25 entry daha
  • o seni seviyor diye onu sevecek kadar karaktersiz, o seni sevmiyor diye onu sevmeyecek kadar ego manyağı bir insan değilsen ve gerçekten ne istediğini biliyorsan eğer zor değil. onu, o olduğu için ve kendinle barışık bir şekilde sevebiliyorsan ama o seni sevmiyorsa yapabilecek 2 şeyin var. ya gidersin arkana bakmadan, kendini düşünüp incinmemek için ya da kalır her an yeniden yaralanmaya hazır olmaya çalışarak hayatında ufak da olsa bir yere sığmayı denersin...

    yanında kalırsan eğer ve o biliyorsa hislerini, senin inandığın bir masala gülüp geçtiğini görmek acıtıcı olur önce. onu sevdiğini bilmesini ve sana anlayış göstermeye çalışmasını izlemek, onda sıkıntı yarattığını görmek kahreder. keşke bilmeseydi, anlamasaydı, söylemeseydim dersin sık sık. kocaman bir pişmanlık halkasına bağlanmaya iter seni durum, dürüstlüğün sana bi bok kazandırmadığını görmek acı acı gülümsetir. "her şeyi kaybetmek de vardı" diyebilecek kadar pollyanna olmak zorundasındır çünkü o an. en azından hala hayatında bir yerlerde olduğunu bilmekle avunursun. bir daha aranızın eskisi gibi olamayacağını bilmek lanet ettirir. söylenen her şeyin altında bir buzağı aranacak, sözler susulacak, gülüşler donacak, gözler hep arayacaktır. haddini ufacık bir miktar aşarsan, onu da kırarsın artık. yanında kalabilmen için iyi oynaman lazım rolünü...

    gidersen eğer ve o biliyorsa hislerini, bir kurt düşer içine önce. her şeyi yeniden kurgular, yaşar, sindiremezsin. sana ihtiyaç duyduğunda ve yanında olamadığında vicdan azabı çekersin sık sık. gidişinin bencillik olduğunu düşünür kendini hırpalarsın. kocaman bir pişmanlık halkası da buradadır işte; kendini korumaya çalışırken onu savunmasız mı bıraktın yoksa? şimdi sen yoksun ya yanında, daha incinebilir, kırılgan gelir o sana. içgüdülerin zorlar geri dönmeye, özür dilemeye; halbuki özür dilenecek bir şey yok. herkes tercihini yaşıyor özünde. neler kaçırdığını bilmiyor o! kızarsın belki baştan ama sonra kabulleniş gelir; onu sevdin, o seni sevmedi. o zaman hayatında işi ne tabii ya! peki neden omzunda hala onun sorumluluğu? çünkü sevmek, gidince, bitsin deyince bitmiyor. giderken iyi hesaplamak lazım bunu...

    yanında kaldıysan ve bilmiyorsa hiçbir şey; her şeyi kendi hislerine bulaşmadan dinlemek, yorumlamak, paylaşmak zorundasın. saçını yüzünden çekerken okşama isteğini bastırmak, onu izleyip gülümserken yakalanmamak, eli eline değdiğinde heyecanını gizlemek zorundasın. susmak, susmak ve bir daha susmak zorundasın. içine attığın her şeyi eve gelip hüngür hüngür ağlayarak, belki içip dağıtarak, bir şeyleri kırarak ya da kendini boğmaya çalışarak boşaltıp, onun yanına gittiğinde yine güvendiği, değer verdiği arkadaş olmak zorundasın. kendini tutmayı öğrenmek zorundasın yanında kaldıysan. yarım kalmaya alışmak zorundasın...

    gittiysen ve bilmiyorsa onu sevdiğini, ardında kocaman bir soru işareti bırakarak onu hayalkırıklığına uğratmanın, kırmanın bedelini önce kendine ödersin. hesaplaşman bitene dek aşkın biterse ne ala ama bitmezse boku yersin. söylenecek çok fazla şey yok bu durumda, yaptığın bir nevi hainliktir çünkü. bununla başedebilmeyi öğrenmelisin...

    tüm bunlar bir yana, hepsi kabullenilir de; sadece onun gözlerine bakıp, orada bir başkasının var olduğunu gördükçe her an yeniden yıkılmaya hazır olmak öyle zor, öyle zor ki. kabullenilemeyen o oluyor sanırım...
1182 entry daha
hesabın var mı? giriş yap