• ülkede en fazla mezun sayısına sahip olmasına rağmen, kimsenin ne olduğunu bilmediği bölüm. açıklamaya çalışacağım.

    soru: -sen kimsin, işletme bölümü hakkında ne biliyorsun?
    cevap: -4 yıllık işletme mezunuyum, işletme yönetimi yüksek lisansı yaptım, yönetim organizasyon doktorası 2. sınıf öğrencisiyim.

    soru: -işletme bölümünü bitirince ne olur?
    cevap: -hiçbir şey. daha doğrusu, bu soruyu en başta değil, en sonda sormak gerek. çünkü henüz bir şey açıklamadım.

    soru: -peki, açıkla o zaman. işletme bölümünde ne öğrenirsiniz?
    cevap: -işletme bölümünde bir işletme "profesyoneli" olmayı öğreniriz. yani bir işletmeyi oluşturan tüm departmanlar ve işletmenin tüm fonksiyonları hakkında bilgi sahibi oluruz ama hiçbiri üzerinde uzmanlaşmayız.

    soru: -ne tür dersler görürsünüz?
    cevap: -pazarlama, finans, hukuk, sayısal yöntemler, üretim, lojistik, satış, para-banka, muhasebe, insan kaynakları, organizasyon gibi dersler görürüz. bu dersler, bizi bir işletme ortamına hazırlar ve işletmelere dair genel bir bakış açısı kazanmamızı sağlar.

    soru: -işletmeci, bankacı demek değil midir; benim tanıdığım tüm işletme mezunları bankada çalışıyor.
    cevap: -o biraz bu ülkede işletme bölümünün anlaşılamamış olmasının sonucu. işletme mezunları ne kadar bankacı ise, o kadar endüstri mühendisidir. ne kadar endüstri mühendisi ise, o kadar muhasebecidir. ne kadar muhasebeciyse, o kadar hukukçudur. bir işletme mezunu, hiçbir konuda uzman değildir. ya da hiçbir konuda uzman olarak yetiştirilmez. uzmanlaşma; okurken alınan eğitimlere, ilgi alanlarına ve yeteneğe göre değişir. yani işletme mezunu, bankacı demek değildir. bankacı olabilir ama bankacılık mezunu olanlar gibi uzman değildir.

    soru: -işletme mezunları hangi sektörlerde çalışabilir?
    cevap: -içinde bir işletme bulunan her sektörde.

    soru: -nelerden anlarsınız, hangi alanlarda çalışabilirsiniz?
    cevap: -satıştan, satın almadan, üretimden, pazarlama yönetiminden (satış demek değildir), muhasebeden, insan kaynaklarından, yönetimden, lojistikten, stok yönetiminden anlarız ve bunları ilgilendiren departmanlarda çalışabiliriz. bir futbol takımındaki her işe yarayan oyuncu gibi. sağ bek, sol açık, orta saha, forvet veya stoper oynayabiliriz.

    soru: -fazla iyimser değil misin? ülkede bunca iş bulamayan işletme mezunu var ve sen bu insanların hemen her alanda çalışabileceğini söylüyorsun.
    cevap: -bu durumun iki nedeni var. birincisi, işletme mezunlarının, okul bitince ne yapacaklarının çok bilincinde olmaması ve genelde bankacılık ya da kpss sınavlarına yönelmesi. ikinci neden de, işletme yöneticilerinin, işletme profesyonelleri ile çalışmaya çok yatkın olmaması.

    soru: -bunu açar mısın, işletme yöneticileri kimi tercih ediyor ki?
    cevap: -daha kısa vadede katkı sağlayacak, sonuç odaklı çalışacak kişileri. mustafa denizli'nin 2001 fenerbahçe kadrosu gibi. altyapıdan çıkan adamı yetiştirmek istemiyorlar, 30 yaşındaki yabancılarla sözleşme yapıyorlar.

