• din kültürü ve ahlak bilgisi öğretmenin "kul hakkı affedilmez, başkasının hakkını yerseniz kesin cehenneme gidersiniz" demesi üzerine; komşu bahçelerinden zamanında çalınan meyveler yüzünden cehenneme gideceğini zannetmek ve ciddi ciddi depresyona girmek.
    tabi öğretmenimizin şöyle fiyakalısından bir cehennem tasviri yapması da etkiliydi. cehennemde içilecek sıvılardan tutun da kızgın saclarda kılınanan namazlar, yandıkça vücudun yenilenmesi gibi bilimum first class cehennem tarifesinin ayrıntıları falan. hocam okuyorsan bu entry'i -din hocam niye sözlük okusun o ayrı bi sorunsal ama- sana bi tavsiye: küçük çocuklara illa diğer tarafı anlatacaksan cenneti anlat bari. yazıktır yavrucaklara.
  • küçükken allah' ın nedense erkek olduğu konusunda derin bir inancım vardı. ağladığında yağmur yağdığını, çok kızdığında da şimşek çakıp, gök gürüldediğine inanırdım. neden böyleydi bilmiyorum.

    morgan freeman' ın sürekli tanrı rolünde oynaması buna bir etken miydi düşünmeden edemiyorum doğrusu.
  • çok küçük yaşlarda olmasa da; esnek çalışma saatlerini istediğin saatte işe gidip gelebilme özgürlüğü gibi bir şey zannetmek. gelecekle ilgili hayallerle ilgili kompozisyonlara 'ileride esnek çalışma saatleri olan bir işte çalışmak' yazmak.
  • eti cin paketinin üstündeki gözle ağızı paketin içindeki bisküvinin deseni sanırdım. her seferinde açınca ağız-göz görmeyince içim acırdı. (hala içim acır, umut işte.. hala çıkıcak umudu besliyorum)
  • renkli fotoğraflar üstünden çok zaman geçince siyah-beyaz olur zannederdim. büyüklerin fotoğrafı siyah-beyazdı. ben de bakardım fotoğraflarıma sürekli siyah-beyaz olmuşlar mı büyümüş müyüm diye.
  • rallylerde 1 kapı numaraları araçların hep 1. olduğunu sanmak. birinci zaten belliyse neden yarışıyorlar diye düşünmek ve işin içinden çıkamamak.
  • hiç unutmam ! babam, hadi bakalım yorganlar mahallesine gidiyoruz dediği zaman heyecanlanıp giyinmiştim hemen,sevinçle doluydum gezmeye gideceğimiz için. oysa pijamalarımı giymem gerekiyormuş. bunu söylediklerinde nasıl da üzülmüştüm..

    tabi bu sanrı sayılmaz tam olarak, bir kereye mahsustu saflığım.

    bir de ; cisimleri psişik enerjimle hareket ettirebileceğimi düşünürdüm,elimle garip hareketler yapıp,bakışlar atardım.hareket ettiremediğimi görünce üzülürdüm.
  • annem suda cok kalırsam parmaklarımın arasının ördeklerinki gibi perdeli olacağına inandırmıştı beni,o yüzden yıllarca aylarca duşta,denizde,havuzda kalamamıştım,mazallah ördek olurum diye.
  • her gözlükçü optik ya,işte elif optik ayşe optik,mehmet optik vs. hepsini çok büyük bi aile sanıyodum,yaptıkları da aile işi oluodu haliyle.
  • kızılderililerin, kızıl"dere"li olduklarını sanmak.

    hatta kelimenin doğrusunu öğrendiğimde; "kızıl derisi olan insan mı olur be! onlar kızıl dere diye bir yer varmış, oralıymış onun için onlara kızıldereli denir..." demiştim.

    (bkz: aslında kızılderililer de türktü)
hesabın var mı? giriş yap