191 entry daha
  • içinde yaşadığım ülke soyuluyor, olsun biliyorum zaten soyuluyordu. şaşırmadım. çalışmaktan iflahım sikiliyor köpek maması gibi para alıyorum, evet bundan da haberdardım. velhasıl kelam bir kere daha yüzüme vurulunca buna da şaşırmadım. terbiyesizlik, çiğlik, izansızlık, kokuşmuşluk almış yürümüş; evet son zamanlarda daha da gözüme sokuluyor ama bu da üç aşağı beş yukarı belliydi. bana yalan söylenmiş; eh hayat kerhanesinde sermayelikten peçeteciliğe kadar her departmanda çalıştım; aslında domuz gibi biliyordum.

    ama paco'nun ölümü çalışmadığım yerden geldi. herhangi bir gitarist ya da müzisyen olsa "dolan vade"den bahsederim ama paco gidince, ne bileyim, demirbaşı eksilmiş oda gibi oldum birden. insan evladı gibi çalmadığından mıdır, flamenko ile özdeşleştiğinden midir, gitar, hele hele flamenko gitar dendiğinde demirbaş gibi saydığım isimlerden biri olduğundan mıdır, yoksa o olmadan al di meola asla yeterince flamenko olmadığından mıdır, bu dünyada demirbaş gibi gördüklerimden biri oldu paco hep. eksilemez. eksildi mi hesabı sorulur.

    ve fakat hiçbirimiz demirbaş değiliz. bunu unuttun muydu, "bir sonrakine giderim" diye ayağına gelen tüm fırsatları erteledin miydi sana eski kayıtlardaki hoş bir sedadan başka bir şey kalmıyor. kader sana, anılarına, hayatının fon müziğine nanik yaparcasına, sahilde iki çocuğu ile oynarken çekip alıyor paco de lucia'yı. nasıl lan diyorsun, nasıl amınakoyim, gitar kursunda "sağ serçe parmağınızı kullanmayın" diyen hocaya burun kıvırttıran koskoca de lucia nasıl ölür. kavramlar nasıl ölür, fenomenler nasıl yok olup gider?

    halbuki deniz demirbaş, kum demirbaş, sen değilsin. bilmen gerekirdi ama işine gelmedi. o yüzden "ömürcüğü o kadarmış" diyemiyorsun.

    "nasıl ya, öldü mü?"

    he ya.
117 entry daha
hesabın var mı? giriş yap