• gülseren budayıcıoğlu ‘nun son kitabı
    nalan ve hayri’nin terapi ve edebiyatla harmanlanarak anlatılan hikayesi merak uyandırıyor. zaten o merak duygusuyla da kitabı aynı gün bitirdim *
    ha bi şaheser mi, bana göre değil ama genel olarak tatmin edici 10/6
  • dr. gülseren budayıcıoğluna ait, ilk baskı yılı 2019 olan roman.
    zaman zaman okumaya ara verip kendi iç dünyama yönelsem de okuduğum çoğu kitaptan daha akıcıydı.

    kitabın tanıtım bülteninden copy-paste

    “küçükken çekilen acıların ateşi kolay sönmüyor, kolay unutulmuyor ve izlerini hayatımız boyunca üstümüzde taşıyoruz.”

    aşk yakıyor
    ayrılık kavuruyor
    aldatılmaksa hep çok acıtıyor…

    bize çocukluk acılarını tekrar yaşatacak kişileri gözünden tanır, başkasına değil, ona âşık oluruz. hayat onu kendi ellerimizle buldurur bize.

    kaderimiz aslında doğduğumuz evlerde yazılır. yine o evlerde yaralanır, o yaralarla büyür, sonunda o yaraların bizi götürdüğü yere gideriz. ancak mutluluk her zaman o yolda değildir…

    “bu kitapta her zamanki gibi gerçek bir yaşam hikâyesi anlatacağım sizlere. hep lüks içinde yaşamış ama kaderi daha baştan kötü yazılmış camdaki kız ile bir varoş çocuğunun aşk hikâyesi bu.”

    - dr. gülseren budayıcıoğlu-
  • psikiyatrist gülseren budayıcıoğlu‘nun an itibariyle en son kitabı.
    doktor hanım kitaplarında gerçek hasta hikayelerini, kişileri açığa çıkarmayacak değişikliklerle anlattığını belirtiyor.
    yıllar evvel obsesif kompulsif kişilik bozukluğu teşhisiyle tedaviye başlayan bir can arkadaşımın isteği üzerine kral kaybederse kitabını okuduğum yazar, bu kitabında da benzer bir anlatım kullanarak, psikoterapi uyguladığı bir hastanın serüvenini anlatıyor.
    bu kitabın ana kahramanı nalan ve onun hayatında rolleri olması sebebiyle hayri ve kısa da olsa türkan, doktorun odasını ziyaret edenler. bunun yanısıra nalan’ın hayat öyküsünü doğumundan öncesinden itibaren okuyoruz, güncel hayatı hakkında da bilgi sahibiyiz.
    yazarın en çok üzerinde durduğu kader motifi ve bilinçdışı, hastaları analiz ederken sık sık açıklayıp olayları ve davranışları bağdaştırdığı kavramlar. kader motifi dediği şey de psikolojide tekrarlayan döngüler. insanın kendi ödülünü de cezasını da kendinin bulması, dönüp dolaşıp çocukluk travmalarını kendine tekrar tekrar yaşatması.
    bunları çok güzel örneklerle, detaylı şekilde ve defalarca açıklayarak anlatıyor.
    arada gereksiz diyaloglar, sıkıcı detaylar olsa da kopmadan okunan sürükleyici bir kitap.
  • hakkında bu kadar az entry girilmiş olmasına şaşırdığım kitaptır. çünkü şu an hem en çok satılanlarda hem de yakın çevremde kim varsa sürekli bu kitabı okuduğundan bahsetmekte. kitap bitti, en çok merak ettiğim nalan’ın ankarada hangi ailenin gelini olduğu oldu. çünkü gazetelere kadar düşen bir ayrılık hikayesi orda anlatılan, hem de ankara’da tanınan biriymiş. koca kitapta bunu mu merak ettin derseniz, asıl nedeni o dönemki fotoğraflarda nalan’ı da görürüm belki diye düşünmüş olmam. hayri denilen adam, gözümde ibrahim tatlısesle özdeşleşti diyebilirim. psikolojik tahliller çok fazla diyemeyeceğim, çünkü zaten bir psikoloji romanı. ama diğer kitaplarındaki akıcılığı bulamadım sanki bunda,detaylara çok fazla yer verilmiş. gülseren budayıcıoğlu’nun bütün kitaplarını peşpeşe okuyunca insan artık çevresinde gördüğü insanları daha fazla gözlemlemeye başlıyor sanki. hatta bu işe ilk kendisinden başlıyor ve hayatın hep döngü içinde yaşandığını, kader motifini aslında kendimizin oluşturduğunu düşündükçe çok daha iyi anlıyor.
  • (bkz: gülseren budayıcıoğlu) ile tanıştığım romanı.
    karakterlerin gerçek hayattan olması her insanın başına gelebileceğini düşündürmekle birlikte yol gösterici olmasından dolayı nasıl baş edileceği konusunda da yardımcı oluyor.
    çok samimi bir anlatımı olması ve aralarda kendi iç sesinden de bahsetmesi beni çok etkiledi.
  • keyifle okuduğum kitap şimdiye kadar çok da keyifli gidiyor. kafamda bir kaç soru belirdi kitapla ilgili. hayri ve nalan pek durumu olmayan insanlar nasıl uzun süre özel muananede psikiyatri randevularına gidebiliyorlar cünkü psikiyatri cok pahalı. burada böyle bir tutarsızlık hissettim, kitap keyifli.
  • ele alininca cabucak bitiyor. birakasi gelmiyor insanin. kimi kitap edebi anlatimiyla kimisi ic gorunuze katkisiyla kimisi bambaska taraflariyla besler insani. bu kitapta edebi bir anlatim, doyurucu ifadeler yok bunun yanisira etrafimizdaki insanlari dinlerken sevdiklerimizin yasamina dokunurken ve hatta kendi duygularimizi irdelerken aslinda nereye, nasil bakmamiz gerektigini gosteren bir harita gibi. psikolojinin derinligine girmeyi seven biri olarak okunasi buldum.
  • gülseren budayıcıoğlu'nun iki ay önce okumuş olduğum son kitabı. gülseren hanımın tüm kitaplarını okumuş biri olarak söyleyebilirim ki kral kaybederse'den sonraki en başarılı kitabıydı. anlatımındaki yalınlık tüm kitaplarındaki gibiydi. bu kitapta diğerlerinden farklı olarak gülseren hanım diğer hastalarının hikayelerine fazlaca yer vermemiş, kendi hayatını uzun uzadıya anlatarak sıkmamıştı.
    --- spoiler ---

