green

• ingilizlerin körpe, taze, hayatta henüz deneyimsiz anlamında da kullanabildikleri sözcük
• ot
• aynı zamanda bir parfüm ailesi. yeni kesilmiş çayır, çimen kokuları, hafif çiçeksi ama genelde yeşillikleri hatırlatan ferah bayan kokuları bu ailedendir. yaz günleri için uygundur. örnekleri; gucci envy me 2, estee lauder private collection olarak gösterilebilir.
• bir rem albumu..
• etimolojik olarak grow*'dan türediğine ilişkin sağlam kanıtlar vardır.
  
  *=ing. büyümek, gelişmek, yetişmek
• (bkz: rachel green)
• the fifth element isimli filmde chris tucker'ın başarıyla canlandırdığı ruby rhod tiplemesinin, "ok", "iyi" veya "güzel" anlamında kullandığı ve kullandırdığı kelimedir.. aynı kelime ayrıca "muhteşem", "çok seksi" ve yerine göre "harika" anlamlarına da gelebilir. ne kadar "yeşil" olunduğu ise ayrı bir tanımlama konusudur. (bkz: cool)
• kalitelidir, superdir, sanki orjinalinden dinlermissiniz gibi hic kulaginizi tirmalamazlar. grup uyelerinin her biri ayri ayri opulmeli tebrik edilmelidir. ama nacizane kanaatim sudur ki, biraz repertuar degisikligi yapsalar tadlarindan yenmeyeceklerdir. (bkz: baklava borek olsa her gun yenmez)
• müthis bi atheist parçasi...(bkz: elements)
• justin sullivan'ın navigating by the stars albümünden bir şarkı ve ayrıca (bkz: green and grey).
  
  green is what i see when i clone my eyes drifting out here
  the colour of the forests and the uniforms and the bottles of beer
  flying inlow above the cedar trees through the soaking air
  our voices raised high against the rotor blades and the beating of fear
  so long ago
  green is what i was last time i saw my family
  i was hungry then for anything and everything
  the world could throw at me
  then we were sweeping over lands that i never knew were there
  with half a pound of dope and cigarettes
  for the soldiers on either side
  of the burning bridge
  
  they slipped us out but i never went home
  driving timber on these mountain roads
  you skip a best and seven years go by
  
  tonight again i'll dream i'm walking across the room in the moonlight
  i'll throw the windows open wide, smell the falling dew outside