5 entry daha
  • vertical integration dedigimiz olaydan oturu, hic bir sinema salonu asil kârini biletten saglayamaz. bilet gelirlerine amerikali dagitimcilar konar. sinema salonu isletmecisi de fahis fiyattan junk food satar ki kâr marjini arttirsin.

    amerikali dagitimci kazandigi turk parasini abd dolarina cevirdiginde cok komik bir kazanc saglamis oldugundan, hem bilet hem de abur cubur fiyatlari, fakir eglencesi olan sinema sektorunu lukse tasimis durumda. ilginc. bu konudan ekonomi tezi cikabilir. yuksek ogrencilerine tavsiye olsun.

    edit: nedir bu vertical integration?

    amerikali film dagiticilarinin, film yapimcilarinin, cast ajanslarinin, film gosterimcilerinin birleserek, thomas edison’a savas acmasi ve new york’u terk ederek los angeles’a tasinmasiyla baslayan gucler birligi hareketidir. bu hareket edison’un tröst’ünü saf disi biraktiktan sonra, zaman icinde monopollesmeye ve big five (paramount, mgm, warner bross, fox, rko) ile little three (columbia, universal, united artists) konsorsiyumlari arasinda savasa neden olmasindan oturu amerikan ana yasa mahkemesince 1949’da yasaklandi.

    birbirine giren iki buyuk konsorsiyum bu yasak henuz gelmeden 1948’de devlet izni ve destegiyle once fransa’ya girip fransiz sinemasini bitirdi. 1949’da supreme court yasagi gelince, fransa bunu firsat bilerek marshall yardimlarinin holywood filmlerini kapsayan dayatmasini tek tarafli fesh etti. daha sonra bu iki konsorsiyum hays yasalari dogrultusunda devlet zoruyla kanka olup tum avrupaya yayildi. 1980’de de turkiye’ye giris yaparak, 1990 yilinda turk sinemasini bitirdi. 90’larin sonunda aciyarak kendi kontrollerinde sinemayi yeniden dogurdular. zira 1990’lardaki egzajere amerikan ruyasi, turkiye’deki x jenerasyonunu oldugu gibi amerikaya tasidigindan, “kontrolsuz goc, goc degildir” ideasi uyarinca turk toplumu yeniden izole edilmek istendi. tabi bu izole icin yalnizca goc halini sorumlu tutamayiz. nedense turkiye, icsellestirilmeye bu kadar yakinken, ansizin hedef tahtasina oturtuldu ve kontrollu pazar stratejisinin zoraki aktoru konumuna itildi.

    simdi vertical integration demek, abd sinirlari disinda tek vucut halinde hareket eden dev bir korsorsiyumun (ki bunlar gunumuzde walt disney ve pixar oluyor) x ulkesindeki sinemaya dair herseyi yonetmesi durumu. yani filmin cekimi, dagitimi, gosterimi tek bir elden yapiliyor. bu yapida salon sahibi bir slave gorevi goruyor. amaci kopek baliginin yaninda takilan mutualist baliklar gibi kopan parcalardan beslenmektir.

    edit2: atlas, beyoglu, emek gibi sinemalarin kapanmasini/yikilmasini istemeyen solcu guruhun, pek disariya yansitamadiklari arguman da buna dayanir. beyoglu semtinde kalan sinema salonlari, amerikali monopollerin elinde bulunmayan nadir salonlardandi (sahipleri osmanli/rum ya da osmanli/yahudi olduklarindan) ve avangard filmlerin oynatilabildigi mekan islevini gormekteydi.
164 entry daha
hesabın var mı? giriş yap