    ayrıca, bu kitabında önemli bir toplumsal soruna parmak basmış olması da sevindiriciydi. diğer kitaplarında çoğunlukla gözlemlediğim peri masalı vari anlatımdan ziyade daha realist bir anlatım benimsemiş ve yalnızlığı eşsiz anlatmış.
    --- spoiler ---
  • şimdi bitirdiğim kitap. aslında benden tamamen farklı hayatlara sahip insanların öyküsü anlatılmasına karşın kendi hayatımı öyle çok düşündüm, ortak noktalar yakaladım, sorguladım ki... sanırım uzun zamandır bu anlamda etkilendiğim bir kitap okumadım. bu arada yazarın okuduğum ilk kitabı. diğerleri de insana kendi hayatını analiz ettiriyor mu bilmiyorum.
  • gülseren budayıcıoğlu'nun farklı insan tiplerini psikolojik açıdan incelediği kitabıdır.

    ilk başlarda okuyucuya basit gibi görünen olayların temeline indikçe, geçmişin ve çocuklukta kafaya yerleşen kurtların ileri ki hayatta insanları nasıl yönlendirdiğini, nasıl insan hayatını değiştirdiğini ve insanların davranışsal-duygusal profilini nasıl çizdiğini gerçek hayatta yaşanan olaylardan yola çıkarak anlatmaktadır. zaman, mekan ve isim karmaşası yaratılarak insanların ifşa olması önlenmiştir.

    yazar; kişilerin geçmişte yapamadığı, eksik bıraktığı veya bırakıldığı, baskılandığı her şeyi şartlar uygun olduğunda doğru-yanlış ayrımı gözetmeksizin yaptığını özellikle vurgulamıştır. ayrıca yine doğru -yanlış ayrımı yapmaksızın, mantıksız da olsa bazı alışkanlıklardan ve değişmezlerden vazgeçilemediğini ve ayrıca kader motifi ve bilinçdışı etmenlere ( hem inananlar hem de inanmayanlar) vurgu yaparak insan hayatının insanın elinde olmadığını sade bir dil ile anlatmıştır. her biri farklı şekillerde yaşanan acıklı olayları yaşayan hastaların sözleri, jestleri, mimikleri ve bakışları üzerinden anlık düşünsel yorumlar yaparak okuyucuya empati kurma yönünden katkı sağlanmaktadır.

    zengin kız ile fakir oğlanı anlatan aptal türk dizileri gibi başlayan kitap; "hayatta neler dönüyor?" sorusuna evrilmiştir. sıkmayan ve sonunu merak ettiren hikayeleri ile okumaya değerdir.
hesabın var mı? giriş yap