• süründü lan herif!
    erhan güleryüz guruptan ayrıldıktan sonra, her şey bitti adam için.
    son çıkardığı albümü dinleyeniniz oldu mu mesela?
    al son klibi : http://www.youtube.com/watch?v=z4nogqwpfjs
    hayat acımasız aga!
    "gitar çalmayı bilmiyo, erhan çalıyo bu keltoş da playback yapıyo" bile dedilerdi amk..
    kimselere zararı yoktu herifin lan..
    az dinleseydik, biraz para kazansaydı amk.
    serdar ortaç kadar olamadı mı..
    ışıklar içinde yat güzel insan.
  • ne zaman mutlu bir çiftin yanında 3. olsam aklıma gelen kel bünye.
    böyle durumlarda beni yalnızca aynanın cemili anlar, keşke burada olaydın be cemil diye iç geçirmekten alıkoyamıyorum kendimi.

    (bkz: ayna klipleri)
    (bkz: erhan, sevgilisi ve cemil)
  • sesi unutulmayacaktır.
    hüzünlü bir hikayesi oldu sesine yakışırcasına.

    öğrenciyken numarasını bulmuştuk.
    gece saat üçte alkollü vaziyette densizce aradık; gençlik işte...
    - aşk var mı ulann diye sorduk...
    - var ulannn diye cevaplamıştı bizi gayet normalcesine ve bir dolu sövmüştü aşklara, eski aşklara ve yenilerine...
    çok yazacak hadi iyi geceler dedik, gülümseyerek kapattık telefonu; eminim o da gülüyordu...

    ne kadar ani gittin be ceylan....
    gökhan semiz etkisi yaptı bende gidişin.
    yattığın yer nur olsun.
    melodiler cennetinde var ol her daim.
  • çocukluğunu ayna hayranı olarak geçirmiş bir çocuk olarak ayna'dan adım adım silinişini hayretle izlemiştim. ilk albümde hem şarkı yazarlığı, hem de vokal olarak tam bir erhan güleryüz - cemil özeren ortaklığı vardı. ikinci albümün şarkı yazarlığında güleryüz gruba ağırlığını koysa da vokallerde halen bu güzel ortaklık devam ediyordu.

    üçüncü albüm şarkılar-türküler ile cemil özeren her yönüyle ikinci adamlığa itilmişti. hatta ve hatta, zaman zaman can güneyin, cemil'in önüne geçtiğini bile söyleyebiliriz. hatta buna albüm sonrası katıldıkları zaga programında okan bayülgen de değinmişti. çayımın şekeri albümünü çıkardıklarında ise artık ergenliğe girmiş ve ayna albümlerini almayı bırakmıştım. ancak kuzenimin aldığı albümü de dinlememezlik etmedim. ilk klip şarkıları sana ne oldu böyle cemil'in sesini duyabildiğimiz son ayna hit'i olmuştu. buna rağmen, dinlediğim kadarıyla, fena olmayan bir albümdü kendisi. anlatmalıymış meğer, bangır bangır çalıyordu her yerde. cemil de klipteydi. erhan güleryüz ve grup arasında ikinci planda kalmıştı. klipte ağzını oynatıyor ancak artık sesi gelmiyordu kulağımıza.

    sonraki albümün çıkış şarkısı severek ayrılanlar, ayna'nın son iyi hiti oldu ve yine aynı durumdan muzdaripti. cemil özeren, grubun iki vokalistinden biri değil, çok ama çok derinden sesi gelen bir geri vokalistliğe itilmişti. bir başka sorun daha vardı, ayna artık güzel şarkılar yazamıyordu. sonraki klip şarkısı tırtıl dinlediğim en kötü ayna şarkısıydı. büyük ihtimalle cemil'in bulunduğu son ayna klibi de bu olsa gerek.

    sonra cemil koptu ayna'dan. erhan güleryüz, ayna'yı devam ettirmeye çalıştı. wild dancesten pek etkilenmiş bir biz akdenizliyiz şarkısı ile tekrardan çıktı ortaya. ancak zaten sesi çoktan duyulmayan cemil'in kendisi de yoktu ortada. ayna, trt'de program yaptı, başka albümler falan çıkardı, iyice silindi ortadan.

