43 entry daha
  • www.terraria.org adresi üzerinden satılmakta olan ve haklı olarak sık sık minecraft ile karşılaştırılan ama en iyi 2d platform oyunlarından birisidir.
    - minecraft için (bkz: #26150165) -

    ülkece alışık olduğumuz kavramlardan birisi, "zaten tutmuş olan bir konsept üzerine yeni bir şeyler ortaya çıkar". terraria'ya bu anlamda bile bakılsa bir başarı hikayesidir.

    terraria, tam da sandbox oyunların ve bağımsız geliştiricilerin yarattığı yeni konseptlerin yükseldiği, minecraft gibi değerlerin oluştuğu dönemde kendini göstermiş, retro grafikleri ve oynanış biçimi, zamanımızın hızlı bilgisayarlarının olanak tanıdığı müthiş bir içerik ile bir çok insanı kalbinden vurmuştur.

    oyun özünde bildiğiniz hoplayıp zıplayıp engelleri aşıp düşmanlarla dövüştüğümüz bir platform oyunudur. ancak terraria ve müthiş zengin içeriğini bu şekilde özetleyip geçemeyiz.

    terraria'da tüm harita oyuncunun müdahalesine açıktır. elinize bir kazma alıp bütün haritayı değiştirebilirsiniz. tüm harita blok adı verilen kare parçalardan oluşmuştur. bunları kırıp döküp yerlerinden alıp başka yerlere koyabilir, crafting sistemi için başka şeylere dönüştürebilirsiniz. daha iyi aletler için özel bloklar* bulmalı bunun için haritanın farklı derinliklerine inmeli sularla, lavlarla ve öcülerle uğraşmalısınız. minecraft ile karşılaştırılmasının da en büyük sebebi budur. tamamen aynı konsept. artıları var, 2d boyutlandırmayı saymazsak eksileri yoktur. bir oyunun 2d veya 3d olması sizin için bir şey ifade etmiyorsa bu oyunu minecraft'a kıyasla daha ayrıntılı ve daha zengin içerikli bulunması doğaldır.

    oyuna başladığınızda size yardımcı olması için görevlendirilmiş bir npc olan guide ile birlikte haritanın yaklaşık ortalarında bir yerde olursunuz. ilk işiniz çevredeki yaratıklardan korunaklı bir yapı, bir ev oluşturmaktır. burada oyunda size rehberlik edecek, size özel eşyalar satacak bir çok npc ile tanışacak, kimisini zindanlardan, kimisini örümcek yuvalarından kurtaracaksınız. bu vatandaşlar sizinle birlikte yaşamaya başlayacaklar. onları da koruma, istedikleri konforu sunma gereği duyacaksınız.

    haritayı şöyle bir dolaşırsanız yeşillik alanlardan, her daim kar yağan bölgelere, okyanuslardan lanetlenmiş alanlara, ormanlara, gökyüzünde yüzen adalara ve haritanın dibindeki cehenneme kadar bir çok çeşitli habitat görürsünüz. bunlara biome denir. terraria biome konseptinin dibine vurmuş bir oyundur. her biome kendine ait özel yaratıklara renklere ve müziklere sahiptir. terraria'da biomelar tamamen dinamiktir. gerçek dünyada olduğu gibi genişleyebilir, dengeleri bozulabilir ve insan eliyle yok edilip yaratılabilirler. içlerinde kendilerine has ağaçlar, çiçekler, böcekler ve hayvanlar büyür. kendilerine has blok tiplerine sahiptirler. baskınlık derecelerine göre etraflarındaki blokları kendilerine dönüştürme ve yayılma yeteneğine sahiptirler. bir alanı toprakla doldurup üzerine çim tohumları serper, bu çimlerin büyümesini beklerseniz o bölge yemyeşil bir alana dönüşür. bir süre sonra çalılar bitmeye, çiçekler açmaya ve kelebekler uçuşmaya başlar. aynı şeyi çamurla yaparsanız kurbağalar sarmaşıklar ormanlar bitiverir. haritanın da kendine has bir döngüsü bulunmaktadır. her haritada lanetlenmiş bir bölge bulunur. bu lanet hemen hemen her çeşit bioma baskındır. ağaçları kurutur, çalıları dikenlere dönüştürür, çamuru bile kurutup kendine dönüştürür. hiç önlem almazsanız tüm haritayı kaplayıp yer bitirir. arada sırada dünyanıza meteor bile düşer. uzaydan gelen bu madenin elbet bir kullanım alanı vardır.

    tearraria sandbox bir oyundur. yani canınız ne isterse onu yapmakta serbestsiniz. isterseniz etraftan topladığınız çalı çırpıyla taşla kumla kaleler inşa edin, isterseniz cehennemin dibine gidip dev yaratıklarla dövüşün. seçim sizin. ancak bir şeyler yapmak için başka bir şeyler yapmaya sizi zorlar. örneğin uçan adaları görmek için bir şekilde uçmanız gerekir. bunun için çöllere gidip cam, sonrasında şişe yapmak için kum toplamalı, lanetli bölgeden lanetli çiçekleri alıp sadece kül üzerinde yetişen ateş çiçeklerini toplamak için yerin derinliklerine inmeli, yolda bulduğunuz göz kırpan çiçekleriyle birleştirip bir iksir yapmanız gerekir. bu arada bu yolculuklarda karşılaştığınız yaratıkları yenmeli, belki başka bir şeylerde kullanmak için bunlardan düşen eşyaları saklamalısınız. ha bu arada bu iksirin yer altında tesadüfen rastlayacağınız terk edilmiş bir evde bulacağınız sandıktan çıkma olasılığı da var.