    soru: -her konuyu futbola bağlıyor olmanız, ciddiyetiniz hakkında bir fikir veriyor.
    cevap: -bu bir soru muydu, bir şey mi kaçırıyorum?
    soru: -yok, neyse, konuya dönelim. örnekleyebilir misin?
    cevap: -kariyer.net'i aç ve "satın alma uzmanı" diye arama yap.
    soru: -yaptım, bir sürü ilan çıktı.
    cevap: -ne görüyorsun? bu arada soruları ben sormaya başladım.
    soru: -şirketimizin yurt içi inşaat alımlarını yürütebilecek inşaat mühendisi aranıyor diyor. ne var bunda?
    cevap: -ne mi var? bir daha bak.
    soru: -oyun mu oynuyorsun, cevaplasana.
    cevap: -bir mühendisin satış yapması, satın alma yapması sence normal mi?
    soru: -işin teknik kısmından anlıyorsa sorun ne ki?
    cevap: -çok doğru. peki aynı şirket bir gün gemi ekipmanları almak istese gemi mühendisi mi istihdam etmeli?
    soru: -....
    cevap: -şirkete yiyecek alınacaksa gıda mühendisi, yılbaşı partisine içki alınacaksa şarap tadım uzmanı, araç alınacaksa otomotiv mühendisi mi istihdam etmeli?
    soru: -gerekirse eder.
    cevap: -"gerekirse eder" cevabı doğru cevap değil. bir işletmeci gözüyle bakmalısın. olması gereken şu; bir satın almacı, daha doğrusu bir işletme profesyoneli alırsın. yetiştirirsin ve teknik bir bakış açısı kazandırırsın. araştırmayı, doğru soruları sormayı bilir ve sonra tüm alımlarını o gerçekleştirir. bu sadece bir örnek.

    soru: -şimdi benimle böyle biraz atarlı konuştun gibime geldi.
    cevap: -yok, yok. aklına takılan başka şeyler varsa devam edelim.

    soru: -işletmeye "light iktisat" deniyor. doğru mu?
    cevap: -işletme ile iktisat hep beraber anılır ama çok fazla ortak yanları yoktur. yani iktisat teknik bir bölümdür her şeyden önce. maliye gibi, ekonometri gibi, hukuk gibi.

    soru: -peki, işletmeye en çok benzeyen bölüm nedir, yani hangi bölümle irtibatlandırabilirim?
    cevap: -işletme kendine özgü bir bölümdür. hani çok irtibatlandırmak istersen endüstri mühendisliği ile birlikte anman, iktisat ile birlikte anmandan daha doğrudur.

    soru: -işletme okuyan öğrenciler, kendilerini geliştirmek için ne yapabilir?
    cevap: -öncelikle ne olmak istediklerine karar versinler. bunu söylemek aslında tuhaf geliyor değil mi, hani normalde lise son öğrencileri için kullanılır bu cümle. ama bir tek işletme bölümünde, üniversite okurken uzmanlık seçmek mümkündür. yayınları, ab projelerini ve ilgili oldukları sektörü takip etsinler, staj imkanlarını değerlendirsinler. kendilerini yalnızca bankacılık veya kpss ile sınırlamasınlar.

    soru: -master yapmayı önerir misin?
    cevap: -işe girdikten sonra evet. işe girmeden önce hayır.

    soru: -mezun olunca kendinize ne diyorsunuz, "işletmeci" mi?
    cevap: -uzmanlığı söyleyebilirsiniz; "satın alma uzmanı", "ik yöneticisi" gibi.

    soru: -bölümde çok kız var mı?
    cevap: -burada daha teknik soruları cevaplamak istiyordum ama çok merak ediyorsan %50 civarı.

    soru: -başka cevabın var mı?
    cevap: -hayır, başka sorun yoksa..