    cemil özeren ise hep müzik piyasasına tutunmaya çalıştı. önce, ayna ile aynı dönemlerde çıkıp, benzer müzik yapan ancak uzun ömürlü olamayan destan grubuna girdi. belli ki olmadı, tutmadı şarkılar. sonra show tv'de bir dans programına girdi. o da reyting alamadı, tutmadı. en sonda kendi grubunu kurup, kendi imkanları ile klibini çekmişti. bir yerde denk gelip izlemiştim. bugün bir daha izledim. eli yüzü düzgün bir parçaydı. ayna yeniden birleşse ve bu şarkıyla çıksalar, radyolarda çalardı. aynı dönem, cemil özeren'in ilk grubu entalpi kayıtlarını youtube'a yüklediğini farkettim. ölünce sevemezsem seni'nin ilk versiyonunun, kötü kayıt kalitesine rağmen, ayna'nınki kadar, hatta belki de daha güzel, olduğunu farkettim. cemil'in yumuşak ses tonunun ne kadar incelip, bir heavy metal vokalisti gibi olabileceğini o an farketmişim.

    daha başka haberini alamadan ölüm haberi geldi. ilk gittiğim konser onlarındı, ilk kez insanlar önünde söylediğim şarkı onlarındı, ilk kez kasetlerini arka arkaya aldığım grup onlardı. müzikle geçmiş bir ömür geride bıraktı cemil özeren. allah rahmet eylesin.
  • müzisyen, sanat adamı. 40 yaşındayken uzamış sakalı ve titreyen elleri ile marketten rakı alıp yazdırmak zorunda kalan, kirasını ödeyemediği için evinden atılma tehlikesi yaşayan, elektriği kesilen ve tuhaf bir hastane odasında bir başına ölüp giden bir gönül insanı. ha bu arada, burası da artık bölgesel değil küresel güç(!) olan, tüm dünyanın imrenerek (!) izlediği türkiye. emeği geçen herkese teşekkürler..
  • ilginçtir, neredeyse hepimizin bir çocukluk-gençlik anısı var bu adamla, ama hiçbirimiz onu cemil özeren olarak tanımazdık. en azından biri bize cemil özeren dese gözümüzün önüne kimse gelmezdi; ama ayna grubundaki kel deyince hepimiz "haaaa..." derdik, öyle kel-i şahsına münhasır bir abimizdi kendisi.

    adettendir, ben de bu abimizle bir anımı yazayım da, ölümünün üzerinden neredeyse bir yıl geçmişken yad edeyim kendisini.

    yazlardan bir yazdı. ergenliğimin tavan yaptığı, sivilceli ve şişman bir yaz yine benim için. halamlar yıllık izinde memlekete gelmişti. miyop gözlerime henüz astigmat eklenmemiş olsa da korku filmlerinde ilk ölen kuzen bendim yine. halamın kızı da bu adamların 2 kasetini çektirmişti kasetçiden ki, sırf bu bile kendisinin o yazın en karizmatik kuzeni olması için yeterli bir sebepti benim gözümde. halbuki adı arzu olan bu kuzen, o kasetleri sırf "ay benim arzu gızım" şarkısı için almıştı ki, şimdi düşününce, o korku filmlerinde neden ilk ölen olmam gerektiğini başka sebeplere de bağlayabiliyorum. ergenlik işte...

    neyse, tam 5 saat boyunca önlü arkalı bu kasetleri dinledik biz o gün. ta ki, halam elektrik parasının çok geleceğinden dem vurana dek... sonra halamın görümcesi geldi o yaz evine, ve onun kızında da o dönemin polaroid kodak fotoğraf makinesi vardı. dijital makineler falan yok o zamanlar, varsa da, bizim haberimiz yok. neyse, bu kız başladı sırayla o an evdekilerin fotoğaflarını çekmeye. fotoğrafçılığa bu kadar mesafeli olmamızdan ve anadolunun böğründe yetişmişliğimizden, ve daha da önemlisi, şişman ve gözlüklü olmamdan sebep, en son ortaokula başlarken fotoğraf çektiren ben, o gün yıllar sonra objektif karşısına geçtim, diğer kuzenlerle ve babaannelerle - ninelerle birlikte tabi. elimizde ayna kasedi, teybin başında verdik pozumuzu.

