• mustafa kemal atatürk'ten sonra türkiye cumhuriyeti'nin ikinci kurucusu vasfında bulunan güzel ve muvaffak insan.

    kendisi hakkında etrafta dolaşan bir çok yanlı ve saçma sapan bilgiler var.

    60 darbesi;

    darbeden önce bizzat kendisi kendi görüş ve önerilerini içeren 12 maddelik bir mektubu adnan menderes'e yollamıştır. arkasından ordudan emekli edilmiş/zorunlu izne izmir'e gönderilmiştir.

    60 darbesi kendisi emekli edildiği sırada olmuş ve hiçbir alakası da olmamıştır. 60 darbesinden sonra o sırada erzurum'da 3. ordu komutanı olan ragıp gümüşpala darbeyi gerçekleştiren cemal madanoğlu ve subay arkadaşlarına kendisinden daha üst bir komutan darbe başında olmadığı sürece ordusuyla beraber erzurum'dan ankara'ya yola çıkıp darbeyi bastıracağını söylemiştir.

    cemal madanoğlu ve arkadaşları ise ordunun sevip saydığı cemal gürsel'e konuyu götürmüş, sağ duyu sahibi cemal gürsel de iç savaş tehlikesini önlemek için milli birlik komitesi'nin başı olmayı kabul etmiş, arkasından ise cumhurbaşkanı seçilmiştir.

    cumhurbaşkanlığı sırasında türkiye adına bir çok olumlu işe imza atmış atatürk'ten sonra inkılapların simgesi olmuştur.

    bunlar yaptıklarından bazıları;

    -çoğunluk sahibi iktidar'ın kafasına göre hareket etmesini engellemek için anayasa mahkemesi'nin kurulması
    -osmanlı'dan kalan eserleri depolardan çıkarıp müzelerde sergilenmesi
    -erzurum radyosunun kurulması, doğu illeri radyoyla tanıştı
    -trt'nin kurulması
    -devletin planlı ve sistematik ilerlemesi için devlet planlama teşkilatı ve devlet istatistik kurumu'nun kurulması
    -sendikalar, grev ve toplu sözleşme yasalarının çıkarılması
    -aşırıya kaçmayan dengeli dış politika
    -mit'in kurulması ve yasasının oluşturulması
    -ordunun modernizasyonu
    -iran, pakistan ile bölgesel kalkınma organizasyonlarının kurulması
    -avrupa orta asya'yı bağlayan mikrodalga radyo iletişim ağının kurulması
    -güneydoğu anadolu'nun kalkınması ve gelişmesi için planlar
    -turizm bakanlığı'nın kurulması ve ülkede turizmin gelişmesi, yurtdışında tanıtılması için çeşitli kitaplardan uyarlanan filmlerin türkiye'de çekilmesi ör: topkapı, rusya'dan sevgilerle
    -cumhurbaşkanı onayına sunulan yasaların tekrar görüşülmesi için meclise gönderme uygulamasının başlatılması
    -uluslararası yardım organizasyonu lion's kulübünün türkiye'de hizmete girmesi
    -ilk nüfus kontrol planlama çalışmaları
    -ilk bilgisayar kullanımı
    -demir çelik üretimini geliştirme
    -petro boru hattı inşaaları
    -devlet araştırma kütüphanesinin kurulması
    -türkiye bilimsel teknik araştırma kurumunun kurulması
    -seri üretimi hedefleyen ilk yerli otomobil devrim projesi
    -yassıada yargılamaları'nda çıkan 17 adet idamı 3'e kadar düşürebilmesi(gerisi için bir şey yapamamış)
    -demokrat parti hükümetince hapse tıkılan gazeteci ve öğrencilere özgürlüğünü geri tahsis etmesi

    #türkiye cumhuriyet tarihi'nin gördüğü en özgürlükçü anayasa olan 1961 anayasası'nın yazılması için de istanbul ve ankara üniversiteleri hukuk fakültelerinin öğretim üyeleri ordinaryüs profesör sıddık sami onar, ord. prof. hıfzı veldet velidedeoğlu, prof. ragıp sarıca, prof. naci şensoy, prof. hüseyin nail kubalı, prof. dr. tarık zafer tunaya, doç. dr. ismet giritli, prof. ilhan arsel, prof. bahri savcı, prof. muammer aksoy ve hocalarına yardım eden istanbul üniversitesi hukuk fakültesi asistanı prof. erdoğan teziç'i görevlendirmiştir.

    en önemli özelliği ise muhakkak darbeden sonra yaşanabilecek kutuplaşma ortamını sağ duyulu ve anlayışlı yönetimi ile atlatması ve toplumu tekrar kenetleyebilmesi.

