7 entry daha
  • "bir keresinde brezilya yakınlarında okyanusun kanla kaplandığını, kapkara olduğunu görmüştüm. öyle ki güneş, ufkun üstünde solup gitmişti. fortalaze'da limana girdik. biraz balık tutmak için oltaları çıkardık. ilk benim oltama balık vurdu. bir köpekbalığıydı bu, sonra bir tane daha geldi, sonra bir köpekbalığı daha...öyle ki koca deniz köpekbalıklarıyla kaplandı. köpekbalıklarından su görünmez olmuştu. benim köpekbalığım, kendini kancadan kurtardı. sonra o koku, belki kan izi, o köpekbalığının kan kaybetmesi diğerlerini deliye döndürdü. hayvanlar birbirlerini yemeye giriştiler. kudurmuş bir halde kendi kendilerini yediler. öldürmenin şehveti, insanın gözlerine batan bir rüzgar gibi hissediliyor. denizden buram buram yükselen ölümün kokusu duyulabiliyordu. bu geceki pikniğe kadar bundan daha korkuncunu görmemiştim. biliyor musunuz? o delirmiş köpekbalıklarından bir tanesi bile hayatta kalmadı"

    47 yılında, kara filmlerin, diğer adıyla film noirların zirvede olduğu, her yönetmenin birden fazla kara film çektiği, türün zirvede olmasından ötürü oyuncuların da birden fazla kez benzer rolleri kotardıkları bir dönemde gösterime girmiş the lady from shanghai. filmin başrolü güzeller güzeli rita hayworth sadece bir sene önce gilda filminde gene bir femme fatale'e hayat vermişti. gilda'da da kanıtladığı üzere femme fatale karakterlere başarıyla hayat veriyor. burada benzer bir rolde ama iki rol arasında farklar olduğunu söylemek mümkün. evet, gilda da, elsa da seksiliklerinin, çekiciliklerinin, erkeklerin onlar için çıldırdıklarının farkındalar. iki karakterin de gözünü toprak doyurmamış, paraya aç, bu açlığı gidermek için sefil planlar yapmaktan çekinmeyecek kişiler (gerçi burada paraya asıl aç olan elsa değil grisby). iki karakter de kocalarından memnun değiller. ama elsa'nın gilda'dan bir farkı var. o da bu çekiciliğini gilda kadar belli etmemesi, seksi olduğunu biliyorsa da bilmemiş gibi davranması (sorsan "ben mi seksiyim, hadi oradan be" derdi rahmetli elsa), masumiyetini (yani olmayan yönünü) seksiliğinin önüne geçirmesi. bu açıdan elsa, gilda'dan farklı bir karakter.

    the lady from shanghai hikaye açısından çok farklı bir film değil. türün klişelerini/gerektirdiklerini bir bir kullanır. türün vazgeçilmez ögesi olan femme fatale ilk sahnede görünür. bu femme fatale'in tuzağına düşmekten kurtulamayacak aptal, aşık bir adam da, öldürülmesi planlanan koca da filmde mevcuttur. kocanın öldürtülmesinin nedeni gene çoğu filmdeki nedenlerden farklı değildir. başarılı bir filmdir. welles kamera arkasında ne denli yetenekli olduğunu citizen kane'den sonra tekrar kanıtlıyor bu filmle. özellikle yukarıdaki entrilerden bir tanesinde belirtildiği gibi akvaryum önünde geçen sekans başarıyla kotarılmış.

    rita hayworth bu filmde gilda'daki halinden daha çekici. şüphesiz filmi izlenir kılan etkenlerden birincisi kendisi.
4 entry daha
hesabın var mı? giriş yap