• hukumetin mafya liderini hapisten cikartmak icin af yasasi cikarttigi mafyatik bir ulkedir. hatta bu mafya babasi sosyal medyadan diledigi gibi muhaliflere tehdit ve hakaretler savurabilmektedir, cunku kendisinin dokunulmazligi vardir. ayrica iktidar partisinden ayrilanlar organize sekilde dovulurken, muhalefet parti liderleri linc ediliyormus ve linc edenlerin elleri opuluyormus polisler tarafindan kahraman ilan ediliyormus. duyumlar bu yonde.

    hatta bu mafyalar o kadar isi buyutmus ki, bir araba almak istesen ‘’dur bakalim bana da bir tane ya da paran coksa iki tane alacaksin’ diyormus. kendine ne aliyorsan bu mafyatik devlete de bir tane harac olarak almak zorundaymissin. araba almasan bile bu sefer de yol yapiyorlarmis, gecsen de gecmesen de sike sike odetiyorlarmis. aman aman uzak durun. cennet ulkem dururken boyle batakliklara bulasmayin.

    ekleme: anlamayanlar olmus. su ‘naif’ gonderiye atıfta bulunarak yazmistim:

    (bkz: #118390180)
  • yabanci yatirimci ve vergi toplama konusunda emsal teskil etmesi gereken ulke.

    gurcistan'da kucuk isletmeci ve freelancer olarak, 1 yil icerisinde kazandiginiz toplam gelir 100.000 dolar altinda ise, kendinizden baska calisaniniz yoksa, sadece %1 gelir vergisi oduyorsunuz. ustelik 95 ulkeyle de cifte vergilendirme anlasmasi var, fakat cifte vergilendirme anlasmasindan faydalanmak icin 1 takvim yili icerisinde 183 gun gurcistan'da bulunmaniz gerekmekte. gurcistan disina fatura kesiyorsaniz kdv zaten yok. saglik sigortasi primi yabanci uyruklular icin zorunlu degil, muhasebe hizmetleri ucretleri aylik paketlere gore 150-350 lari araliginda.

    peki neden gurcistan boyle bir seyi yapiyor? amaclari freelancerlari ulkelerinde toplayip, merkez bankalarinin doviz rezervini arttirarak doviz uzerinde daha cok kontrol alani yaratmak, per capita'yi yukseltmek ve ab uyeligine daha cok yaklasmak icin. 6 ay orada yasayacak olan freelancerlar ulke icerisinde mal ve hizmet alimi da yapacagindan dolayi ulkelerinde ciddi bir refah artisi da olacak. sadece 2 freelancer'in gelirinin ortalama 200.000 dolari buldugu bir ortamda gurcistan ekonomisi ve bankalari icin sahane bir miktar.

    ekonomiyi sadece faiz arttirmakla, vergi arttirmakla, ek vergiler koymakla duzeltebilecegini sanan, liyakatli ekonomist bazi sahislara ornek ve ibret olsun diyecegim ama, olmayacak biliyorum. sigorta primini zorunlu kosan, %20 ve %40 gelir vergisi orani uygulayan bazi ulkeler de surekli disariya yatirimci ve freelancer kacirmaya devam ediyor, ulkeye girecek doviz kaciyor.

    edit: arkadaşlar debeye girmesini beklemiyordum bu entrynin, görünen o ki türkiye'deki vergi ve ekonomi politikasından herkes dertli. mehmet şimşek büyük hayalkırıklığı yaşatmış olsa da yurtdışına hizmet faturası kesip ülkeye döviz sokan şahıs şirketlerine teşvik ve vergi indirimi yıllardır yok zaten, bir de üstüne paypal gibi ödeme sistemlerinin kapanması, bu sektörde part time işler yapıp cebine ayda 250-300 dolar koyan öğrenciler ve genç girişimcileri de zora sokup asgari ücrete yurtiçi piyasaya yöneltmeye zorladı. o kadar çok genç nüfusumuz var ki bu ülke bir pakistan, bir hindistan kadar olamıyor mu? hem genç işsizliği azaltır, hem sisteme yeni mükellefler ekler, hem ülkeye döviz kapısı yaratırdık. bu ülkenin 20-40 yaş arası genç jenerasyonu ve bilişimi bilen, alanında ilgili bir üniversite eğitimi almış bir ekonomi bakanına ihtiyacı var. reisi ikna ederseniz sizin için kendimi feda etmeye hazırım. `::)`
  • şubat’ta başlayan rus akınının eylül’de arşa çıktığı, zaten kırılgan iç sosyal ve ekonomik dengesinin bozulmaya başladığı, yakında siyasi dengenin de bozulacağını görmek için kahin olmaya gerek olmayan ülke.

