• bu sene ilginç bir sene oldu. red hot chili peppers john frusciante ile geri döndü. blink-182 tom delonge ile geri döndü. abba 40 yıl sonra birleşti. top gun bile 36 yıl aradan sonra geri döndü. rihanna müziğe geri döndü. kurban bile birleşiyor yeniden. ay hadi inşallah hiç bozulmasın.
  • aslında bılink van eyti tu diye telafuz edilir...
  • aynı sıralarda yan yana otursak da aşağı yukarı aynı şeyleri yaşasak da bazı arkadaşlarımız hayatın kendilerine masa altından verdiği büyük acı, elem, keder, ızdırap filan sonucu hayatın her detayını feci şekilde kavrayıp evrimleşerek "hiçbir şeyden tat alamıyorum abi, yolun sonundayım baboli" mottosuna sadık bir liseli canavar oluyordu, öyle bir dönemde liseyi okuduk biz ya da lise hep öyle bir dönemde okunur emin değilim. neyse evrimleşen kardeşlerimiz ya kurtlar vadisi etkisiyle polatlaşıyor ya da "harbici rockçı" oluveriyorlardı. hayatın pek de kötü davranmadığı ama ille de bir şeylerden acı, elem, keder duyan mevzu bahis ikinci grup arkadaşlarımız harbici rockçı olduktan sonra bu gruba saydırma yarışına girerlerdi, anlam veremezdim. bir nevi ben daha sert müzik dinliyorum yarışması gibiydi sanki bilemiyorum...

    lise döneminden güzel bir anıdır benim için..
  • bu grupla ilgili münasebetim biraz farklı olmakla birlikte yıllardır görüşlerim aynıdır. yıllardan 1999 falan. o pis gıcık ergenlik çağları. nerden de taktıysam bu gruba takmışım. harıl harıl albümlerini arıyorum. o zamanlar böyle laptop da yok ki limewire'dan indiragandi yapayım. masumum, mp3 bilmem etmem. illa da orjinal albüm. lakin ilkokul bittiğinden beri ingilizce dersi gören ben, ne kadar çabalasam da müzik marketi elemanlarına derdimi anlatamıyorum. abi blink van-eyt-tu var mı diyorum, boş bakışlar..bir başka tükana giriyorum, kardeş blink yüzsekseniki var mı diyorum, göz çukurlarında sansarlar dolaşan satış elemanları..yok arkadaş bulamadım. böylelikle de kendilerinden soğudum. ama o zamanlar dediğimi anlamayan o satış elemanları bilmeden de olsa bir hayıra vesile oldu, ve ben huzurun teenage punk'ta olmadığını anlayarak değişik müzük türlerine yöneldim.
    sağolasın şuursuz d&r elemanı. sağolasın megavizyon. vee sağolasın pan kitabevi.(sonuncusu gerçekten de sağolsun, diğerleri şaka)
  • 2001 mtv avrupa muzik odullerinde, sanki o aksam canli performans verecek en asmis grupmus gibi en son sahneye cikartilan, solist herifin sesinin cikmadigi gibi bi de sarkiyi calamamasi uzerine bi ara sarki sozlerini degistirip "i donno what da fuck is wrong with my guitar" diyerek sempatiklik yapmaya calistigini uzulerek, sinirlenerek izledigimiz grup.

    mtv'nin bunlari pazarladigindan soz etmeye gerek bile goremiyorum.
    o aksamki dier rezaletleri ise en iyi rock muzik odulunu onlara weren atomic kitten (?) ve ronan keating 'e "siz daha pop muzik yapmaya devam edin!" demeleriydi.
    bi an o salonda olmayi ve bi kach sene once (bkz: jarvis cocker) 'in maykil ceksin 'a yaptigi basarisiz saldirinin basarilisini yapmak istedim.

    bunun disinda gerek kliplerinde gerek o aksamki sovlarinda yasli insanlari rencide etmelerine dayanamiyorum.

