211 entry daha
  • diğer memleketleri bilmem. içlerinden birkaç insan tanımışlığım oldu. onlarla da derinlemesine bir muhabbete girmedim. konuyu anlamayacaklarını düşünüp kafamdaki o soruyu soramadım;

    slayer sizin ülkede de hiç beklemediğin yerlerde karşına çıkıp seni şaşırtıyor mu?

    anılarımı taradığımda slayer gibi ebik düdük yerlerde karşıma çıkarak beni şaşırtmış bir grup daha hatırlamam. bu yüzden ciddi ciddi, memeleketin büyük bir kısmının gizlice slayer dinlediğini düşünürüm. peki kim bu yorgan altı slayercıları.

    ilk olarak 98 konseri sonrası. o dönemde, magazin dergilerini pazar gazetelerinin yanında mastürbasyon malzemesi olarak iteleme modası hakimdi. şamdanlar, şunlar, bunlar birini soyarken kalan sayfalarda da tabloid gazeteciliğin en nadide örneklerini okurlarına sunardı. slayer'ın 98 istanbul konserinin hiç bu sayfalara salça olacağı aklıma gelmezdi. hatırlayanlar bilir, üç tane "şok" patlangacının ardından tüm magazin ekleri şu soruyu sormuştu; hangi sosyetik çiftin kızları slayer konserinde kendinden geçip memelerini açtı? ulan bizim magazin muhabirlerinin orada ne işi vardı? iddia asıllı mı, asılsız mı? neden konser bu mecralarda, çarşaf çarşaf haber oluyor falan fıstık derken o haftanın gizli magazin gündemi slayer olmuştu. üstelik adı sayfalarda çokca geçmeden.

    birkaç sene sonra türkiye'de hararet kazanan satanist tartışmalarında yine gizliden yürüyen grup slayer'dı. ana haber bültenlerine yansıyan akmar baskınlarında toplanan cd'lerin çoğunluğunun üzerinde pentagramlı slayer logosu dikkat çekiyordu. ama buna rağmen slayer'ın adının tek bir açık oturumda dahi geçtiğini anımsamıyorum. varken yok olmak tam anlamıyla böyle bir şey. slayer satanist görsel malzeme olarak kullanılıyor ama arka fonda bir antichrist bile çalmıyordu. yoksa dönemin tartışma programı sunucuları, hulki cevizoğlu, ali kırca ve reha muhtar da birer slayer hayranı mıydı?

    bu olaydan da birkaç sene sonra internet yaygınlaştı ve içeriğe daha rahat ulaşır olduk. bu kez bir harun yahya fırtınası esmeye başladı net alemlerinde sormayın gitsin. sanki vhs görüntü kalitesinde çekilmiş ama yaygınlaşmak için internetin çıkışını bekleyen belgeseller bir anda mantar gibi türemişti. o zamanlar nispeten kabuklarında olan ve medyaya bulaşmayan adnancılar darwin'e, marx'a, marliyn manson'a, cradle of filth'e, nietzsche'ye hatta o.j. simpson'a bile videolar üzerinden çakıyorlardı. ulan hepsini anlıyordum da o.j. simpson gibi skimsonik bir karakterle ne demeye uğraştıklarını bir türlü çözemedim. neyse bu başka bir konu. yine o dönemler adnancıların marilyn manson'ı cradle'ın solisti olarak lanse ettiği dönemlerdi. kandırmacanın bini bir paraydı. videolardaki her sahne geçişinde bir slayer albüm kapağı yer almasına rağmen yine dış ses o 6 harfi bir türlü yan yana getirmezdi. acaba bugünlerde dans figürleriyle ön plana çıkan allah'ın arslanı canım hocam, o günlerde slayer dinleyip kendinden mi geçiyordu. kim bilir?

