• dorian gray'in portresi, irlandalı edebiyatçı oscar wilde'ın yayınlanmış tek romanıdır.

    "toplumun ahlaka aykırı saydığı kitaplar, topluma kendi ayıbını gösteren kitaplardır."

    --- spoiler ---

    kitap esas karakter dorian ile dostları basil ve henry ' i anlatıyor. oscar wilde bu karakterler için: " basil hallward ben olduğumu sandığım kişidir; lord henry dünyanın ben sandığı kişidir; dorian ise benim olmak istediğim kişidir, belki başka bir çağda..." diye not düşmüş.

    lord henry, dorian'a okuması için bir kitap verir. dorian o kitabı defalarca okur ve o kadar etkilenir ki bu kitap dorian'ın kişiliğini, hayatını ve geleceğini tamamen değiştirir; işte bana göre o kitap dorian gray'in portresi kitabıdır.

    sonsuza kadar genç ve yakışıklı kalmayı dileyen dorian bunun için ruhunu şeytana satmaktan kaçınmaz. bilhassa lord henry ile ettiği sohbetlerden etkilenen dorian'a göre zevk ve heyecan hayatın yegane özüdür oysa zevk, haz, heyecan kötülüktedir. zamanla içindeki iyiliği büsbütün kaybeden dorian bambaşka bir insan olmuştur. yaptığı her kötülük, arkadaşı basil'in yaptığı kendi portresine yansır ve başlangıçta muhteşem olan portre giderek bayağılaşır. sonuçta insanın ruhu ve kalbi suretine yansır. kitabı okurken dikkat çeken bir başka husus ise dış görünüşün, fiziksel güzelliğin, estetiğin insanlar üzerinde nasıl bir etki bıraktığıdır. dorian o kadar yakışıklıdır ki, topluma göre böyle birinin kötü olması mümkün değildir. çünkü toplum, sadece çirkin insanların kötü olabileceğine ihtimal verir.

    --- spoiler ---

    “bu gece günceme yazacağım.”
    “neyi?”
    “ateşten eli yanan çocuğun ateşi sevdiğini.”

    "çünkü birisini etkilemek, ona ruhunu vermektir. "

    "erkek yorulduğu için, kadın da merak ettiği için evlenir, sonunda ikisi de düş kırıklığına uğrar."

    "bilmek her şeyin sonu olur. çekici olan bilmemektir. sis, her şeye harika bir güzellik katar."

    "insan aşık olduğu zaman kendini aldatmakla işe başlar, başkalarını aldatmakla sona erdirir."

    "bizim neslimizde cesaret tükenmiştir. belki de hiçbir zaman ona sahip olamamıştık. toplumun ahlaki kaideler üzerinde sürdürdüğü zulüm ve tanrı'nın dinin gizleri ile yarattığı korku... işte bu ikisi bize hükmeden şeydir."
  • zahiri olan güzelken içten çürüme, iğrenç bir hale bürünme, sonsuz gençlik peşindeyken ruhun kirlenmesi ve gelmez sanılan, kaçınılan sonun tam da en korkulan şekilde başa gelmesi üzerine bir roman.
    bana sosyal medya bağımlısı insanları anımsatıyor, ilgi çekmek ve beğenilmek için bunca çaba içeride nelere mal oluyor acaba diye düşünmeden edemiyorum.
    ve benden önce ki yazarın değindiği gibi estetik bağımlılığını da akla getiriyor: 55 yaşındayken 25 görünmek için her yıl gerdirilen deri, birbirine benzeyen insanlar, sonucun asla tatmin etmeyeceğinin bilinmesi ama yine de tutkun olunması beni hüzünlendiriyor. dorian gibi sonları gelecek, biliyorlar ama son ana dek mücadele bırakılmıyor. oysa bırakmanın, yani yaşlanmayı kabul ederek vücudu (ve ruhu) bu işkenceden azat etmenin konforu hiç bir şeyde yok.
    doğa koyduğu kurallara uymayanları grotesk bir hale sokma işini hiç ihmal etmedi, etmeyecek ama dorian'ın yüzeyselliği onun gününden çok uzak bir gelecekte bizler tarafından sürdürülüyor.
  • "bilmek her seyin bitimi olur. cazip olan bilmemektir. sis her seye muthis bir guzellik ekler. "
  • başka bir yazarın belki de 10 kitaba koyacağı aforizmayı, düşünceyi, fikirleri yazar tek kitaba koyarak gücünü göstermiş. hoyratça kullanmış etkili sözleri. neredeyse her sayfada hayatta kullanacağımız etkili sözler var. yani bu kadar güzel bir eser yayınladığı dil ve ülke için büyük bir gururdur.
    irlanda edebiyatının şaheseri.
  • lord henry ile dorian arasında geçen bir diyalog

    lord henry: ".. insanlık tanrılarını ne gözle görüyorlarsa kadınlar da bizi o gözle görüyorlar. bize tapıyorlar, hep kendileri için bir şey yapalım diye başımızın etini yiyorlar."
    dorian: "istedikleri her şeyi daha önce kendileri bize vermişlerdir diyebilirim. içimizde aşkı onlar yaratıyorlar. geri istemeye hakları var."

    dorian da az değil yahu.
  • oscar wilde'ın çıkış noktası olarak, antik yunan'da geçen hadrianus'la genç antinous'un aşkından ilham alarak kurguladığı muazzam eserin adı.

    rivayete göre genç oğlan, yaşlanmakta olan hadrianus için kendini nil nehri'nin azgın sularına bırakarak, kalan ömrünü sevgilisine armağan eder. tıpkı yaşlanmaktan korkan dorian'a verilen sonsuz gençlik gibi...

    not: everst yayınları'dan çıkan sansürsüz basımı tavsiye edilir.
  • “(...) ama bazen de korkunç düşüncesiz olabiliyor; bana acı vermekten adeta zevk alıyor. işte o anlarda harry, tüm ruhumu ona paltosuna taktığı bir çiçek, güzelliğine güzellik katarak kibrini okşayan bir süs ya da kullanılıp atılan bir yaz aksesuarı muamelesi yapan birine verdiğimi anlıyorum.”

    “mutluyken hep iyi insan oluruz; ama iyi insan olduğumuzda illa mutlu değilizdir.”
  • bir yerinde şöyle bir cümle geçen hoş kitap: "başkaları alır diye korkmasak çoktan atacağımız bir sürü şey var."
  • "aslında insanlar arasında ayrım yaparım. dostlarımı güzeller arasından seçerim, ahbaplarımı karakterleri sağlam olanlar arasından , düşmanlarımı ise üstün zekalılar arasından. insan düşmanını seçerken azami dikkati göstermelidir. bak bana, bir tek kafasız düşmanım yoktur. hepsi zihinsel açıdan diğer insanlardan üstündür, işte bu yüzden benim değerimi de takdir ederler. "
  • oscar wilde'nin tek kelime ile muhteşem başyapıtı:
    "düşes, 'ya sanata ne diyorsun?' diye sordu.
    'bir illettir.'
    'aşk?'
    "yanılsama.'
    'din?'
    'inancın yerini tutan günün modası.'
    'sen kuşkucusun.'
    'hiç de değil. kuşkuculuk imanın başlangıcıdır.'
    'ya nesin sen öyleyse?'
    'tanımlamak kısıtlamaktır.'
    'bir ipucu ver bana.'
    'ip dediğin kopar. labirentte kaybolabilirsin.'
hesabın var mı? giriş yap