    rusya kimsenin komşu olmak istemeyeceği bir ülke. bunun birinci sebebi imparatorluk hülyasından vazgeçmemesi. rus'un taktiği çok basit ve çok sıradan: bir yere rus doldur, onlar huzuru bozsun, sonra huzuru bozanları "korumak için" oraya gir. kazaklar boşuna korkmuyor, gürcistan'da bu görüldü ve baltık ülkeleri de aynı şekilde tehdit ediliyor.

    ruslar boktan bir millet. benim için birinci sırada araplarla beraberler. eski fransızlar gibiler mesela, herkesin rusça bilmesi gerektiğini filan düşünüyorlar ama bu kadar değil. gittikleri yerde biz türkler gibi ortama karışmak yerine kendilerini olduğu gibi götürüyorlar. hadi yerele saygı yok, anladık. insana da saygı yok. gece üçte bağıra bağıra parti yapıp "yatıyoruz ananızı avradınızı sikeyim" dedirtiyor, sonra zaten sarhoş kafayla hır gür çıkarıyorlar.

    en komik ve önemli olansa şu: bunların "muhalifi" de nihayetinde rus. "kaçtığı" rejimi arıyor ve bekliyor arkasında.

    -

    bu bilgilerle gürcistan'a döneyim. ülkede hatırı sayılır bir rus popülasyonu oluştu dedim. sokakta önceden bire beş rusça duyuluyorduysa şimdi bire bir oldu oran. paralılar avrupa'ya gitti, az paralılar türkiye'ye filan geldi, hepten boktan olanlar gürcistan veya ermenistan gibi yerlerde. nüfusu dört milyon kadar olan gürcistan'da bir milyon rus vardır şimdi - eksiği var da fazlası yok bu tahminin. ve gelen öyle geçici olarak filan gelmiyor ülkeye. arabasına atlıyor, alıyor itini, eşini, çocuğunu filan ve öyle geliyor.

    bunun direkt sonucunun ne olduğu belli. ülkeyi boka sokacak olansa ikinci sonuç:

    bir ülkede mobilizasyon, yani seferberlik ilan edilmişse görevden kaçan vatana ihanetten yargılanır. bunlar toplanır ve yargılanır, yasaya göre hapisle veya idamla cezalandırılır. rusya ise şimdi "kaçanlara" dokunmuyor. gürcistan sınırında bildiğin kilometrelik araç ve insan kuyruğu var. yani putin sözde mobilizasyon dedi ama özde böyle bir şey yok.

    şu bilgiyi ekleyelim: zaten durumu olan şubat ve sonrasında ülkeyi peyderpey terk etti. şimdi "kaçanlar" putinci kesim. öncekiler de çok farklı değil ya, şimdikilerin tümü öyle. ve bunlar dazır dazır iki artı bir ülkeye gidiyor:

    gürcistan, türkiye ve kazakistan.

    bunun sonucu ne olacak? bana göre putin 2008'de bitiremediği işi bitirmeye bakıyor. gürcistan'a savaştan kaçan, savaşmak istemeyen değil gelecekte "korunması gereken" ruslar geliyor. bunlar bizim afganlar gibi: aralarında kadın yok şimdi. çocuk yok. eli silah tutacak genç erkekler bunlar.

    daha da güzeli: hadi iki aylık paraları var diyelim. sonra? ceplerindeki para bitecek. gürcistan göt kadar yer, kendi halkını doyuramıyor daha. özellikle şehirlerde kiralar bok gibi arttı ve oteller doluyor. peki, otele para veremeyince ne olacak? yemek yemesi lazım bunların. bir senede %20'den fazla artan nüfusa yemek mi dayanır?

