glenn gould
-
glenn gould'la röportaj
"- sayın gould, affınıza sığınarak söylüyorum, röportaj konusunda çetin cevizmişsiniz, öyle anlaşılıyor.
- hoppala...
- bizim gazeteci camiasında oradan buradan duyduğumuz söylenti bu en azından... gene de sizi temin ederim, maksadını aşan herhangi bir soru olursa, hemen geçerim.
- sohbet edeceğiz işte, tadımızı ne kaçırabilir ki?
- o zaman peşin peşin anlaşalım: haddimizi aşan konular var mı?
- ne bileyim? müzik olabilir belki.
- sonra tatsızlık çıkmasın diye... röportaj için sözleşme yapmadık, konuştuk anlaşıp el sıkıştık yalnızca...
- el sıkışmadık, lafın gelişi öyle diyorsunuz.
- lafın gelişi, lafın gelişi... aslında ben röportajın çoğunda müzikten söz ederiz diye düşünmüştüm.
- şart mı müzikten konuşmamız? yani benim kendimce bir röportaj felsefem var, röportajlar sırasında geliştirdim, belki bilirsiniz: röportajı yapılan kişinin çalışmalarına olsa olsa dolaylı yoldan ilintili alanlardan sor, asıl maden orda çıkar.
- ne gibi mesela?
- ben radyo belgeselleri hazırlarken bir ilahiyatçıya teknoloji sordum, anketöre william james sordum, iktisatçıya pasifizm sordum, ev kadınına sanat piyasası sordum mesela.
- müzisyenlerle müzik konusunda röportaj da yaptınız herhalde...
- yaptım, mikrofon stresini atsınlar diye. gene de pablo casals'la örneğin zeitgeist üstüne konuşmak çok daha öğretici oldu...
- ...
- ... müzikle ne ilgisi var, değil mi?
- benden uzun yaşayacaksınız...
- ya da leopold stokowski'yle gezegenlerarası yolculuk konuşmak... ki daldan dala atlamanın hasıdır, alasıdır, değil mi? stanley kubrick'i saymazsak tabii.
- sayın gould, o zaman tersinden sorayım: özellikle konuşmak istediğiniz bir konu var mı?
- hakkında düşünmedim pek ama, atıyorum, labrador'daki siyasi durum nasıl?
- eminim heyecan verici bir konuşma olur sayın gould. gene de dergimiz high fidelity her şeyden önce amerikan seçmeni göz önünde bulundurularak yayına hazırlanıyor.
- doğru. o zaman batı alaska'daki yerlilerin hakları nasıl olur? iyi satar.
- iyi satar, sayın gould, önemli bir konuyu es geçmek istemem tabii ama gene dergimizin hedef kitlesi müzik meraklıları olduğuna göre, diyorum ki tartışmamıza sanattan başlasak...
- tabii. yerli haklarının point barrow'daki etnomüzikolojik alan çalışmalarına nasıl yansıdığını ele alabiliriz.
- ben daha alışıldık bir cepheden gitmeyi düşünüyordum sayın gould. deyim yerindeyse. biliyorsunuz eminim, kariyeriniz konusundaki belki en canalıcı soru konser vermekle kayıt yapmak arasındaki tartışmayla ilgili. değinsek?
- o cepheye de giderim, itirazım olmaz. bence o konu da temelde müzikle değil, ahlakla ilgili bir konu zaten. dolayısıyla gene deplasmandasınız..."
(röportajı yapan: glenn gould)
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap