• hayatımda ilk kez rtük ihbar hattını arayarak bir dizinin (camdaki kız) yayından kaldırılması ve bir televizyon kanalının (kanal d) kapatılması için şikayette bulundum.

    gerekçe olarak, prime time'da ailelerin çocuklarına şiddet ve işkence uygulamasının, hem küçük bir kızın hem de o kızın yetişkin halinin annesi tarafından bekaret kontrolüne götürülmesinin, bekaretin saflık ve temizlikle ilişkilendirilmesinin toplumun ruh sağlığını bozmasını, her gün üç kadının kadın cinayetine kurban gittiği bir ülkede kadın haklarına, insan haklarına yapılmış en büyük saldırı olmasını gösterdim.

    saçımı başımı yoldum izlerken, bu ne aymazlıktır ya!
  • salı günü masumlar apartmanı, çarşamba günü sadakatsiz/masumiyet, perşembe günü camdaki kız, cuma günü kırmızı oda var. her birisi boktan hayatların dizisi. en masum olanında, üç dört kişinin evli olmasına rağmen farklı iki kadından çocuğu var.

    diyelim bunlardan kaçtınız, çukur var, maraşlı var. edho var. daha yeni yayından kalkan ramo vardı. arıza vardı.

    bunlardan da kaçtınız. kuruluş osman var. selçuklu var. herkesin hain olduğu abdulhamid var.

    arkadaş bu ülkede bir tane komedi dizisi olmayacak mı yahu? ekmek teknesi kıvamında bir aile dizisi çekilmeyecek mi? leyla ile mecnun absürtlüğünde bir komedi gelmeyecek mi? beğenmediğimiz yalan dünya ayarında bir komediye bile hasretiz şu an.

    herkesin, psikolojik problemlerle dolu boktan hayatlarını bize empoze etmek zorunda mısınız? ben haftanın her günü tv ekranında farklı bir iğrenç hayatı görmek zorunda mıyım? bir ülkenin ekranındaki tek komedi yapımı güldür güldür olabilir mi ya?

    emeği geçen herkese yazıklar olsun.

    edit: son cümle yumuşatıldı.
  • bu da gerçek hikaye bunun yazarı da psikiyatr gülseren budayıcıoğlu.

    iyi hoş da şimdi bu dizileri izleyen bir psikiyatr seanslarında danışanında psikolojik sıkıntı yerine senaryoluk hikaye arayacak ve belki kafasında senaryo oturtamadığı hastasıyla ilgilenmeyecek/ daha az ilgilenecek.

    ya da hasta kendi hayatının da bir gün dizi olma ihtimalini görüp psikiyatriden tedavi almaktan kaçınacak.

    tüm bunlar düşük ihtimal olarak gözükse de var böyle ihtimaller. çünkü kadının dört tane dizisi en çok izlenen kanallarda yayınlanıyor.

    toplumsal ruh sağlığı için bu dizilere rtük tarafından sınırlandırma getirilmesi gerektiğini düşünüyorum.
  • sedat'ın ruhsar'la sevgili olduğu dizi.

    (bkz: ruşen amcanın oğlu sedat)
  • böyle bir furya geliyor, hangi kanalı açsan tema aynı. bir zaman güneydoğu dizileri revaçtaydı. aşiretler, kan davaları vay anam vay. izleyenler etkileniyordu, istanbul’dan güneydoğuya ne gelinler gitti. ortalık kabadayıdan geçilmiyordu.
    o gitti bu sefer aşk-ı memnu temalılar geldi. yalılar, uşaklar, şaşaalar, holding patronları. halen devam eden instagram pozlarına baksan herkes nasiplenmiş.
    asıl beni korkutan ise insanların bu gülseren budayıcıoğlu denen paragöz ve overrated psikiyatrın skimsonik kitaplarından esinlenerek (esinlenerek diyorum çünkü birebir aynı hikaye hiç bir dizide yok) çekilen dizilerin içine girmesi. zaten pandemi, millet eve tıkılmış vaziyette. normal olanımız bile normal değil bu ara . herkesin kendinden bir kesit bulacağı o kadar çok karakter var ki her birinde. ortalık ruh hastasından geçilmeyecek. bir an önce bu deli dizisi furyasının son bulmasını dilerim.
  • kendi travmalarindan dolayı ilişkiden kaçan erkeklerle zorlama ilişkiler kurmaya çalışan billur, hayri gibi saplantılı adamları "kaldı mı böyle erkek" diye nitelendiriyor.
    ..
    resmen dağa kaldırma esprisi yapıldı, ve "senin de hoşuna gidiyordur itiraf et" dedi.
    ..
    dilimde tüy bitene kadar yazacağım. saplantı, aşk değildir. kendini bilmemezlik, romantiklik değildir. rahatsızlık vermek huzursuz etmek hele sevda filan hiç değildir.
  • cem uzan ve alara koçibey ilişkisini anlatan hikaye.

    babası yokluktan gelip devleşmiş, yakışıklı bir sarı gencin(gerçekte cem uzan, dizide sedat) babası itibarlı bir adam olan prenses gibi güzel bir kızla zoraki evliliği.

    bir ablası ve abisi(ki ailede asıl güçtür-dizie muzo) olan cem uzanın genç partiyi kurup başbakan olma çabaları babasının kudreti altından geçen baskılı yıllarıydı.

