122 entry daha
  • hem çalışan hem de 2.ci çocuğunu kucağına almayı bekleyen bir anne olarak, bu ikilemi düşünmek beni çok sinirlendiriyor.

    ilk çocuğumda tesadüfen hamileliğimin 5. ayında şirket kapandı ve hepimiz işsiz kaldık. herkes çok üzülürken ben bu duruma sevinen tek kişiydim belki de. sonuçta göbeği çıkmış bi kadını o saatten sonra iş arasa da kimse işe almazdı buna eminim. nihayetinde gebeliğimi ve sonrasında kızım 9 aylık olana kadar ki kısmı evde geçirdim. taa ki artık benden çalışmam beklenene kadar. kayınvalidem kızıma bakmalıydı ben de çalışmalıydım. neden aptallar gibi bana dayatılan bu durumu kabul ettim anlamıyorum. işe gelip evde kalan minicik bebeğimin videolarıyla fotoğraflarıyla yetinmem gerekiyordu. diğer yandan sürekli "iyi mi, bi sıkıntısı var mı?" diye düşünmek de cabası.

    şimdi 2. gebeliğim ve farkediyorum ki hiç de çalışmak zorunda değilim. ikisini aynı anda "başarmaya çalışıp" kimseye kendimi -daha güçlü- göstermem gerekmiyor. bu şöyle algılanmasın; "kadın zaten çalışmak zorunda değil erkek çalışıp eve ekmek getirmeli, kadın evle ve çocukla ilgilenmeli" hayır demek istediğim, ben ne yapmak istiyorsam onu yapmalıyım. çünkü çalışmak ve ekonomik özgürlüğünü kazanmak kadar çocuk yetiştirmek de ciddi ve hatta daha önemli bi durum.
    bunun dışında şu pandemi süresince yaklaşık 3 ay evde kaldım ve kızımın bana, benim de ona ne kadar ihtiyacımız olduğunu farkettim. meğer çalıştığım sürede sadece annelik yaptığımı zannedip kendimi kandırıyormuşum. tüm gün evde kalıp onunla ilgilenip, oyunlar oynayınca farkettim ki her hareketinizden bir şeyler öğrenip kendini geliştiriyor. çocuk yetiştirmek, onun iyi bir karaktere sahip olmasını sağlamak başkalarının eline bırakılmaması gereken önemli bir konu. çok iyi, çok tecrübeli bile olsa bir bakıcının ona neler söylediğini, onun yanında başkalarına nasıl davrandığını, nasıl konuştuğunu bilemezsiniz.
    ve şimdi haziran itibari ile tekrar işe başladım ve önceden benim işe gitmemi umursamayan kızım şimdi gitmiyim diye ağlıyo her gün şu durumu yaşamak bana ızdırap gibi geliyo. ve biliyorum ki; kayınvalidemin "bişey olmaz sen gidince susar" demesi kadar basit değil kızımın hissettikleri. gitmemi istemeyip boynuma sarılıyosa bu şımarıklık değil sevgidir/özlemdir. "işe gidip hava kararmadan hemen gelicem" dediğinizde 3 yaşında bi kız çocuğundan olgun davranmasını bekleyemezsiniz. onun kollarını kendimden her ayırışımda paramparça oluyorum sanki ve bu durumu bir daha yaşamak istemiyorum.

    tüm bunlardan sebep, doğum iznime ayrıldıktan sonra işe geri dönmeyip ikinci çocuğuma da pıtırcık kızıma da kendim bakacağım. bunun bizi ekonomik olarak ne kadar zorlayacağını bilemiyorum tabii ki ama çocuklarımı başkasına bırakıp çalışma fikri de bu saatten sonra hiç olumlu bakabileceğim bir durum değil. sağlığım yerinde oldukça ilerde istersem yine çalışabilirim ama evlatlarımın gelişimini başkasının doğru gördüğü düşünce yapısına/mantığına bırakamam. en basit örneğiyle kızımın sinekler onu yiyecek korkusuyla büyümesine ya da balkona işemenin doğru olduğunu düşünmesine izin veremem. kızımı, bu düşünceleri(ve daha nice saçmalarını) aşılayan insanlara maruz bırakamam. bu kariyer yapamam demekse de hiç önemli değil. önemli olan iyi yürekli, güçlü, yardımsever ve doğru düşünebilen çocuklar yetiştirmek bana göre.
35 entry daha
hesabın var mı? giriş yap