• sanırım dünya tarihine geçmiş en ilginç olaylardan biridir. patates 1845 yılı ve sonrasında irlanda'da 1.000.000 insanın ölümüne neden olmuş, on binlerce insanı göç ettirmiş, ülke nüfusunu %25 düşürmüş, adanın demografik, siyasi ve kültürel yapısını değişmiştir. adada irlandaca'nın kullanımı azalmış ve çoğunluk ingilizce konuşmaya başlamış, ülke britanya'ya bağlı kalmayı savunan birlikçiler ve bağımsızlığı savunan ulusalcılar olarak iki gruba ayrılmıştır.

    evet tüm bunlar patates adını verdiğimiz bitkiye phytophthora infestans adlı bir mantarın bulaşması ve aynı yıl içinde tarladaki ve depolardaki patateslerin %40'ının, ertesi sene ise %100'ünün zarar görmesi nedeniyle olmuştur.

    irlandacada gorta mór adıyla bilinen bu büyük kıtlık bize aslında ilerde nelerle yüzleşebileceğimiz konusunda da iyi bir örnek olmalı. şuan sadece dünyada buğday'ın yetişmediği bir yıl düşünün. durum patatesten çok daha vahim olacak ve belki de on milyonlarca insanın ölümüne neden olacak. bilinçsizce çoğalıp tüm kaynakları sonuna kadar sömürürken yerine yenisini koymayı düşünmüyoruz. tüm sistemimiz dünyanın bugünkü kaynaklarının devam edeceği üstüne kurulu. bu denklemden tek bir öğeyi çıkardığımızda milyonlarcamızın yok olacağını biliyor ve büyük bir kumar oynuyoruz... hadi bakalım hayırlısı.
  • patates. eski dünya'ya peru'dan getirilmiş muhteşem sebze. ufak bir alana ekilerek çok yüksek kalori ihtiyaçlarını karşılayabilmesi, son derece kolay şekilde yenecek hale gelmesi ve mikro besinler açışından eşine az rastlanır bir zenginliğe sahip olmasıyla öne çıkan mükkemel besin.

    1845'te patates avrupa'nın başlıca tarım ürünlerinden biri haline gelmişken, amerika'dan geldiği tahmin edilen bir mantar avrupa'nın patates tarlalarını kavurmkatadır. özellikle belçika ve hollanda'da hasatlar çok ama çok kötüdür. ancak bu kıtlığın en çok zarar vereceği ülke bunlardan biri değildir. kıta geneline yayılan ve ekonomik sorun niteliğinde olan kıtlık 1848 devrimlerinin de sebeplerinden biri olarak gösterilecek seviyeye ulaşacaktır. ama tüm bunların ötesinde kıtlığın en kötü vuracağı ülke açık farkla irlanda'dır.

    irlanda ıı. henry döneminden bu yana büyük oranda ingiliz kontrolündedir. anne boleyn sayesinde ingiltere devlet olarak protestanlığı benimserken irlandalılar çol büyük oranda katolik kalmıştır. ingilizler, katolik irlandalıların arsalarını büyük oranda daha güvenilir kabul edilen iskoç ve ingilizlere vermiş, özellikle cromwell 17. yüzyılda adada cikan isyanı bastirdiktan sonra bu iş iyice artmış buna ek olarak katolikleri hemen her şeyden (memurluk, avukatlık, silah taşımak, oy vermek, protestanla evlenmek, cocuklarina eşit sekilde birakmak disinda miras...) men eden yasalar çıkarmıştır. bunlar kıtlık öncesi büyük oranda kalkmış olsa da jenerasyonlar boyunca katolikler fakirliğe mahkum edilmiştir. irlanda çok ama çok fakirdir. ellerinde ufak toprak kalmış irlanda köylüleri bu küçük alanda karınlarını doyuracak tek besine sarıldılar: patates.