    kisa pantolon, t-shirt, zincir ve uzerine sol tarafa dogru 30 derecelik aciyla icindekini beyin sayamiyacagim kafaya gecirilmis sapkayla odul torenine gelmek, "aabi naapiyim skateciyim, asiyim, milyon dolarlarim var ama hala temiz kalpliyim, giyinise onem wermiyorum, vs.." ayaklarina yatmayi hangi akli basinda insan evladi onaylayabilir bilemiyorum.
  • benim cüküm var, ya da benim vücüdum çok güzel aha bak vs. diye cıgıran, orasini burasini göstermeye çok merakli olan grup.
  • ahahahahha bu arkadaşalrın en yaşlısı bizden 10 yıl büyüktü..
    sanki tanıdıgımız bildiğimiz ruh geri gelmiş..
    "edging" taze çıktı daha 15 dk oluyor .. yürrüyün beeee
  • lise yillarimizin efsane grubu, yeniden bir araya geldikten sonra bu yaz yine turluyorlar.

    isle of wight ve hurricane'den sonra oxegen'de de sahne almalari kesinleşti.

    ayrica hepsi çok zeki çocuklar, kimse meraklanmasin
  • sırf lise dönemimin gecesine gündüzüne damga vurmuş ve içime işlemiş olan grup. son albümlerini beğenmediğimi -özellikle bir önceki albümün çok kaliteli oluşundan dolayı- hatta sırf bu yüzden genel olarak blink182 dinlemediğimi 16 yaşımdaki halim görse önce bir kaç saat ağlar sonra da ağzımı burnumu kırar herhalde. son albümleri hariç tüm albümlerini, canlı kayıt albümü dahil, orijinal edindiğim belki de tek grup diyebilirim öyle de kıymetliydi bu grup benim için. grubun içine girdiği duraklama dönemi öncesi 2003 yılında çıkarttıkları grubun ismini taşıyan albüm gerçek anlamda çıtalarını çok yükseltmişti. hatta ergenlik ve osuruk şakası temalı arayüzlerini gözle görülür şekilde bu albüm ile kesinlikle değiştirmiş oldular. baya heyecan katmıştı hatta bu hareket malum o esnada lise bitmekte idi nereye kadar need a girl that i can train naraları atacaksın nihayetinde.*

    dedik oh bak adamlar büyüdü yardırıyor daha devamı gelir bunun diyorken bir bakıyoruz tom delonge baya satış koyuyor mark hopus ve travis barker'a. hatta mark demiş olması lazım ava* başlığı altında tom olası blink182 albümü şarkılarını araklayıp ava'ya yediriyor. bu esnada yani grup hala ayrılmamış ama bir takım şeyler ters giderken tom ikilinin karşısına bile çıkmıyor araya mütemadiyen avukatı sokuyordu bir nevi mark ve travisi dış kapının mandalı durumuna koyuyordu ki bunu okuduktan sonrada kendisine koca bir siktir çekmişliğim var. ulan travis barker gibi bir davulcuya ettiğin yamuğa bak işte böyle tükürdüğünü yalarsın. neyse ki grup tekrardan bir arada bak bir şey demiyorum* da grup dağıldığında baya üzülmüştüm net hatırlıyorum. sonra tom çıktı stadium rock temalı space rock yapacağım şeklinde rock star havalarına girdi. akabinde mark ile travis +44'ü patlattı ki ava'ya nazaran bu proje daha bir blink182 idi. tahmin ediyorum bu manada tom üçün birini aldı çünkü gayet blink 182 hatrına avadinleniyordu. hatta ve hatta arada tom, ava konserlerinde baya göstere göstere down çalıyordu; adama gülerler ahbap.* gel zaman git zaman avaya nazaran +44 daha uzun soluklu coşku verse de bir süreden sonra +44 da baymaya başlıyordu çünkü hala 2003 blink182 albümünün altında idi şarkıların teması ve olgunluğu.

