5 entry daha
  • primo levi'nin auschwitz'deki insanlık dışı olayları bizzat yaşayan olarak anlattığı acı kitap. türkçeye çevirisi 'bunlar da mı insan' olarak yapılmıştır.

    öncelikle, kitabın adının retorik bir soru olmasına rağmen 'kesinlikle hayır.' diyerek pekiştirmek istiyorum.

    tanık sıfatıyla, gerçekçi, herhangi bir kurguya ya da mübalağaya kaçmadan, olduğu gibi tüm gerçekleri ve insan psikolojisini gözler önüne sermiştir.

    kaldıkları yerden çalışma ortamlarına(ki bunu zulüm ya da işkence bile karşılayamaz; okuduğunuzda ne demek istediğimi anlayacaksınızdır.), krematoryumlardan hastanelere(krankenbau kısaca kb olarak geçiyor), gaz odalarından duş odalarına kadar tanıklık ettiği zulmü anlatmıştır.

    insanların hayatta kalabilmek adına bir damla çorbayı bile ardlarında bırakmamak için kaşıkları, tabakların dibini nasıl yaladıklarını; ekmek kırıntıları yere dökülmesin diye ne kadar çaba harcadıklarını bu kitapta bulabilir ve içinizi parçalara ayırabilirsiniz.

    kampa giren insanların bir hafta içerisinde nasıl değiştiğine de şahit olabilirsiniz. kampın içinde yapılan hayatta kalma ticaretine, insanların ne hale geldiğine şaşırabilirsiniz. tanıştığı insanlarla olan anekdotlara da rastlayacaksınız çokça.

    bir ipliğin ya da bir parça kumaşın bile o insanlar için ne denli önemli olduğunu bu kitapta görebilirsiniz. tayın üzerinden yapılan pazarlıkları da aynı şekilde.

    okurken altını çizdiğim cümlelerden biri: '... gerçekten de, bir ülkenin uygarlığı, yasalarının geniş görüşlülüğüne ve etki yeteneğine bağlı; bu yasalar yoksulları çok yoksul olmaktan, güçlüleri ise çok güçlü olmaktan uzak tuttuğu oranda, o ülke uygarlaşıyor.'

    can yayınlarından çıkan 2. basımda okurlarından gelen ortak sorulara topluca bir cevap vermiştir. esirlerin neden isyan etmediği konusundan nazizm üzerine görüşlerine, almanlara nefretinin olup olmadığına(ki cevap olarak yoktur diyor.) kadar birçok soruyu yanıtlamıştır bu ek kısımda.
6 entry daha
hesabın var mı? giriş yap