15 entry daha
  • kitaplarından birinde nazım hikmet için:

    -----------------------------------------
    "acaba bu nazım hikmetof yoldaşın san'atta ne değeri var? bazı budalalar tarafından asrın en yüksek şairi olduğu bile ilan edilen bu sanso pansa`nın şairliği hakikaten 100 numara mıdır? bana sorarsanız sıfır. şiirin bir tarifi vardır. nazım hikmetof yoldaşın hezeyanları o tarife sığmaz. san'atta dar bir çerçeve içinde kapalı kalmak taraftarı değilim. fakat tulumbacı argolarını, zevk fesadına uğramış naraları da san'at diye kabul edemem. aklı başıda kimse de kabul edemez. şiir vezinle ve kafiyeyle olur. böyle olmuyan yazılara nesir derler. gerçi nesirde de şiir yapılır ama bu, manzum şiirden daha güç, daha san'atkarane birşeydir ve hikmetof yoldaşta bunun zerresi yoktur. nitekim gölgesi orhan selim`in yazıları da meydandadır. işte nazım hikmetofun san'atından parçalar:

    bana bak:
    hey!
    avanak!

    * * *
    trrrrum,
    trrrrum,
    trrrrum!
    trak tiki tak!
    makinalaşmak
    istiyorum,

    * * *
    şiirlerim içilmez
    ingiliz tuzu gibi.

    hakikaten, ingiliz tuzunu, moskof mushili içilerek yazılmış olan bu satırların üzerine içmek daha doğru olur. sonra trrrrum diye makine taklidi yapmak hangi şiirin ve hangi zevkin kabul edeceği şeydir? şiir yalnız taklidi lafizlarla mı meydana gelir? kelimelerin ahengi yok mudur? hikmetof yoldaşın ağzındaki teneke düdüğün sesine çelik pistonlu makinelerin iniltisidir diyebilir miyiz?" ...
    -----------------------------------------

    seklinde gayet leziz saptamalarda bulunmuş, şiirin bir tarifi vardır efendiler demiş, ardından aşağıdaki müthiş dizeleri döktürmüştür:

    -----------------------------------------
    unutma

    yetmiş gün bir öksüz gibi yaşadın;
    annenin gittiği günü unutma!
    senin için kendini harcayan kadın,
    unutulmaz oğlum, onu unutma...

    mezarı olursa koy bir kaç çiçek,
    babanın rüyası olunca gerçek.
    istersen dünyada her şeyden el çek;
    bayrağı, ırkını, dünü unutma!

    anneni konuştur getirip dile;
    anlatsın nasıldı çektiğim çile.
    gurbette tükenip dönmesem bile
    unutma oğlum hiç, beni unutma!
    -----------------------------------------

    vatandas abuzer diye bir kitapta, (buyuk ihtimalle nihal atsız'a ithafen) bir milliyetçinin ağzından, nazım hikmet'in güneşi içenlerin türküsü şiirine ; "akın varmış, güneşe akın, güneşi zapt edeceklermiş. ne demek lan güneşi zaptetmek. güneş zaptedilir mi hiç, adam anında erir karşısında... işte komünistler böyledir. bunun gibi abuk subuk isteklerle halkı gaza getirirler, sonra saf vatandaşlar, ulen du bakalım, guneşi fethedince bir iki donum arazi bize de verirler belki diye, bunlarin peşinden giderler..."
    diye giden bir taslama mevcuttu. ilk okuduğumda, yazar mesaj için, işin mizah tarafını fazla zorlamis diye düşünmüştüm, lakin nihal atsız'ın bir kaç paragraf yazısını okuyunca, öyle kalakaldım... gülemedim bile. bir sigara yaktım, derinlere daldim...
2839 entry daha
hesabın var mı? giriş yap