56 entry daha
  • bir insanın hayal kurma gücü, yani kavram olarak muhayyile’si yitmişse, artık o insan bitmiş demektir ya da bir çeşit hastadır, klinik olmayan hasta. ‘hayal’ ile ‘umut’ arasındaki bir bağdan bahsedilebilir elbette ve hayallerin gerçekleşmiyor oluşu, umutların önünde bir engel değildir.
    insan hayal eder, muhayyilesinin genişliğiyle yaşar, ama en çok üretebilir. üretebiliyor olmak bir haysiyet meselesi ve elbette ki üretmeye dair bir haysiyet olduğuna inanıyorum. işte nedir olay? sen “muhayyile” ile üretebilirsin, yoksa başka türlü üretimi makinalar yapabiliyor.
    gelgelelim seni makinalardan ayıran şeyler olmalı.
    bunları sayabiliriz:
    nedir bunlar?
    herhangi bir makina düşleyelim, basit ve mekanik bir makine olsun, saat gibi.
    içerisinde birbirini hareket ettiren çarklar, sonra bir güç kaynağı da olsun içinde.
    bu makinaya nasıl işleyeceği önceden kodlanmış bulunuyor.
    yani çarklar belirli yerlere, belirli işlevleri yerine getirebilmek için sabitlenmiş.
    her şey yolunda olmalı, hiç karmaşık değil.

    saatin ‘belirli’ çarkları, ‘belirli’ bir zaman diliminde, ‘belirli’ dakikaları gösteren yelkovanı harekete geçirecektir, yelkovan da akrebi. saniyeyi göstermeyen klâsik bir saatte saniyenin yerini işleyen çarklar almıştır. yani bir saatin işleyişi için her şey belirlidir, herhangi bir aksama durumunda işleyiş son bulur ya da en iyi ihtimalle eksik kalır. oysa, insan için bunu söyleyebilmek hiçbir şekilde mümkün değil. insan, eksik de olsa çalışır. sözgelimi kolları olmayan ressamlar, gözleri görmeyen sanat üreticileri böyledir.
    eksik bir şey vardır, engel diyelim, ama yaşamaya devam ederler. oysa mekanik bir alette her şey, işleyen herhangi bir parçanın durmasıyla son bulabilir.

    toplamda, insan büyüdükçe, hayalleri küçülmez, “hayal kurma biçimleri” değişir.
    hayal yoksa hiçbir şey yoktur. işbu hayâl için “daimon” diyorum. böyledir.
    hayal kuramayan bizden gitsin, ne hali varsa görsün!
80 entry daha
hesabın var mı? giriş yap