    o günden sonra 3-4 sene daha resim çektirmedim. yani hayatımın 7-8 yıllık karanlık bir döneminin tek ölümsüz karesi, o gün halamın görümcesinin kızı tarafından resmedilmişti. elimizde cemil'in ön planda durduğu kaset kapağıyla...

    o fotoğraf şimdi elimde... bakıyorum da, o fotoğraftakilerin hepsi bir yerlere savrulmuş. karedeki babaanne ve nenelerin cenazelerinde en ön safta yer aldığımı hatırlıyorum. arzu'nun 2 kızı oldu, bir anadolu diyarında öğretmenlik yapıyor. halamlar hala yazları o eve geliyorlar, ama hayat gailesinden içre ben pek gidemiyorum artık.

    cemil mi? o 8 senelik karanlık dönemin tek karesinde benimle poz veren kral arkadaşım o benim. bu entariyi girerken de arkadan gene sesi geliyor "ayna grubundaki o kel"in...
  • 10 yıl önce kemancı'da tanıştığım merhum sanatçı. gündüz vakti tek başına oturmuş içiyordu. ne derdi vardı bilmiyorum. mekanda ondan başka kimse yoktu. bir lise talebesinin* saçma sapan sorularını olgunlukla, sıkılmadan yanıtladı. ayna'dan neden ayrıldığını sordum. gülümseyerek 'öyle gerekti' dedi. müziğe ilgim olup olmadığını sordu. ilgilenirsem bana bir piyano hediye edebileceğini söyledi. 10 dakika önce tanıştığı bir velede, piyano hediye etmeyi teklif edebilecek kadar cömert bir insandı. tabi benim ne piyano çalacak kadar yeteneğim, ne de o piyanoyu koyacak kadar geniş bir evim vardı.

    kendisini bir daha hiç görmedim. sonra da öldüğünü öğrendim. huzur içinde yatsın.
  • şu bir gerçek ki, şu sözlükteki insanların en az % 70 i bu güzide insanın şarkılarıyla büyüdü.

    ben de kendisini 9-10 yaşlarımda meclisin oradaki havai fişek töreninden önce verdiği konserde tanıdım. yanlış hatırlamıyorsam, üst üste gelmişti birkaç yıl içinde ankara'ya.

    dikkat ederseniz, şimdiye kadar "ayna" adını kullanıp diğer insanları da dahil ederek bu güzel insanın değerini düşürmek gibi bir gaflete düşmedim düşmeyeceğim de. erhan güleryüz ve cemiz özeren'in sesleri belki de dünyadaki sayılı uyumlu seslerdendi. "bostancı durağı" na kadarki her albümde, her seferinde daha iyi şarkılarla çıktılar karşımıza. peki ya sonra ne oldu?

    ayna "çatladı".

    cemil'in ayrılmasından sonra fark ettim ki, ayna grubu onunla kimlik kazanıyordu, onun sayesinde ayna'da "kendi yansımamızı" görüyorduk. biz dinleyiciler olarak o yüzden çıkardık ayna grubunu zirveye. eskiden karşısına geçtiğimde kendimi bulduğum ayna grubunun şimdi karşısına geçtiğimde, kendimden 5er 10ar tane ufak tefek görüntüler görüyorum. zaten "çatlamış bir ayna"dan da anca bu beklenebilirdi herhalde.