    daha önceki entrylerin birinde bahsedilen bir şey var; "görevi meclis tarafından sonlandırılan ilk ve tek cumhurbaşkanı"

    bunun sebebi ise kendisinin yaşadığı rahatsızlığın şiddetlenerek komaya dönmesi ve artık işine engel oluyor olmasıdır.

    cumhurbaşkanlığını yönettiği sırada devletten hiçbir ödenek kullanmayıp bütün masraflarını emekli asker maaşıyla karşılayan cemal gürsel öldükten sonra da hiçbir vasiyet ve dilek bırakmamıştır.

    kısaca kendisi her daim yanlış tanıtılmış, darbeci, cuntacı yaftası yemiş ama tam aksine bu toprakların ve burada yaşayan insanların iyiliği ve refahı, barışı ve geleceği için çalışmış bu cumhuriyetin görmüş olduğu en has 2. adamdır.
  • 27 mayıs devrimi ile ülkeyi küçük amerika sürecinden çıkartma gayretini göstermiş büyük bir komutan ve dördüncü cumhurbaşkanımızdır.

    yaşanmış bir anı ile kendisini anlatalım:

    27 mayıs devrimi ardından olağan üstü bir girişimde bulunulmuş ve türk birliği bir oldu bitti ile kore'den çekilmişti.

    bunun üzerine abd büyük elçisi, 27 mayıs devrimi önderlerinden, milli birlik komitesi başkanı org. cemal gürsel'in yanına gelerek, birliğin çekilme sebebi ile ilgili hesap sormaya kalkar.

    bunun üzerine org.cemal gürsel'in cevabı sert, kesin ve nettir. çevirmene abd büyükelçisini işaret ederek şöyle der:

    "- söyle bu ayıya, türkiye cumhuriyeti bağımsız bir devlettir ve aldığı kararların nedenlerini başka bir devlete açıklamak zorunda değildir."
  • osmanlı'nın yetiştirdiği son dönem subaylardan; asker, devlet adamı olmakla birlikte, siyaset adamı olamamış aga.

    tarih, kültür sadece kitaplardan aktarılmıyor. sohbetlerde dile getirilenler de kayda geçirilmeli ki, sonraki nesiller tarihi doğru okuyabilsin.

    çocukluk anılardan bir tanesini aktarmak lazım...

    babası savaşta (yanılmıyorsam balkan harbi) olan çocuk cemal evinde oyun oynarken birden evin kapısında zayıf, üflesen düşecek, üstü başı perişan, kolu bacağı sargılar içinde bir asker belirir. babasıdır. tam sevinçle koşup sarılacakken annesi süpürgeyi kaptığı gibi, bir kartal misali adama saldırır "memleket elden gidiyor, bütün arkadaşlarının şehit haberleri geliyor bu kalkmış gelmiş! sen nasıl insansın, nasıl bırakıp gelirsin arkadaşlarını, komutanlarını! ne yüzle gelirsin eve!" diye bağırarak.

    olayı gözünüzde canlandırın... koca koca tarih, sosyoloji, felsefe, sosyo-psikoloji kitapları; romanlar çıkmaz mı sadece bir tek bu sahneden?

    rahmetli türkeş'e anlatmış bu anısını, o da bir grup gence aktarmıştı "siz de bunları unutmayın, unutturmayın" diyerek...

    bir vasiyeti yerine getirme işi bizimkisi.
  • 3 kuruşluk toprak ağalarına silleyi atmış cumhurbaşkanıdır.
  • 6-7 eylül olaylarının, kore'de kaybettiğimiz yüzlerce askerimizin, gestapo'ya dönüşen türk polininin sorumlusu menderes'ten sonra ilaç gibi gelmiştir memlekete.
  • 27 mayis ihtilali'nden yaklasik bir ay önce 3 mayis 1960'da hükümete söyle bir uyari yazisi yazmistir:

