• insan bazı kimselerle okul sıralarında tanışır. bizim galile diye bildiğimiz ünlü bilim adamıyla aşinalığımız da küçüklüğümüzden başlar. dünyanın güneş çevresinde döndüğünü söyleyen galile, bu nedenle engizisyon mahkemesi karşısına çıkarılmış, en ağır işkencelere çarptırılacağı söylenerek bu fikrinden vazgeçmesi söylenmiş; ünlü bilgin:

    ne yapayım ki dönüyor, demiş.

    böyle tanıdım ben galile'yi... ama çocukluğumda, kilise büyüklerinin, papaların, kardinallerin galile ile neden uğraştıklarını bir türlü anlayamadım. bu papazlar kötü adamlardı, gerçeğe düşman bağnazlardı, doğrulara hoşgörüyle bakmazlardı.

    ama niçin?

    aradan yıllar geçti. hayata atıldım. daha da bilmiyordum galile olayının içyüzünü. çünkü çağımızın bağnazları, galile'nin niçin engizisyon mahkemesi karşısına çıkarıldığını gerçek nedenleriyle anlatmıyorlar, gizliyorlardı. evet, dünyanın evrenin merkezi olmadığını öğreniyorduk, biliyorduk. ne var ki bu gerçeğin insanlıkça benimsenmesine büyük katkısı olan galile'nin engizisyonla çatışmasının içyüzünü bilmiyorduk. olayın içyüzünü anlatmak, çağımızın engizisyonu ile çatışmak tehlikesini çağırıyordu.

    bilgisizliğimiz bu yüzdendi.

    pisa üniversitesinde öğrenci, sonra öğretmen. kopernik sisteminin doğruluğunu gözlemci ve deneyci yöntemle kanıtlayıp savunan kişi. modern fiziğin babası. ne yazık ki "dünya evrenin merkezi değildir, güneş'in çevresinde döner." dediği zaman kutsal kitap'taki dizelerle çatışıyordu.

    1632'de galile papanın emriyle engizisyon mahkemesinde yargılandı. mahkeme kurulunun saygın üyeleri galile'yi sorguya çektiler. tehlikeli, aşırı ve düzene aykırı fikirlerinden vazgeçmesini, yoksa işkence ve hapis cezasına çarptırılacağını söylediler.

    kurulu düzene karşı gelmişti galile...

    çünkü kurulu düzen, kutsal kitap öğretisi üzerinde duruyordu. çağın toplumu feodallerin egemenliğini yansıtıyordu. derebeyleri ülkenin topraklarına sahiptiler, ekonomik gücü ellerinde tutuyorlardı. topraklarda çalışan köylüler derebeyi adına alın teri döküyorlardı. bunlar bir çeşit kölelik düzeni içinde yaşarlardı.

    halk kutsal kitap'tan geldiği söylenen fikirlere körü körüne bağlı kalmalıydı ki düzen sürüp gitsin. köleler köle, papazlar papaz, dükler dük, düşesler düşes kalsın. eğer insanoğlunun aklı işler de yeni fikirler ortaya çıkarsa kurulu düzen bir ucundan çürümeye başlardı. kilise öğretisinin karşısına çıkmak, topraklara sahip derebeyleri ile papazların ortaklığına karşı çıkmak demekti.

    papazlar, 'dünya evrenin merkezidir. güneş dünya çevresinde döner', diyorlardı.

    kutsal kitap’ın söylediği, deneysiz, gözlemsiz, tartışmasız benimsenirdi. gözlem ve deneyle uğraşan galile bunun tersini kanıtlarsa ve halkın içinden birileri kilisedeki papazın söylediklerinin doğru olmadığını anlarsa, artık o papazın otoritesi kalır mıydı? ya düşünenler çoğalırsa? ya çoğalanlar siyasi iktidarı derebeylerinin, papazların ellerinden alacak aşırı eğilimlere kayarlarsa?...

    galile çok tehlikeli bir iş yapmıştı.

    söylediği bilim gerçeğiydi ama, aynı zamanda yürürlükteki politikaya ve politikacılara vuruyordu.

