• bir gündü, hava ılık
    ve cadde kalabalık...
    bir kadın sapıverdi önümden dönemece;
    yalnız bir endam gördüm , arkasından, ipince.
    ve görmeden sevdiğim, işte bu kadın dedim,
    çarpıldım sendeledim.

    bir gündü mevsim bayat
    ve esmekte hayat...
    dönemeçten bir tabut çıktı ve üç beş adam;
    yalnız bir ahenk sezdim, çerçevede bir endam.
    ve tabutta , incecik, o kadın var, anladım;
    bir köşede ağladım...

    --- necip fazıl kısakürek ---
  • ahmet kaya nin cok güzel okudugu bir orhan kotan siiri.

    acıya yaraşan yüzden korkarım
    korkuya bulaşan yürek çarpıntısından
    gözlerime kıvılcımlar düşüren yalım
    erlikte döllenen kahpeliktendir

    zulmün namertliği umrumda değil
    napalm yangınlar umrumun haricinde
    yaralar kansere vurup dursa da
    durur mu namluda patlayan fişenk

    al gönülden volkan gibi öfkeyi
    püskür sonuna kadar
    uyku ölüme merhaba demek
    susmak
    intihar

    nice belalardan vurup çıktı bu yürek
    daha nice belaları göğüsleyecek
    artık namuslu olmak yetmiyor
    namusun mihenk taşında vuruşmak gerek.
  • ümit kaftancıoğlu'nun ödüllü, otobiyografik hikayesi.
    --- spoiler ---

    öylesine "bizden" bir dille yazılmıştır ki , adeta anadolu'nun karlı dağlarında mücadele veren bir garip tatarsınızdır.
    --- spoiler ---
  • türkiye'nin sık sık girdiğidir. neymiş efendim, türkiye çok önemli bir dönemeç'ten geçiyormuş, başımıza ne gelse bu dönemeçten geçiyoruz anasını satayım. basın'ın acilen bu kabızlığı çare bulması şart.

    misal 1
    misal 2
  • youtube geçmişine bakarken bir anda önüme çıkıp kendini tekrardan hatırlatan enfes bir nfk şiiridir. uzakta kalmıştır. biraz hüzünlüdür. gözyaşları gönlüne düşen neferdir belkide kim bilir.

    ve bir kaldırımlar veyahut beklenen kadar popüler değildir ama tam anlamıyla kesişen iki noktayı nakşeyliyor bünyeye. bir yanda hayat diğer yanda memat .

    hayat denen kısa metraj bir filmin çocuklarıyız hepimiz bir serüvende akan. azı nereye sırlayacaksa çoğu da aynı kapıya çıkacak. istisnasız.

    dört kapı..

    bu devranda beni adem için farklı meşrepler yoluna çıkacak, elbetteki dönemeçler.

    yön yol olmalı, yol yolda olmalı belkide..

    hayat böyle bir şey işte, kısa ve öz tarifledikleriyle. bir yanda yüreğin içine sığmaz kıpır kıpır, akabinde hüzün.

    hem ne demişti şair;

    kadim kuraldır

    neyi seversen sev, ayrılacaksın.

