• son günlerde yaşanan olaylarla dedikleri bir bir çıkıyor diye düşünülen atatürk'ün gençlere tembihleri.
  • her yere astığımız * ama hiç okumadığımız hitabe. okusak böyle mi olurduk?
  • okullarımızda ezbere okutulduğu halde son eğitim sistemimizde maalesef sadece ezberlenen ama asla açıklanıp hayata uyarlanması tembihlenmeyen gazi mustafa kemal'in o yıllarda bugünleri görüp hazırlıklı olmamızı istemesine karşın bizim bir bok yapmayıp sadece olayları seyretmemizle sonuçlanan içeriğini öğrenemediğimiz gelecek görü...
  • okullarımızda ezberletip geçilmek zorunda kalındığını düşündüğüm hitaptır.. zira dahili bedhahlara verilecek güncel örnekler hocayı hapse götürebilecekken, harici bedhahlar konusunda verilecek güncel örnekler kendisine isimler takılmasına neden olacaktır.. imkan ve şeraiti anlatmaya kalksa sürülecek, cebreni hileyi göstermeye kalksa tehdit edilecek, rezil rüsvan olacaktır.. iktidar sahipleri kısmına hiç girmiyorum bile.. gençliğimiz dünya pipime minare dötüme zihniyeti takılmaktan vazgeçip kendileri kafa yorup anlamayı başarmalıdırlar.. anlayabilmeyi başarmaları için de adam gibi eğitilmeleri gerekmektedir.. atam bugünleri görmüş demekten ziyade atam bu milleti çok güzel analiz etmiş demeyi tercih ederim.. incecik sesiyle "türk ulusuu çalışkandıııır.. türk ulusuu zekiidiiirr.." derken savaş yaralarını saran bi milleti motive ettiğinin açık kanıtıdır bu hitap..
  • ataturk'un engin devlet adamligi, askeri kisiligi, akli ve zekasi ile olasi butun olumsuz tezahurleri onceden gorup, hesaplayarak ortaya koydugu, tum zamanlarin en guncel ve degerini kaybetmeyen hitabi. o derece ki, turkiye cumhuriyeti'nin bugunku formatina, bu denli muntazam uyan bir sablon ve dahi tasvir eden baska bir yazma/hatip edimi yoktur. ayrica, eski dilde yazilip/soylenmis olmasi anlasilmaz kilmis gorunse de, esasli bir ahenk tasiyan vezinler toplulugudur.
  • atatürk'ün gençliğe hitâbesi"nin öz türkçesi

    bugün ulaştığımız sonuç, yüzyıllardan beri çekilen ulusal yıkımların yarattığı uyanıklığın ve bu sevgili yurdun her köşesini sulayan kanların karşılığıdır.
    bu sonucu, türk gençliğinin koruyuculuğuna bırakıyorum.

    ey türk gençliği ! birinci ödevin türk bağımsızlığını, türk cumhuriyetini, sonsuza dek korumak ve savunmaktır.

    varlığının ve geleceğinin biricik temeli budur. bu temel, senin en değerli (güven) kaynağındır. gelecekte de, yurt içinde ve dışında, seni bu kaynaktan yoksun etmek isteyecek kötüler bulunacaktır.

    bir gün, bağımsızlığını ve cumhuriyeti'ni savunmak zorunda kalırsan, göreve atılmak için, içinde bulunacağın ortamın olanak ve koşullarını düşünmeyeceksin !

    bu olanak ve koşullar çok elverişsiz olabilir. bağımsızlığına ve cumhuriyeti'ne kıymak isteyecek düşmanlar, bütün dünyada benzeri görülmedik bir yenginin temsilcisi olabilirler.

    zorla, ya da aldatıcı düzenlerle, sevgili yurdunun bütün kaleleri alınmış, bütün gemi yapım yerleri ele geçirilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve yurdun her köşesine eylemli olarak girilmiş olabilir.

    bütün bu durumlardan daha acı ve daha korkunç olmak üzere, yurdun içinde yönetim başında bulunanlar, aymazlık ve sapkınlık ve üstelik hayınlık içinde bulunabilirler. dahası, yönetim başında bulunan böyleleri, kişisel çıkarlarını, yurduna girip yayılmış olan (dış) düşmanların siyasal erekleriyle birleştirebilirler.

    ulus, yoksulluk ve darlık içinde ezgin ve bitkin düşmüş olabilir.

    ey türk geleceğinin genç kuşakları !

    işte bu ortam ve koşullarda bile ödevin, türk bağımsızlığını ve cumhuriyeti'ni kurtarmaktır.