    ülkede ruslar aleyhine konuşmalar çoktan başladı. sokakta tartışmalar dolu. "savaştan kaçan mazlumlar" ülkeyi rusya'ya şikayet etmeye başladılar bile.

    yarın bunların parası bitince ne olacak?

    klasik. suç artacak, failler de belli. sonra ruslara karşı hareketler olacak. bu "kaçan" mazlumları korumak için de putin artık hükumet mi değiştirir askeriyle girip yoksa direkt ilhak mı eder, o da kendi seçimi.

    bu arada, bu putin'le alakalı bir şey değil. rusya bu işi devlet siyaseti olarak görüyor. yani putin gitse de rusya'nın davranışı değişmeyecek.

    gürcistan, ukrayna sonrası (tekrar) birinci mesele olacak. osetya referandumu için "az durun amına koyim, şu işi bitirelim sizle sonra ilgileneceğiz" dedi adamlar. o da bahanesi olur artık. osetler referandum yapar, gürcistan tanımaz (de facto durum bu zaten), sonra tiflis'te ruslara eziyet ediliyor olur ve bu sefer tiflis'in kapısında durmak yerine içine girip bir ayastefanos anıtı da buraya dikerler.

    ukrayna nüfusu 40 milyon civarı, oradaki "başarısızlık" biraz da nüfus yüzünden. gürcistan ise 1.5 milyonu tiflis'te, kalanı köylere filan dağılmış 4 milyon nüfusa belki sahip. kimse bilmiyor, devlet bile bilmiyor nüfusu. anlayın. yani bunların direnme şansı da yok. ancak ellerine atom bombası verecekler, gürcüler de onu atacak da ülkeyi koruyacak. en baba silahları da versen eti budu belli yani, bir bok olamaz. zaten osetya üstünden doğudan, abhazya üstünden de batıdan girecek ruslar. bitecek gidecek.

    bir ülkenin yok oluşunu izliyoruz gibime geliyor. göreceğiz.

    sonradan ek: milyon deyip abarttım resmen diye düşündüm de tiflis, kutaisi ve batum'da adım başı rus var. yine de yarısı demek daha doğru şu anda sınırda olanlarla beraber. mesajlar da kapalı, kendim düşünmesem böylece kalacaktı bak.
  • tüik verilerine göre türklerin pasaportsuz olarak gidebileceği -yavru vatan kıbrıs dışında- tek ülke olması sebebiyle en çok ziyaret edilen ülke olmasının garibime gitmediği ülke.

    adamlar canı sıkılınca rize trabzon'dan çıkıp batum'da casinoya, ucuz benzine, karıya kıza gidiyor.
  • büyük babaannemizin, uzun yillardir bizimle olan yatılı yardımcısı gürcü. sanırım yaşı 60'a yakındır.
    geçenlerde kalabalık bir aile gününde bulaşık makinesi dolunca elde yıkamaya başladım artanları. "ben yapayim" dedi, yok otur sen daria" dedim. ama oturmadı.
    sohbet ediyoruz.
    "sen nasıl hızlı tabak çatal kurulanır biliyor musun" deyip gülerek gösterdim. (hakikaten elim hızlıdır)
    "aaaa sen nereden biliyorsun" dedi.
    "gençken turizmde çalıştım daria, orada öğrendim. her gün binlerce tabak, çatal bıçak geçerdi elimizden. günde 3-4 saat uykuyla çalışırdık. sabah 6.30 gibi açık büfe için çalışmaya başlar, gece 3 gibi barları kapatır, temizlerdik. tatil köyüydü" dedim

    "ooo biz hiç bilmiyoruz öyle şeyleri" dedi.
    "nasıl? sizin yoğun çalıştığınız hiç olmadı mı?" dedim..
    "yok yok, çalışan az çalışırdı. istemeyen çalışmazdı. ben gençken çalışmadım hiç" dedi.
    "e nasıl yaşadınız? para?" dedim
    "komünistler" dedi.

