• (bkz: milliyetçi olmak/@anku)

    ırkçılık, "ırk" yapısını "bağımsız ve egemen topluluk" olarak ayırmaktır.

    "milliyetçilik" ve "ulusalcılık"la ilgisi yoktur. bu üçünün birlikte kategorize edilmesi liberallerin kurnazlığından "ileri" gelir. akılları sıra rekabet ettikleri ideolojileri birbirlerine indirgeyerek pazarı daraltırlar.
  • benim herhangi bir nesilde değil de (bkz: diğer)lerinin içinde olmamdır.
  • (bkz: kötücül)
  • küçük bir çocuğun eline basmayı normal karşılayabilecek zavallı bir kafa yapısıdır.
    http://toplumsalhafiza.com/videogaleri.php?hid=148
  • kötü bir düşünce olduğu kafalarda yer etmiş*, ama bu durum yine de ırkçılık yapmaktan alıkoymuyor insanı*. böyle de iki taraflı bir hadise efendim.
  • avrupa içinde büyüyen bir kist. şimdilik pek dokunmuyor bir iki ciddi olay dışında...
    ama baş vermesi bu yüzyılda bir hayli mümkün... medeniyet dediğimiz yıllarda...
  • "siyah çocuklara,
    renkli balonlar getirdi beyaz adam.
    bakın çocuklar dedi,
    bu balonlar patlamaz
    bomba gibi!
    çünkü ben amerika'dan gelmiyorum,
    çünkü ben sömürmeyi bilmiyorum.
    ben siyah örtülü kâbe'ye çıkıp ezan okuyan,
    habeşli bilal'in ayağının tozuyum.
    yüzümün beyaz olduğuna bakmayın,
    utanıyorum!
    çocuklar..