    irlanda kocaman bir patates tarlasına benziyordu ve bu koca tarla 1845 ağustosunda avrupa'yı kavuran mantarla tanıştı. britanya hükümeti konuyla ilgili bir komisyon kurdu ve komisyon raporunda özetle durumun korkunç olduğunu derhal bir şeyler yapılması gerektiğini söyledi. salgın tüm adayı ele geçirmişti. başbakan peel bir muhafazakardı ve partisi yerli tacirleri zarara sokacak bir yardim hamlesine kesinlikle onay vermezdi, liberal muhalifleri ise piyasaya herhangi bir müdahaleye kategorik olarak karşılardı. başbakan peel yetenekli bir adamdı. liberallerin desteğiyle ucuz amerikan mısırının ülkeye girmesinin önündeki yasaklar kaldırdı ve yardimlarla durumu mümkün en az kötü hale getirdi. peel yasakları liberallerin oylarıyla kaldırmıştı ve ertesi gün liberal ve muhafazakar tarafından düşürüldü. yerine gelen liberal hükümetin konuyla ilgili sorumlusu sir charles travelyan ilk iş olarak kıtlığın geçtiğini düşünerek yardımları kesti. oysa bu sadece başlangıçtı.
    46 hasatı yine korkunçtu. sorun irlanda'da yemek olmaması değildi aslında ama irlandalıların yemek alacak paralari yoktu. travelyan viktoryen bir mantıkla, kıtlığın irlandalıların eylemlerinin bir sonucu olduğunu, tanrı tarafından gönderildiğini ve serbest piyasaya müdahale edilmemesi gerektiğini öne sürerek yardımları azalttı. sonuç açlıktan sütü kesilen annelerin kollarında can veren bebekler, çimen yemekten ağızları yeşilleşen çocuklar sokaklara yayılmış cesetler oldu. irlanda açtı ve insanlar aç kaldıkça açlıktan ölmese bile başka nedenlerle ölüyorlardı. aç köylüler karınlarını doyurmak için hırsızlık yapmaya kalktığında ise polis şiddetle cevap veriyordu. travelyan, ekonomi dersi aldığı thomas malthus'un da etkisiyle önceliğini açları doyurmak değil "irlanda'yı düzeltmek" ve servest piyasaya dokunmamak olarak belirledi. irlandalılar ise hapiste yemek bulacakları için polislere göstererek suç işlemeye başladılar. belki şansları yaver gider ve uzak bir koloniye sürülürlerdi.
    travelyan'ın politikaları işe yaramak bir yana gıda fiyatlarının artmasına neden oldu. toprak sahiplerinin ise hiçbir faydası dokunmadı.
    ırlandalılar yokluktan kuş yuvalarından yumurta çalarak ve sahildeki yosun ve midyelerle karınlarını doyurmaya çalıştılar. balık avlayacak ekipmanlarını satışalardı. kara 47 boyunca yetersiz beslenme nedeniyle vücut dirençleri düşen irlandalılar kitlesel biçimde öldüler, şanslıların bir tabutu vardı, bazılarının ölenleri gömecek kadar bile enerjisi yoktu. amerikan gazetecilerin ziyaret ettiği skibberren'deki ölümlerine ne kadar kaldığını hesap eden genç kızların haberleri dünyayı sarstığında travelyan geri adım attı. ama artık olan olmuştu. kıtlık kısa süre daha devam edecek ve hayatta kalanların da önemli bir kısmı ülkeden kaçacaktı.
    1844'te 8.4 milyon olan irlanda'nın nüfusu 1851'e gelindiğinde 6.6 milyona düşmüştü. tam olarak bilinmese de 1 milyon kişinin öldüğü tahmin ediliyor. londrada bürokrat ve ekonomistlerin tartışmaları ve sümenaltı etmeleri arasında uçup giden bir milyon hayat...