    anlattığına göre çok rahat yaşamışlar rusya dağılana kadar.
    "herkesin evi ve arabası vardı. her yaz tatile giderdik. okumak isteyene devlet üniversite boyunca para verirdi. çalışmak isteyen çalışırdı, ama az çalışıyordu çalışan da. istemeyen çalışmazdı ama herkes rahat yaşardı. hastane, okul, market, her şey neredeyse bedavaydı" diye anlattı.

    oğlu gürcistanda hapiste şu an, sanırım bazı illegal işlere bulaşmış. gelini ve torurununa, burada kazandığı parayla bakıyor 10 senedir. hasret çeke çeke...

    nereden nereye...
  • ön edit: otomobiller ile ilgili entrylerimi şuradan okuyabilirsiniz (bkz: #121627668)

    bu sene ocak ayının ortalarında gidip şubat başı dönmüş biri olarak, kendi aracıyla gidecek olanlara birkaç tavsiyede bulunmak istiyorum. entry başında şunu belirtmek isterim; ben turistik bir gezi için değil, zorunlu bir sebep yüzünden gittiğim için turistik bilgi isteyenleri hüsrana uğratmış gibi olmayayım.

    ben bu yola, kendi aracımı rusya'da bıraktığım için yine 20 yıllık dostum fiat brava aracım ile çıktım.
    rusya'dan gelip antalya havalimanına indikten sonra eve gitmeden ilk işim aracım üzerine bir vekalet çıkarmak oldu yurt dışı için. çünkü araç benim üzerime kayıtlı değildi. başkasının aracıyla yurt dışına vekalet olmadan çıkamazsınız. aracın resmi sahibi ile notere gidip, "araç yurt dışına çıkabilir" vekâleti almanız gerekmektedir. aracın üstüne kayıtlı olduğu kişi 65 yaş üzeri ise, herhangi bir sağlık ocağından bu kişi için, "akli dengesi yerindedir" diye rapor almanız gerektiğini belirteyim. yoksa noter vekalet vermiyor. aracınızın üzerinde haciz olması yurt dışına çıkışa engel değil fakat yakalanması var ise çıkamazsınız zaten. herhangi bir trafik kontrolünde arabayı altınızdan alırlar. ayrıca aracınızın geçerli bir sigortası ve muayenesi olmak zorunda. bunun dışında yapacağımız herhangi bir resmi işlem yok. benim gittiğim zaman pcr testi isteniyordu ve gürcistan'a girdikten üç gün sonra tekrar yapılması talep ediliyordu. buna uymayana da çıkışta sağlam geçiriyordu arkadaşlar. ayrıca ülkeye girmeden önce online bir giriş formu var, onu doldurmanız yeterli.

    bundan sonra yapacağınız tek şey sınırdan geçiş saatlerini hesaplamak ve ona göre yola çıkmak. navigasyonun verdiği tahmini varış saatine çok güvenmeyin, üstüne üç beş saat daha ekleyin siz. benim gibi antalya'dan bir kış günü çıkıp gitmeye kalkarsanız yol tahmin ettiğinizden çok daha uzun sürecektir. özellikle sabah erken saatlerde ve hafta içi geçerseniz sınırda çok beklemezsiniz. benim gittiğim dönem bomboştu ve tek geçiş yapan binek otomobil bendim tırlar hariç.

    yolculuk sırasında çektiğim ve sıraya uygun birkaç fotoğraf yükledim:

    görsel
    görsel
    görsel

    antalya'dan akşam 20:00 civarında çıktım ve hopa'ya ertesi gün 21:00 sularında varabildim. o dönem nurdağı'nda insanlar yolda mahsur kalıyordu ve karayolları ekipleri zorunlu olmadıkça şehirler arası yolculuk yapılmamasını söylüyordu. fakat bu yolculuk, benim gidişimin zorunlu olmasından kaynaklanıyordu. yollar o kadar kötüydü ki, konya cihanbeyli arasında tipiden durduğum halde rüzgar arabayı sol tarafa doğru, zemindeki buz yüzünden yavaş yavaş götürüyordu. hopa'ya geldiğimde bir metre gidecek halim kalmadığı için kendimi küçük bir otele atıp sabah erken saatlere kadar dinlendim. 340 bin kilometredeki fiat brava dağa taşa meydan okuyordu resmen. mesleğim oto tamirciliği olduğu için bagajda tüm alet ve ekipman var her zaman olduğu gibi. hem kendim için, hem yolda kalan diğer insanlara yardım etmek için yıllardır bagajda durur bu alet edavat.

