5 entry daha
  • beğendiklerini söylemeye çekindikleri albümlerden insanların. "ooo sen deep purple'ı hiç anlamamışsın diyecekler şimdi falan..."

    haksız da değiller hani. grup üyelerinin bile yorumlarının şu olduğu bir albümden bahsediyoruz neticede,

    "bakınca, evet, iyi şarkıları var ama bir şeyler eksik bu albümde. grup ruhunu hissedemiyorum mesela dinlerken. işlerini özenle yapan beş müzisyen var, ama birbirlerine kalpten bağlı olmayan, ortak bir ruha sahip görünmeyen, 11 süperstardan oluşan bir futbol takımı gibi."
    - ian gillan

    "bok gibi çaldığım bir albüm. aynı şekilde, gruptan kimsenin de çok çalmaya bayıldığını sanmıyorum."
    -ritchie blackmore

    "bir araya getirmesi zor, tuhaf bir albüm olmuştu bu. büyük bir hata yaptık ve müziğimizi güne uyarlamaya çalıştık o dönem. insanların bunu yapmamızı istemediğini daha sonra fark ettik."
    -jon lord

    ama bir tuhaflık var işte.
    grup üyelerinin bile hakında bu kadar olumsuz konuştuğu bir albümken, içinde muhteşem şarkılar barındıran, bir bütünlüğe sahip, listeleri vurmuş, çok da iyi satmış bir albümdür 'the house of blue light'.

    grup üyelerinin, yer yer pop-rock'a kaçan sound yüzünden, yadırganıp eleştirilmemek için olumlu konuşmaktan kaçındığı, yoksa çıkardıkları işin kalitesinin farkında oldukları bir albüm olduğunu düşünürüm ben bu albümün.

    'bad attitude' gibi iyi bir şarkıyla başlar, en az onun kadar iyi 'the unwritten law' ile devam eder, 'the spanish archer' gibi underrated bir güzellik vardır ilerleyen bölümde, 'mitzi dupree' şaheseriyle de son düzlük yapar.

    'child in time' olmazsa, 'soldier of fortune' olmazsa deep purple değildir benim için demiyorsanız, iyi albümdür, hala açıp açıp dinlenecek albümdür 'the house of blue light'.
hesabın var mı? giriş yap