• sen bugünden yarına
    birazcık umut sakla.

    - metin altıok
  • yaşamaya dair - ıı

    diyelim ki, ağır ameliyatlık hastayız,
    yani, beyaz masadan,
    bir daha kalkmamak ihtimali de var.
    duymamak mümkün değilse de biraz erken gitmenin kederini
    biz yine de güleceğiz anlatılan bektaşi fıkrasına,
    hava yağmurlu mu, diye bakacağız pencereden,
    yahut da sabırsızlıkla bekleyeceğiz
    en son ajans haberlerini.

    diyelim ki, dövüşülmeye değer bir şeyler için,
    diyelim ki, cephedeyiz.
    daha orda ilk hücumda, daha o gün
    yüzükoyun kapaklanıp ölmek de mümkün.
    tuhaf bir hınçla bileceğiz bunu,
    fakat yine de çıldırasıya merak edeceğiz
    belki yıllarca sürecek olan savaşın sonunu.

    diyelim ki hapisteyiz,
    yaşımız da elliye yakın,
    daha da on sekiz sene olsun açılmasına demir kapının.
    yine de dışarıyla birlikte yaşayacağız,
    insanları, hayvanları, kavgası ve rüzgarıyla
    yani, duvarın ardındaki dışarıyla.

    yani, nasıl ve nerede olursak olalım
    hiç ölünmeyecekmiş gibi yaşanacak...

    nazım hikmet
  • bir şiirdir gözlerin, gözlerime can versin.
  • ilk yarı bitti
    hayat bir
    ben sıfır

    ağladım
    sızladım
    yakındım

    düştüm
    canım yandı
    kırıldım

    ama eğilmedim
    vazgeçmedim
    ve tekrar ayağa kalktım

    ders aldım
    ders verdim
    ders oldum

    birdim
    tektim
    yok oldum

    yokluktan
    yeni bir ben olarak
    geri doğdum

    hayatla yoğruldum
    yandım, kavruldum
    kıvam buldum

    arındım
    ayıklandım
    gerçeğe yaklaştım

    gündüz oldum, gece oldum
    soru oldum, cevap oldum
    sevap oldum, günah oldum

    ama her zaman
    sadece
    insan oldum

    şaşmadım, şaşırmadım, şaşırtmadım
    açık, net ve mert oldum
    ağlayana destek oldum

    hata yaptım, gocunmadım
    bedel ödemekten sakınmadım
    ilk oldum, son oldum, sonsuz oldum

    charango/z.b.
  • yatak gıcırtısı saat sesiyle armoni olmuş.

    kirli otel çarşafını sarık yapmış başkan,

    karısının ütülediğiyle metresine giden gavat,

    bir fahişenin göz kalemiyle imzalamış damat,

    terfi yazısını bir tanışının...

    köprü altında solmuş bira şişeleri şahit.

    kirli ve çatlak camdan bakan yaşlı adam

    bilir bunu

    denizi yaran ile çocuğu boğan cedelleşirken

    elleşir kadınlarla sarayda inkar eden hanedan

    ben yaşarken hep yağmur yağar soğuk soğuk ıslatır

    çünkü herşeyi düzeltmeye çalışırken ıslandım.

    demir ile duvar ın arsında kalanlar neden korkar

    çünkü dirilerin ölüleri kıskandığı mevsim geldi.

    bir gecenin sabahı olmayacaktı.

    bu gün nerde kaldı?

    o gün, kavgada herkezi geren kadın çığlığı gibi gelecek

    insan kanıyla para basan sistemi sur ıslığı gibi delecek

    soğuk ve sağır hapsine duvarları bile duyacak

    iyilikleri kabul etmeyen kötülükleri de reddeden olacak

    çünkü en büyük muskamdı cesaret ve helal süt

    çekirge cesedini taşıyan karıncalar gibi

    paslı bir bıçak keser buruşuk kolunu ihtiyarın

    ıslak bir halıya çorapla basar kış günü

    naylon ayakkabı giyen çocuklar

    bilir bunu

    geviş getiren çingen atları şahit..
  • ölmüş saadeti karşılaştır yaşayan mutsuzlukla
    günlerin dökümünü yap benim senden, senin benden habersiz alıp verdiklerini kim bilebilir ikimizden başka?
    sözcüklerin ve sessizliklerin yeri iyi ayarlanmış
    bir ilişkiyi, duyguların birliğini, bir aşkı beraberlik haline getiren
    kendiliğindenliği
    yani günlerimiz aydınlıkken kaçırdığımız her şeyi
    bir düşün emek ve aşkla güzelleştirilmiş bir dünya
    şimdi ağır ağır batıyor ve yokluğa karışıyor orada ölmüş saadeti karşılaştır yaşayan mutsuzlukla
    bunlar da bir işe yaramadıysa
    demek yangında kurtarılacak hiçbir şey kalmamış aramızda

    murathan mungan
  • "benimle kalmak istediğine
    ama bunu yapamadığına inanıyorum,
    seni asla suçlamayacağım" -
    evet, aşk
    anlaşılmaz ve güç,
    yıllarca renk vermezken
    "unutma" diyeceğiz birbirimize,
    ta ki birimiz ölene kadar-
    işte böyle son bulur güller,
    yaprak yaprak…
  • “nefesini yüzümde tutuyorum,
    gülüşünü aklımda.
    morarmış yüzlerini
    ısıttım kaç gece, ısıtıyorum;
    içimdesin, büyütüyorum seni.

    seni yepyeni bir dünya yapıyorum kendime,
    tam kralca yaşanacak.
    ...”

    abdurrahman cahit zarifoğlu
hesabın var mı? giriş yap