    sarp sınır kapısına giriş yaptığımda kimse yoktu. pasaport kontrolüne girmeden 100 metre geride sol tarafta yurtdışı çıkış pulu satılıyor. benim gibi kapıya kadar gidip kar buz içinde yürüye yürüye geri gelmeyin. birçok kez sarp kapısından çıkış yapmama rağmen ilk defa yurt dışı çıkış harcını ödemeyi unuttum.

    görsel

    gürcistan'a pasaport ya da kimlik ile geçebilirsiniz. bu tamamen sizin tercihinize kalmış bir şey. ikisinde de uygulanan işlem aynı. ben hiç kimlikle çıkmadım fakat kimlikle çıkanlara bir form doldurtuyorlar hemen orada. çıkış yaparken ve gürcistan'a girerken herhangi bir sağlık sigortası sorulmuyor fakat aracınız için sigorta şart. nereden alacağım diye sormayın, gürcü kapısını geçince yapışıyorlar zaten.

    türk kapısında görevliler gerçekten çok ilgileniyor ve insana insan gibi davranıyorlar, gürcü kapısında ise durum öyle değil. kendinizi sanki hapishaneye giren suçlular gibi hissedebilirsiniz. azarlama, bağırma, anırma ne ararsanız var. açık bulsak da birşeyler koparsak modunda herifler. ben geçerken arabanın içini fiziksel olarak türk tarafında aradılar fakat normal bir trafik kontrolünde yapılan aramanın hemen hemen aynısı. gürcü tarafında ise bagaj açtırıp kapattılar. bu kadar. gürcü kapısındaki polislere ruhsat, pasaport, varsa vekalet, yeni tip ehliyet ve isteniyorsa pcr testini toplu halde verin. tek tek veririseniz sinirleniyor abiler.
    işlem orada bitiyor ve birkaç metre gidince direkt sigortacıların kucağına düşüyorsunuz. elli kişi geliyor üstünüze. aralarından birini seçip mecbur sigortayı yaptıracaksınız, çünkü polis takipte. direkt basıp giderseniz durdurup size sigorta soracaktır ve cezayı yersiniz. ben 15 günlük 200 türk lirası gibi bir rakama yaptırdım. sigortayı yaptırdıktan sonra ihtiyacınız acil değilse döviz çevirisi yapmayın. batum içerisinde kurlar daha uygun. ocak ayında kurlar bu şekildeydi batum içerisinde. evet türkçe yazıyor. her yerde türkçe yazıyor zaten görsel.

    sınırı geçip sigorta yaptırdıktan sonra durup çektiğim iki video;

    https://streamable.com/8sn44h
    https://streamable.com/71h9hd

    batum'a girince yollar tamamen buzdu gittiğim dönem. ilgilenip yolu tuzlayan falan yok yani. memleketin neyi düzgün ki yolu düzgün olsun. alın size bir video daha. küfür olduğu için sesi kapattım :)

    https://streamable.com/qcw7ui

    batumda oteller pahalı. ben rusya'dan batum havalimanına gelecek olan fakat uçağı rötar yapan bir arkadaşım için üç gün beklemek zorunda kaldım ve üç gecelik toplam 150 gürcistan larisi ödedim. kaldığım otel odası şu şekildeydi görsel. yol kenarında olan standart üç yıldızlı oteller bunlar. üç gün mecbur batumda biraz gezdim dolaştım. yakınlarda bir kilise var, karadenize kıyısı vs. kış sezonu fazla gidilip görülecek yeri yok.

