• her masa spesifik birer profili anlatıyor.

    table 7: upper class white british, ama politically correct olmayanından. ırkçı ama delikanlı gibi net olanından değil de implying british ırkçısı. asla sınırı aşmadan ve kendini riske atmadan, ima yoluyla ırkçılık yapar. normalde white british eşittir politically correct ölüm makinası. bu masasakiler daha middle class tory seçmeni gibi.

    table 4: yemek eleştirmeni ve gordon ramsey temsili bir medyatik şef yeme içme sektörünün hard kapitalizm içeren reklam ve pr yönüne gönderme. imaj her şeydir. bak burdaki de white brit ama standart kasa politically correct olanından.

    table 13: ortalama insanlar. working-class. yuva kurup, hayatlarının ilerleyen dönemlerinde orta sınıf olmak isteyen düz ve düzgün insanlar. ayrıca filmin olay akışında çehov’un ‘eğer bir hikayede bir silah gösterildiyse o silah patlar’ deyişini canlandırıyorlar. senaryo yazarlığı ile uğraşanlar için basit ve güzel bir detay.

    instagramcı piçlerin masası: bu masada sosyal medya maymunları, avantacılar, cahil, yarı-şehirli tipler karikatürize edilmiş.

    bi sürü kadının olduğu büyük masa: sex and the city masası. long story short.

    tek plan olması ‘mutfaktan’ bir hikaye anlatan her filmin bu şekilde çekilmesi gerektiğini gösteriyor. izleyiciyi orada olma duygusuna yerleştirmenin en net yolu bu. mesela birdman de tiyatro gibi performansa dayalı bir işin mutfağında geçiyordu ve o gerilimi başka şekilde vermek asla tek planın yerini tutmayacaktır. tiyatro kulisi, metropolde cuma akşamı fine dining bir restoran, acil servis ortamı… bunlar hep tek plan dinamizmiyle aktarılması gereken hikayeler. sadece bunu yapmış olmaları bile filme 7 vermeye yeter. oyunculuklarla 7.5’i görür.
  • tahminen londra'da luks bir restorantin mutfaginda gecen, tek cekim bir film. toplamda 4 sefer cekilmis, ucuncusu kullanilmis. filmde oyunculuklar cok iyi, karakterler cok basarili sekilde secilmis. sahiden sokakta karsiniza cikacak, cok dogal karakterler. ben hic sikilmadan izledim, mumkunse sinemada, festivalde falan izlemenizi tavsiye ederim.
  • 10 numara film. öyle insanın ağzını açık bırakan büyük olaylar olmuyor filmde.

    1,5 saat boyunca bir restorana konuk oluyoruz ve orada çalışanların yaşadıklarını izliyoruz.

    oyunculuklar, karakterler, konuşmalar, olaylar... filmdeki her şey son derece doğal ve gerçekçi. filmin tek çekim olması da bu gerçekçiliğe muazzam uymuş.
  • baştan sona izleyici geren, strese sokan kimi zaman üzünlendiren bir film.

    film resmen akıyor,
    bir an bakıyorsunuz sizde o restorandaki
    çalışanlardan olmuş, sanki filmin içindeymiş gibi nabzınız her olanı her detayı hissediyor.
    baştan sona tek çekim, tek mekanda çekilen film (bkz: stephen graham) ve diğer oyuncular rollerinin üstesinden fazlası ile geliyor.
    geçen senenin en iyi filmlerinden.