    eminim aranızda beni eleştirenler çıkacaktır. ama bunu yapmadan önce "bostancı durağı" albümüne kadar tüm ayna şarkılarını dinleyin ve bir bardak su için (tv programlarında gördüğümüz gibi, iki yemek, iki lezzet arasında su için ki, hangisinin daha lezzetli olduğunu anlayabilin diye). bostancı durağı'ndan sonraki albümlerde göreceksiniz ki, bir hopa şinanaylık söz konusu. her albümde 1-2 parça hariç adama zorla beste yaptırmışız havası var. cemil'in gitmesinden sonra müziğin enstrümental olarak nasıl değiştiğine değinmek bile istemiyorum.

    kendi adıma konuşayım, eskiden albümdeki her parçayı severek dinlerken, şimdi 1-2 parça dışında diğer şarkıları dinlemiyorum bile.

    bir de gelelim şu küslük muhabbetine.

    erhan güleryüz şimdilerde hastaneye giderek, twitter dan yazılar yazarak içini rahatlatsa da, sanıyorum ki işler pek de sandığımız kadar basit değil. ayna dağıldığında lisedeydim, ve erhan güleryüz'ün şu açıklamasını daha dün gibi hatırlıyorum:

    "cemil biraz daha sert müzik yapmak istedi ve ayrıldı. aramızda en ufak bir kırgınlık yok. biz daimi dostuz."

    birkaç yıl sonra, bir canlı tv programında seyirci cemil'in olduğu zamanlardan bir şarkıyı istediğinde de şu cevabı verdi kendisi :

    "o kadar çok beste yaptık, o kadar çok yaşadık ki, inanın çoğunu unuttuk. o yüzden ufak başka birşey mırıldanalım."

    bu dediğini duyduğumda uyanamamıştım ama, şimdi anlıyorum ki, gerçekten cemil ile aralarında birşey varmış erhan'ın. bu lafın tek bir açıklaması olabilir. yaşayarak(!) yazdığın o şarkıları bir besteci olarak nasıl unutabilirsin? ya yaşadıklarını unuttun yada o şarkıları söylemeni engelleyecek cemil ile alakalı bir durum vardı ortada.

    ilerde bu durumla ilgili gerçekleri duymayı dört gözle bekliyorum. eninde sonunda birisi çıkıp birşeyler anlatacaktır diye düşünüyorum.

    erhan güleryüz'e de bir sözüm olacak. sevgili erhan güleryüz, hani her zaman söylediğin bir söz vardı, "ayna bir okuldur, kişiler değil ayna'nın kalıcığı önemlidir." diye, ben pek de öyle olduğunu düşünmüyorum, okul mokul kalmadı kardeşim. ayna okulu, cemil'in ayrılmasıyla başka bir okula dönüştü. tıpkı bir anadolu lisesinin anında imam hatip lisesine dönüştüğü gibi, bambaşka bir okul olup çıkıverdi.

    mekânın cennet olsun sevgili cemil özeren. bu dünyada yaptığın herşeyin karşılığını kat ve kat orada alman dileğiyle. içinde olduğun her şarkı, bundan sonra da bıkılmadan, eskimeden dinlenmeye devam edecek. gözün arkada kalmasın.
  • ayna grubunu ayna yapan adamdı. o gitti, ayna düğün orkestrasına döndü.
  • rahmetli 1 ay kadar önce çalıştığım acil servise gelmişti. genel görüntüsü çok kötüydü, saç sakal birbirine girmiş bilinci bulanık bir şekilde idi. hatta kendisini evsiz bir hasta sanmıştı herkes.hemoglobin değeri 6 'ya kadar düşmüştü. kendisi ben ayna grubunun solistiydim diyince bilinç kapalı diye ne dediğini bilmiyor heralde diye düşünmüştük. sonra internetten ismini aratıp gerçekten o olduğunu öğrenince herkes bir şok yaşadı. dahiliye servisinde yattı hemen kan verildi 2 gün müşahade ardından taburcu olmuştu. bugün sol framede görünce tahmin ettik böyle acı bir haber olduğunu. allah rahmet eylesin mekanı cennet olsun. hiçbir zaman söylenmez belk iğrenç bir laf ama cemil abi için belki de kurtuluş oldu ölümü. ayna grubunun keli, mekanın cennet olsun...
hesabın var mı? giriş yap