• "ruhları nemlendiren haz veya ölümdür. biz onların ölümünü yaşarız, onlar bizim ölümümüzü yaşar." demiş feylesof heraklit ağbimiz.

    şöyle bir şerh düşmüşler bu lafza: heraklit döneminde nemlenmek ve uyku, ruh için bilinçsiz ve kötü bir durumda olmak anlamına gelir: "ruhu nemli olan biri, sakalı bitmemiş bir çocuk tarafından nereye götürüldüğünü bilmeyen sarhoş gibidir, yalpalar durur." bilinçsiz ruh, nemli ve ıslaktır. bedensel hazların ve tutkuların bedelini ruh nemlenerek öder.

    enteresan bir yaklaşım. nitekim insan, ruhi bir daralma hissettiğinde de ağlar, içi ve gözleri nemlenir. cağnım gözyaşı hariç, eşyadaki nemlilik ve ıslaklık benim de pek hazzetmediğim hâllerdir. meğerse antik bir uyuzlukmuş. nemli ortamda ciğerim sıkışır, ıslak bir şey gördüm mü hemen kurulayasım gelir. havayı nemlendiren lodos da, kemikleri sızlatır, nefes almayı zorlaştırır. rutubetli mekânlar morali süründürür, eşyayı çürütür. uzun süre ıslak kalan şey de kokar, bozulur, büzüşür.

    ben ıslaklığın tuhaf etkisini sadece suyun içinde olduğum zaman hissetmem. suda olan ıslak olmaz zaar. sudan çıkmış olan ıslaktır. velhasıl, sudaki için bir müşkül yok. sudan çıkan için durum sakat. öyleyse, sudan çıkanın yapması gereken hemen kurulanmak. karaya ve havaya uygun hâle gelmek. demek ki ruh nemlendiği vakit, onu da kurutmak gerek. ne ile? ruh havlusu veya ruh kurutma makinesi ile...

    eşyanın tabiatı, somut olan her eşyanın soyutu da mevcut, hatta yanında hediye. eşyaya bu gözle bakanlar, ne saçlarını ne de ruhlarını kurutmakta zorlanırlar, diye düşündüm ben şimdi şu tuzu kuru hâlimle. hah sahiden, tuz da kuru olması elzem bir malzeme.
  • m.ö 6 yy. da ephesos'ta doğmuş yunan filozofları içinde en çok tanınanlardan biri olan güzel şahsiyet.
    herakleitos bugün bile anılan iki şey söylemiştir. biri ''görünenden güçlüdür görünmeyen bağlantı'' ; ikincisi ise ''aynı ırmağa iki kere girilemez.''
    benim için bunlar kadar güzel olan bir sözü de: ''zordur tutkularla savaşmak, ruhla ödenir.''
  • "değişmeyen tek şey değişimin kendisidir."
  • "varlık oluştur" görüşünü savunan, en orjinal filozoflardan birisidir.
  • efesliler'in sorduğu "barış ve dirlik içinde nasıl yaşanabilir?" sorusuna bir bardak su alıp, üzerine arpa unu serpip, içip ve çekilip giderek mecazi cevap veren filozoftur. mecazın anlamı; "elinizde bulunanla kanaat edin. isteklerinizi değil, ihtiyaçlarınızı ön planda tutarsanız, kendinizi ve kentinizi barış ve dirlik içerisinde yaşatabilirsiniz."
  • "evrende, yasayan da olen de, uyuyan da uyanık olan da, genc de yasli da ayni seydir. her biri yer degistirir ve oteki olur."

    herakleitos
  • herakleitos'a gore bilgi edinmenin uc yolu vardir:

    "1. baskasindan ogrenmek.
    2. kisisel deneyimlerle edinmek.
    3. insanin kendi arastirmasi, bilgiyi icinden devsirmesi."
  • efesli herakleitos (i.o. 540-480), deneydisi felsefenin en buyuk dusunurudur.

    gunumuzun bir cok bilimsel gerceklerini, deneysel bilimden yuzyillarca once, sasirtici bir sezisle kavramis bulunuyordu. cagdaslarini oylesine asmisti ki iyice anlayamadiklari icin ona "karanlik" adini takmislardi. cagdaslari bir yana, koca sokrates bile, kendisine herakleitos un yapitini okuyan euripides`e soyle demis: anladiklarim cok guzel, oyle saniyorum anlamadiklarim da. herakleitos`un derinligine inebilmek icin deloslu bir dalgic gerekiyor.