    --- spoiler ---

    mutfakta pasta-kek hazırlamaya çalışan elemanın kolundaki kesikleri gören kadın pasta ustasının hemencecik duygusallaşması ve eleman ile olan o 2 dakikalık duygu alışverişleri ağlattı be!!!
    --- spoiler ---
    (bkz: netflix)

    9/10
  • blockbuster film sevenlere göre değil, bayağı iyi film.
    4 bafta adaylığından eli boş dönmüş ama stephen graham yıldızlaşıyor.

    bir sinema filmi olmasının yanısıra management dersi gibi film, team management, stress management vs. dersler çıkarmak için izleyin izletin.
  • filmanalizi, detaylı bilgi, fragman ve daha fazlası için

    boiling point, philip barantini’nin henüz ikinci uzun metraji; 2019 yılında aynı ekiple çekilen 22 dakikalık aynı başlıklı kısa filminden uyarlanan başarılı plan-sekans filminde barantini, seyircisini bu kez londra’nin üst segment restoranlarından birinde noel gecesinde klastrofobik bir yolculuğa çıkarıyor.

    film şef andy’nin ailesiyle tartıştığı telefon görüşmesi ile başlar; kendi restoranına geç kalmıştır ve geldiğinde şef yardımcısı ve ekibin öfkesiyle karşılanır. üstelik gıda müfettişi teftişi sonucu restoranın iki yıldızını elinden almıştır bile; yılın en yoğun gecesi için harika bir başlangıç! restoranın son birkaç haftadır bu kadar iyi gitmesinin tek nedeni sağ kolu carly yokluğunda işleri idare ettirmeye çalışsa da sorunlar bununla bitmez; andy kişisel öfkesini yansıttığı ekiple yüksek tansiyonlu bir çatışmanın ortasına düşer, diğer tarafta dil sorunu yaşayan acemi çalışan, gecenin rezervasyon listesi dolu (hatta fazladan randevu alınmış). üstelik müşteriler henüz gelmeye başlamamıştır bile. tüm bunlar mutfakta kızışan şeylerin başlangıcı ve bu gece restoranda işlerin daha da kötüye gideceğinin erken bir göstergesi.

    bununla da bitmedi, müşterilerin gelmesiyle birlikte gerilim mutfak tezgahının arkasından restoranın içine de yayılmış olur, ne de olsa restoran, çok farklı iki bölümden oluşan bir yerdir: mutfaktaki hazırlık süreçleri ve de hazırlanan yemeğin son durağı olan müşteriler. çok geçmeden talep – arz dengeleri arasında epeyce fark olduğu kendini açık eder; kiler tedariklerinde eksiklikler vardır, siparişler sisteme doğru bir şekilde kaydedilmemiştir (garrotero beth tembel ve ile personelin geri kalanı arasında büyük bir gerilim var). cehov’un ilk dakikalardan beri sahnede olan tabancası hangi kısımda patlayacak?

    “aç insanlara hizmet etmekten daha kötü bir şey yoktur.” der film yapımcılığına geçmeden önce 12 yılını hizmet sektöründe geçiren yönetmen barantini. ve bunu kanıtlamak için filmin ikinci yarısında mutfaktan çıkıp tamamen restoran içine geçiş yaparız. doğal olarak restoran, genellikle keyifli bir yemek amacı ile gelen müşteriler ve arka planda her şeyi en mümkün olan en kısa süre içerisinde mümkün olan en kusursuz hali ile sunmak zorunda olan çalışanlar için aynı şeyi ifade etmeyecektir; garson rolünü aldıklarında hayatlarındaki diğer bütün şapkaları sahne ardındaki vestiyere bırakmaları gerekecek; stres, sıkıntı, öfke, acı veya hayal kırıklığı bile müşteriye (sahte de olsa) güler yüz, ilgi ve alaka olarak dönmelidir. kibar bir gülümsemenin ardında olanlar bunlardır, ancak işçi sınıfından olan garsonların karşısındaki özel muamele görmeleri gerektiğini düşünen rahatsız edici ve muhtemelen üst sınıfa ait müşterilerden başkası değildir: bir garson kendilerini şarap uzmanları ilan eden ırkçı bir müşteriye katlanmak zorundadır, bir grup ınfluencer menüde olmayan, sıradan bir biftek sipariş etmekte ısrarcıdır, bir nişanı kutlamayı uman genç çiftin fıstık alerjileri vardır, gerçekten sadece sarhoş olmak isteyen bir grup kız saçmalar; toplumun bir nevi çoğu üst sınıf prototipi buradadır. üstelik andy’nin eski patronu kibirli ünlü şef alistair skye yanında kötü şöhretli bir yemek eleştirmeni ile ziyaret ettiği restoranda yaşanan güçlüklere başka bir boyut ekler. peki ortam sıcaklığı kaynama noktasına yaklaşırken, “suspense” hissiyatının giderek tırmandığı bu gerilimde hitch, pardon barantini bombayı hangi masaya yerleştirmiştir?