    siyah çocuklara,
    renkli balonlar getirdi beyaz adam.
    haydi çocuklar dedi,
    üfleyin içinizdeki 'of'ları, 'ah'ları ve 'keşke'leri
    allah'a uçuralım dua gibi..
    çünkü o, tüm renklerin sahibi,
    çünkü, o yaratmış çocukların kalbini.
    bakmayın güneşe esmer esmer hep böyle,
    kararırsa, üşür beyaz çocuklar.
    yüzümün beyaz olduğuna bakmayın,
    utanıyorum!
    çocuklar.. "
  • gerçek kesit:
    mohammed italya'nın torino şehrine yüksek lisans yapmak için etiyopya'dan gelmiştir.üniversitenin verdiği en prestijli burslardan birisini almaya hak kazanmıştır. bana nasıl bilirsin mohammed'i deseler güleryüzlü, saygılı, yardımsever ve çok çalışkan olduğunu söyleyebilirim.onu tanımayan birisinin bunları söyleyebilmesi zor iken, onu hiç tanımadan varılmış önyargıların kurbanı olması ise kaçınılmazdır. karşılığını ırkçılık kelimesinin altında bolca bulabileceğimiz önyargılardan hem de.
    mohammed bir gün otobüse biner, üniversitedeki dersinden çıkmış kaldığı yurda gitmektedir. buradaki toplu taşıma sistemiyle ilgili bazı bilgiler vermek gerekir öncelikle. otobüslerde bizdeki gibi biletçiler yoktur, biletler kullanım ihtiyacına göre tek seferlik, haftalık, aylık, senelik alınır ve otobüslerdeki makinalarda onaylatılır. spontane bir şekilde kullandığınız toplu taşıma aracına binebilecek olan görevliler biletleri kontrol eder ve eğer bilet yoksa/onaylanmamışsa/süresi geçmişse size orada ceza kesilir.size düşen, elinize tutuşturulan ve yaklaşık 70 euro olan bu cezayı son ödeme süresi geçmeden,ilgili ofislere gidip ödemektir. bu kontrollerin ne zaman nerede sizi bulacağı belli olmaz, bazen haftalarca kontrole denk gelmezken bazen aynı gün içinde birkaç defa kontrol edilebilirsiniz. böyle bir sistem olur da bundan kaçmak için numaralar olmaz mı? tabii ki, insanın olduğu her yerde vardır bu numalar ne de olsa. otobüsün, tramvayın kapısında bekleyip, varılmakta olan durak yavaşlayan aracın da yardımıyla hemen göz taramasından geçirilir, herhangi bir üniformalı görevli olup olmadığına bakılır, eğer var ise, o durakta alelade bir yolcu gibi bozuntuya vermeden inilir. otobüslerin kapısındaki "önce inenlere yol verelim, sonra binelim" yazıları da bu kaçışları destekler niteliktedir. veya yine duraklara dikkat kesilmek suretiyle elde bilet makina başında beklenir, ki bu makinalar bir tanesini otobüsün önünde diğeri arkasında olmak üzere iki adettir. elde bilet bekleyen insanların en yoğun olduğu bölgelerdir buralar...herhangi bir görevli algılandığı vakit, makinada onaylanan biletlere işaret olan sesler de artışa geçer...tüm bu bilgilerden sonra ilgili güne geri dönelim. mohammed otobüstedir ve tahmin edebileceğiniz üzere görevliler otobüse biner. mohammed ne kapı önünde bekleyip, inen o kalabalığın içindedir ne de makina başındakilerden. aylık bilet almış ve ayın başında yapması gerektiği gibi onaylatmıştır. gayet huzurlu bir yolcudur diğerlerine nazaran. kontrolcü gelir, elini cüzdanına atar ancak bileti bulamaz...diğer ceketinin cebinde unuttuğu gerçeğiyle yüzleşir. durumu izah eder ancak görevliler kimliğini görmek istediklerini söylerler. normalde hiçbir italyan veya italyan olmadığı anlaşılmayan diğer ülke yolcuları için işlemeyen süreç başlamıştır artık. mohammed italya’dan aldığı oturma iznini çıkarır, bunun yanına öğrenci kimliğine de koyar ve görevliye uzatır. görevli oturma izni olmaz der, pasaport lazım. oysa ki oturma izni zaten senin italyadaki pasaportundur artık. geliş amacın, adın, soyadın,doğum yerin ve tarihinin de olduğu ve yine bu görevlinin hizmet ettiği devlet tarafından verilen, kaçak olmadığına dair en gerçek kanıttır. bu yüzden oturma izni pasaportun babasıdır da diyebiliriz. pasaportum yanımda yok der haliyle mohammed, ama oturma iznim var işte. anlar adamların gözlerinden belki de durumun iyiye gitmediğini ve anlatmaya başlar, ben öğrenciyim, biletim var aslında ama evde unutmuşum,siz bana cezayı yazın ben ofisinize biletimle birlikte gelir ve kanıtlarım der. bu detayı atladık evet. normalde biletiniz varsa (aylık ve senelik olanlardan bahsediyorum) ancak unutmuş iseniz, ilgili ceza belgesiyle gidip bakın gerçekten biletim vardı diyerek cezayı iptal ettirmeniz mümkün. gayet yerinde bir uygulama olduğunu düşünmüşümdür hep ancak, uygun ellerde anlam kazanabilecek bir uygulamadır bu da.
    mohammed de buna güvenerek böyle bir teklifte bulunmuş ancak görevliler tarafından yaka paça otobüsten bir sonraki durakta indirilmiş. polis karakoluna götürülmüş, saatlerce nezarethane tarzı bir odada herhangi bir açıklama yapılmadan bekletilmiş. bir ara gelen bir görevliye izin verin gidip pasaportumu alalım bile demiş. ama olayın sadece bununla ilgisi olmadığını çok sonradan anladım diyordu olayı anlatırken. saatlerce beklemenin ardından, önüne bir belge getirilmiş. tabii ki italyanca. italyanca konuşup dert anlatabiliriz belki ama bir belgede yazanları anlayabilmek çok zor hele ki bu tarz bir durumda. ceza için belge demişler, imzala ve git sonra. o çaresizlikle ve sevinçle imzalamış...belgenin bir kopyasını da alıp çıkmış. yurda gidip italyan arkadaşlarına gösterdiğinde ise ufak ayrıntıların (!) kendisine anlatılmamış olduğunu öğrenmiş. görevliye terslenmek,uzlaşmaya yanaşmamak...gibi sebeplerden ötürü ödeyeceği ceza tutarının 200 euroya yakın olduğu gibi küçücük bir ayrıntı işte. imzaladığı için yapılacak pek birşey kalmamıştı tabii (!), üniversitenin mağdur olan bir öğrencisine bu konuda çok da destek olmadığını söylemek ise yeterince üzücü benim için...
    mohammed üniversiteyi en erken şekilde bitirdi. tezini en hızlı şekilde yazdı ve temmuzda ülkesine geri döndü. ilk geldiğimiz sene yaptığımız konuşmaları hatırlıyorum da, iş bulursam kalmak isterim diyordu. burası avrupa,özgürlükler diyarı diyordu.nişanlısından bahsediyor ve onu da alırım yanıma, bizim ülkenin durumu malum diyordu. bu olayı anlattıktan sonra ise bambaşka bir mohammed vardı karşımda. buradaki insanların bana baktıklarında, tenimin renginde gördükleri gibi görmediğim için dünyayı kendimi çok şanslı hissediyorum ve onlar için üzülüyorum...
    evet ben de çok üzülüyorum...hem de çok.
hesabın var mı? giriş yap