    herakleitos"un etkileri de pek yaygindir. stoa okulu, herakleitos`tan yola cikmisti. logos ogretisi, stoa araciligiyla, hristiyanliga aktarilmistir. goethe, holderlin, nikolaus, ona pek cok seyler borcludurlar. hegel, herakleitos"un lojigime almadigim tek sozu yoktur, diyor. nietzsche soyle demektedir: dunyaya her zaman gercek gerekecek, oyleyse her zaman herakleitos gerekecek.

    soylu bir ailenin buyuk ogluymus. buyuk ogula kalan kral rahipligini kucumseyerek kardesine birakmis. yurdunda rejim degistirecek kadar gucluymus, tiran melankomas`i tiranligi demokrasiye birakmasi icin kandirmis. ama demokrasi de hosuna gitmemis ve yalnizligi yegleyerek bir koseye cekilmis. efesliler kendisinden yasalar yapmasini istedikleri zaman karsilik bile vermemis onlara. bir gun artemis tapinaginda cocuklarla asik oynuyormus. kendisine saskinlikla bakanlara: ne sastiniz reziller, demis, sizinle birlikte devleti yonetmek daha mi iyi sanki?

    herakleitos, coklukla birlik arasindaki kokten iliskiyi sezen ve butun seylerden bir sey, bir seyden butun seyler diyebilen ilk dusunurdur:

    benim degil, logos`un sesini duyduktan sonra butun seylerin bir tek sey oldugunu soylemek bilgeliktir. butunle butun olmayan, birlik olanla ikilik olan, anlasma ve anlasmazlik, butun seylerden bir sey ve bir seyden butun seyler logos`ta birlesirler. (doga adli yapitindan)

    evrendeki sonsuz degismeyi sezmisti. butun cisimleri yalniz bir ve ayni ogenin degismeleri saymaktadir: gunduz gece, kis yaz, savas baris, tokluk aclik, atesin tutsuluk buharlarla bir araya gelince herbirinin kokusuna gore adlanmasi gibi, baskalasip degisir. ayni seydir yasayanla olmus, uyanikla uyuyan, gencle yasli. cunku bunlar degisince otekilerdir ve otekiler degisince de bunlardir. olumsuzler olumluler, olumluler olumsuzlerdir, cunku bunlarin hayati onlarin olumu, onlarin hayati da bunlarin olumudur. soguk isinir, sicak sogur, yas kurur, kuru nemlenir. birbirine karsi olan, birlikte giden, birbirinden ayrilanlardan en guzel uyarlik (harmonia). gorunmez uyarlik gorunenden daha gucludur. kendinde ikilik olan seyin logos`ta nasil uyustugunu anlamazlar, ters yana donen uyarlik yayla lyra`da oldugu gibi. yayin adi hayattir, isiyse olum. ama savasin (polemos) ortaklasa ve kerkes icin oldugunu ve her seyin kavgaya ve zorunluga gore oldugunu bilmek gerek. savas (polemos), butun seylerin babasidir; birtakimlarina tanri oldugunu bildirir, birtakimlarina insan, birtakimini kole yapar, birtakiminiysa ozgur. karma ickide de katilanlar, karisitirilmayinca, birbirinden ayrilirlar (doga adli yapitindan)

    herakleitos`a gore, hersey degistigi halde degismeden kalan bir sey vardir ki (bkz: logos)`tur. logos, herseyin nedeni olan tanrica bir evren yasasidir. logos un tam anlami yunanca`dan baska bir dille cevrilemiyor. soz, anlam, dusunce, akil anlamlarinin tumunu birden kapsayan bir sozcuktur logos.

    sonsuzdan gelen ve sonsuza giden logos, kendini karsitliklar ve celismelerle vermektedir. logos, bu karsitliklar ve celismelerle surekli olarak gelisir ve serpilir. ama butun butun bu celismelerin ve karsitliklarin icinde bir ve degismeden kalir. herakleitos bu sonuca kendi deyisiyle soyle varmistir: kendi kendimi arastirdim. (doga adli yapitindan)

