tepkileri, kaplamalar, bunlarin low poly bake'lenmesi, lod, optimizasyon, orkestrasyon, vo zamanlama, triggering falan derken is cigirindan cikardi. maddi kismi ise oyle part time is maasiyla, kiz arkadas destegiyle falan olmaz, milyonlarca dolar butce gerekirdi.

    yanlis anlasilmasin yaptiklarini kucumsemiyorum, muthis bir azim ve yetenekle ortaya cikmis stardew valley, ama gercekci yaklasilmis. yani sinirlarini bilerek bicimlendirmis projeyi. bu da cogu amator oyun gelistiricinin aksine oyunun yapimini bitirebilmesine sebep olmus (nice benzeri proje yarim birakiliyor boyu asan islere kalkisildigi icin).

    4- tasarim butunlugu

    oyunun gercekci sebeplerle 8 bit stili olmasi bir gereklilik olsa da, barone bunu muziklerden oyunun temposuna, oyunun genel atmosferinden oyun ici karakterlerin (npc) davranislarina kadar bir butun olarak sunmayi bilmis. yani oyunun sirin grafik stili, sakinlestirici midi havasi tasiyan muzikler, tatli ses efektleri, npc davranislarindaki saflik bir araya gelince adeta bir masal havasi ortaya cikiyor. bu da oynayanlarin cogunda gorulen sakinlesme ve keyiflenme etkisinin temel sebebi. mesela barone mecburi 8 bit stili grafiklere ragmen kendini cok ciddiye alan bir oyun yapsaydi veya orkestral muziklerle doldursaydi o iluzyon kirilir ve oynayanda kalitesizlik hissini uyandirirdi. ama bu tasarim butunlugu sayesinde "aslinda 8 bit piksel art tarzi oyunlari oynamam ama bu oyun beni kendine bagladi" gibi pek cok yorum gorebilirsiniz.

    5- cok oynayani odullendirme

    butun insanlarin icinde bulunan kesfetme durtusu, hazine bulmak, loto kazanmak gibi temelinde kumarla benzesen odul kazanma istegini doyuran kucuk nuanslar koydu oyuna barone. cogu insan farkinda olmasa da cogu oyuna kendini kaptirma sebebi icten ice bu kumar ve odul kazanma durtusunu caktirmadan gidiklamasidir. mesela diablo (diablo ii ,diablo iii) path of exile gibi cok basit ve tekrarli mekanige dayanmasina ragmen bu kadar bagimlilik yaratici olmasinin temelinde bu sebep yatmaktadir ("daha cok kesersem daha cok item dusururum" gibi).

    iste bu oyunda da sadece ara sira karsiniza cikan olaylar/karakterler/objelerle, "eger daha cok oynarsam daha cok sey gorebilirim" "diger oynayanlara olmayan nadir seyler bana olabilir" hissi uyandiriyor barone cok profesyonelce. ustelik bu kadar kapsamli bir oyuna bile bunlari ekstradan eklemek aslinda barone'nin ne kadar bilincli bir yaklasim gosterdiginin bir kaniti.

    6- oyunu gelistirmeye devam etme

    cogu amator oyun gelistiricide ya oyunu hic ilgi gormedigi icin, ya da oyunu cok ilgi gordugu icin olusan, oyundan beklentiyi kesip guncelleme/bugfix/eklenti/genisletme gibi hayati seyleri aksatma/yapmama davranisinin aksine barone oyuncularin isteklerine gore oyunu gelistirmeye devam etti. bu da zaten oyunun sirin yapisi nedeniyle oyuna baglanan kitleye oyunu iyice benimseterek sahiplenme duygusunu uyandirdi.

    7- dagitimci ve reklam

    ama butun bunlari dogru yapmasi bile tek basina bu onmilyonlarca dolarlik basarinin sirri degil ne yazik ki. belki dunyanin bir yerlerinde buna benzer pek cok proje daha once hayata gecirildi ama cogunlugun haberi olmadi (bizdeki umut tarlalari ornegini dusunun mesela). ki su anda bile farkli farkli tarzlarda nice basarili oyun sesini duyurup gorunur olamadigi icin kalabaligin arasinda kayboluyor. barone'nin basarili bir dagitimciyla anlasmasi (chucklefish), bu dagitimcinin baglantilari sayesinde daha oyun cikmadan onemli sitelerde haberlerinin yapilmasi, chucklefish ile anlasmali yuzbinlerce kisinin takip ettigi streamer'larin (siri, bexy ) oyunu oynamasi sayesinde oyunu satin alip oynamaya ozendirilen oyuncular gercegi var. eger bu olmasaydi barone'nin adini ve stardew valley oyununu cok az kisi duyacak, oynayanlar cok sevse de genel dunya pazarinda ciliz sesi kaybolup gidecekti. sunu unutmayin ki gunumuzde cogu oyun cok iyi oldugu icin degil cok iyi tanitildigi icin populer olup seviliyor.

    kisacasi buyuk bir emek ve bilincli yaklasim bir araya gelince basarili bir sonuc ortaya cikmis. oyun iyi yani. evet sadece bunu desem de yeterdi, bos yere destan yazdim. bos beles bir insanim sonucta.

    not: bir de bunla alakasiz olsa da 90'larda cikmis bir dating sim vardi, ogrencilik yaptiginiz rpg soslu hentai icerikli bir oyundu, bayagi meshurdu, adi da true love'di (bkz: #13523772), durduk yerde o aklima geldi simdi.