• şu örneğin konuyu çok iyi anlattığını düşündüğüm iktisat alanı.

    "amerika'da craigslist denilen, çok yaygın bir ilan sitesi vardır. oraya genç bir kız şöyle bir ilan verir:

    new york'ta yaşayan, 25 yasında çok güzel, kültürlü bir genç kızım. yıllardan beri bir sürü erkekle çıktım ama hepsi yılda $250.000 altında kazanan erkekler. artık bu işten bıktım, yılda $500.000 dolar üzerinde kazanan bir erkekle evlenmek istiyorum. çevremde benden çirkin ve kültürsüz bir sürü kızın zengin erkeklerle evlendiğini gördüm, onları nerede bulabilirim?

    bu soruya, finansçı olduğunu tahmin ettiğimiz birinden şu şekilde bir cevap gelir:

    gördüğüm kadarıyla evlilik olayını maddi açıdan değerlendiriyorsun. ben senin aradığın kriterlere uyan yani yılda $500.000 üzerinde kazanan varlıklı biriyim. ancak, olaya finansal açıdan bakarsak, benim varlıklarım (assets) önümüzdeki yıllarda muhtemelen daha da değer kazanacak niteliktedir (yani daha fazla zenginleşeceğim), ancak karşılığında senin sunduğun varlıkların (yani güzelliğin) ise zaman içerisinde daha değer kaybedecek nitelikte (yeni yaşlandıkça güzelliğini kaybedeceksin). bu durumda, finansal bir karar vermek gerekirse, satın alma yerine kiralamayı tercih ederim *"

    ilgili yazının devamını şuradan bulabilirsiniz.
  • orjinal adi behavioural finance olup turkceye davranissal finans olarak da cevirebilecegimiz marketlerdeki degisimleri insanlarin irrasyonel davranislarina baglayan arastirma konusu. cok kabaca, efficient markets teorisinin tersine, borsalarda fiyatlardaki degisimin, rasyonel yollarla aciklanamayacagini, bir cok irrasyonel olgunun fiyatlarda etkili oldugunu ve fiyatlarin bunlari da kapsayan bir modelle aciklanabilecegini savunur.
    ornegin bir arastirma nyse indeksinin gunesli gunlerde %50 nin uzerinde bir olasilikla artisla kapandigini isaret eder. davranissal iktisatcilarin aciklamasi, cunku insanlar gunesli gunlerde daha umutludur ve alim yapma egilimindedir seklindedir. ya da internet firmalarinin, biotech firmalarinin patlamasi* yine bu konunun buyuk kozlarindandir. kisaca anafikri insanlar oldukca irrasyonelken ileriyi gormek, fiyatlarin dogru olduguna inanmak mumkun degildir.
  • 1905 yılında bir üniversitede fizik doçenti olarak görev yaptığınızı düşünün. siz dünyayı bildiğiniz kurallarla ve formüllerle açıklamaya çalışırken alman bir bilim insanı olan albert einstein bildiklerinizden o kadar da emin olmamanız gerektiğini söylüyor, bütün fizik camiasında yer yerinden oynuyor ve siz “ya pek ilgimi çekmiyor” diyerek bu bilim insanının çalışmasına göz atmıyorsunuz. iletişim sektörü çalışanlarının çoğunun daniel kahneman ve davranış ekonomisine karşı tutumu hemen hemen bu şekilde.

    benim için yolculuk selçuk şirin’in 25 mart 2017 günü attığı bir tweet ile başladı. aslında soru oldukça kolaydı ve üzerine 10 saniye düşündüğünüzde basit bir matematik bilgisiyle doğru cevabı bulabiliyordunuz. ancak ankete katılanların %54'ü yanlış cevabı vermişti.

    sorun şuydu; soru o kadar basit görünüyordu ki beyin refleksif olarak kendi cevabını üretip düşünmeden yanıtı üretmeye imkan tanıyordu.

    bu tweetin devamında selçuk şirin, nobel ekonomi ödüllü bir psikolog olan daniel kahneman’ın kitabını işaret ediyor ve bu hikayeyi tanımak için insanları kitabı okumaya davet ediyordu. ben de kitabı aldım ve okumaya başladım.

    nobel ödülleri tüm spekülasyonlara rağmen hala dünyanın en prestijli ödüllerinden biri. ekonomi ödülünün bir psikoloğa verilmesi ise nobel komitesi’nin yer yer yaptığı çıkışlardan birine (örn: bob dylan’a nobel edebiyat vermek) benzemiyordu.
    kahneman’ın uğraştığı alan davranış ekonomisi ancak kitabını okuduğunuzda göreceksiniz ki kahneman’ın anlattıkları aslında tüm ekonomik ezberleri de bozacak kadar güçlü.