    görsel
    görsel
    görsel
    görsel
    görsel

    batumda birçok şey pahalı arkadaşlar. az biraz alkol ve sigara ucuz. yakıt türkiye'den çok daha uygun. özellikle lpg'li bir otomobil sahibiyseniz yaşadınız. lpg çok ucuz fakat bir konuda dikkat edin; dolum ağızları ülkemizdeki gibi değil. bizim arabalara uygun olan yerler var fakat bulmakta çok zorlanırsınız. batum için konum bilgisi şurada: https://maps.app.goo.gl/zp4cnucucp7hkgf97

    batumda bizim işler hallolur diye düşündük fakat olmayınca tiflis yolu göründü bize. gece yarısı ani bir kararla arkadaşımla beraber düştük yollara. düşmez olaydık. yolları eskiden de berbattı şimdi daha berbat olmuş. tam isimlerini bilmiyorum ama uzun bir rampa çıkıyorsunuz bir yerde, inanın yolda araba çukura girip çıkmıyor, resmen zıplıyor havaya. çamur, pislik, işaret levhaları yok, aydınlatma hiç yok.. batum sonrası ve tiflis öncesi yol düzgün fakat bir o kadar da insana illallah ettiriyor. yollar genelde tek şerit.

    tiflis içinde trafik kurallarına uyuyorlar ve şehir daha derli toplu. batum ve şehirler arası yolları kadar bakımsız değil. biz yine günlüğü 50 lari olan bir otele yerleştik. işimiz iki gün sürer, bitince direkt antalya'ya basar gideriz diye tahmin ettik fakat öyle olmadı. yedi gün beklemek zorunda kaldık. kafa olarak çok yorulduğumuz için ve istek olmayınca pek gezip dolaşmadık otel etrafı dışında.

    görsel
    görsel
    görsel
    görsel
    görsel
    görsel
    görsel

    bu da benim efsane:) garibim ukrayna'ya gitti, rusya'nın novosibirsk şehrine gitti, türkiye'de görmediği şehir kalmadı ve halâ tık demeden yoluna devam ediyor. ha bir de geçenlerde sivas ve yozgata gidip geldim. satayım dedim satamadım, kalsın dedim benimle ölsün gitsin. yaz sonu tekrar antalya'dan novosibirsk'e gidecek. görsel

    bizim gürcistan macerası gelen mutlu haberle son buldu ve telefonu kapattıktan sonra hazırlanıp çıkmamız bir saat sürdü. o kadar bıktık artık. tahminimce en uzun mesafeyi hiç uyumadan gelmiş olabilirim. antalya'ya kadar geldim tiflis'den. üstüne birde beni pek sevmeyen alacabel geçidi çıktı önüme. daha önce orada iki kez kalmış biri olarak yanımdaki kıza "bak burayı geçelim kesin kalacağız, burası beni hiç sevmez" diyorum, kız ise "tanrı bizi anlıyor merak etme geçeriz birşey olmaz" diyor. bi kaldık orada, dedim "seni seviyor olabilir de beni hiç sevmiyor galiba".. oldum olası o alacabel geçidini hic sevmem ve kendisi de beni sevmez. tiflis'den çık gel antalya sınırları içerisinde kal.

    tam kaldığımız an ve iki saat bekledikten sonra zincirle çıkıp gittiğimiz videolar.

    https://streamable.com/g6g5u4
    https://streamable.com/slkco6
    görsel

    16:00 civarında tiflis'de başlayan dönüş yolculuğumuz, ertesi gün 02:00 civarında son buldu. 34 saat gelmişiz. manavgata girdiğimiz saatlerde (23:00), kar buz tipi bitti ve yerini şiddetli yağmur ve fırtınaya bıraktı. bu sebepten bir saat gecikmeli olarak saat 02:00 civarında direkt konyaaltı sahiline gittik ve yolun yorgunluğunu iki bira içerek attık sabah saatlerine kadar.. bir gram da uykumuz gelmedi..
  • güzel memlekettir. bir süredir uzaktan çalışarak yaşıyorum burada.

    vize istemiyor, 365 gün kalabiliyorsunuz. 365 gün sonra sınırdaki bir ülkeye gidip 1-2 gün takıl dön, tekrar 365. hatta expat gruplarına girerseniz(facebookta expats in tbilisi), ermenistan'a border run yapacak var mı falan diye arada yazarlar.

    uzun süre kalacaksanız zaten geçici oturum kovalamaya bakın. yardımcı olan danışmanlık ve avukatlık firmaları var. yazılımcı falan olarak uzaktan çalışarak takılacaksanız, zaten 6 ay kalışta burada vergi mükellefi olacaksınız.

    herkes şarabını över, ama çayı da peyniri de eti de çok lezzetlidir. yollarda meyve sebze satan ninelerin yanından geçtiğinizde meyveler buram buram kokar.