    sonra tom ile mark travis ikilisi arasındaki buzlar eridi. açıkçası bu satış mevzularından sonra nasıl oluyor da eriyor o buzlar hala anlamış değilim. olum bizi mi yediniz lan reklam ayağına yoksa it herifler! her neyse.* dedim ki tamam abi adamlar voltranı da oluşturdular yaşları da iyice erdi kemale e o 2003 albümünün üstüne artık efsanevi geridönüş adına koyarlar çocuğu dedik, o da nesi efendim ava temalı azıcık +44 serpiştirilmiş bir neighbourhoods albümü. tamam heart's all gonevar, natives var, ghost on the dance floor var ve up all night var ki bu şarkılar bile bir süreden sonra kendini tekrar eden tekerlemelere dönüyor. sadede gelecek olursam, bana göre, hearts all gone interludela birlikte 14 şarkılık bir albümden 4 tane şarkı dışında gerisi vasat olmuş ve beni hayal kırıklığına sevkeden mesele halini almıştır. hatta bana öyle geldi ki tom baya ağırlığını koymuş bu albüme.

    sen blink182 adında içinde boş şarkı bulunmayan bir albüm yapıyorsun ki içinde stockholm syndrome adında harikulade konsept bir şarkı yapmışsın yanına obvious'u,violence'ı, down'u, always'i koymuşsun, durmamış robert smithi tavlamış all of this gibi blink182'nin havasına kıyasla farklı dokunaklı bir şarkı çıkarmışsın ki go, easy target, i'm lost without you, i miss you ve en zıbış eski blink182'ye daha paralel olan feeling this gibi başta saydığım şarkılara nazaran daha ortalama şarkılar olmalarına rağmen bu ortalama diye adlandırdığım şarkıları neighbourhoods albümüne kıyasa sokmayı bile dile getirmiyorum, sen gelmiş bana "bak yenilendik iyice büyüdük farklı bir tını* yarattık yeha" diye baya baya angels and airwaves'imsi bir +44'ü ısıtıp önüme ye bak bunun proteini baya yüksek tıpkı şampiyonların kahvaltısı gibi dercesine koyuveriyorsun, olacak gibi değil.

    çevremde bir kaç kişi ile de konuştum burada da dile getirenler olmuş olgunlaşmış olum adamlar filan diye. hatta daha da teknik gelip oluuum acayip altyapı var lan şarkılarda diyen bile oldu. lan bu entryi güncelliyorum bak şu an bir kaç güne yıl olacak 2013 insanlar değil masaüstü bilgisayarlarında, ipadlerinde garage band aracılığıyla neler neler yapıyor, enerji olup nirvanaya varıyor sen geliyorsun blink acayip altyapı koymuş; o da ne iki flanger akor, iki aksak elektronik lagaluga, üç tane atmosferik osuruk.. hiç yakıştı mı senin gibi adama*. ulan hala nananana ya da love is dangerous gibi sözleri var şarkılarda. hadi bunlar basma kalıp, olur olur. albümün geneline hakim sözler kesinlikle self-titled albümdeki sözlerin derinliğini taşımıyor. sözleri de bir kenara bıraktım. (hayır gerekirse oturur tek tek sözleri de masaya yatırırım isteyen için*) coşku yok arkadaş. adamlar klip çekmese yeni pop rock bir grup çıkmış derim. albümün sevilmesini bence tamamen taraftarlık içgüdüsüdür başka bir şey değil. bu albümü dinleyenler ya da dinlenmesini önerenler hem olgun hem de angels and airwaves gibi olmayan bir şey dinlemek istiyorsa ya da bunu salık veriyorsa zaten hazırda bir sürü muadili var hadi ben blink kadar vitrin çocuğu olmayanından ipucu veriyim, jimmy eat world.

    yarın öbür gün bu adamlar gene albüm çıkarsa edinmeyecek miyim tabi ki edineceğim. ancak son albümlerini kesinlikle satın almaya değer görmüyorum. umuyorum bir sonraki albümde bana benzeri halet-i ruhiyeyi yaşatmazlar. **
  • blizzcon 2013 ile beni lise günlerime döndüren ve hüzünlendiren grup. olm adamlar çok yaşlanmışlar lan, tom göbek möbek yapmış, travis aidsli gibi, mark da sağlıksız gözüküyor.

    ama sahnedeyken gene felaket eğlendiriyorlar.

    we fucked your moooooooooooooooooooooom
hesabın var mı? giriş yap