    "aziz vekilim,
    dün geceki konuşmalarımızın ışığı altında, zatı alinizi memleketin huzur ve istikrarı için alınması lazım gelen tedbir ve kararlar hakkındaki görüşlerimi arzetmeyi milli ve vatani bir vazife bilirim.
    sayın başbakanın açıklamalarını dinledim ve okudum. bunlarda, benim düşüncelerimin kabulüne müsait bir zemin henüz mevcut olmadığı aşikar olarak belli ise de, yine de düşüncelerimin sizlere iblağının zaruretine inanıyorum.
    muhterem vekilim,
    şu hakikati kabul etmek lazımdır ki, kayseri hadiseleriyle başlayıp son karar ve feci olaylara kadar devam eden vak'alar vatandaş ruhunda derin teessür ve hükümete karşı telafisi güç hoşnutsuzluklar yaratmıştır. hele, ordunun, talebelere karşı akılsızca kullanılması işin vahametini artırmış, ordu mensuplarında huzursuzluk ve güvensizlik hisleri belirmiş, korkulan şey olmuş, ordu politikaya karıştırılmıştır.
    sayın vekilim,
    bu ahval küçümsenecek, cebir ve şiddetle geçiştirilecek şeylerden değildir. memleket, hükümet ve partinizin düştüğü bu müşkül vaziyeti kurtarmak için sükunetli, fakat ciddi ve cezri tedbirler almak lazımdır. bu tedbirler şunlar olmalıdır:
    1-cumhurbaşkanı istifa etmelidir. çünkü bütün fenalıkların bu zattan geldiği hakkında memlekette umumi bir kanaat vardır.
    2-kabinede iyi kabul edilmeyen ve suihalleri bütün memlekette yayılmış bulunan zevat çıkartılmalı, yeni kabine mutlak dürüst, makul, zorcu değil, adalet ve şefkat hissi taşıyan zevattan kurulmalıdır.
    3-istanbul, ankara valileri, emniyet müdürleri süratle değiştirilmelidir.
    4-ankara örfi idare kumandanı derhal değiştirilmelidir.
    5-son çıkarılan ve tahkikat komisyonları ihdas eden kanun kaldırılmalıdır.
    6-mevkuf gazeteciler af kanunu ile kısa zamanda tahliye edilmelidir.
    7-son hadiselerde tevkif edilen talebeler serbest bırakılmalı, ilim müesseseleri yeniden faaliyete geçmelidir.
    8-şimdiye kadar çıkarılan bütün antidemokratik kanunlan tedricen kaldırılmalıdır.
    9-vatandaşın hürriyet ve eşit muamele hakkına mutlak surette riayet edilmelidir.
    10-ordunun meseleleri süratle halledilmelidir.
    11-din istismarcılığından vazgeçilmelidir.
    12-suiistimaller oluyor mu, bilmiyorum, fakat, olduğu hakkında umumi bir kanaat mevcuttur ve milletin hükümete itimatsızlığına sebep olmaktadır. bu gibi kötülüklerin süratle bertaraf edilmesi lazımdır.
    13-müstesna zamanlar ve günler haricinde hükümet büyüklerinin memleket gezilerinde suni büyük vatandaş toplulukları ile karşılanmaları usulü terk edilmelidir.
    muhterem vekilim,
    bu yazdıklarım asla bir parti ve politika mülahaza ve tesiriyle yazılmamıştır. memleketin durumunun bu tedbirlerin alınmasını zaruri kıldığına inandığım için arz edilmiştir.
    sizlerin vatanperverlik ve vicdanlarınıza hitap ediyorum. iyi düşününüz. iyi yapınız. memlekette çok şeyler yaptığınız muhakkaktır. fakat, bu asla kafi değildir. bu yapılan işleri müstemleke idarecileri de yapar, yapıyor ve yapmıştır. asıl mühim olan toplumun ruhunda yaşama zevk ve azminin geliştirilmesi hak ve hürriyet aşkının kökleştirilmesi ve vatandaş idrakinin yüksek ve necip hislerle donatılmasıdır. olaylar bu yolda olmadığınızı göstermektedir. talebelerin hürriyet duygusu ile yaptıkları masumane tezahurata karşı, kıtalar sevk edilmesi ve onların desteği ile emniyet kuvvetlerinin ilim yuvalarının içine kadar girerek talebeleri, profesörleri ile beraber coplarla ve kurşunlarla tedip etmesi, dünyada görülmemiş feci bir şeydir. bu hengamede kız talebelerin yürekler parçalayan çığlıklarının analar, babalar ve halk ruhunda onulmaz yaralar açacağını ve açtığını anlamak memleketin huzuru bakımından büyük bir hata ve hazin bir gaflet olduğuna kaniim.
    bizim gençlerimizde hak, adalet ve hürriyet duygularının gelişmesinden ve kemalinden memnun olmamız lazım gelmez mi? istikbali, hissiz, duygusuz, müstemleke ruhlu, yalnız maddeci bedbaht insanlara mı bırakmak istiyoruz?
    sayın vekilim,
    maruzatım muhakkak ki çok mühim ve hatta çok cüretkaranedir. fakat memleket için, milletin selameti için, hükümet ve hatta partinizin kurtarılması için dikkate alınması lazımdır ve hatta çok lazımdır.
    saygılarımla."

