• ne iş olsa yaparımın yazılımcasıdır. denildiği gibi türk yazılım sektöründe en sevilen eleman pozisyonudur (doggye takabül etmektedir). binevi joker elemandır.

    eksileri, junior bi yazılımcı için, senior olma sürecini ve uzmanlaşma alanını seçme işini uzatır. kafa karışıklılığına yol açar. saç döker, uyku kaçırır, erken yaşlanmayı sağlar. hiç bir alanda tam uzman olma gibi bir iddaya sahip olamazsınız uzun bir süre. çünkü deadlinelar, yaptığınız işi niye yaptığınızı anlamanıza fırsat vermez.

    artıları ise, proje müdürü olma yolunda çok hızlı adım atmanızı sağlar. kariyer netteki bir çok ilanda kendinize dair bir çok ortak nokta bulursunuz(çoğunda belirtmese de full stack arar hepsi). şirketin göz bebeği olursunuz. hakkınızı veren bir yerde çalışıyorsanız iyi para alırsınız.
  • (bkz: aa bu benim lan)

    start up şirketi olacaksanız veya böyle bir şirkette çalışacaksanız avantajlısınız. agilea en yatkın arkadaşlar bu gruptan çıkıyor.

    kurumsal şirketlerde ise "her siki bilen adam" olarak anılıyorsunuz ve pozisyonunuz otomatikman danışman oluveriyor.

    hayatını coder olmaya adamış, "ben çok iyi java/.net/js biliyorum hacı" deyip de başka sikten anlamayan arkadaşlara da şöyle diyelim: sizin gibilerin saati hindistanda 1 kaç dolar. coder isteyen gitsin oradan kiralasın.
  • bu işi yapabilmek ile bu işi hakkını vererek yapabilmek arasında bayağı fark olduğunu düşünüyorum. zira mssql ve mysql'de projeler yazmış/maintain etmiş olmama rağmen, daha bunun postgre'ı var mongo'su var. .net ve php yazmış olmama rağmen bunun django'su, ror'u, laravel'i var. angular1-2 yazmış olmama rağmen bunun react'i var, vuejs'i var. üzerine css kullanabiliyor olmama rağmen ne kadar kazarsam o kadar fazla fonksiyonalitesini görüyorum. ionic ve native yazmış/maintain etmiş olmama rağmen, bunun xamarin'i, phonegap'i var.

    o kadar fazla platform, o kadar fazla framework varki ne kadar bilirseniz bilin hiçbir şey bilmiyorsunuz. hâliyle bu işi gerçekten hakkını vererek yapabilen insanlara gerçekten özeniyorum.

    tanım: hakkını vererek yapabilenlere tapınılması gereken tanrılar grubu.
  • solo takılmaktır. her boka bulaşmış adam demektir. eskiden bir yazılımcı olarak, bir başka yazılımcı görmek/bulmak zor bir şeydi, o yüzden buna mecburduk.

    ben 6-7 yıl öncesine kadar kafamda arayüzü çizer, kağıda döker, photoshop'da tasarlar, müşteriye onaylatır, html/css/js'e dökerdim. sonrasında veritabanını oluşturur bir framework kullanarak backend, frontend ekranlarını çalışır hale getirirdim. müşteriye vps önerir, sonrasında vps kiralayıp linux'a yazılımın koşacağı yazılımları kurardım. dosyaları sunucuya yükleyip, müşteriye eğitim verdikten sonra projeyi teslim ederdim. zamanla çıkan sorunları öncelik sırasına göre düzeltirdim.

    uçak bileti satış sitesinden tutun, özel yazılım e-ticaret sistemlerine, otel rezervasyon sistemlerinden, tur şirketlerinin otomasyon sistemlerine kadar bir çok proje yaptım ve teslim ettim. anlık olarak yük altında çalışmasalar da ciddi paraların yönetildiği sistemlerdi bunlar.

    şimdilerde kendi girişimimin başındayım. tek geliştiriciyim. personelimin kullandığı yazılımı geliştiriyorum. 2-3 günde bir loglara bakar hata varsa düzeltirim. yeni özellikler eklemek gerekiyorsa oturur yazarım. keyfim yerinde.
  • zamanında bir yazılım işi yapılacağı zaman çalışılacak alanların genel domaini belirlenir ve esas hedef onu işleri halledecek araçları inşa etmek olurdu. web geliştiricisi olmak demek, html/css yazıp aynı zamanda apache server'da siteyi deploy edebilmek demekti. bu adam weble alakalı bütün işleri yapan kişiydi, ister beğenin ister beğenmeyin bu adama mecburdunuz.

    sonra programcılığın akışı webe doğru kaydı ve masaüstü uygulama bile web teknolojileri üzerinden hazırlanır oldu. yeni yazılımcılar da webe doğru döndü ve şöyle bir şey yaşandı: akıllı telefonlarla herkes daha çok bilgisayar/internet kullanmaya başladı! eskiden birkaç ilgilinin ya da işi olanın kullandığı bilgisayarlar artık cebimize girdi. daha çok insan bilgisayar kullanmaya başladı, daha çok uygulamalar parladı ve abuk subuk yazılımlardan daha çok para kazanılmaya başlandı. bu kültür dönüşümü artık yazılımcılığı da merkezine çekti.

    artık talebe yetişemeyen web piyasası kendisini iki ayrı alana ayırdı: backend ve frontend. bu işlerin tanımları oldukça dengesiz işin özü. bütün business logic backend yazılımcısına yüklenirken frontend yazılımcısı dediğimiz şeyin nihai görevi verilen tasarıyı javascriptle yazmak oldu.

