• hey gidi hidayet be!

    basketbolle dolu ted ankara koleji yılları yeni bitmiş, oyun zekasına hayran olduğum magic johnson taşıdığı hiv virüsü yüzünden basketbolü henüz bırakmış, kendi içimizde efes pilsen'le avunuyoruz. basket oynarken herkes kendince bir conrad mcrae, bir larry richard.. kısaların favorisi petar naumoski, kazmaların ise tamer oyguç..

    efes pilsen'in koraç kupası'nı kazandıktan sonraki televizyon programında önce doğan hakyemez, sonra da petar naumoski bahsetmişti ilk kez ondan. "genç takımda hidayet adında bir çocuk var, çok yetenekli."

    hidayet ismini perihan abla'da orhan çağman'ın canlandırdığı "hidayet amca" karakteri dışında hayatımda ilk kez duyuyordum.

    "okulu çavuşoğlu koleji'ni liselerarası dünya şampiyonu yaptı. 1 numaradan 4 numaraya kadar her pozisyonda oynayabiliyor." takımda petar naumoski gibi bir point guard ya da ufuk sarıca bir şutör varken oynasa ne olur, oynamasa ne olur diye düşünürdük. ufkumuz bu kadardı o zaman bizim. larry bird'ü, magic johnson'ı ancak trt'nin maç aralarında verdiği dire straits'in walk of life klibinde izliyorduk küçükken.

    sonra parkeye çıktı hidayet.. efes pilsen'de daha ecnebilerin "hedo" adını takmadan önceki çelimsiz fiziğini, istikrarsız basketbolünü, ara sıra attığı üçlükleri hatırlıyorum da, bu muymuş derdim naumoski'nin, ufuk sarıca'nın veliahtı.

    daha sonra duydum ki nba draft'inde seçilmiş sacramento kings tarafından. 2000 yılı, nba tv falan ne gezer, kanal d nba maçlarını ara sıra veriyor da izleyebiliyoruz. gecenin bir yarısı, ikinci ya da üçüncü çeyrekte oyuna girer mi, topu ona verirler mi, denk gelir de bir üçlük atar mı diye bekleşip duruyoruz ekran başında. ne gezer.. oysa takımda aynı dili konuştuğu vlade divac ve peja stojakovic var, hiç de kıyak yapmıyorlar. istatistiklerini internetten takip etmeye, kendimce olumlu taraflarını çıkarmaya çalışıyorum. (bkz: #292343) (bkz: #384446)

    sonra bir gün nba.com'u açıyorum, ana sayfada hidayet'in resmi! o dönemki iddiasız denver nuggets karşısında triple double yapayazmış, hemen sözlüğe yazıyorum: #1134468. hala bilgisayarımda durur kaydettiğim o günkü nba.com ana sayfası..

    sonra inişler çıkışlar, ardından gelen mehmet okur'la kıyaslamalar, milli takım maçları ve polemikleri.. önce san antonio spurs, sonra orlando magic günleri.. o kadar alıştırıyor ki bizi, artık gece nba tv'de maçı olduğu zaman izlemiyorum bile çoğu zaman. maç başına 14-15 sayı atıyor, 4-5 ribaund alıyor, kanıksamışım, beğenmiyorum. daha çok asist yapmalı diyorum. bir maç 35 sayı atıyor, diğer maç atamayınca "istikrarsız" damgasını yapıştırıyorum. arada bir winning shot yapıyor, jeneriklere çıkması için daha çok yapması lazım diyorum. all star oylamasında oy veriyorum, ama hakettiği ya da seçilebileceğine inandığım için değil, sırf türk olduğu için.

    sonra bir bakıyorum, hidayet ciddi ciddi neredeyse 10 yıldır bir şekilde nba'de oynuyor. üstelik artık kalburüstü basketbolcular arasında sayılıyor. birden fazla haftanın, hatta ayın oyuncusu seçiliyor. her ay bir winning shot yapıyor. o da yetmiyor en çok gelişme kaydeden oyuncu ödülünü alıveriyor. all star karmasına seçilmedi diye hakkında "haksızlık yapıldı" konulu makaleler yazılıyor bizzat nba basını tarafından.

