• sevenleri ya da merak edenleri icin (bkz: the celebration) i oneriyorum
  • o zaman dogma'nin hikayesini anlatayım dilim döndüğünce. amerikan sinemasına ilk baş kaldırı? olmasına rağmen, parayı bulanın gemiyi terk ettiği bir manifesto

    takvimler 13 mart 1995'i gösterirken kuzeyin soğuklarından çıkan iki adam lars von trier ve thomas vinterberg "ışte peşrev işte meydan" dedikleri bu sert manifestoyu yayınladılar.daha sonra kristian levring ve søren kragh-jacobsen'in de katılımlarıyla dogma kardeşler voltronu tamamlanmış oluyor.peki nedir bu 4 adamı bir araya toplayan?en basit şekilde anlatmak gerekirse stüdyo efektlerinin ve stüdyo sayesinde gerçekleştirilen diğer eklentilerin saf sinemayı öldürdüğü veya zarar verdiği düşüncesi diyebiliriz.kameranın elde taşınması gerektiğinden sesin görüntülerden ayrı üretilmemesine kadar varan bugün gördüğümüz birçok şeyin yer almadığı sert kurallara sahip bu manifesto.belki bu kurallardan dolayıdır hem vinterberg hem de trier az sayıda filme sahip bu konuda.eldeki kamera titrese de gökteki güneş sönse de senden vazgeçmem diyememişler :( sinemanın uçsuz bucaksız sınırları içerisinde yeni sinemacılara umut olan bütçesizlik engelinin büyütülmemei gerektiğini aşılayan bir pencere dogma 95...

    daha fazlası için: filimgurusu
  • dogma 95, film yapımı üzerine bazı kurallardan oluşan bir sinema anlayışı. bekaret yemini ve dogma 95 manifestosundan oluşuyor. bekaret yemini’nde lars von trier ve thomas vinterberg’in imzası var, “bu kurallara uyacağıma yemin ediyorum” diye başlıyor. kurallar şöyle:

    1 - çekimler stüdyo dışında yapılmalı. (hikaye özel bir sahne donanımı gerektiriyorsa, stüdyo dışında uygun bir mekan seçilmeli.)

    2 - ses kesinlikle görüntülerden ayrı olarak üretilmemeli ya da tersi. (sahne içinde üretiliyor olmadığı sürece müzik kullanılmamalı.)

    3 - kamera, el kamerası olmalı. el ka-merasıyla elde edilecek hareketlilik ya da hareketsizlikler serbesttir. (film, kame-ranın durduğu yerde çekilmemeli, kamera filmin olduğu yerde olmalı.)

    4 - film, renkli olmalı. özel ışıklandırma kullanılamaz. (çekilecek sahnede filmin pozlandırılması için çok az ışık varsa, sahne kesilmesi ya da tek bir lamba kullanılmalı.

    5 - optik numaralar ve filtreler yasaktır.

    6 - film, gelişigüzel aksiyon içermemeli. (öldürme, silahlar, vb. bulunmamalı.)

    7 - zamansal ve coğrafi yabancılaştırmalar yasaktır. (film, şimdi ve burada geçmelidir.)

    8 - tür filmleri kabul edilemez.

    9 - film formatı 35 mm olmalı.

    10 - yönetmen jenerikte belirtilmemeli.

    dogma 95 manifestosu dini söylemlerden oluşan bir metin. bunu, sınırları olan ve sorgulanamayan her şey için kullanılan “dogma” sözcüğünden de anlayabiliyoruz. ayrıca, bekaretin olumlanması yönetmenlerin düşüncesindeki dini öğeleriyle kesişmekte. dogma 95 sinemada şu ana kadar uygulanan çoğu tekniğin göz ardı edilmesinden oluşuyor. dogma filmleri, izleyiciyi rahatsız etmesi, hollywood tekniklerinden arınarak sinema yapmaları açısından olumlanabilir ama filmlerin içerik olarak sinemaya getirdikleri bir yenilik yok.