    şarap için saperavi üzümü meşhurdur. saperavi ile çeşitli şaraplar yapılır ama dry red veya semi sweet bir tane kırmızı şarap aldığınızda herhangi bir yerden, üzmez.

    amber veya turuncu renginde de şarapları var, qvevri adı verilen kilden saksılarda yaparlar, bu da gürcistan'a özeldir yanlış bilmiyorsam.

    ulaşım için bolt uygulaması iyidir. avrupa'nın uber'i. premium çağırırsan passat, sonata, camry, fusion gelir, normalinde prius. ekonomide ne geliyor bilmiyorum. tesla veya xl araç çağırmak da, evcil hayvanla binebileceğin araçları çağırmak da mümkün.

    10-15 dakika yol genelde 2-3 dolar tiflis'te, premium seçtiğimde. trafik çokken taksici beni almaya 20 dakikada gelip, 15 dakikada bıraksa bile 4 dolar falan. daha dün tecrübe ettim bu kadar yoğunluğu yeni yıl sebebiyle.

    özetle güzeldir yaşanır. ev fiyatları savaş sebebiyle 2x 3x yapmış, gruplarda gördüğüm kadarıyla milletin 300 dolara tuttuğu evler 800 olmuş. artık nerelerde kalıyorlar bilmiyorum ama 800'e bulsam direkt atlarım sanırım. vake veya saburtalo bölgesinde eli yüzü düzgün, minmum 5'inci katta 1+1'ler 1000 dolardan aşağı değil. myhome.ge'den bakabilirsiniz. ya da airbnb'den bakın ama fiyatın bi %20-30'unu çıkarın airbnb'den.
  • gün itibarıyla iktidar partisi tarafından yabancı ajanlar (aka dış mihraklar) yasası tonla protestoya rağmen geçen ülke.

    yasa özetle "gelirinin %20'den fazlası uluslararası bir organizasyondan veya yurt dışındaki bir kuruluştan geliyorsa sen iç mihraksın, senin de ananı belleyeceğiz" diyor. rusya'da ve de facto güney osetya'da bulunan, macaristan'da kapıdan dönen bu yasayla bizdeki foncu lafının gerçek bir karşılığı var (ki o başlıktaki entrime de bir bakın, belki
    bir ışık yanar).

    yani?

    allah'tan gürcülerden şengen istemiyorlar, türkiye yerine avrupa'ya kaçacaklar. hoş, kaçacak olanlar da kafası çalışan kimseler. şengen isteselerdi de bize gelseydiler daha iyiydi.

    2022'de, "savaştan kaçan" rusların ülkeyi istilası, rus yanlısı hükumetin bu hareketiyle gürcistan'ı de facto olarak rusya'nın bir parçası yapmada bir diğer adım. "türkiye düzelirse çevresi de düzelir, fenerbahçe şampiyon olursa türkiye düzelir" diyorum ama ne fenerbahçe şampiyon olacağa benziyor, ne etrafımız düzeleceğe. allah yardımcımız olsun, rusya'yla tekrar kara sınırımız var. ne yazık ki.

    -

    sonradan ek: yasanın iki versiyonu var. birinde stk'lar ve medya, diğerindeyse bireyler de bu yasaya tabi. yani gittiniz, çiftçi olarak ab fonu bulup destek aldınız. evinizde televizyon bile yok, gürcistan kurulalı beri oy da vermediniz. çiftçilik yaptığınız için ajansınız. hangi versiyonun geçtiğini ne ingilizce ne gürcüce kaynaklarda bulabildim.

    cumhurbaşkanı "ben böyle yasayı onaylamam" dedi, büyük ihtimalle de veto edecek ama demokrasilerde çareler tükenmez malum. bugün yasa geçti, uygulanabilmesi için biraz daha süre geçecek ama komşuda işler fena, daha fena olacağını kestirmek de zor değil.