    insanın karar alma mekanizması, yargı biçimi ve davranış akışı aslında rasyonel bir temele oturmuyor. içgüdülerin, sezgilerin ve irrasyonel diğer tüm yanların etkilerini yadsıyarak insanı anlamak çok mümkün değil. kahneman işte bu noktada karşımıza bir model koyuyor.

    bu modelde insan davranışının aslında manipülasyona ne kadar açık ve aslında çoğu zaman gerçekle arasındaki bağın nasıl da pamuktan olduğuna şahit oluyorsunuz.

    reklamcılar kampanyalarını hazırlarken genelde rasyonel görülerini ve kitlesel sezgileri kullanıyorlar. ancak insan davranışını değiştirme ve dönüştürme noktasında bunların işe yaramadığı ortaya çıkıyor. yıl içerisinde yapılan reklam kampanyalarının yaklaşık %8'i başarılı olabiliyor. yani %92 gibi bir başarısızlık oranı var.

    yapılan kötü işin bedelini en hafif ödeyen sektörlerden biri olan reklamcılık bu konfor alanına yaslanarak rahat rahat varlığını sürdürüyor ancak artık o devir kapanıyor. birileri çıkıp bu modeli anlayacak, sindirecek ve buna göre organizasyonlar oluşacak. bu da birkaç yıl içinde oluşacak. yani yalnızca “kreatiflerin içgörü ve yaratıcılığına” güvenerek iş yapan ajanslar ya dönüşecek, ya da kapanacak.

    nobel ekonomi ödülü 2017 yılında da bir davranış ekonomistine verildi. richard thaler’in aldığı ödül, bu alanın artık ne kadar belirleyici ve dönüştürücü olduğunun ispatına dönüştü.

    2 şey. biri büyük veri, diğeri de zaltman metaforları. ancak bu ikisini başka bir yazıda konuşuruz.
  • en son chicago üniversitesi’nden richard thaler, bu daldaki çalışmalarıyla 2017'de nobel'i aldı.
    davranışsal iktisat kavramı nedir sorusu için verilen örnek şu:
    “birçok kişi bireysel emeklilik (bes) ya da organ bağışı gibi yararlı programlara katılmak için inisiyatif göstermiyor. thaler, insanlardaki “atalet” eğilimini hesaba katarak, bu programlara katılımı opsiyonel yapmak yerine herkesin programa dâhil edildiği ama isterlerse ayrılabilecekleri şekilde düzenlemenin refahı artırabileceğini savunuyor...”
    http://www.milliyet.com.tr/…nobel-i-kapti--2536125/
  • insanların her zaman rasyonel kararlar aldığı ve her zaman elde edecekleri faydayı ençoklaştıracak şekilde hareket ettiği varsayımına dayanan ana akım iktisat anlayışına karşı ortaya çıkmış ve günden güne etkisi artmak olan bir akım.*

    galiba yakın zamanda bu akımın doğruluğunu kanıtlar nitelikte bir gündelik hayat tecrübesi yaşadım. şöyle ki, geçtiğimiz günlerde yemek sepetinde açlığımı bastıracak bir şeyler arıyordum. konumuma en yakın yerde bulunan papa john's şubesinin sayfasına tıkladım. büyük boy pepperoni pizza fırsatı isimli bir menü vardı ve ücreti sadece 41,99 tl idi. pepperoni pizzayı çok seviyordum ancak pandemi döneminde zaten bir iki kilo aldığım için kilomu kontrol etmek kaygısıyla büyük boyunu yemek istemiyordum. o yüzden orta boyunu almak istedim. orta boy pizzanın standart fiyatı 36,99 tl idi fakat sunulan seçeneklerden pepperoni pizzayı seçtiğimde bu standart fiyata 5 tl daha ekleniyordu ve dolayısıyla orta boy pepperoni pizzanın fiyatı da 41,99 tl oluyordu.

    bu durumda, ana akım iktisat anlayışına göre bir homo economicus olarak büyük boy pizzayı almam ve bunun orta boy kadarını yiyip kalanını dolaba atmam gerekiyordu. böylelikle hem canımın çok istediği bir yemeği yemiş olacaktım hem de bunu normalde alabileceğimden daha ucuza satın almış olacaktım. ancak ben bu teorinin tam aksine iki farklı aptal düşünce içine girdim. öncelikle, aynı fiyata orta boy pizzayı almayı düşündüm. başlı başına bu düşünce dahi homo economicus olarak hareket etmediğimin kanıtıydı. bu düşüncemin ardından, inanılmaz derecede pepperoni pizza aşermeme ve benim için uygun porsiyonun orta boy olduğunu düşünmeme rağmen sırf büyük boy fiyatına orta boy pizza yersem kendimi keriz gibi hissedeceğim için papa johns'dan sipariş vermedim.