    dogma 95’in söylemlerini trier’in daha önce çektiği filmlerde de görüyoruz. mesela, epidemic (salgın) 1987 yılında çekilmiş olmasına rağmen dogma’nın tekniklerinin kullanıldığı bir film.

    epidemic’de, bir film yönetmeni ve bir senaryo yazarı tüm şehri etkisine alan bir salgın hastalıkla ilgili bir öykü yazarlar. ama salgın öyküyle beraber filmin sonunda yazarlarımıza da bulaşır. salgın düşüncesi salgınla sonuçlanır.

    filmin bazı sahneleri 35’lik el kamerasıyla çekiliyor. ancak dikkatli bir izleyicinin fark edebileceği bu çekim değişikliklerine, oluşacak dogma kuralları için bir deneme diyebilirim.

    “kaderin hazırladığı bir rastlantı kimi zaman öylesine meşum ve garip olabilir ki kişi görünürde mantıklı ancak özde asılsız ve boş sonuçlar çıkarmaya zorlanır. salgın’ın senaryosunun yazıldığı beş gün içinde gerek bir salgının bu apartmana ve çevresine yaklaşmakta olması ve bu salgının tam senaryo tamamlandığı zaman patlaması, işte bu rastlantılardan biridir.” trier, epidemic’ten sonra, filmlerinin çoğunda hissedilebilen kader olgusunu böyle dillendiriyor.

    dogma 95, trier’in katolikliği benimsemesiyle aynı zamana denk geliyor ve dogma 95’in kuralları bir tür yasa ifade ediyor. bu yüzden de hıristiyanlığın “10 emri”ne te-kabul ettiğini düşünebiliriz. bekaret yemini dogma 95 filmleri, ne kadar provakatif, rahatsız edici olsa da içerik olarak bu düzenden kopmayı başaramı-yor. hatta filmler faşizme kayabiliyor. nitekim trier suç unsuru, salgın ve avrupa üçlemesinin son filmi olan “avrupa”da nazilerin vatanseverlik duygularıyla hareket etmeleri ve kendilerine göre haklı oldukları sonucunu işliyor.

    “dogma 95 modernist aykırı sinemayı şüpheci bir post modern ortamda yeniden canlandırmak isteyen bakış açısını taklit eder.” bunun yanında teknik olarak sarsıcı filmler yapmakla “saf” sinemaya ulaşmak oldukça zor gözüküyor. dogma’cıların yapması gereken sinemayı yönetmenin bilincine ve gerçekçi bir içeriğe bırakmaları.
  • bir tükürdüğünü yalama hikayesi.

    amacı sinema sanatında hikaye anlatım tarzının ve oyunculuğun ön plana çıkarılıp, özel efektlerin ve yapay etkenlerin tamamen sinemadan uzaklaştırılması olan lars von trier ile birlikte thomas vinterberg'ün öncülüğünü yaptığı bir akım.

    sinemanın yüzüncü yıl kutlamalarında paris'te konuşma yapan trier, “bana göre son on yılda filmler inanılmaz kötüydü. sorun şu: bu konuda ne yapabiliriz? yanımda üzerinde harflerin olduğu küçük kağıtlar var. adı dogma 95!” der ve ardından sesli bir şekilde manisfestoyu okur. sonra da seyircilere kağıtları fırlatarak sahneyi terk eder.

    manifesto maddelerini ilk terk eden yine kendisi olur. adı geçen lars von trier olunca "tükürdüğünü yalamak" ile değil "fikir değiştirmiyorsan yeterince düşünmüyorsundur" ile bağdaştırmak daha olası.

    dünden beri bunu düşünüyorum nedense. buradan da gündeme dair bir şeyler çıkarırım ama neyse...
  • "handcam ile çekim yapılmalı ve kamera sabit olmamalı" maddesi dışındakilere yüzde yüz katılıyorum çünkü bu tarz, özellikle yakın çekim sahnelerde başım dönüyor, midem bulanıyor, lanet okuyor, filmi zar zor bitiriyorum.
hesabın var mı? giriş yap