    kaynak: http://www.geocities.com/almanakturkiye
  • sanılanın aksine 27 mayis ihtilali'ni yapan kadro içinde yer almayan, eski cumhurbaşkanı.
    27 mayıs'tan bir süre önce emekli edilmiştir. ancak ihtilal gerçekleştikten sonra, harekete katılmayan birçok üst düzey general, kendilerinden büyük biri olmadıkça ihtilali desteklemeyeceklerini belirtmişlerdir.
    bunun üzerine orduda çok sevilen cemal aga, apar topar hareketin başına geçmiştir.
  • 17 mayıs 1961 tarihli 1961 anayasası görüşmelerinde şunları dile getirmiş anayasa'dan "türk" kelimesini kaldırırsak 50 sene sonra türküm diyecek insan kalmıyacaktır:

    "gürsel cemal — hakikaten, avrupa milliyetçilik dâvasını 1,5 asır evvel halletmiştir.
    fakat biz öyle miyiz? anadolu'nun bir köyüne gidin, vatandaşa sorun : «nesin» deyin. «elhamdülillah müslümanım» der. «türküm» demez. daha bu şuur uyanmamıştır. biz şunun bunun nazariyesi yüzünden türklüğümüzü ve milliyetçiliğimizi kaybedecek bir yola gitmiyelim. «milliyetçiliği» anayasaya koyalım. bunu yürütelim. memlekette türklük şuuru uyandıktan sonra bunu çıkaralım. sonra başka unsurlar,kendi maksatlarına göre buna dayanarak ayrılmayı düşünürler, diyorlar. zaten düşünüyorlar.bugün kürtçülükle yaptığımız mücadeleyi biliyorsunuz.
    biz milliyetçiliği kaldırıyoruz desek,bize mi dönecekler?. biz buna dayanacağız. bu memlekette temiz bir idare yer aldığı takdirde bir tehlike yoktur. evvelâ milletimizi türk milleti haline getirelim. ben asla kelimenin anayasadan kalkmasına taraftar değilim. türkiye türk olmalıdır. anayasadan bu tâbir kalkmamalıdır.bugün bunu biz kaldırırsak 50 sene sonra türkiye'de türküm diyecek insan kalmıyacaktır."

    https://www.tbmm.gov.tr/…/d00/c006/mbk_00006087.pdf
  • "diyarbakır’ın mümtaz bir mazhariyeti ve bu mazhariyetiyle övünmek için bir talihi vardır. yarın doğum yıldönümü yapılacak olan ziya gökalp dünya çapında bir mütefekkirdir. türk ulusuna nur tutan, ışık tutan büyük bir insandır. diyarbakır onunla ne kadar iftihar etse yeridir.

    sözüme ziya gökalp’tan başlamaktan elbette bir maksadım vardır. türk milletine milli bir peygamber olacak kadar büyük bir adamdır. türklere yol gösteren, hepimizin tabi olması lazım gelen bir mürşittir.

    bol paraları olan bedbahtlar bu memlekette bir kürtlük davası çıkarmaktadırlar. bu memlekette ve bütün şarkta kürt diye bir millet yoktur. bu bizi parçalamak, lokma lokma yutmak içindir.

    daha evvel bölgeye gelmiştim. şu anda gördüğüm manzara, bana hususi olarak gösterilen alaka gayretlerinin beyhude olacağını gösteriyor. aklımızı başımıza almalıyız. güya sureti haktan görünüp bizi sapıtmak isteyenlere karşı birleşmeliyiz.

    fısıltı ile bizleri yoldan ayartanların yüzlerine tükürünüz. hayır deyin bu memlekette herkesin aslı türktür."

    24 ekim 1960, diyarbakır konuşması
    http://www.dogruhaber.com.tr/…ye-bir-millet-yoktur/
    http://gazetearsivi.milliyet.com.tr/…nofq_x3d__x3d_
  • sanıldığı gibi 27 mayıs darbesinin planlayıcılarından biri değildir. 27 mayıs darbesini planlayan ve gerçekleştirenlerin hiçbiri orgeneral rütbesine sahip değildi, darbe gerçekleştikten sonra yapılan ihtilalin ordunun hiyerarşik yapısına uygun olması için darbecilerin bir orgenerale ihtiyacı vardı ve izmir'de geri görevde olan cemal gürsel e bu görev teklif edildi. emeklilik planları yapan cemal paşa bu görevi kabul etti ve ihtilal sonrası cumhurbaşkanı oldu.yüksek adalet divanın adnan menderes, fatin rüştü zorlu ve hasan polatkan' idamı ile ilgili aldığı karara karşı oy kullanmıştır.
    cemal paşa bir kurtuluş savaşı kahramanıdır. devrim otomobillerinin babasıdır. isminin darbeci olarak değil saygıdeğer bir türk komutanı olarak anılmasının çok daha doğru olduğunu düşünüyorum.
hesabın var mı? giriş yap