    soru: -yok gibi.
    cevap: -iyi. o zaman şimdilik kapatalım.
    soru: -öyle olsun bakalım.
  • bahsi geçecek insan tiplerinden biri değilseniz kesinlikle bu bölümden uzak durun. iktisadi ve idari bilimler fakültesi'nden tamamen uzak durun aslında. bilin ki bu fakülteye girerken, gerçekten potansiyel işsiz olarak girecek; çıktığınızda da eğer gerçekten şanslı değilseniz, büyük ihtimalle uzun süreli iş arayacak bir kişi olacaksınız.

    ece'nin en başından beri muhteşem bir moda merakı vardır. sartorialist bloggerları kankaları misali takip eder, her daim insanların dış görünüşlerinden yargılamalar değil çıkarımlar yapar. ece derslerini mantıklı sayıda devamsızlık oranıyla ve başarılı sayılabilecek şekilde takip eder, yabancı dillerini de her yıl biraz daha geliştirirse; bir şekilde daha önce yerleşemediği bölümlerin personel yetiştirdiği hr, cr veya pr işlerinde aranan kişi olabilir.

    fırat; ağzı çok iyi laf yapan, iyi görünümlü bir gençtir. book smart kısmından ziyade street smart tarafı ağır basar. her yıl bir şekilde (ya başarısıyla ya da ikna kabiliyetiyle-ki ikisinden de belli bir ölçüde olmadan diğeri pek işe yaramaz) aksatmadan büyük firmaların marketing workshoplarına, campus jobbinglerine dahil olur. trend okumaya meraklıdır, bu işte iyi olmaya çalışır. yaptığı işler sırasında epey bir bağlantı edinir ve bundan sonrası o çok güvendiği ikna kabiliyetine kalmıştır.

    onur; son derece başarılı bir öğrencidir. mümkün olduğunca devamsızlıktan uzak durur. derste yeri geldiğinde gevezelik de yapar. kimsenin gözünde inek imajına örnek değildir. arkadaşı çoktur. eğleneceği ve ders çalışacağı zamanı bellidir. tatillerini boş geçirmez. kpmg hayalidir. başlarda iyi para kazanamayacağını bilse dahi kendisine bir hedef koymuştur.

    seda; arkadaşlarınca belirlenen "inek" tabirinin sözlük karşılığıdır. ders, ödev, proje ıskalamaz. yüksek sesle sunum yapar. her ders hocanın lafını keserek söz alır. seda kpss'den ve toefl'dan fulle yakın puanlar çıkarır.

    bahsi geçen kişilerin ortak noktaları nedir, kendilerine erken bir şekilde belirli bir uzmanlık belirlemeleri ve yabancı dil(leri).

    ben seda'ımsı onur olucam falan yok, çok iyi olduğunuz belirli bir konu olması lazım.

    berk; son derece zengin ve varlıklı bir ailenin üyesidir. ihtiyacı olan diplomayı; güzel kız bakımından en verimli fakülte olan iibf bölümlerinden birinde aramayı tercih eder. altı yıllık eylem planı, öncelikli olarak erken boşalma problemini gidermektir. diploma bir şekilde elde edilir.

    *isimler ve olaylar tamamen hayal ürünüdür.
  • final haftasıyla nba play off finalleri aynı haftaya denk geldiğinde fazla sıkıntı yaratmamasıyla insanı sevindiren bölüm.
  • iktisadi ve idari bilimler fakültesi; sadece hoca ve sınıf ikilisi bir araya getirilerek kurulabildiği için her üniversitenin ilk kurduğu fakültelerden bir tanesidir. dolayısıyla işletme ve diğer bölümler ülkemizde üniversite sayısı ve kontenjana paralel olarak bolca mezun vermektedir. bu durum herhangi bir öğrencinin herhangi bir puan türüyle bu fakültelere yerleşmesine olanak sağlar, fakat bu noktada fakülteler, sosyal ortam, eğitim kalitesi gibi bu alanda istihdam edilecek kişinin becerilerini belirleyecek ana noktalarda ciddi farklılaşmalar görülür.