    ancak patlamanın zamanı henüz gelmedi. yönetmen detaylarını birazdan konuşacağımız tek planda seyirciyi soluklandırmak için kamerayı birkaç kez dışarı atar; çöpü dışarı atan çalışanın peşine takılır ya da yardımcı şefle tartışıp kendisini tuvalete atan restoran müdürünü takip eder; fırtına öncesi sessizlikte seyircinin nabzı da biraz normale döner gibi olur.

    tam bu sırada bomba patlar, alerjisi olan çiftten genç kız alerjik reaksiyona girer ve işler restoran için çok geçmeden kötü bir hal alır. tedavi için ambulans gelir, bir miktar rahatlama, ancak andy arka planda sorumluyu bulmak zorundadır. bu çaba ise ekip içerisinde bir başka krizden fazlasına yol açmaz, tartışma fiziksel şiddete dönecekken andy hem onları ayırmak zorunda kalır, bir yandan da durumdan faydalanmaya çalışan alastair’i püskürtür (andy’nin geri ödeyemeyeceği borcu karşılığında alastair, restorana ortak şef olmasını teklif etmişti).

    filmin başından beri bıçak sırtında dans eden andy nihayet kabul eder, ne özel hayatındaki yüklerini ne de iş hayatındaki aksilikleri bertaraf edemeyecek, batmakta olan gemisini terkedecektir. tesisin arka tarafındaki odalardan birine girer, kendisini bağımlısı olduğu alkol ve uyuşturucuya bırakır. odadan çıkarken göğsünü tutarak yere düşer ve muhtemelen kalp krizi geçirir, film burada son bulur. filmin belki de dramanın yoğunluğun abartılı bir şekilde arttığı üçüncü bölüm dışında zayıf karnı buradadır, kolaya kaçılmış ya da zorunlu görünen beklenmedik bir son?

    jean-luc godard çalışan insanları filme almaktan daha ilginç bir şey olmadığını söylemişti; barantini ise bunu tek planda neredeyse tek mekana sıkıştırarak zenginleştirir. üstelik birdman (2014) gibi sahte bir tek plan değil, hileli kesmeler veya düzenleme noktaları da yok! bu bağlamda viktoria (2015) ve russian ark (2002) gibi esaslı bir şekilde teknik zorlukların üstesinden başarıyla gelir.

    restoranda dolaşan ve dönen titreyen kamera, düzensiz hareketleri ve hızı ile, dar bir fiziksel alanda karakterleri takip ederken ekran karşısında nefes nefese kalan seyircinin dikkati zirvededir. kamera özellikle tek bir karaktere ya da olaya odaklanmaz, daha çok belgesel hissiyatı verecek kadar doğal bir şekilde mekanda süzülür; filmin en büyük teknik başarısı muhtemelen bu doğallık hissi olabilir; filmde geçen diyaloglar spontane ve karakterler meseleleri ile gerçek gibi görünmektedir. neredeyse hiçbir an zorlayıcı veya gereksiz değil. buna muhteşem oyunculuk eşlik ettiğinde karşınıza kurmaca izlediğinizi unutturan müthiş bir yedinci sanat eseri çıkıyor. üstelik covid zamanı çekilen filmin planlanan 8 çekiminden sonuçta yalnızca dördü yapılabilmiştir, tek planın baskısını da hesaba katarsak filmden önce ne kadar hazırlık ve prova yapıldığını hayal etmek zor, kesinlikle muhteşem bir ekip başarısı.