    günün sonunda, family guy izleyip lahmacunumu yerken richard thaler'ın misbehaving eserine göz kırpıyordum.*
  • davranışsal ekonomi.
    insanı rasyonel bir varlık olarak kabul eden ve kararlarını bu doğrultuda verdiğini farzeden bakış açısından farklı olarak ekonomiye farklı bir düşünce perspektifi kazandırmış düşünce ekolüdür. davranışsal ekonomi, ekonomistlerin en temel varsayımlarının gerçek insan davranışlarıyla çeliştiğini iddia eder ve bunun altında yatan nedeni de; insanların ekonomik yaşamlarını belirleyen duygusal, bilişsel ve sosyal nitelikli "ekonomik içgüdüleri"nin olmasına bağlar. sistemi anlamak için esas alınması gereken olgu budur ve ekonomistlerin yanısıra sosyolog ve psikologlarla araştırılması gerekmektedir.
  • consumer behavior un veya diger davranislarin piyasalar uzerindeki etkilerini aciklamaya calisir.

    binaenaleyh piyasalar, borsalar her ulke insaninin davranis ve tabiatina gore degisir.

    örnegin türkiye'de sicak yaz gunlerinde spekulatorler tatile ciktigi icin borsada islem hacmi azalir.

    bir ornek de dandik para teorisinde anlatildigi uzere turkiye'nin kulaklarindan dolar fiskirdigi halde kendi parasina bir turlu inanmadigi, kendi hukumetine, ekonomi yonetimine guvenmedigi icin mutemadiyen dolara tamah etmesi ve yeni dolarlar almak, maasini ilk gunden dolara baglamak yapisidir.

    diger bir ornek ise dunyanin en buyuk altin ithalatcilarindan oldugumuz ve ziynet esyasi altini cok sevip yastik altina gomme gelenegimizdir.
  • borsa ve kripto piyasasının yatırımcısını zengin eden ya da batıran keskin tüm anlık hareketlerin tamamen davranışsal iktisatdan kaynaklandığını düşünüyorum.

    şöyle ki ne zaman yolda yürüyen insan, kapı komşun, orta-alt ücretli çalışan, eksi sözlük sol frame ve bilimum sosyal platformlarda bitcoin konuşuluyorsa 3 vakte kadar kripto çakılacak ve bunun paralelinde başka bir yatırım aracı yükselecektir. borsa konuşuluyorsa keza aynı şey olacaktır.

    balina olarak adlandırılan ve para yönetim ustaları olanlar bu hareketler ile silkelemeye yıllarca devam etmişlerdir. kısa vadede çok para kazanmak isteyenler hep bu ağa takılmışlardır.

    söylediklerim bilimsel bir araştırmaya dayanmasa da yıllarca gördüğüm ve görmediğim dönemlere ilişkin okuduğum şey bu. para gürültü ve kalabalığı sevmiyor. ya da para avcılarımız gürültülü bir şölene avlarını çekip yollarına devam ediyor da diyebiliriz

    teknik analiz zart analiz zurt analiz ile bir hissenin nereye gideceğini bilmek imkansız. safsata. böyle olsaydı yatırım araçlarından zarar etmek imkansızdı. nitekim şirketin sansasyonel sayılacak iç dinamiklerini bir kenara bırakırsak, fiyatı belirleyen sadece ve sadece insan davranışı olduğu gayet açık.

    ben bir komplo teorisyeni olarak şunu dahi düşündüm. para babası olan ben deniz dalgali ve ekibim teknik analiz diye bir şey uydurayım. bir iki de büyük matematikçi ismi ekliyeyim. mesela; bahçeli eğrisi.

    şimdi bahçeli eğrisi x formuna geldiğinde hisse sert bir yükselişe girecek diye de formülüze edeyim.

    ağlarım örüldü. bu forma girmeden alım emrini vereyim. sonra teknik analiz bahçeli eğrisi ile yükselişe geçeceğini düşünen gariban yatırımcı alım emri versin hisse x1,6 yapsın ben de satıp çıkayım.

    bence güzel teori.

    özetle suserlar ne kadar bilanço okusanız analiz yapsanız da karşınızda insan var. herkes bir yerdeyse siz orada fazla durmayın.

    ytd.
hesabın var mı? giriş yap