    bakır bir kazma ve yeşillik bir alanda hiç bir şeyiniz yokken başladığınız oyunda bir süre sonra aynı yerde * kendinizi büyülü bir ormandaki dev bir kalenin içinde onlarca yoldaşınızla bulmanız mümkün.

    yoldaş demişken, haritanız oyuna başladığında tüm potansiyeline sahip değil, bir çeşit lanetli mühür ile kitlenmiş durumdadır. bu mührün anahtarı ise oyuna başladığınızdan beri size yardımcı olan guide'dır. guide içten içe lanetlenmiştir. bu laneti kaldırmak içinse maalesef bu yoldaşınızı öldürmeniz gerekir. ama bu o kadar da kolay değil. bunun için yer altında en değerli madenleri toplayıp bulabileceğiniz en güçlü silahları kuşanmalı, en güçlü iksirlerinizi alıp cehenneme gitmeli ve arkadaşınızın vudu bebeğini taşıyan şeytanlardan bu bebeği almalısınız. sonrasında bu bebeği ateşe atıp maalesef arkadaşınızı öldürmelisiniz.

    bu eylem etten duvar adı verilen dev bir yaratığı açığa çıkarır. bu yaratık dünyanızı mühürlemiştir. etten duvar yok edildiği zaman haritanız kutsanır. üzerindeki mühür kalkar ve tüm güçleri açığa çıkar. bu güçler haritadaki biomları bile etkiler. çok çok daha güçlü yaratıklar, hayvanlar yeni biomlar ortaya çıkar. ancak bunun bir de kötü tarafı var. lanet de bu güçten payını alır ve lanetli alanlar hızla kendini genişletmeye başlar.

    biome konsepti o kadar güzel tasarlanmıştır ki sadece biomların yapısıyla oynamak bile bütün haritayı, oynayış biçminizi değiştirir. haritanızdaki mührün kalkmasına "hard mode" adı veriliyor. artık her şey sizin için çok daha zor ama çok daha eğlenceli olur.

    oyun içerisinde sizi okumaya zorlayacak fazla bir metin olmamasına rağmen çok ayrıntılı olması nedeniyle bulduğunuz hemen hemen her nesneyi acaba bunla ne yapılıyor diye oyunun dev ansiklopedisinden araştırmanız gerekiyor. bir anlamda biraz ingilizce gerekli. bu ansiklopedi sayesinde her şeyi doğal ortamlarından toplamak yerine tarım yapmayı, büyük yaratıklarla savaşmak için özel platformlar inşa etmeyi ve oyundaki yaşamınızı kolaylaştıracak bir çok şeyi öğrenebilirsiniz.

    minecraft oynayıp da sevdiyseniz muhakkak deneyin resmen bilgisayar başına kitleneceksiniz. tıpkı minecraft gibi kişisel sunucular üzerinden multiplayer olarak oynamak da mümkün.

    eğer tek kişilik oyunayacaksanız mutlaka küçük bir harita yaratın. küçük haritalar bir kişiye yetecek ve hatta fazla gelecek kadar çok malzeme içerir. medium ve büyük haritalar sunucular içindir. ben medium oynuyorum ama arkadaşlar git git bitmiyor.

    oyunun bir güzel yanı da karakterlerin ve haritaların ayrı ayrı kayıt edilmesi. yani lokaldeki karakteriniz, üzerindeki tüm eşyalarınızla birlikte bir sunucuya girmeniz mümkün. ya da asıl oynadığınız haritadan çıkıp başka bir haritanın çölündeki tüm kumları toplayıp kendi haritanıza getirebilirsiniz. bu anlamda zaten %60 -70% yenilenebilir olan kaynakların tamamı yenilenebilir hale geliyor.

    kilit bir nokta da, hiç bir şey için acele etmeyin oyunun tadını çıkara çıkara oynayın. isterseniz 2 hafta içerisinde oyundaki tüm yaratıkları yenmiş olabilirsiniz. burada bir çok kişi yapacak hiç bir şey kalmadı hissine kapılabilir. şahsen şu anda oyunda yapılabilecek bütün zırhları yapmakla uğraşıyorum. bir gardırobum var ki sormayın...

    yaz yaz bitiremedim. daha kanlı aylar, güneş tutulmaları, korsan saldırıları gibi olaylar var ama kısaca bakır kazma ile başlayıp lazer silahlarına kadar giden bin bir çeşit eşya, onun on katı olasılıklarla ilerleyen hiç bir yerde yazmamasına rağmen kendisini hissettiren arka plan hikayesi ile gerçekten kaliteli bir oyun. şiddet ve vahşet ile* tavsiye edilir*
65 entry daha
hesabın var mı? giriş yap