70 entry daha
  • "ruhları nemlendiren haz veya ölümdür. biz onların ölümünü yaşarız, onlar bizim ölümümüzü yaşar." demiş feylesof heraklit ağbimiz.

    şöyle bir şerh düşmüşler bu lafza: heraklit döneminde nemlenmek ve uyku, ruh için bilinçsiz ve kötü bir durumda olmak anlamına gelir: "ruhu nemli olan biri, sakalı bitmemiş bir çocuk tarafından nereye götürüldüğünü bilmeyen sarhoş gibidir, yalpalar durur." bilinçsiz ruh, nemli ve ıslaktır. bedensel hazların ve tutkuların bedelini ruh nemlenerek öder.

    enteresan bir yaklaşım. nitekim insan, ruhi bir daralma hissettiğinde de ağlar, içi ve gözleri nemlenir. cağnım gözyaşı hariç, eşyadaki nemlilik ve ıslaklık benim de pek hazzetmediğim hâllerdir. meğerse antik bir uyuzlukmuş. nemli ortamda ciğerim sıkışır, ıslak bir şey gördüm mü hemen kurulayasım gelir. havayı nemlendiren lodos da, kemikleri sızlatır, nefes almayı zorlaştırır. rutubetli mekânlar morali süründürür, eşyayı çürütür. uzun süre ıslak kalan şey de kokar, bozulur, büzüşür.

    ben ıslaklığın tuhaf etkisini sadece suyun içinde olduğum zaman hissetmem. suda olan ıslak olmaz zaar. sudan çıkmış olan ıslaktır. velhasıl, sudaki için bir müşkül yok. sudan çıkan için durum sakat. öyleyse, sudan çıkanın yapması gereken hemen kurulanmak. karaya ve havaya uygun hâle gelmek. demek ki ruh nemlendiği vakit, onu da kurutmak gerek. ne ile? ruh havlusu veya ruh kurutma makinesi ile...

    eşyanın tabiatı, somut olan her eşyanın soyutu da mevcut, hatta yanında hediye. eşyaya bu gözle bakanlar, ne saçlarını ne de ruhlarını kurutmakta zorlanırlar, diye düşündüm ben şimdi şu tuzu kuru hâlimle. hah sahiden, tuz da kuru olması elzem bir malzeme.
182 entry daha
hesabın var mı? giriş yap