    çapkın, sarı, baba parası yiyen genç yakışıklı, evlilik sözleşmeli ve aile zoru üstüne kurulmuş olan evliliğini ihmal ederek "yeniköydeki"(dizide nalan'a yeniköydeki arazi verildi, arazi değil o yalı) afif paşa yalısına pek uğramadı.
    sonucunda da alara koçibey, koruması ve şoförü olan adamla ister istemez yakınlaştı. cem uzan'ı paris'e kaçıran abd'li özel güvenlik timi, kaçış planı esnasında bu ilişkiyi tespit edip cem uzana sundular. evlilik sözleşmesi olan cem uzan'ın alaraya hiç bir bedel ödemeden açtığı boşanma davası ile alara koçibey psikolojik olarak yıprandı ve ailevi sırlarını sosyete psikiyatristine anlatmaya başladı.
    şimdi siz de biraz kurgu biraz gerçek karıştırılarak anlatılmış o hikayeyi izliyorsunuz.

    güvenlik kelimesi: tabi tüm bu aanlattıklarım "bence", gerçekle alakası olmayabilir, bahsi geçen taraflara dair somut bir açıklama değildir.
  • 79. bölümü izliyorum ve hayri karakterini canlandıran oyuncunun çok doğru cast seçimi olduğunu düşünüyorum. nalan'a tek ayak üstünde 40 yalan söylerken yere çömelip suyu 3 yudumda içip sonunda elhamdülillah demesine kadar detayları düşünülmüş. geleneksel dindar, yalancı, bencil, yer yer sempatik olabilen anadolu çocuğu.
  • bir kadına çok güzelse aşık olunur mesajı veren dizi.

    güzeliginiz gulumsetiyor nedir acaba? mesela nalan'in güzelliği o kadar abartiliyordu ki bi ara prenses vurgusunu gözümüze gözümüze vuruyorlardı. insanlar tabi bu kadar prenses kadının şoföre aşık olabileceğine inanmıyorlar. oysa yaşanmışı var zaten. hayır kitap değil (bence tamamen lady di hayatı yazılmış )

    neyse konuya dönersek kadın güzel olmali muhtaç olmalı salaklık derecesinde saf olmalı kiiii erkek aşık olabilsin. mesela billur' a kimse aşık olmuyor. çünkü yeterince güzel değil (bence asıl burcu güzel değil ) ayaklari üstünde duruyor çalışıyor evi var özgürlüğü var. ve ne noluyor billur hep terk ediliyor. hep yalnız kalıyor.

    cana da güçlü tuttuğunu koparan bir kadın. ama o da aşık olunmaya layık değil senariste göre. ahlaksız sürekli birini bastan çıkarmaya ihtiyacı olan bir zavallı. kimse tarafından istenmiyor kötülük yaparak ilişki yaşamaya çalışıyor. oysa kadın ne istediğini bilen hakkını savunan ve hayatta yalniz biri tıpkı billur gibi.

    selen is hayatında çok başarılı bir kadın ailesine düşkün bir kadın. belli ki çok da iyi eğitimi var. ama senarist onu da çıkarcı pasif yetersiz bir adam sever diye düşünmüş. hatta yetinmemiş evliliğini komedi unsuru olarak işlemiş.

    bunları neden yazdim.
    hayır istediğiniz gibi salak aptal muhtaç ve güzel olmak zorunda değiliz. bu yüzden sevecek adam da eksik olsun.
  • bazı yazar arkadaşlar günümüzde hiç-bir kızın bu şekilde olamayacağını, biyerden sonra tepki göstereceğini falan yazmışlarda o iş hiç öyle olmuyor.
    bizzat arkadaşımın hayatından biliyorum. 2 kardeşler ve erkek kardeşi istediği gibi yaşarken sırf o kız çocuğu olduğu için büyük bir baskıyla büyütülmüş ve hala aynı baskılar devam ediyor. böyle bir hayatin içine doğunca alışıyor ve tepki vermiyor insanlar neyazikki.

    çok az kısmını anlatayım,
    ailesi tarafından çok sevilen ama müthiş bir baskıyla yaşayan,

    32 yaşında, üniversite bitirmiş ama ailesi izin vermediği için çalışamayan bir birey.

    sadece düğün dernekte ailesi izin verdiği kadarıyla saçına maşa, yüzüne makyaj yapabilen (normalde ufacık bir göz kalemi veya oje bile yasak) hatta kaşlarini bile alması yasak olan bir birey.
    32 yaşına kadar aile korkusundan hiç ama hiç! sevgilisi olmamış ve olamayacak bir birey.
    ailesinin çocukluk arkadaşlarını çok iyi tanımasına rağmen onlara bir çay içmeye dahi gidemeyen hatta nisan,düğün vs bile gidemeyen gencecik bir kız.

    o yüzden bu dizi bana pek abartılı gelmiyor.
    çevremizde farketmediginmiz o kadar çok nalan varki..
hesabın var mı? giriş yap