    ahanda youtube şeysi
  • "tıbbın yanlış bir dönemeç, bir sapma olduğu ortaya çıkmıştı. freud psikanaliz sayesinde farklı bir tür bilmece -antik mitten bir bilmece- ve farklı çözümler bulmuştu; psikanalist için tercih ettiği tabir -doktor değil "seküler din görevlisi"- çok daha eski, daha geleneksel bir rolün yeni versiyonu gibi görünmektedir." adam phillips - freud olmak bir psikanalistin gelişimi
  • bir tankred dorst oyunudur. yaşamlarını, yakındaki tehlikeli virajda savrulup kaza yapan arabaları tamir ederek sürdüren iki kardeşin hikayesini konu alır. her kaza sonrası ölüler gömülür, araçlar tamir edilir ve satılır. bu rutin, birisi kazadan yaralı olarak kurtulana kadar devam eder.
    --- spoiler ---
    kurtulan kişi , tehlikeli viraj ile ilgili önlem almak için gelen müfettişdir.
    --- spoiler ---
    çatışma noktası basit ama zekice kurgulanmış , karanlık komedi denilebilecek oyunlar arasındaki iyi örneklerden birisidir.
  • 1990'lı yılların ikinci yarısından itibaren, istanbul üniversitesi edebiyat fakültesinde çıkarılmaya başlanan edebiyat fanzini. üzeyir karadöl genel yayın yönetmenidir. lisede edebiyat öğretmenimdi. sigarası bittiğinde öğrencilerinden bir dal isteyebilecek kadar enteresan bir adamdır. dönemeç'te zeki buldukun yazılarını da görebilirsiniz. üzeyir karadöl'le aynı devre olmalılar.
  • bu akşam karşıyaka hikmet şimşek sanat merkezi'nde sui generis tiyatro yorumunu izlediğim, tankred dorst'un yazdığı ilginç oyun.

    --- çıtlatı ---

    üç karakteri olan dönemeç, iki kardeşin tenha bir yolun yakınlarında bir araba tamirhanesi işlettiğini öğrenmemizle başlıyor. dönemecin bulunduğu yerde birçok araba kaza yapmaktadır. kardeşlerden saf ve hassas olanı bu sorunu yetkililere dilekçe yazarak bildirir ancak bir şey yapılmaz. diğer kardeşse sert işleri yapan, ince işlerden anlamayan bir karakterdir. yeni bir kaza olur ve anlarız ki kazayı yapan dilekçeleri cevaplamayan müsteşardır. oyuna müsteşar karakterinin de katılmasıyla beraber kardeşlerin aslında kaza yapan araçlardan topladıkları ile geçindiğini anlarız.

    --- çıtlatı ---

    yukarıda genel olarak olay akışını ve konusunu anlattığım dönemeç'i oyuna katılan müsteşar karakteriyle beraber daha az beğenmeye başladım. çünkü bu karakter tipleme tadında bir karakter ve bir sürü ucuz espri ile oyunun kalitesi düşürülmüş (kalktı esprisi, nasıldım esprisi, yaz kızım esprisi, ben buraya neden çıktım esprisi gibi) ve yer yer yerli espriler ve mesajlar giydirilmeye çalışılmış bu karakterle; bu mesajları bu kadar göze sokmadan da izleyiciye anlatabilirsiniz zaten oyunun gücüyle (ayrıca müsteşar hitler'in partisine katılan bir adam ve onu özal mesajı ile ya da başka yerli mesajlarla göstermek de bu nedenle eğreti duruyor, bağlamı anlamsız şekilde koparıyor). bu kısımlar bana oyunun metninde böyle değilmiş de yönetmen bu karakteri bu hale sokmuş gibi geldi. eğer yazar bu karakterin böyle olmasını istediyse eleştirim ona yöneliktir. müsteşar karakterinin bu kadar abartılı hallerle, ucuz esprilerle hiç edilmemesi durumunda eser gerçekçi tonunu daha çok korur, daha etkili ve güzel olurdu diye düşünüyorum. oyunun sonlarında yaşanan korkulu ve gergin anlar da böylece daha etkili olurdu. yani kısacası oyunda müsteşar karakterine çok takıldım ve bu karakterin böyle hamdi alkan tiplemesi gibi ve o ucuzlukta esprilerle oyunda bulunması hoşuma gitmedi. arzu ettiğim şekilde yorumlanmış halini de izlemek isterim bu oyunun doğrusu.
  • 80 li yıllarda izmirde düzenli olarak çıkan birçok genc izmirli sairin siirlerinin yayınlandıgı ve daha sonra kapanmış olan edebiyat dergisinin ismi.
hesabın var mı? giriş yap