    gereksindiğin güç, damarlarındaki soylu kanda vardır.
  • çağdaş türkçeye uyarlanması fikri ortaya çıkınca pek çok hatalı kelime seçimi ve anlamları birebir örtüşmeyen tümce çevirisi nedeniyle, vurgusu ve manası büyük ölçüde erozyona uğramış mükemmel hitabe. lakin mustafa kemal atatürk’ün seçtiği kelimeler o kadar doğru; vurgusu, ifadesi öylesine kesindir ki, hitabe’nin günümüzde aktarılış biçimi, bilinmeyen kelimelerin anlamlarını açıklamak fakat metni tamamen orijinal formunda muhafaza etmektir.
  • bal özümün oturup, biraz daha türkçeleştirdiği halidir. anlamayanlar belki okur da birşeyler anlar diyerekten bunu da sözlüğe koyayım istedim. şimdiden hanım koş çocuklar mesaj veriyor linkini kendim vereyim.

    ey türk gençliği,
    birinci görevin, türk bağımsızlığını, türk cumhuriyetini, sonsuza dek korumak ve savunmaktır.
    var olmanın ve geleceğinin tek temeli budur. bu temel senin, en değerli hazinendir. gelecekte de seni bu hazineden yoksun bırakmaya çalışacak, yurtta ve yurt dışında kötü yürekliler olacaktır. bir gün bağımsızlık ve cumhuriyeti koruma zorunluluğuna düşersen, göreve atılmak için, içinde bulunduğun durumun olanak ve şartlarını düşünmeyeceksin! bu olanak ve şartlar çok uygunsuz nitelikte belirebilir. bağımsızlık ve cumhuriyetine zarar vermek isteyecek düşmanlar, bütün dünyada eşi benzeri görülmemiş bir üstünlüğün temsilcisi olabilirler. zorla ve üç kağıt ile, aziz vatanın bütün kaleleri ele geçirilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi gerçekten zorla ele geçirilmiş olabilir. bütün bu şartlardan daha üzücü ve daha beter olmak üzere, memleketin içinde güce sahip olanlar kendini bilmezlik ve sapkınlık ve hatta kalleşlik içinde bulunabilirler. hatta bu iktidar sahipleri, kişisel çıkarlarını, zorla ele geçirip idaresi altına alanların siyasi amaçlarıyla birleştirebilirler. millet, yoksulluk ve çaresizlik içinde mahvolmuş ve halsiz düşmüş olabilir.
    ey türk bağımsızlığının çocuğu! işte bu haller ve şartlar içinde dahi, görevin türk bağımsızlığı ve cumhuriyetini kurtarmaktır! muhtaç olduğun güç, damarlarındaki asil kanda vardır!

    teşekkürler...
  • 600 sayfalik ve ek 300 belgeyle desteklenmis nutukun sonudur. ne yazik ki dilimizin kisa zamanda gecirdigi buyuk degisimle okunmayacak hale gelmis oldugundan, defalarca degistirilmistir. ve yine ne yazik ki, her degisimden sonra, biraz daha kirpilmis, dili biraz daha basit ve duz hale getirilmistir.

    elbette nutukun ve hitabenin yazildigi dille konusmasak bile en azindan bu belgeleri orjinalinden okuma olanagimiz olmaliydi; daha dogrusu bu yonde de tesvik edilmeliydik.

    okundugu zaman en sik verilen tepki, "vay be, adam taa o zamandan gormus memleketin ne hale gelecegini" gibisinden bir hayranliktir. tabii 70lerde, 80lerde buyuyen bizler 1930lara bile bir hindsight ile bakip hersey kendi acimizdan degerlendiriyoruz. oysa ki isin asli, ataturk muneccimlik yapmamis, gecmis tecrubelerini ve hatta o anda bile verdigi bir takim mucadeleleri dile getirmistir. zaten nutuk'un asil amaci da muneccimlik degil, millete gaz vermek veya ataturkun cesitli konulardaki vizyonunu aciklamak degil, kisa (evet 600 sayfa ama 1919'dan baslar) bir kisisel tarihi ve bir takim eylemlerinin savunmasidir.

    cumhuriyet kelimesini, fransiz devrimi ideallerinin hayranligiyla beslenen vatan kavramiyla degistirdiginiz zaman osmanlinin son doneminde yasamis ve kendi iclerinde bircok parcaya bolunmus vatansever subaylarin mucadelesini gorursunuz. daha sonra da yikilimis, fakir bir ulkenin bu icler acisi durumunun bile onlari amaclarindan saptirmadigini, vs.