    prömiyerini ağustos 2021’de karlovy vary festivalinde yapan boiling point, esinlikle kaçırılmaması gereken yapımlardan birisi olugunu 4 bafta adaylığını da içeren 14 adaylık ve 5 ödülü ile de fazlasıyla kanıtlamadı mı?

    filmanalizi, detaylı bilgi, fragman ve daha fazlası için
  • boiling poiny road to hell oyunun installation sırasında çalan çok müthiş bir şarkıdır.

    kopi peyst oldu fekat ancak bulabildiğim şarkı sözleri bunlar:

    once upon a time,
    between that sturly crime, (if sturly is a word, i'd say it means bad)
    one box set you up and swinged you round (something about a car?)
    hardest he could stop it on the road

    the sap is startin is gettin' lost (the poor sap razz)
    in a land of gransion and betrust (sounds like gransion, could be corruption)
    and realia's the harp on his slack
    even the police wanted hush

    he was walking on a the vain line
    gunheads here don't cry
    whilst dealing with the devil
    and a fear he has high

    from the north to the south,
    we're coming to the boiling point
    from the east to the west
    to care what's ever with your own

    from the north to the south,
    we're coming to the boiling point
    from the east to the west
    to care what's ever with your own in the boiling point.

    in the swarm of light 'n violence
    which 6 people throw off the mask
    unsure whether he will find her
    but should we always do our best?

    chorus

    not: yakın zamanda şarkının kendisi de gelecek!

    ve şarkının kendisi de geldi editi:

    geldi bak!
  • beklentiyi karşılamayan film.
    elde ne var bir bakalım.
    tek plan çekilmiş bir film: bu çekim yöntemiyle bir ördek ailesinin hayatını bile sürükleyici hale getirebilirsiniz.
    restoranda geçen bir senaryo: yoğun bir restoran mutfağı kaosun, mobbingin, kanın ve gözyaşının merkezidir.
    boiling point: kaynama noktası ya da patlama noktası.
    bunlara üst üste toplayınca yavaş yavaş yükselen ve finalde patlayan bir gerilim bekliyorsunuz ama öyle olmuyor. açıkçası ben nefes bile alamadan çalışan insanların terslik üzerine terslik yaşadıkları olağanüstü bir akşam bekledim ama tahminim köfteci yusuf'ta bir öğle arası çok daha heyecan vericidir.
    öte yandan tek plan çekim her zaman takdir-e şayan. ister istemez bir taraftan devamlılık hatası, gölge ya da yansıma gibi olası hataları takip etmeye çalıştım ama bu konuda kusursuz bir iş çıkarılmış.
    sonuç olarak sinematografik anlamda izlenebilir ama senaryo anlamında vasat bir yapım.
  • etkisi kalan filmlerden!
  • filmin doğallığı, akıcılığı ve tek çekim kabiliyetleri gerçekten çok iyi ancak verdiği sözlere tutamayan bir hali var. filmi izlemeden evvel elbette bunun bir film olmasının kabuluyle dramatik şeyler bekliyordum ancak bununla birlikte gerçekten bir senfoni gibi yemek yapma ve servis etme sürecine ait bir şeyler aramadım değil. he tabi ki bunu tek kamera çekimi ve dublorsüz bir yapı altında olması imkansız ancak film size gerçekten onu vadederek başlıyor. bununla birlikte süreç içinde yaşanan olaylar ve sıkıntıları da klişe buldum. yine de tüm bunlar geri kalan için dert değil gerçekten çünkü özgün ve izlenesi bir yapım. özellikle oyunculuklarıyla. 7/10
hesabın var mı? giriş yap