    logos, evrenin en buyuk gucudur. blosom oglu ephesoslu herakleitos der ki: ogretinin ne demek istedigini anlamak icin insanlar, logos`un sonsuz oldugu kadar sonsuz olarak anlayissiz olacaktir, duymadan once de, duyduktan sonra da. cunku hersey bu logos`a uygun oldugu ve kendileri de her an bunu denemekte olduklari halde denemesizlere benzerler. insanlar uyanikken yaptiklarinin farkinda degildirler, tipki uykudayken olanlari unuttuklari gibi. dusunce, insanlarin hepsinde ortaklasadir. ortaklasa olan seye uymalidir. ama logos, ortaklasa oldugu halde cokluk (herakleitos bu sozle bilgisiz cogunlugu kucumsemektedir; nietzsche, herakleitos`un bu sozunu "pek cokluk" yapmistir) kendilerine ozgu dusunceleri varmis gibi yasar. nasil atese yaklastirilan komurler baskalasarak ateslenirler ve uazklastirilarak komurlesirlerse ruhumuz da ortaklasa olanin ardindan gitmekle logos tan pay alir, ardindan gitmezse logos`suz kalir. akilla konusmak isteyenler, herkese ortaklasa olanla kendilerini guclendirmelidirler, tipki yasayla kent gibi ve cok daha guclu olarak. cunku insanlarin butun yasalari tek bir yasadan beslenirler. cunku bu biricik yasa egemenligini diledigi kadar genisletebilir, herkes ve herseye yettigi gibi artar bile. en cok ve surekli olarak bir arada bulunduklari sey olan logos`la bile anlasamiyorlar (coklar) ve her gun karsilastiklari seyler onlara yabanci geliyor. guven olmayinca logos, tanimanin elinden kurtulur. iclerinden ne kadar cogu bunlarla karsilassa da coklar boyle seyleri dusunmezler, ogrenseler de tanimazlar. fakat kendilerine oyle gorunurler. en inanilirin taniyip bildigi, saklayip korudugu oyle gorunen seylerdir. ama hic kusku yok ki hak tanricasi, yalanlarin uydurucularini ve taniklarini yakalatacaktir. ne dinlemesini ne de konusmasini bilen kisiler, isittikten sonra anlayissizdirlar, sagira benzerler, varliklariyla yokluklari birdir sozu, bunu onlara tanitlar. (doga adli yapitindan)

    herakleitos, "hersey ancak karsitlarin kavgasindan dogar" demekle diyalektigi pek guclu olarak kavramistir: varlik yoklugu, yokluk varligi dogurur. varlik ve yokluk, olmak ve olmamak, yasamak ve olmek bir ve ayni seylerdir. bunlar ayni sey olmasaydilar degiserek birbirleri olamazlardi, yokluk varliga, varlik yokluga, olum hayata ve hayat olume gecemezdi. daire cemberi icinde baslangic ve son ayni yerde birlesirler. kececi mengenesinin dogru ve egri yolu bir ve aynidir. iyiyle kotu bir ve ayni seydir. hekimler kesip daglayip ustelik karsiligini isterler, sanki hastaliklar bunu bedava yapmiyormus gibi. zaman, oynayan, dama tasi suren bir cocuktur. oldugu yerde kalan hicbir sey yoktur. ayni irmaklara girenlerin ustune hep baska sular akar. ayni irmaklara hem giriyoruz hem girmiyoruz, hem biziz hem degiliz. (doga adli yapitindan)

    ne var ki insanlara, vaktinden once verilmis bu kadar gercek cok geliyor. o cagin seckin dusunurleri bile, basta sokrates olmak uzere, herakleitos` un bu sozlerinden pek bir sey anlamiyorlar. insanlari tatli duslere surukleyerek gunluk acilarini, yasam sikintilarini, yoksulluklarini biraz olsun unutturabilmek icin fizikotesi dusler gerek..
    ---
    (alıntı: düşünce tarihi, orhan hançerlioğlu 1970)
  • iyonya'nın sonuncu filozofudur. herakleitos'a göre evrenin ana maddesi ateştir. ateş bütün var olanın ilk gerçek temelidir, içinde tüm karşıtların eridiği birliktir. evren bize bir yandan sürüp giden bir değişme, öbür yandan da karşıt şeylerin sonu gelmez bir savaşı olarak görünür. aç kalmadan tokluğun değeri anlaşılmaz. oluş, karşıtların çatışmasının sonucudur. herakleitos bu görüşüyle diyalektik düşünceyi ilk kez ortaya koymuştur. (bkz: diyalektik)
  • "her şey akar". "aynı nehre iki kere giremezsiniz."

    var olan toplumsal düzenin ilelebet süreceği inancına karşı koymuştur., eline verilen oyuncakla yetinen yeni arayışlara girmeyen çocuk gibi davranılmaması gerektiğini savunmuştur.
hesabın var mı? giriş yap