1009 entry daha
  • ne kadar çok acı var, ne kadar çok.

    düşünsenize bir enkazın altındasınız. oynarken üzerine tozlar yapışan evladınızın üstünü silkeleyip, üzerine tozu bile yakıştıramazken o enkazın altında evladınızın cansız bedeniyle saatlerce günlerce başbaşa kalacaksınız. birbirini çok seven yeni evli çift belki de son kez sarıldı, ve hayatta kalan sadece sizdiniz çok sevdiği eşine son kez sarılmış halde. veya tüm aile fertlerine sesleniyorsunuz tek tek: "anne, baba, ne olur cevap verin, iyi misiniz?". ama hiç kimseden bir cevap gelmiyor. çok derinlerden kime ait olduğu bilinmeyen bir inilti geliyor. ve bir süre sonra o da kesiliyor. ölmüş olmayı hayatta kalmaya tercih edebilir belki insan o anda.

    empati yapamıyorum. ruhum bir eriyor, bir buz tutuyor, bir taş kesiliyor. ne sürekli bunu düşünmeye güç yetirebiliyor, ne de yok sayabiliyorum. beni sıcak yuvamda bu kadar çaresiz bırakan bu musibet o yıkılan yuvaların altında kalanları ne hale getirdi?

    allahım affet, kalbim perişan, paramparça. ne dua edeceğimi, hangi kelimeyi seçeceğimi bilmiyorum. senin rahmetinden, şefkatinden sual olunmaz. elbet vardır bir bildiğin. bizim alışageldiğimiz rahatlık bu tecelliyi algılamaya çok hazırlıksız yakalandı. bu zamana kadar ölenlerimiz bile yaşı ilerlemiş ve yatağında ruhlarını teslim ederken birden bire bu da nesi? küçük çocukların, büyük kolonların altında kalarak ölmesini idrak edemiyor nefislerimiz. belki de azrail (a.s.) onlara en güzel suretiyle göründü, hiç canları yanmadan, o beton bloklar üzerlerine düşmeden önce minik ellerinden tutup götürüverdi belki de.

    ya rabbi! bizim hep bol bol nimet, bolluk, sağlık ve genişlik vermene çokça alışmış bünyelerimize bu olanların hikmet boyutunu anlayabilecek feraseti kalplerimize ikram eyle. insanların isyana meyletmeleri tehlikesi bulunan bu tehlikeli zamanlarda ne olur ellerimizi bırakma. bizim de, sahiplendiklerimizin de sahibi sensin. dilediğin gibi verir, dilediğin gibi alırsın. artık sen'den afiyet diliyoruz. başımıza gelen felaketlere neden olan cahilliklerimizi affet.

    peki ya yaptığı binada malzemeden çalan, buna göz yuman, imza atan, bir kuruşluk dünya menfaatine ahiretini satanlar, nasıl bakacaksınız yavrunuzun yüzüne? o enkazın altında değil belki sizinki, ama eğer bilseniz kendi yavrunuza yedirdiğiniz o haram lokmanın, yavrunuzun üzerine yıkılmış koca bir kolon gibi onun ruhunu ezip geçtiğinden habersizsiniz. o hayatta olduğu ve sizin yolunuzdan gidip haramzadeliğe devam ettiği sürece o sizin kapanmayan amel defteriniz olarak peşinizden kabrinize ne ateşler azaplar gönderecek hiç düşündünüz mü bunu? ve diyeceksiniz ki bir gün, keşke o enkaza sebep olan değil de o enkazın altında kalan olsaydım.

    bir gün ecelimiz gereği illa ki bir sebep gerçekleşip bizi azrail (a.s.)'ın alıp götüreceği düşüncesiyle yaşıyoruz. kalp gözümüz ve perdemiz açık olmadığı müddetçe hangi ölümün daha çok veya daha az acılı olduğunu görmemiz mümkün değilken, gözümüzün gördüğü dehşet bizi yanıltıyor olabilir. sıcak yatağında gıkı çıkmadan ruhunu teslim eden bir insanın belki de nasıl şiddetli bir acı ile ruhunu teslim ettiğini idrak edemezken, belki de bir beton blok altında ezildiğini gördüğümüz kişinin de hiç bir acı çekmeden ruhunu teslim edebileceğine iman etmiş olmasaydık bu göz ve bu kalp bu imtihandan çok zor geçerdi. ya rabbî, mâlike'l mülk-i zül-celâli ve'l-ikram sen'sin. bizim de, sahiplendiklerimizin de sahibi sen'sin. gözümüzün ve kalbimizin bizi aldatmasından sana sığınırız. nefislerimize kaldırabileceğinden fazlasını yükleme. sen bizim mevlâ'mızsın, rahmet ve şefkati bol olansın. sebeplerinin, vesilelerinin hem hayırlı, hem de afiyetli olanlarını diliyoruz. azabından, gazabından şefkatine sığınıyoruz. bu zor zamanları el ele, gönül gönüle vererek aşabilmeyi, birbirimize karşı çokça unuttuğumuz merhameti hayatımıza yeniden hakim kılmayı nasip eyle. yaptığımız her işi, yıkıldığında altında kendi evladımız kalacakmış gibi inşa edebilmeyi, bir başkasının evladını da kendi evladımız olarak görebilecek şuuru, imanı, vicdanı ve ahlâkı kalplerimizin en derinine yerleştir yâ rab!

    bizim anlayıp idrak edemediklerimizi anlayıp idrak etmiş olan büyüklerimizden aziz mahmud hüdayi (k.s.) hazretlerinin bu güzel beytleriyle allah(c.c.)'a iltica etme vaktidir:

    "alan sensin veren sensin kılan sen,
    ne verdinse odur, dahi nemiz var?".

    tanım: yerkürenin yüzeyindeki tektonik plakaların birbirine uyguladığı basınç sonucu plakaların yer değiştirmesi esnasında oluşan sarsıntıya verilen addır. depremin büyüklüğü moment magnitüd ölçeği (ya da eskiden kullanımda olan richter ölçeği) ile belirlenir. sarsıntının şiddeti ise mercalli şiddet ölçeği ile ölçülür.
223 entry daha
hesabın var mı? giriş yap