    sonra bir gün geliyor, takımı onun önderliğinde istatistikleri alt üst ediyor. koca boston celtics tarihinde ilk kez 3-2 öne geçmişken kendi sahasında seriyi kaybediyor. hidayet takımını neredeyse tek başına konferans finaline taşıyor. finalde evindeki 41 maçta yalnızca 2 kez kaybetmiş, finale 8 maçta hiç yenilmeden gelmiş bir takımı* yine onun önderliğinde deplasmanda dize getiriyor.

    ve bugün.. iki konferans finali var. günde yalnızca bir maç oynanıyor ve tüm dünyanın gözü o günkü maçta.. nba.com'un ana sayfasında yayınlanan makalede hidayet, takım arkadaşları dwight howard ve rashard lewis'le birlikte "magic's big three" olarak lanse ediliyor, ancak makale tamamen hidayet üzerine yazılmış.

    http://www.nba.com/ (entry'nin yazıldığı gün itibariyle)
    http://www.nba.com/…05/21/magic.bigthree/index.html (makalenin esas linki)

    daha birkaç saat önce hidayet'in geçirdiği tüm bu süreci birlikte tartışıp yaşadığım çocukluk arkadaşımla konuşurken "aynı magic johnson gibi oynuyor" demiştik birbirimize, objektif olamadığımız için abarttığımızı düşünmüştüm. ama makaleyi okurken gözlerime inanamadım:

    "he's going to act like another tall magic man -- magic johnson, that is. turkoglu has started to become orlando's facilitator, distributor and orchestrator of the magic offense. instead of relying on one guy to carry them home, the magic have been trusting turkoglu to make the right decisions. and he's been making them at the right time."

    basketboldan ve hidayet'in oyunundan keyif almanın zirve yaptığı gün bugündür. şu saniye basketbolü bıraksa, onun adına hiç "keşke" kalmaz kafamda..

    işte onun için, hey gidi hidayet be!
  • şu an ntv ekranlarında şöyle dedi ;

    - bu yoğun programında basketbol milli takımımızın maçını takip eden sayın cumhurbaşkanımıza tekrardan teşekkür ediyorum.

    ciddiyim böyle dedi. ülkenin cumhurbaşkanına milli maçı izledi diye teşekkür ediyoruz. bu bir tek bana mı absürd geliyor bilmiyorum ama yazık, hem de çok yazık.
  • hakkinda orlando forumlarinda yorumlar havalarda ucusuyor bazilari o kadar komikki:

    "every time hedo makes an assist, a toronto raptors' fan dies."
  • deminden beridir basın toplantısını izliyorum ve gerçekten bir insan ancak bu kadar akpli gibi konuşabilir.
    "bize gelen haksız eleştirilere gülüp geçiyoruz"
    "biz türkiye'nin en iyi federasyonuyuz"
    "bakın bunlar bizim ne kadar iyi bir federasyon olduğumuzun göstergesidir"
    "ben geldiğimden beri söyle oldu böyle oldu vs"
    bu tarz konuşmalarla sürekli kendini ve federasyonu övmekte. benim bildiğim bir şey varsa kendini böyle öven kişilerin sonuç olarak kötü yönetici çıktıkları.
  • nba'de 15 yıl kalıp da nba'in çözemediği tek oyuncu belki de hido. öyle bir karakter ki, hangi mevkiide oynuyor diye sorsan kimse net yanıt veremez. iyi mi kötü mü desen ona da kimse yanıt veremez. onu bırak, hem formasını giydiği hem rakip olduğu takımlar tarafından gıcık olunan başka oyuncu yoktur.
    iyi bir takım yakalayan, ancak şampiyon olamayacağını anlayan clippers da işte bu nedenle hido'yu aldı. kaos yaratmak.çünkü düzenli takımları yenemiyorlar.
    ama şimdi 22 yaşında bir guard bi bakacak karşısında hido. çocukken divaç'la tv'de izlediği 2.08 lik bir adam..ya da nowitzki tam şutunu atarken karşısında görünce "bu adam yine nereden çıktı" diyecek. boş bırakacaklar hido üçlüğü takacak, üstüne adam verecekler olmayacek. karışacak işler yani..uzun zamandır da dinleniyor. son bir vuruş ve heyecan bekliyorum kendisinden.
  • spiker: evet canlı yayındayız, oyuncular yavaş yavaş geliyor..
    spiker: hidayet'i görüyorum..
    hidayet: heyooo, heeeyyy:)
    spiker: evet hido sakin:)
    hidayet: hoca manyak mısın yaa ne sakin?
  • kaan kural socrates dergiye hidayetin bugünkü muktedir yancısı rolünün doğası gereği olduğunu çok güzel bir örnekle yazmış;