    engizisyon mahkemesi kuruldu ve ünlü bilgin hüküm giydi: yazdıklarının doğru olmadığını söyleyecekti. hapse mahkûm edilecekti. kitapları yasaklanacaktı. bütün bunlar yapıldı.
    ama dünya güneş çevresinde dönüyordu.

    ilhan selçuk
  • tarihin belki ilk düşünce deneyinin de babasıdır.
    bakın o dönem pek bir yoğun tartışılan 'ağır cisim mi hızlı düşer, hafif olan mı ?' problemini nasıl da dahiyane çözer:

    'iki gülle düşünün, biri diğerinden oldukça büyük kütleli; yüzeyleri iyi cilanlanmış olsun ki sürtünmenin payını en aza indirelim. klasik görüşe göre küçük olan yavaş, büyük olan daha hızlı düşecektir (küçük olan yavaş düşmeye meyilli olacaktır). üçüncü ve daha ağır bir nesnemiz olsaydı, bu ikisinden de hızlı düşecekti. bir an için bunları uçlarından perçinlediğimizi düşünelim. şimdi başlangıçtaki iki kütleden de daha büyük bir üçüncü kütle elde ettik. yine klasik görüşe göre bu üçüncü kütlenin, diğer ikisinden bile hızlı düşmesi makuldür. oysa bir bakıma, küçük kütlenin sistemi yavaşlatması, büyük kütlenin ise hızlandırması, topyekün ise sistemin 2 kütlenin hızının ortasında bir hızla düşmesi gerekirdi (hmm). bu durum çelişkilidir, bu çelişkiyi ortadan kaldırmanın tek yoluysa tüm nesnelerin aynı hızla düşeceklerini kabullenmektir.'
    deney, tarihe 'pisa kulesi deneyi' olarak yazılmıştır.

    galilei burada, sürtünmenin etkisini yok saymıştır, sayabilir. ancak, bu 'var olan tüm etmenlerin aynı anda dikkate alınması gerektiğini söyleyen aristo'cu anlayışa aykırıdır. aristo, aslında 'boşlukta hareketin olanaksız olduğu'nu söyler. mantıkta gedik bırakmayan ulvi filozofu yanılmış olsa dahi selamlarım (haddime?).
  • "incil bize dinimizi öğretir ama fizik öğretmez. fizik öğrenmek istiyorsanız gözlem yapacaksınız, deney yapacaksınız, din kitaplarına bakmayacaksınız" lafını da etmiştir bu zat-ı muhterem..
  • hava atmayı seven bir italyan olarak johannes kepler'e keşifleriyle ilgili latince anagramlar biçiminde şifrelenmiş mektuplar yazıp kepler'ı çıldırtırmıştır. bir mektubunda yazdığı anagramda "satürn'ün halkaları var" demek istemiş, kepler bundan "mars'ın iki uydusu var" anlamını çıkarmış (o dönemde kimsenin mars'ın iki uydusu olduğundan haberi yok bu arada). bir başka mektubunda "venüs'ün ay gibi evreleri var" demek istemiş, latincesi pek iyi olmayan alman kepler bundan yine o dönem kimsenin haberi olmadığı, galileo'nun bile gözlemlemediği "jüpiter'in kırmızı bir lekesi var" anlamını çıkarmış. işin ilginç yani kepler'in bu uydurmalarının doğru olması.

    http://www.thisamericanlife.org/…ode/475/transcript
  • "...evren her an gözlemlerimize açıktır. ama onun dilini ve bu dilin yazıldığı harfleri öğrenmeden ve kavramdan anlaşılamaz. evren matematik diliyle yazılmıştır; harfleri üçgenler, daireler ve diğer geometrik biçimlerdir. bunlar olmadan tek sözcüğü bile anlaşılamaz. bunlarsız ancak karanlık bir labirentte dolanılır."
    demişmiş.. dermiş miş..
  • floransa'da kendi adına müzesi olan büyük insan.

    burayı benim için ilginç kılan ise önünden ellerinde alışveriş torbalarıyla geçen iki türk vatandaşımızın sohbeti oldu.

