7 entry daha
  • kendisini 'toplumcu gerçekçilerin' daha boyun eğmez,daha acımasız bir gerçekçi olarak görmesi pinter'ın durumundaki şaşırtıcı paradokstur.kendi kafalarındaki dünya gerçeğini,henüz çözülmeyen sorunların -çözülmeyecek de olabilir- çözümlerinin kendilerinde olduğunu varsayarak ya da bir karakterin tüm güdüsünü bilmenin olası olduğunu anıştırarak ya da hepsinden çok,gerçeğin,varolmanın daha temel bir yönünü seçmiş olan tiyatrodan daha az gerekli ve böylece daha az gerçek,yaşam için daha az doğru olan dilimini sunarak hafifletenler onlardır çünkü.eğer zamanımızdaki yaşam,temel olarak absürd ise o halde onun,çözümler bulan ve bütün bunların 'usa yatkın' olduğu yanılsamasını oluşturan dramatik betimlenmesi bir aşırı basitleştirme unsurunu içermek zorundadır,gerekli etkenleri ve ayıklanmış,aşırı basitleştirilmiş gerçeği bastırmak uydurma olur.harold pinter gibi bir absürd yazar için politik,toplumsal savını yitirir, sanki eğer yalnızca bazı sınırlı hedeflere ulaşılırsa,bundan böyle hep mutlu yaşayabilirmişiz gibi.ve yaşamın yanlış dilimini de seçerek, oğlan kızı elde edince biter - tam gerçek sorunların,evlilik ve yaşlanma sürecinin başladığı nokta- oturma odası komedisiyle aynı yanlışa düşer.toplumsal gerçekçi bir yenilik yapmasının gerekliliğini saptadıktan sonra, varolmanın temel sorunları kalır -yalnızlık, evrenin,sınırına erişilmez gizi, ölüm.
58 entry daha
hesabın var mı? giriş yap