39163 entry daha
  • afrika'da atlantic slave trade'in büyük vurduğu yüzlerce yıl boyunca (yaklaşık 1500-1880 arası) köleleştirilmiş siyahilerin kendilerine verilmiş maksimum yarım metre kare yerleri olurmuş. evlerin beyleri genç kadınlarından istediğini seçer alır götürür işi bitince “değeri düşmüş” biçimde geri getirirmiş herhangi bir köle başkaldırıda bulunursa da ayak bileklerine on iki kiloluk prangalar vurulurmuş. çalıştırıldıkları yerler genelde şeker tarlaları ve ortalama bir “köleye” biçilen ömür yirmi üç yıl koşullar benim yazmayı midemin kaldırmayacağı kadar acı verici. peki bu insanların tutulduğu güneş girmeyen bodrumların tepesinde neler yer alıyor dersiniz? kiliseler. evet, bembeyaz püripak avrupalılar gidip ibadetlerini asaletle yerine getirebilsin diye… hem de tam olarak aldıkları nefesi işkenceye çevirdikleri yüzlerce insanın üzerinde dururken. hangi din olursa olsun dinciler konusunda daha iyi anekdot var mıdır? ben bilmiyorum.

    toni morrison'ın en popüler kitabı beloved'ı okurken anlamakta zorlanmıştım sethe'nın kendi çocuğunu katletmesini daha çok bir plot device olarak yorumlamıştım cehaletim ölçüsünce. sonradan anladım ki insanın evladının her saniyesi ölüm olacağına bir kerede ne olduğunu bile anlamadan ölmesini istemesi kadar doğal bir şey yok.
2708 entry daha
hesabın var mı? giriş yap