• insanın midesine lönk die oturan hamur parçasıdır. öyleki insan bunu yedikten sonra manda boku gibi yayılma ihtiyacı hisseder.
  • bir türlü eve ula$amayan ekmek.
  • süpermarketlerde satılan dondurulmuş ekmekler sayesinde,20 dakika içinde kızarıp anormal bir güzelliğe büründükten sonra fırından çıkışlarına canlı olarak şahit olabileceğiniz güzel kokulu şey.
  • bir tanesi rahatlıkla bir oturuşta yenilebilen ekmek türüdür. sıcak olması yanında çıtır çıtır olması da kişinin gözünden kaçmayan ve elinden bırakamamasını sağlayan bir ayrıntıdır. eğer birisi ekmek alması için gönderilmişse ve aldığı ekmek de sıcaksa büyük ihtimalle kişi sayısı x* yarım ekmek sayısı kadar eksik gelecektir isteyen kişinin bulunduğu yere ekmek ve dopğal olarak kavga çıkacaktır ve çok kan dökülecektir. (bkz: dökülen kan yerde kalmaz)
  • poşetinin hafif aralanarak eve taşınması gereken ekmek.aksi takdirde ekmek olmaktan çıkıp hamur olması kaçınılmazdır.
  • firindan yeni cikmis ramazan pidesinin bir alt surumudur.ikisinin de yeri ayridir nazarimda.
  • 80'li yılların başı. darbe yapılmış, askeri cunta başa geçmiştir. her yerde yokluk, her yerde kuyruk var. arada bir de sokağa çıkma yasağı uygulanıyor. aslında yokluk sadece fakirlere, zira 3-4 katı parayı veren herkes, karaborsadan istediğini alabiliyor.

    düşünün ki bir anne çocuklarına zeytini 3 kerede ısırıp da bitirin diyor, düşünün ki bir baba bir lokma ile bir nevale yiyin diyor. yani aynı anda bir lokma ekmek ile hem zeytin, hem de peynir yemek ayıplanıyor.

    işte tüm bu yokluklar içinde en uygun fiyatlı lüksümüz, sabahın kör vaktinde fırından alınan ve çıplak elle tutulması mümkün olmayan ekmeği koşarak eve yetiştirmek ve arasına sana yağı ve köy salçası sürerek yemek.

    şimdi evde ekmek yapma makinemiz bile var ama varlık arsızlığından mıdır nedir bilinmez, halen o sıcak ekmeğin tadını hiç bir şeyde bulamam.
  • içimi kıpır kıpır yapan ekmektir. güneş'in en güzel sarı tonuyla ağaç yapraklarının arkasından vurduğu, havanın en temiz olduğu o anda sokaklarda pek kimse olmaz.

    yürürken adımların sesi melodi gibi gelir insana. hiç akla gelmeyen şeyler fırına giden o yolda gelir. hele de bazen yolu değiştirip bir üst sokaktan gidersen. dünyayı gezme, aklın bir köşesinde kalmış hobiyle birdenbire ilgilenme arzusu, ufak bir bahçede şıpır şıpır su sesiyle sulanan dut, kayısı, kiraz, vişne ağaçları, bisikletle çok uzaklara gitmek, arabayla bilinnedik yollarda yol alıp, yerel akaryakıt istasyonlarının gölgesinde uyumak, okumaya kıyılamayan kitabı raftan alıp okumak, balkona kahvaltı hazırlamak, o sıcak ekmekle peynir zeytin yemek, çayı yudumlamak... daha niceleri bu yolda aklıma gelir.

    hayat güzel her şeye rağmen, fırından çıkan ekmek kokusu gibi... umutla doyuran.
  • midede hazımsızlığa yol açan, yiyen kişinin midesine çöken ekmek.
  • istah acici koku salgiliyan , "satarim bu rejimi ben bes dakikaligina be!" dedirtecek ekmektir.
hesabın var mı? giriş yap