    sabahından ek: 5 dolar için maymunluk yapan yutubırlar da yasaya göre dış mihrakların ajanı ama rusçulara göre soros moros. yutubır diyorum yutubır, namussuz şerefsiz. kaç lira alıyorsun da 20 yaşında, belki apolitik bebeler bile dış mihrak senin için lan, söylesene piçin evladı?

    kimseden tiksinmedim fakir kapitalistle rusçular kadar. liboşlar bile bu ikisinden evla, öyle tiksiniyorum.
  • dogu karadeniz yaylalarinda huzurlu bir tatil gecirme hayalleriniz yavas yavas suya düserken bir anda imdada yetisen guzel ulke. internetten yaptigim arastirmalar sonucu dogu karadenizin guzel yaylalarında (pokut, gito vs.) birkac dag evinde konaklayabilecegimi ogrenince heyecanla fiyat sorup, rezervasyon yaptirmak icin telefon actim. maalesef heyecan kisa surdu. geceligi 70 liraymis, sadece kahvalti dahilmis, yaylaya cikmak icin ozel arac gerekmis, onlar alırlarmis ama tek yon 80 liraymis... bunlarin ustune gelsende olur gelmesende tavrindaki konusmalarda cabasi. google earth’i acip etraftaki civar yaylalari incelerken birden mouseyi fazla oynatmisim, birden artvin’i gecip gurcistan’a geldim. iste o anda bir isik yandi kafamda. ankara’dan taaa tiflis’e kadar 23 saat surecek otobus yolculugunun bilet fiyatinin sadece 70 lira oldugunu da ogrenince hic dusunmeden yola cikmaya karar verdim. (donuste ucak kullanmanizi tavsiye ederim. ayni yolu otobusle 23 saat geri gelmek eglenceli olmayabilir)

    cevrenizdekilere “ben gurcistan’a gezmeye gidicem” deyince tepkiler genellikle soyle oluyor:
    - ne isin var olm orda bobregini calarlar walla
    - daha savastan yeni ciktilar, tehlikelidir cok gitme ne isin var
    - dikkat et hırsızı bolmus, calmasınlar herseyini…..
    …bu liste boyle sacma sapan uzar gider….hic kulak asmayin yola devam edin.

    geceligi 20-25 liraya tiflis’te kalabileceginiz hosteller mevcut ama couchsurfing.com ‘a girip gürci bir aileye misafir olma sansini da deneyebilirsiniz. ben oyle yaptım 8 gun boyunca hayatimda gordugum en misafirperver insanlarla, cok lezzetli yemeklerini yiyerek, ev yapimi sahane saraplarini icip toast yaparak, beraber ulkelerini gezerek, sohbetler ederek mukemmel bir tatil gecirdim. evime dondugumde, cantama sikistirdiklari ev yapimi 2 litrelik kola sisesi icine doldurulmus kirmizi sarabi icerken o kucuk, guzel ulkeyi nekadar cok ozleyecegimi fark ettim.

    bu deneyimi cektigim bir kac fotografla ozetleyecek olursam:

    http://fc03.deviantart.net/…_by_no_data-d30rfrl.jpg
    http://fc07.deviantart.net/…_by_no_data-d30q7qw.jpg
    http://th07.deviantart.net/…_by_no_data-d30qom0.jpg
    http://fc02.deviantart.net/…_by_no_data-d32fft5.jpg
    http://th04.deviantart.net/…_by_no_data-d313nzv.jpg
    http://fc00.deviantart.net/…_by_no_data-d33d1qr.jpg
    http://naim.acwtn.com/…0/untitled-41-fotokritik.jpg
    http://naim.acwtn.com/…main/2010_10/untitled-29.jpg
    http://naim.acwtn.com/…/main/2010_10/untitled-2.jpg
  • doğu karadeniz abazanlarının hafta sonu enerjilerini atmak için gittikleri ülke. sorsan hepsi cennetlik, hepsi müslüman, başı açık türk kadınlarının hepsi şeytan. bir de dönünce polis rüşvet aldı bizden diye ağlıyor beyinsizler. sikiniz kopsun, gürcü polisler siksin sizi inşallah.
hesabın var mı? giriş yap