    neticesi bu ikilik kendi içerisinde farklı kültürler yarattı. bol bol framework çıktı, bol bol araç inşa edildi ve para akışı bu yönde olduğu için bu çok da aman aman özellikleri olmayan frameworkler merkeze yerleşti. her gün yeni bir backend ve frontend frameworkü duyuyorum. bir endpoint oluşturup sonra oradan gelen veriye göre kullanıcıya mesaj oluşturmanın nesi karmaşıktır bir anlasam. çoğu uygulamaya, siteye girip baktığım zaman tek gördüğüm bol özellikli bir "todo aplikasyonu" olduğu. crud mantığının ötesine çıkan bir şey yok, ama işte bunun üzerine kıyamet kopuyor.

    "hem backend hem frontend yapabilen" kişi anlamında kullanılan full stack tanımı, kendi tanımı gereğince talihsizdir. ihtiyaç olan şey çoğu zaman "backend ve frontend" ikiliğinden ziyade, eskisi gibi mvc uygulamalardır. ama hiçbir şeye yaramayacak ve "abi parayı kıracaz bu sefer" mantığıyla geliştirilen bir uygulamayı düşünürken "abi backend express.js olsun, frontendi de react ile çözeriz olur biter" diye hızlıca kestirip geçiyor. hâlbuki koca github basit bir rails uygulaması ile dönüyor, ne ilginç.
  • yukarıdaki arkadaşlara katılıyorum. evet, uzmanlaşmadığımız sürece siteler büyüdüğünde patlama ihtimali yüksek. ama cidden lazım mı? tartışılır..

    şahsen 2 sunucudan fazlasını gerektiren bir projede çalışmadım.

    minimal centos sunucuyu alır, firewall düzenleriyle, php ve httpd optimizasyonlarıyla, otomatik backuplarıyla vs işe yarar hale getirebilirim.. ama deseniz ki günlük zibilyon tane giriş olacak siteye göre bir sunucu kurulumu yapabilir misin?
    hayır..

    her türlü e-ticaret, üyelik gerektiren site vs gibi işlevsellik gerektiren siteler için gerekli arkaplanı oluşturabilirim.. ama gidip de sahibinden.com gibi büyük bir proje için yapabilirmisin desen?
    tabii ki hayır..

    photoshop'daki bir tasarımı mobil destekli esnek bir şekilde çalışan bir siteye çevirebilir, gerekli js kodlarını yazabilirim.. ama gidip de sıfırdan bootstrap gibi bir frameworkün tamamını yazabilir misin derseniz?
    tabii ki hayır..

    yine de bu beni eksik bir full-stack developer yapmaz. kimse mükemmel değildir.
  • biraz javascript öğrenmiş back-end dev
    biraz nodejs öğrenmiş front-end dev

    bugün bundan ötesi değil. hem front-end hem back-end kendi içinde dallanıp budaklandı ve karmaşıklaştı. ilk maddedeki kişiye gidip declarative uı, ikinci maddedeki kişiye gidip basit bir relational db sorusu sorarak sağlamasını yapabilirsiniz.

    egonuz yüzünden emeğinizin sömürülmesine izin vermeyin.
  • yukarıdakilerin hiçbiri bilmiyor bu işi en çok ben biliyorum.
    ama alttaki benden de çok biliyor.
  • (bkz: webmaster)

    teknoloji geliştikçe ve alanlar derinleştikçe, yazılım alanında birden çok uzman istihdam etme ihtiyacı doğar. ve patronlar güncel ve yakışıklı bir terim bulmak zorunda kalırlar. öyle ya, 1998'de miyizdir de ilana webmaster yazacağızdır. voila! full stack developer icat olur. üstelik ismi de fiyakalıdır. ilanlarda şık durmaktadır!
  • yazılımcı olsam muhtemelen ben bu olurdum. lisede vb ile başladığım yazılım serüvenim php, vb.net, c#, python ile devam etti. javascript öğrendim az çok, jquery kullandım, angular.js'ye el attım, c# ile basit markup dilimi oluşturdum, bir sürü kütüphane kullandım. üniversitede inşaat mühendisliği okudum, fem üzerine bir şeyler yaptım. yazılım okumuş olsam muhtemelen full stack olurdum çünkü çok eğlenceli.

    şimdilerde de python flask ile socket işine girdim. socketio bakıyorum. çook önceden biraz bakmıştım, eğlenceli iş. bir yanda relational database sistemlerine giriştim, bir başka yerde rest api yazdım kullandım. api-first programming kavramına dahi daldım. databasei olsun, arayüzü olsun, server kurulumu olsun hepsini baştan yaptığım bir basit projeyi sonlandırdım. çok eğlenceleydi. centos'ta oturup apache server kurmaya çalışmak, izinleri yönetmek ve üstelik ilk defa linux kullanarak bunları yapmak baya mutlu etti. en son geçenlerde socket kullanarak yazdığım basit bir oyunu arkadaşlarla oynamak için modemimin portunu yönlendirdim. bunlar artık basit şeylermiş onu fark ettim. basit ama eğlenceli ve üstelik yazılım eğitimi almadan bunları yapmak hobi gibi kalıyor ve mutlu ediyor. asıl mesleğimin üstüne geçiyor bazen bu hobi :)

    edit: hobi falan kalmadı, yazılımcı oldum :d
hesabın var mı? giriş yap