    not: kıtlık döneminde dünyanin dört bir yanından irlanda'ya yardım yağarken sultan mecit de elini taşın altına koydu. bugün drogheda şehrinin armasında ve futbol kulübünün ambleminde buna matuf ay ve yıldız bulunur.
    edit: değerli çaylak ocemi, notta yer alan dünyanin dört bir yanından yardım yağması ifadelerinin yersiz olduğunu haklı gerekçelerle belirtti.
    dünyanın pek çok yerinden yardım geldiği doğru ancak malesef bunların miktarı salgının etkisini kirmak için yeterli değildi.
    sultan mecid'in esasen daha fazla yardım etmek istediği ancak kraliçe'nin yardımına oranla bu kadar fazla yardım göndermesinin ayıp olacağı uyarısıyla miktarı azalttığı ancak bir kaç gemi gönderdiği de genel olarak doğru kabul edilir.
    daha fazla bilgi için
    https://irishamerica.com/…fforts-during-the-famine/
  • buyuk kıtlık'ta irlanda'nin nüfusu 7 milyon'dan 4 milyon'a düşmüştür. 2 milyon irlandali cogunlukla amerika'ya olmak üzere göç etmiş, 1 milyonu da açlıktan ölmüştür. irlanda o sırada kraliçe victoria yönetiminde olan ingiltere'nin işgali altındadır. ingiliz toprak ağaları çoğunlukla irlandalılara yiyecek vermeyi reddetmişlerdir. irlandalıların (katoliklerin) üniversiteye gitmesi yasak olduğu gibi, vergisini vermedikçe evlerine baca ve pencere yapması dahi yasaklanmıştı... bu yüzden mecburen amerikaya göç etmek zorunda kalıp bir daha vatanlarına dönemeyen irlandalılar gerilerinde pekçok hüzünlü hikaye bırakmışlardır.
  • osmanli devleti kendisi de cok kotu durumda oldugu halde, gemilerle yardim yollamistir irlanda'ya. tabii sanirim, ingiltere ile dusman olmalarinin da etkisi var.
    hatta yanlis hatirlamiyorsam, bu kitlik irlanda'da anilirken, osmanli devleti'ne tesekkur ediliyor, buyukelciye nisan takiliyor.
  • irlanda verimli topraklara sahip bir ulkeydi. ama tahil, yag, sigir ve domuz eti, pamuk ve keten gibi unurnlerden sadece arazi lordlari kazanc elde ediyordu. irlandalilar, karinlarini, verimsiz topraga sahip kucucuk arazilerde yetistirilen patateslerle doyuruyorlardi. 1845'te insanlik tarihinin en verimli uretimi gerceklesmisti. ancak amerika'dan ulkeye sizan bir salgin mikrobu, bir hafta icinde arazideki patatesleri curuterek camur haline donusturdu. sonbahar sona erip de insanlar bogurtlen, cilek, ahududu gibi yabani meyveleri ve kokleri bitirip, son 1-2 tavuk, koyun, domuz, hatta kedi ve kopekleri de kesip yedikten sonra buyuk aclik basladi. 1 milyon insan acliktan yasamini yitirdi. geri kalan 1 milyon ise, cozumu amerika, kanada ya da avustralya'ya goc etmekte buldu. kitlik 3 yil surdu; irlanda genis bolgeler halinde bosaldi ve geriye terk edilmis evlerin yikintilari kaldi.
  • insani bir yardımı sırf kendi karizması çizilmesin diye kısan ve kraliçe victoria denen aşağılık fahişenin hitler'den, açlıktan ölen insanları kaderine terkeden ingiliz ağalarınsa nazilerden hiç bir farkı olmadığını ortaya koymuştur.
  • ilk okuduğumda irlandada büyük patateslerin bittiği fikrini edindiğim tümce.
  • sinead oconnor, universal mother albumundeki famine adli parca da bu kitlik meselini isler.
    ayrica (bkz: black 47)
  • patates irlanda'daki besin sorununun çözülmesi için getirilmiştir. fakat bu kolay yetişen ve besleyici olan bitki bir süre sonra bütün irlandanın temel besin kaynağı haline gelince, ilk kıtlıkta büyük açlık ve felaketler yaşanmıştır.
  • irlandalı bir yazara göre, milyonlarca insanın öldüğü bu kıtlık döneminde en şanslılar gömülecek bir mezarı olan ölülerdi.
hesabın var mı? giriş yap