aynı isimde "huzur" başlığı da var
93 entry daha
  • ahmet hamdi tanpınar'ın mümtaz bir eseridir.

    --- spoiler ---

    henüz 20'li yaşlarında olan mümtaz'ın, baştan beri huzursuzluğunu anlatır. bu anlatış, yazarın saatleri ayarlama enstitüsü romanındakinden çok farklıdır. sae ne kadar akan bir romansa huzur tam aksine durağan bir romandır. sae ne denli mizah ögeleri içeriyorsa huzur tam tersi hüzünle bezenmiştir. huzur, 1. dünya savaşının etkilerini henüz silmeye çalışan ve doğulu geçmişiyle batıya dönmüş bir geleceğe bakan, bu esnada 2. dünya savaşının her an patlak verecek olmasının endişesini yaşayan istanbul kent hayatının musikişinas bir dille resmedilmesidir.

    kabul edilmeli ki okunması yorucu bir romandır huzur. bu yoruculuk sadece eski türkçe kelimelere yabancılaşmış olmaktan kaynaklanmaz, aynı zamanda bir eylemden söz edilirken başlayıveren detaylı tasvirler ve uzunca benzetmeler de okumanın yavaşlamasına neden olur. huzur'u okumanın en önemli koşulu, gerçekten algılarınızı zayıflatmayacak ve konsantrasyonunuzu bozmayacak sessiz ve izole bir ortama sahip olmaktır. gerçekten de adından, biraz boğaz sefasından ve biraz da ferahfeza ayinlerinden başka içinde pek de huzur bulunmayan bu romanı okumak için huzurlu bir ambiyans şart gibidir.
    bunun yanında eski dile ait kelimelere bencileyin yeterince hakim olmayanları da bir miktar sıkıntı beklemektedir. kitapta geçen bu tarz kelimeler: "demekki bu zamanda tanpınar ile sohbet olanağımız olabilseydi, karşılıklı olarak aynı dili konuştuğumuzdan emin olamayacaktık" düşüncesini beraberinde getirir ki bu ayıp tamamen bize aittir ve üzüntü vericidir. ayrıca bu durum, huzur'un baş karakteri mümtaz'ın tüm çabasına rağmen, geçmişimize hızla yabancılaştığımızın da en önemli işaretidir. dildeki durum elbette sanatta da kendini göstermektedir ki kitap zaten ta o zamandan buna da gönderme yapar:

    -"bugün türkiye'de nesillerin beraberce okuduğu beş kitap bulamayız. dar muhitlerin dışında, eskilerden zevk alan gittikçe azalıyor. biz galiba son halkayız. yarın bir nedim, bir nef'i hatta bize o kadar çekici gelen eski musiki ebediyen yabancısı olacağımız şeyler arasına girecek."

    -"kafamız bir yığın mukayeselerle dolu; dede'yi wagner olmadığı için, yunus'u verlaine, baki'yi goethe ve gide yapamadığımız için beğenmiyoruz. uçsuz bucaksız asya'nın o kadar zenginliği içinde, dünyanın en iyi giyinmiş milleti olduğumuz halde çırılçıplak yaşıyoruz. coğrafya, kültür her şey bizden yeni bir terkip bekliyor; biz misyonlarımızın farkında değiliz. başka milletlerin tecrübesini yaşamağa çalışıyoruz."

    -"çabuk vazgeçiyoruz. müslüman şarkın en büyük hususiyeti budur. şark vazgeçer. sade güçlüğün karşısında değil, zamanın, tabii zamanın karşısında vazgeçer."

    hülasa, siz güçlüğün karşısında vazgeçmeyi seçmeyin ve huzur'u okuyun derim. bu amaçla bu tavsiyeye bir nebze de katkımız olabilmesi açısından, kitapta geçen eski dile ait bazı kelimeleri sıralayalım. bilmediklerinizi kitap ayracına not edip, okumaya öyle başlarsanız zırt pırt sözlük karıştırmak zorunda kalmazsınız.

    -velüt: verimli, doğurgan.
    -tecessüs: merak.
    -sarahat:anlaşılır.
    -namütanahi: sonsuz.
    -erüdisyon: kültür.
    -hodbin: bencil.
    -taaccüp: şaşırma.
    -fokstrot: bir tür dans
    -ledünni: gizli, doğaüstü ilim.
    -vehim: kuruntu.
    -ufunet: çürük kokusu.
    -uzviyet: organizma, beden.
    -mücrim: suçlu.
    -insiyak: içgüdü.
    -alil: sakat.
    -tenakuz: çelişki.
    -ilga: ortadan kaldırmak.
    -arızi: kazara, geçici.
    -mudil: karmaşık.
    -riyaziye: matematik.
    -istihale: başkalaşım, değişim.
    -homunculus: insancık.
    -aksülamel: tepki.
    -istintak: sorgu.
    -ehl-i hibre: bilirkişi.
    -mikyas: ölçek.
    -taganni: şarkı söyleyen.
    -ihata: kuşatma.
    -enfusi: nesnel, subjektif.
    -müntehir: intihar eden.
    -istihfaf: küçümseme.
    -muhayyile: hayal kurma.
    -kesafet: yoğunluk.
    -sevkülceys: strateji.
    -halita: alaşım.
    -mütevekkil: tevekkül eden.
    -mabude: ilahe, tanrıça güzelliğinde.
    -istiğna: doygunluk.
    -müstağni: doygun, minnetsiz.
    -istitrat: ara-ek söz.
    -tahassüs: duygulanma, hislenme.
    -müstehlik: tüketici.
    -vuzuh: açıklık, belirgin.
    -muhavvil: değiştiren, dönüştüren.
    -iktifa: yetinme.
    -komprime: tablet, ilaç.
    -inhina: eğrilik, bükülme.
    -mevkufiyet: tutukluluk, alıkonma.
    -uzlet: inziva
    -katakomb: mağara mezar.
    -muzlim: karanlık, belirsiz.
    -istihsal: üretim
    -estet: güzeli ve güzelliği en üstte tutan.
    -ihtibas:?
    -tedai: çağrışım.
    -iştiyak: özlem, arzu.
    -usare: özsu.
    -istikrah: iğrenme, tiksinti.
    -itiyat: huy, âdet.
    -fütuhat: zaferler, fetihler.
    -mefhum: kavram.
    -muvazaa: hileli anlaşma, danışıklı dövüş.
    -muttasıl: yanyana, bitişik.
    -itisaf: zulüm, haksızlık.
    -bedbin: kötümser, karamsar.
    -muvazene: denge.
    -tahdit: sınırlama, limit belirleme.
    -ta'ziz: sevgi ile anma.
    -temessül: benzeşme, özümleme.
    -alemşümul: evrensel, dünya çapında.
    -hülasa: özet.
    -ferahfeza: türk müziğinde makam.
    -mücerret: soyut-bekâr-yalnız.

    --- spoiler ---
270 entry daha
hesabın var mı? giriş yap