    gel zaman git zaman, büyüdük, arkadaş ortamları ve onların ilgi alanları farklılaştı. ancak arkadaşlık hız kesmeden devam etti. halen görüştüğüm çok yakın bir arkadaşım genç yetişkinliğin de verdiği gazla boxer tarzı erkek dergilerini her ay alıp okumaya başladı. bir gün bundayken canım sıkıldı ve rastgele çektiğim bir sayıyı karıştırmaya başladım. 90'ların sabah şekeri programı sunucularından biri evinin kapılarını ilk kez ve sadece erkek dergisi muhabirlerine açmış. haberin de sütun satır sayısı oldukça geniş bir "ne yer, ne dinler, nasıl sıçar" bölümü var. burada yatağın üzerine cd'ler atılmış, sunucumuz da yatağa uzanarak poz vermiş. cd'ler hayal meyal seçilebiliyor. ama reign in blood'ın sol üstündeki slayer logosu kabak gibi ortada. röportaja bakıyorsun. ulan yine slayer'ın adı geçmiyor. e, orada cd var. ulan bu herif çarşaf çarşaf faks okuyan bir karakterdi. slayer ile nasıl tanışmış olabilir? yanıt yok tabii. bir de hem deli gibi dinliyor hem de söylemiyor. enteresan. hala düşünüyorum. herifçioğlunu yolda görsem soracağım, agatha bu gizli slayer hayranlığın nereden geliyor diyeceğim.

    bakın dave lombardolu, türkiye'ye gelsin kesin vericem ya da tek bagetle bozuk parayı duvardan düşürmüyormuş vay amınüy geyiklerine hiç girmedim bile. bu memleket bryan adams'ı aşk şarkılarının akça pakça oğlanı olarak tanıdı. ilk kez bir konser için stadyum doldurdu. hep beraber çakmakları yaktılar. everything i do söylediler. ama o akça pakça oğlan dahi bir slayer hayranı. hatta müzik bilgisini kullanarak slayer albümleri için geçmişte çok emek verdi.

    en son geçenlerde uzaklarda olan bir arkadaşımla konuşuyorum. evinden, sevdiğinden, ülkesinden uzakta. bir dubstep ortamının ortasında kalmış. morali bozuk. öyle memleket hasreti çekecek bir tip de değil. ama efkarlanmış. whatsapp'tan yazışıyoruz. saat sabaha karşı 5. nereden aklıma geldiyse konuyu slayer'dan açtım. hikayeyi bitirdiğimde pörsük meme uçlarından bahsediyordum. saçma sapan bir hikaye işte. maksat okuyanın yüzü gülsün. önce koptu. ardından "türkiye'yi bu kadar özleyeceğimi düşünmezdim. ama şu an slayer dinlemek için götümü bile verirdim." yazdı. o kadar duygu yoğunluğunun altından bir tek slayer kalkabilirdi ki sağ olsun kalktılar. çocuk normale döndü. ben de bastım yattım.

    bu kadar yaşanmışlıktan sonra insan düşünmeden edemiyor. eski mhk başkanı bülent yavuz, ahmet çakar, reha muhtar, yıldırım demirören, michel platini, margaret thatcher, vladimir putin... hiç öyle göstermemelerine rağmen ya slayer dinliyorsa. bir slayer konserine gidip boğazları yırtılırcasına bağırmak içlerinden geçiyorsa. kendilerini saklama gereği hissediyorlarsa. sırf slayer dinledikleri için utanç içindelerse ve bu utanç hayatta onlara hep yanlış seçim yaptırıyorsa.

    -se'ler, -sa'lar tükenmez. sonuçta her şey bir ihtimal. buradan şu noktaya gelmek istiyorum sevgili başlık okuyucuları;

    paranın ve slayer albümünün kimde olduğu belli olmaz.

    o yüzden siz, siz olun. millete aylık kazançlarını sormadığınız gibi yanlarında seasons in the abyss'i de mırıldanmayın. iplikleri pazara çıkarmayın. hayata bir şeyler değişecekse müsebbibi slayer olmasın. gerçekten ilgili konu başlıkları olsun. açlık kendi ekseninde, küresel ısınma kendi ekseninde, hatalı kalkan ofsayt bayrakları kendi ekseninde tartışılsın. büyüklerimin ellerinden, küçüklerimin gözlerinden öperim. saygılar.
273 entry daha
hesabın var mı? giriş yap