22 entry daha
  • avustralya’nın bağrı yanık grubu ise inxs. andrew, jon ve tim farriss kardeşler liseden sınıf arkadaşları ile ayrı ayrı gruplar kurarak kendi kafalarına göre takılırlarken, bir gün bir farriss bir farriss’e gel beraber bir grup oluşturalım der. tim farriss, abisi andrew farriss ile o’nun liseden kankası michael hutchence ve saz arkadaşları böylece bir araya gelirler. sonradan evde unuttukları küçük kardeşleri jon’u da alarak farriss brothers’ı kurarlar. kardeşler kalabalık oluştursa da, sahneyi dolduran, grubu sürükleyen, popülaritesini artıran karizmatik michael hutchence olur.

    çok zorlu bir lise bitirme sınavı neticesinde beyinleri perte çıktığından bir süre “zerzavat” adı ile “biz zerzavatlarız” diye publarda şarkı söylerler ki inanılır gibi değil. bir süre sonra eline bavulunu alan biraderler kendilerini sydney esenler terminalinde bulurlar. yalanım varsa iki gözüm önüme aksın çılbır yapıp yiyin, otoparkta yanlarına bir adam yanaşır ki adı garry morris, sizi meşhur edeceğim diyerek çocukları geceyarısı kandili (midnight oil) diye bir grubun sahne altı olarak maltepe pardon sydney pavyonlarında sahneye sürer. kandiller biraderlere bir de yeni sahne adı verirler:inxs. cenk erdem adamların müziğini mi beğenmiyordu yoksa çevreci bir tepki ile dünyada atmosfere salınan metan gazının tek başına % 30’unu üreten avustralya ineklerini mi protesto ediyordu bilemiyorum. lakin inxs ne inek sesi ne de in excess. “inaccessible”dan geliyor. ne alaka diyecek olursanız adı geceyarısı kandili olan bir gruptan ne bekliyorsunuz derim. herifler xtc adlı bir ingiliz grup ile reçel markası ixl’den esinlenmişler. ki biri ectassy’i çağrıştırırken diğerinde de harf oyunlu bir cin kelime var. gel gör ki bunların neye geçit vermedikleri belli değil. aussieler’in x harfine bir takıntıları var. xxxx diye bir biraları da vardı. neyse zaten bizim garry the menejer de adnan hocacı çıkıyor. bu saçı sakalı kesin hayatınıza çeki düzen verin, bir hristiyana yakışır hayat yaşayın, şarkılarınızdan isa’nın adını eksik etmeyin diye fetva veriyor. bizim ufaklıklar önceleri ürküp söz dinliyor, sonra palazlanınca hayterabe deyip menejerlerini değiştiriyorlar. bir tek yeni adlarını alarak alemlere akıyorlar. bir çok kez avustralya altın kanguru ödülü alıyorlar (üfürdüm tabii. avustralya plak şirketleri şeysi olacak). 80-90 arası bir çok hit şarkı çıkarıyorlar. “original sin” (yahu bu xxxx birasının reklamında da the original beer demez miydi), “listen like thieves”, “need you tonite”, “devil inside”, “suicide blonde” ve “elegantly wasted”. derken 1997 yılında karizma michael, intihar ederek pek de zarif olmayan bir şekilde heba olup gidiyor. sonra bunlar iyice cozutup pop alaaussie yarışmasında kendilerine vokalist aradılar hatta buldular da. ben “elegantly wasted”i bir baltaya sap oluşumun 3.yılında çooook loopa alıp dinlemişimdir.

    ölenin ardından konuşulmaz ama tutamadım kendimi. yahu böyle de ölünür mü? adam avustralya’da bir otel odasında kafasına geçirdiği tansaş poşeti, boynuna doladığı kemer kapı koluna bağlanmış olarak bulundu. ölüm nedeni: “autoerotic asphyxiation”. bir adamın gönül defterinde ella mcpherson, helena christiansen gibi mankenler, kylie minogue, belinda carlisle gibi bomb-shell şarkıcılar olur da, poşete kemere neden bel bağlar. gözünü toprak doyursun derler adama ki, netekim artık doymuştur herhalde. eli ayağı pek durmamış rahmetlinin, bob geldof’un eski karısı ile de mercimeği fırına vermiş. bobcuk elin kara afrikasında aç doyururken, karısı da bizim michael’ı. ama kadına da yaramadı, kendisi de aşırı dozdan nanaykent rezidansa taşındı. diyeceksiniz ki, bu rockerlar birbirlerinin karısına kızına sulanmasa müzik tarihi muhteşem baladlardan mahrum kalacaktı. malumunuz eric clapton’da asker arkadaşı george harrison’ın zevcesini kapıp, bi layla patlatmıştı. zaten sanatçının ahlaksızı olur ama sanatın ahlakı olmaz kardeşim.
10 entry daha
hesabın var mı? giriş yap