12 entry daha
  • 20 yıldır film çekmeyen terrence mallick’in yönettiği, oynayabilmek için birçok hollywood starının sıraya girdiği, james jones'ın aynı adlı romanından beyazperdeye uyarlanmış şaheser sinema klasiği.
    mallick, önceleri yalnızca filmin senaryosunu yazmaya karar vermiş ve kitabın yazarı jones’un dul eşinden film haklarını almak istemiş. fakat film yapımcıları belirlenip de ortaya büyük ve mallick’in hayalinde canlandırdığı proje çıkınca, filmin yönetmenliğini de üstlenmeye karar vermiş.
    guadalcanal tüm ekibin toplanabileceği bir mekan olmadığından filmin çekimleri için birebir uygunluk gösterebilecek olan avustralya’da queensland uygun görülmüş. guadalcanal’da ise sadece çekimlerin dört haftalık kısmı yapılmış. filmi çekerken en önemli görüntü ögelerinden biri doğanın çok yeşil olmasıdır. bu yüzden çimenleri daima ezilmemiş bir halde ve uzun tutmaları gerekmiş. fakat devamlı çevredeki inekleri setten uzak tutmaya ve seti yemelerini engellemeye çalışmak zorunda kalmışlar.
    filmin yapımcıları her ne kadar quadalcanal görüntüleri daha gerçekçi olsun diye avustralya’daki sete solomonadasındaki yerlilerden getirilmiş. filmiantropolojikaçıdan incelersek aslındayerliler`in doğal yaradılışlarına savaşmak ve savaşarak birşeyler elde elde etmek çok terstir. bu daha önce ii dünya savaşı’nı işleyen hiçbir filmde işlenmediği için oldukça ilginç bir temadır.
    mallick, tıpkı jones’un kitabında vurguladığı gibi fiziksel ve antropolojik açıdan bu bir grup erkeğin çevreleriyle olan ilişkilerini inceliyor ve bu arada da kendileriyle barışık, aile üzerine kurulmuş bir yaşam süren yörenin sakin yerli halkı ile kendilerini kıyaslamalarına zemin yaratıyor.
    ama filmin en önemli ve ilk dikkat çeken noktası john toll'un şiir tadındaki muhteşem görüntüleri. bu inanılmaz görüntülerle malick anlatmak istediği konuya müthiş bir görsel yapı katmış. bir yandan witt'in kafa sesini duyarken diğer taraftan savaş sahnelerinin aralarına giren doğa görüntüleri ile bize bir kez daha savaşın doğanın kendisinden gelip gelmediğini sorgulatıyor. witt'in kafasındaki soruların cevaplarının da bu görüntülerde yattığı söylenebilir (yine de film bu soruları tamamen cevaplamaya yeltenmiyor ve seyircinin düşünmesine fırsat tanıyor). filmin hemen başında gördüğümüz ve daha sonra neredeyse açıkça cennet olarak tanımlanan ada bize dünya üzerinde savaşmaya gerek olmadığını, savaşmadan da yaşanabileceğini açıkça gösteriyor.
168 entry daha
hesabın var mı? giriş yap