    hatta cumhuriyet kurulduktan sonra dahi, "memleketi satmak isteyenler" ile daha devletci politikalar gudenler arasinda mucadeleler olmustur. kendileri de vatansever olan bir cok liberal, ekonomik gelisim icin yabanci yatirimlarin daha cok cekilmesi gerektigini savunurken, is bankasinin yatirim kararlarini denetleyen ismet inonu cok daha devletci bir tutum takinmis ve genelde de ataturk ona daha yakin durmustur. elbette bu mucadele esnasinda da retorik kacinilmaz olmus, kimileri ilkel, statukocu olarak etiketlenmis, kimileri de vatan haini. hakli veya haksiz, burada onemli olan gercek su ki, gunumuzde cereyan eden bu olaylar bile cumhuriyetin ilk yillarinda (aslinda cok daha oncesinde, ozellikle fransiz yatirimlariyla baslayarak) da vuku buluyordu. simdi tarihinizi bilmezseniz, elbette bunlari ilk defa oluyor sanarak ataturku de muneccim yaparsiniz, adami da mezarinda firil firil dondurursunuz.

    neyse efendim, genclige hitabe nutuk'un, tarihsel bilgi acisindan onemli bir kismi degildir elbet. ornegin onceki bolumde, cumhuriyet tarihinin cok onemli bir kismi olan istiklal mahkemelerinin ve takriri sukun kanununun gerekliligi anlatilir. bu ikincisi ozellikle ilginctir, cunku sanirim seyh sait ayaklanmasi sirasinda cikarilmis ve kazim karabekir gibi muhalefetin onde gelen isimlerinin karsitligina ragmen ataturke, istedigi herhangi bir basin yayin kurulusunu veya toplulugu kapatma hakkini tanimistir. ve beklendigi uzere bu olaganustu yetkiler, kazim karabekirin muhalefet partisi dahil, seyh saitle alakasi olmayan bircok muhalif ogeyi de ortadan kaldirmakta kullanilmis, basin yayin ozgurlugunu sifira indirmistir. istanbuldaki 14 gazeteden sadece 6si ayakta kalmis ve bunlar da hep ayni seyleri yazdiklari icin toplam tiraj sadece ve sadece 49 bine dusmustu. iste ataturk bu tip taktiksel manevralarin gerekliligini savunur, sonuclarini degerlendirir. elbette yanlidir ve baslarda ona destek olmus fakat sonradan yollari ayrilmis olan bircok insan biraz subjektif sekilde elestirilmistir ama zaten bu haliyle de cok onemli bir tarihsel belgedir.

    hitabeyle de bu savunmasini guclendirir, ideallerini gencligin yasatacagina dair olan guvenini (umudunu) belirtir. kendisinin verdigi ve yazildigi siralarda daha az siddetli de olsa halen vermekte oldugu mucadeleleri, yeni nesillerin de vermek zorunda kalacagini bilir. yine tekrar edeyim, bunun icin muneccim olmaya gerek yok; son derece pragmatik bir insan olan ataturk zaten bu kubilay olaylarinin, seyh sait ayaklanmalarinin da gosterdigi uzere, halkin egitiminin uzun zaman alacagini ve bu esnada istismarin ve tehlikenin her daim onemli bir unsur olacagini rahatlikla ongormustur. kendisi vefat ettigi zaman dahi, 16-17 milyonluk nufusun okuma yazma orani yuzde 20lerdeydi. bu arada cumhuriyetin ilanindan beri hem nufus artmis hem de bu oran yuzden 10dan 20ye yukselmisti tabii, bu cok onemli bir degisimdir. ama tamamlanmasi kusaklar surecektir.
  • disisleri bakanligi'nin cevirisi:

    "atatürk´s address to the youth:

    oh turkish youth!

    your first duty is to preserve and defend forever turkish independence and the turkish republic.

    this is the only foundation of your existence and of your future. this foundation is your most precious treasure. in the future, too, there will be malevolent people at home and abroad who will wish to deprive you of this treasure. if one day you have to defend your independence and your republic, you will not tarry to weigh the circumstances before taking up your duty. these possibilities and circumstances may be extremely unfavorable. the enemies nursing designs against your independence and your republic, may have behind them a victory unprecedented in the annals of the world. it may come to pass that, by violence and ruse, all the fortresses of your beloved fatherland will be occupied, all its shipyards captured, all its armies dispersed, and every part of the country invaded. and what is sadder and graver than all these circumstances is that the people in power inside the country may be blind, misguided. they may even be traitors. the men in power may join their personal interest to the political designs of the invaders. the country may be impoverished, ruined and exhausted.

    oh, child of turkey's future,

    even in these circumstances it is your duty to save turkey's independence and the turkish republic.

    you will find the power you need in the noble blood in your veins."
hesabın var mı? giriş yap