107 entry daha
  • 1995 veya 96 yılıydı galiba, bir öncesi veya bir sonrası da olabilir. taksim hayal kahvesi'nde bir akşamüstü ortalıkta hemen hemen hiç müşteri yokken fotoğrafçı bir arkadaşımla barda oturuyoruz. sadece birkaç kişi daha var sağımızda solumuzda. henüz içki saati değil, millet çay kahve içiyor. umay umay da geldi yanımızdaki tabureye oturdu. daha önce de hep görürdüm onu orada çünkü hayal kahvesi'nin sahipleriyle yakın alakası vardı. o sıralarda anaakım medyalarda meşhur değildi henüz. ama kendine yaptığı şekillerden akacak mecrasını, sanat dünyasına karizmatik çıkış kapısını aradığı belliydi. neyse, galiba biz birini bekliyorduk. sap gibi oturmaktan canım sıkılmıştı. arkadaşımın makinesini alıp hayal kahvesi'nin sahnesindeki abuk sabuk detayların fotoğraflarını çekmeye başladım. makine de dijital nikon. arkasında 2 inçlik ekranı var. o yıllarda öyle bir özellik büyük yenilik. yeri göğü falan derken habire deklanşöre basıyorum ve sonra da ne çekmişim diye bakıyorum. bu kızcağız geldi yanıma. o da omzumun kenarından başını uzattı. çektiklerime beraber bakmaya başladık.

    ilk cümlesi: "benim fotoğrafçım olmanızı istiyorum."

    haydindiii.

    dedim; ben profesyonel değilim, o anda birkaç iyi kare yakalamışsam tamamen tesadüf. esas profesyonel fotoğrafçı olan arkadaşım. onunla konuşun.

    hayır, dedi. ben sizinle çalışmak istiyorum.

    evet, cümleler aynen böyle. film replikleri gibi.

    cevab veremedim. ısrar ediyor. beni ince ince makaraya mı sarıyor yoksa ciddi mi, çözmeye çalışıyorum. sesi, edası yumuşak, naifti ve öyle olması o sırada beni daha da işkillendirmişti. çok sonradan bu yumuşaklığının samimi olduğunu öğrendim.

    nedense barda oturan herkesin dikkati bize yöneldi. sanırım o anda ortalıkta daha enteresan bir enstantane yoktu, o yüzden. bir de bu kızın o dönemdeki mavi saçlarını ve herkeslerden farklı kıyafetini farketmemek imkansız tabii.

    neyse sonra elini uzattı. ben umay umay, dedi.

    ben de elimi uzattım ve el sıkıştık; eyvah eyvah dedim. gayrıihtiyari çıktı o anda o söz ağzımdan.

    o gülmedi. ama duyan herkes oturduğu bar taburesinden düştüydü.

    hayal kahvesi'nde bu tanışma faslımızın geyiği bir süre devam etti, kulaktan kulağa yayıldı ve hatta sonunda dönüp dolaşıp umay'a verdiğim cevap benim kulağıma "aman aman" olarak döndü.

    bu da böyle bir anımdır.

    şayet kendisi buraları okuyorsa o gün gülmediği şeye belki yıllar sonra şimdi güler.
239 entry daha
hesabın var mı? giriş yap