• (bkz: madem kadinlar cicek niye polen yutunca hamile kalmiyorlar)

    edit: başlık başıma kalmış. ilk entryde kadınların çiçek olduğu bolca anlatılan, özetle bahçede geçen bir şeyler yazıyordu yanlış hatırlamıyorsam.
  • cok eslilik erkeğin doğasında olduğu kadar kadinin da dogasinda olan bir gercektir ancak sadakat denen kavram karslikli sunulan bir esi benzeri olmayan bir fedakarlık. erkek milleti olarak yetistirilirken bize nakseylenen kodlar her seyi kendimize hak gormeye sebep zaten.
    aga biri de cikip demiyor ki ;
    oğlunun sunnet düğününde oglum artik erkek oldu vur davula davula diye halay ceken anne ne zaman ki; kizi regl oldugunda da halay ceker iste o zaman değişir bu duzen.
    (bkz: oğlunun sünnet düğününde halay başı olan anne)
  • çok eşlilik peşinde koşan, beyni bacaklarının arasında olduğu için cinsellikten başka şey düşünemeyen insan müsveddesi erkekten çok daha zeki olan, anlayışı keskin kadındır. tabi kendisi de tek eşli olduğu sürece. her anlamda.
  • karım. götü yiyen varsa buyursun anlatsın.
  • anlayışsızlıkla suçlanan kadın, velakin;

    o kocaman bahçede birbirinden farklı ve güzel erkek çiçekler de var.

    bahçede dilediğin gibi dolaşabilirsin ancak bir çiçeği kopardığında diğerini koparman yasak. bırak koparmayı koklamak hatta bakmak bile yasak. hep o kopardığın çiçeği koklayacaksın.

    yani papatyayı seçince asla gül, nergis, manolya, gelincik, krizantem seçemezsin.

    peki siz kabul eder miydiniz?
  • normal hayatında düzgün 1 tane ilişkiyi bulamayan insanlar burada erkekliğin doğasındaki çok eşlilikten bahsediyor :) komik misiniz olm? hepiniz playboy mu oldunuz da çok eşlilikten bahsediyorsunuz?

    olm çok eşlilik değil, çok duygululukla işiniz olsun. güzel bir ilişkiye sahip olup, o ilişki içerisinde bir çok duyguyu yaşamaya çalışın. beraber eğlenebilmeyi, beraber mutlu olabilmeyi, paylaşmayı, zora düşünce birbirinize sarılmayı, konuşabilmeyi, birbirinizi anlayabilmeyi, yardımcı olabilmeyi, elele tutuşabilmeyi. bunları yazın aklınızın köşesine.

    erkek doğasındaki çok eşlilikmiş.

    önce bir baltaya sap olun da sonrasında doğasını incelersiniz.
  • bütün canlıların doğasında çok eşlilik vardır... ama bir bakın bakalım kaç canlının doğasında evlilik diye bir kurum vardır?

    evlenmezseniz dilediğiniz kadar eş değiştirebilirsiniz. ama evlenmişseniz sözünüzde durmalı, karşınızdakinden beklediğiniz sadakati sizde sunmalısınız.

    aksi halde kendi verdiği sözü tutmayan lavuğun biri olur çıkarsınız.
  • şu üzüntülü günlerde beni güldüren bir entry'e girizgah olan başlık.
    yazdığım ilk entry'de dalga geçmiştim ama başlık çok kapsamlı olduğu için sildim.
    neyse öncelikle çiçekleri koparmadan, dalında koklayınız. neden illaki kopartıp soldurmak gibi bir isteğiniz var. herkes önüne gelen çiçeği koparıp atarsa ortada güzel çiçeklerle dolu bahçe kalmaz.
    bence bazı erkeklerin anladığı manada çiçek koklama olayına başta tarlanın sahibi posta koymuş. yetiştirdiği çiçeklerin doğasını bildiği için olabilir.*
    hadi kendimizi her şeyden soyutlayıp bir erkeğin hayal ettiği şu dünyaya girelim. çok eşlisin ne güzel. derken bir kadına denk geldin ve ondan diğerlerinden farklı bir şekilde hoşlandın ama serde çok eşlilik var kadın istemedi kalmayı. bir erkek ne yapar ?
    çok eşli dünyanızı yerle bir edecek olan yine siz erkeklersiniz bence. çok eşlilik erkekler için kavga etmenin yeni bir yolu.
    bahçedeki bir çiçeği koparıp attığın zaman, artık bahçeyi hayranlıkla gezen o masum adam olmazsın. bahçedeki tüm çiçekler ulaşılabilir ve harcanabilir olur.
    o çiçeklerin güzelliği ezilmemiş, dokunulamaz olmalarından gelir. kokuları bu sebepten güzeldir.
    başlığa gelirsek çok eşliliği anlamayan kadın, sadece çok eşliliği onaylamayan kadındır. anlar ama olayın içinde yer almak istemez. farklı bir hayat yaşamak, başka türlü bir anlayışı olan adamla yaşamak istiyordur. öyle yapar.
    her bir kadın bunu onaylayacak diye bir beklentinizin olması yanlış bence. saygı duyunuz ve çok eşli olmanızı onaylayan bir kadına doğru yol alınız.
  • erkek doğasındaki ''çok eşlilik'' söylencesinin palavra olduğundan kaynaklanır. kadının da en az erkekler kadar duyguları, arzuları, ihtiyaçları vardır. bir çiçek böcek metaforudur tutturmuşsunuz!

    bahçede dolaşan niye hep erkek oluyor? bir de kadın ''kendinizi artık her neyle betimliyorsanız'' örneğin bir hayvanat bahçesinde ''durun hönkürmeyin'' öyle boz ayılı, at sinekli, bok böcekli değil; mesela aslanlı kaplanlı veya çok sevimli nadir tropik kuşlarla imkansız canlılarla dolu bir yerde...
    ve ya ne biliym bir sebze tarlasında ama ''durun durun'' öyle hıyarlı, süs kabaklı değil; hani tabiatta binde bir bulunan çok güçlü, bir o kadar hassas, yokluğunda tüm ekosistemin göçüp gideceği, afrodizyak etkisinin tartışmaya bile gereğinin olmadığı bitkilerle dolu botanik cennetinde dolaşırken tek bir seçim şansının olması. adalet mi şimdi bu. siz olsanız kadın olarak tek bir tane seçer kalan binlerceyi orada öylece bırakır arkanızı dönüp gider misiniz?

    bunlar hep empati.
  • her ne kadar chpli laik bir elitist olsam da erkek doğasında olduğunu düşündüğüm durum.
hesabın var mı? giriş yap