    "canımın en yandığı anlardan biri, hidayetin 2003'teki hırvatistan maçında verdiği çetnik selamıdır. yani sen bosnalısın. ama işte öyle bir dönemden geçiyor ki hidayet, sacramento'da divac ve stojakovic ağabeylerinin koltuğu altında olmak önemli onun için. düşün, senin ailen bosnadan geliyor, türkiye adına oynuyorsun, hırvat tribününe çetnik selamı veriyorsun"

    hidayet hep böyle bir adamdı. yancılık, yalakalık onun karakterinde var.
  • beşiktaş'ı batıranı futbolun, doping cezası alanı basketbolun başına getirmek tam türkiye'ye yakışan bir karardır. (bkz: hidayet türkoğlu'nun dopingden ceza alması)
  • orlando vs cleveland serisi oynandığı günlerde kısa bi tren yolculuğu yapıyordum. yanıma sadece gazete ve hiç tanımadığım 70+ yaşlarından bi amca almıştım. daha doğrusu amca, tcdd’nin hediyesiydi. neyse ki korkulanı yapıp cana yakın insan moduna geçmedi amcam, zaten yol 45 dk sürüyordu. gazetenin son sayfalarına gelirken kocaman bi hidayet fotoğrafı vardı sayfanın yarısı kadar neredeyse. amca sordu:

    -“bu çocuk gerçekten iyi mi yoksa bizimkiler mi şişiriyor yine?”

    “adam basın zoruyla nba’i takip eder hale gelmiş” dedim, sevindim. hidayet’in durumunu açıkladım uzun uzun, yaptıklarının türk basketbolu için ne demek olduğunu da anlattım. amca gaza geldi:

    -“bir sonraki maçı ne zaman?” dedi.

    kıyamadım saat 4:00’da demeye, akşam tekrar saatini verdim. bir daha hiç görüşmemek üzere çıktık trenden..

    hidayet sayesinde 70li yaşlarında bi genç adam nba izleme isteği hissetti içinde. başka bir şey yapmasına gerek yok bence.
  • ağzıyla kuş tutsa da insanımıza yaranamayandır. oysa ki orlando taraftarları şuan tanrı moduna sokmuştur hidayet'i. ne bileyim, bizimkiler bilemiyor değerini, adamlar tapıyor, garip!

    ----orlando forumlarından alıntı----

    "i almost want to have sex with hedo."

    "hedo is such a great passer. wow."

    "hedo i am so happy your are back you are amazing. amazing he-man!"

    "i can't wait to see this guy in the playoffs."

    "hedo is playing better now then he ever did"

    "wow i left my house when we were down by double digits, and when i come back we are up by 15 wtf happened
    -hedo happened"

    "michael jordan of turkey"

    "hedo's turned on god mode"

    ----orlando forumlarından alıntı----

    daha fazlasına gerek var mı?

    ek: evet farkındayım, umut sarıkaya malzemesi olduk!
    http://i52.tinypic.com/23ti2ap.jpg
hesabın var mı? giriş yap