32 entry daha
  • bir arkadaş "oz büyücüsü" filmi için kendi yorumunu göndermiş. yazının imla kontrolü ve tashihi tarafımdan yapılmıştır.

    öz büyücüsü

    filmi öz'e ulaştıran büyü bozucu diye okursak bizde daha fazla açılıma neden olacağına inanıyorum. özünden kopmuş akıl yoksunu, korkak ve sürekli sevilme-beğenilme ihtiyacı olan zavallılar olarak bu dünyadaki yerimizi alıyoruz. halbuki özümüzde, çok büyük bir cevher, sır gizli. işte bu film ona ulaşma yolunu eğlenceli fakat oldukça somut bir şekilde bize sunuyor.

    bizi kendi hakikatimizden perdeleyen şeyler en başta egomuz/nefsimiz(doğu cadısı) değil midir? doğu cadısı şuurumuza blokaj koymuş bir büyücüdür. dünyaya düşmekle şuurumuz bedenselliğe alıştıkça, kendini bütünden koparıyor ve sürekli korunma ihtiyacı duyan, beğenilmek-sevilmek uğruna girmediği kılık kalmayan şarlatanlara dönüştürüyor bizi.

    işte bizi şarlatana dönüştüren ana karanlık figür, filmde karşımıza doğu cadısı olarak çıkıyor. evrensel bir bütün olan şuuru bölüp, parçalayıp, bozuyor. senkrondan koparıyor.

    peki dorothy ne yapıyor? yanlış düşüncelerinin onu yalnızlaştırdığını, hatalar yaptırdığını görünce şuuru boyut atlıyor. ve tüm eski değer yargıları fırtına metaforu ile yerle bir oluyor. ve doğu cadısı bir evin(kalp) altında can veriyor. ruhun birliğini tatmaya başlıyor dorothy. akordu bozulmuş gitar akord oluyor ve evrenin şarkısına eşlik ediyor.

    ama iş burada bitmiyor. ruh birliğini yakaladık. insanın insandan farklı olmadığını, tüm suçlunun şuurumuza set çekmiş doğu cadısı yani egomuz olduğunu anladık. bu defa batı cadısı devreye giriyor.

    bu da içgüdülerimiz, bedensel dürtülerimiz ve hormonlarımız. filmde dikkat edersek, batı cadısı "en zayıf anını kollayacağım" diye tehditler savurup duruyor. bu aşamada şuurumuz her ne kadar özdeki birliğe ulaşmış olsa da bedensel olarak toprağa hâlâ bağlıyız. henüz sorun bütünüyle çözülmüş değil.

    bunun için altın yolda gümüş ayakkabılar ile yürüyerek zümrüt şehre gidilmesi gerekiyor.. eski ayakkabılar nefsin kötü sıfatlarını simgeliyor dersek yeni ayakkabılar temizlenmiş nefs gibi geldi bana. altın yol ifrat ve tefritten korunmuş dosdoğru yol, sırat-ı müstakim.

    bu yolda yürürken çoğu zaman beynimizi, aklımızı kullanamadığımız için saman dolu korkuluk figürü devreye giriyor. kuran-ı kerimde "onca gördüklerinizden sonra hala aklınızı kullanmayacak mısınız" diye celalli ayetler vardır.

    bu arada filmin anahtar kelimesi "farkındalık". eksiğin, kötünün, yanlışın farkına ancak aklımızı kullanarak varırız. keza filmin başında çiftçilerden biri şikayet etmeyi bırakıp, aklını kullanmasını öğütlüyordu.

    öğütleyen de, senin ki benden kara, çivi çakarken eline vuran, sürekli sağa sola çarpan bir şaşkın. bu da dış alemin iç alemin aynası olması hikmeti nedeniyle dorothy'mizin haline bir atıf oluyor. filmi öyle izlemek gerekiyor.

    başkasının acısından acı duymama durumlarına taş kalplilik deriz. teneke adam da bu manayı simgeliyor. büyük açılımlar yaşayan şuur, belli deönemlerde taşlaşmış kalp durumuna gelebilir. fakat akıllı dorothy bunu da fark ediyor.

    son olarak da korkaklığın onu saklı gizli yaşamaya ittiğini fark ediyor ve bu mana korkak bir aslan figürü olarak karşımıza çıkıyor.

    böylece farkındalık tamamlanmış oldu ve öz büyücüsünün karşısına çıkmaya hazır hale geldi. tamamlandı ama yine de bir testten geçmesi gerekiyor. bu da ufacık bir açık verdiğinde saldıracağını söyleyen batı cadısı yani bedensel hormonların bastırmasıyla olacak.

    hormonların saldırısına uğruyoruz. onun en büyük gücü de cinselliğe çekmek. batı cadısının şatosunda maymun askerlerin olması boşuna değil. hristiyan sembolizminde maymun; şehveti ve günahkar düşünceleri simgeler. bu aşamada batı cadısı inanılmaz ağır, çirkin en adi sapık düşünceleri kalbimize atıyor.

    bir sürü hengameden sonra dorothy'miz batı cadısının üzerine sanırsam okunmuş suyu(abdest, ibadetler, allahın hükümlerine uymak) dökünce batı cadısı pufff ölüp gidiyor. sonunda maymunlar boyunlarını büküp sensin kraliçe, sensin yeni prensesimiz diye dorothy'e yani bütüncül şuura teslim oluyorlar.

    oz büyücüsünün bir düzenbaz olduğunun ortaya çıkması da ayrı bir gerçeğe işaret ediyor. "sen beni ulaşılmaz bir varlık olarak gördün ama aslında ben de senin gibi bir insanım. yalnızca bu yolu senden önce yürümüş birisiyim" demiş oluyor lisan-ı halle. ve evine dorothy'yi alamadan gidiyor. çünkü dorothy bunu kendi yapmak zorunda ve zaten istediği an gidebilir.
25 entry daha
hesabın var mı? giriş yap