    sarışın kız: galileooo neydi hayatıııım.
    esmer çocuk: tam hatırlayamadım. coğrafyayla ilgili bir şeydi.
    sarışın kız: bak yanında pergel gibi bir şey var zaten.

    bu muhabbet sonrası ellerinde çeşit çeşit italyan markasının torbalarıyla yürümeye devam ettiler.

    ne düşüneceğim bilmiyorum sözlük. floransa'ya gidip bu sözleri söylemek, o tarihin içinde sadece alışveriş düşünmek. şehre ve galileo galilei'ye bir hakaret midir acaba?
  • 1633'te engizisyon tarafından imzalamak zorunda bırakıldığı iddianamesinde, kilisenin vaaz ettiği her akideye daima inandığına ve güneş'in merkezde ve hareketsiz durduğunu iddia eden batıl fikri, herhangi bir suretle tekrarlaması, bu makam tarafından men edildiği için, keza bu görüş, mukaddes kitaba zıt olduğu için, böyle ağır bir şüpheyi bir daha asla taşımayacağına yemin etti. yine de afaroz edildi. 330 sene sonra aklandı.

    ya sabır! er geç şüphe kazanacak...
  • müthiş bir bilim insanı olması, anne-babasının kendisine espri olsun diye soyadına benzer bi isim koymuş olduğu gerçeğini ne yazık ki değiştirmiyor. bir kerim kerimoğlu, bir pınar akpınar, bir can candan'la aynı seviyeye indirmişler koca galilei'yi nazarımızda. allah'tan adam şoku çabuk atlatmış da astronomi tarihine adını altın harflerle yazdırmış, kilise dışında da kimse o adla dalga geçmemiş.
  • düpedüz obsesiftir bu adam...
    "ama yine de donuyor"muş... ula iki dakka sus! *
  • ben de galileonun 1633te halkin önünde yaptigi ve günmerkezli evren modeli konusundan söylediklerini yalanladigi konusmasindan bir alinti yazayim:
    "ben floransali yetmis yasindaki gelileo, gelileinin oglu, saygideger efendimizin huzurunda, tüm hristiyan dünyasinda yercekimine inanan kafirleri kiniyor ve hem gözlerimle hem ellerimle doukdugum kutsal kitap uzerine yemin ederek; kutsal kitapta yazanlarin dogru olduguna her zaman inandigimi, yine tanrinin yardimiyla her zaman inanacagima and iciyorum. kutsal kilisenin ve degerli din adamlarinin önünde, günesin evrenin merkezinde yer aldigi ve hareketsiz oldugu ve dünyanin evrenin merkezinde yer almadigi ve hareket ettigi yönündeki inancimin yanlis oldugunu kabul ediyorum. ayrica bu seytanca düsüncemi yazili olarak kitaplarda yazmayacak, sözlü olarak insanlara ögretmeyecek ve kutsal kitabin doktrinlerine ters düsen baska varsayimlarda bulunmayacagim. daha önce, dine karsi gelen düsüncelerle dolu bir kitap yazdigimi kabul ediyor ve bundan büyük bir pismanlik duyuyorum. bu nedenle yani günesin evrenin merkezinde yer aldigi ve hareketsiz oldugu ve dünyanin evrenin merkezinde yer almadigi ve hareket halinde bir gök cismi oldugu yönündeki görüslerim nedeniyle , kilise hakli olarak beni bir kafir ilan etmistir. bu nedenle siz saygideger efendilerimin zihinlerini bulandirmamak ve tüm inancli hristiyanlari rahatsiz etmemek icin, üzerime hakli olarak yöneltilen bu kafirlik suclamasindan temizlenmek amaciyla, tüm ictenligimle ve saf inancimla, daha önce bu konuda söylediklerimin tümüne karsi cikiyor, yalanliyor, lanetliyor ve kiniyorum."

    bu yaziyi okuduktan sonra sanki gelileo kiliseyle dalga geciyormus gibi hissettim.adam aciktan tüm halk karsisinda teorisini bir kez daha söylemis. pardon 2 kez!
hesabın var mı? giriş yap