    bu fakülteler diğer fakültelerde de olduğu gibi ve aynı zamanda daha baskın olarak bireyi baz alan bölümlerdir *, tam da bu noktada çoğu öğrencinin iyi ya da kötü fakültelerde eğitim almasının yanı sıra, beşeri sermayesine yatırım yapmamasının bir sonucu olarak sadece diploma sahibi kişiler haline gelmesine sebep olmaktadır. bu da işsizliğin işletme veya diğer bölümlerden ziyade bireysel bir işsizliğin olduğu göstermektedir.

    işletmeye odaklanacak olursak;

    gerek özel sektörde, gerek kamu kurumlarında iş gücü niteliği açısından iş ilanlarının iibf, sbf, işletme fakültesi mezunu gibi genel şartlar taşıdığını göz önüne alarak * bölüm içeriği dışında iktisat, kamu yönetimi, maliye, ekonometri vb. bölümlerden bir farkı yoktur. demem o ki herkesin çalıştığı alan ortaktır. az öncede söylediğimiz gibi bireysel kapasite burada yine devreye girer.

    işletme teoride temel ekonomik, mali, hukuki, sosyal bilgilerin yanında pratiğe dayalı bir bölümdür. 3.sınıftan itibaren alınan bir çok dersi, gerçek hayatta uygulaması yapılır. örneğin bir "mali analiz" dersinden sonra gerçek işletmelerin bilançolarını inceleyerek mali analizini gerçekleştirmeniz istenir. biraz daha makro açıdan ve yan alanlar dışında işletme dersleri olarak bakarsak; bir işletmenin iş fikri aşamasından, kurulmasına, işletilmesine, verimliliğinin sağlanmasına, hasta işletmelerin tedavi edilmesine kadar bir bütün olarak ama ayrı ayrı alanlarla eğitimini verir. kişinin işletmenin her yerine dokunabilmesini , bunu kavrayan öğrenci ise, bir işletmenin her alanında yetkinlik sağlayacak yolu algılamasını sağlar. finansman, pazarlama gibi alanlarda yaptırılan projelerle de pratiklik kazandırılmaya çalışılır. *

    herkesin buradan da anlayabileceği üzere işletme bölümü, spefisik olarak temelde kişilerin kendi işlerini kurması üzerine inşa edilmiştir diyebiliriz, bunu da son dönemlerde girişimcilik adı altında toplayarak yaptırılan projelerle pratik ettirilir. kişi bu noktada yeni iş fikirleri üretme gibi bir kavramla karşılaşarak yenilikçi bir bakış açısı kazanma eğilimine girer. yine burada da bireysel kapasite tam manasıyla kendini gösterir. bir yerde çalışmanın, maaşa talim etmenin, zincirlerini kırmaya bu aşamada başlayarak, ülke ve ekonomi için faydalı olacağı maksimum noktaya erişir. değer yaratır. *

    işletme bölümünün daha normal ve ulaşılabilir bir diğer en büyük avantajı ise; aldığı yoğun muhasebe ve finans eğitimidir. işletmelerde çalışmalarının yanı sıra, mali müşavirlik, denetçilik gibi ciddi bir istihdam kapısı açar. gerek kişisel ofisleriyle, gerek dünya ekonomisinde oldukça etikili * olan denetim şirketlerinde * düzenleme kuruluşlarında, uluslararası derecelendirme kuruluşlarında iş bularak, iyi maaş, pozisyon ve imkanlarla çalışırlar.

    iş açısından toparlayacak olursak;
    1) girişimcilik
    2) insan kaynakları, finansman, üretim, yönetim, muhasebe gibi alanlarda uzmanlaşarak istihdam,
    3) denetim alanında uzmanlaşarak istihdam, *
    4) kamu kurumlarında, b grubu * veya a grubu * kariyer mesleklerinde istihdam. buradaki müfettişlik ve uzmanlığı özel sektör iş sınavlarına, bankacılığı da dahil edersek atlamış olmayız.

    madem sbf'yi, iibf'ni de entrynin içine dahil ettim, severek takip ettiğim iktisatçı mahfi eğilmez'in blogundan ilgili yazıyı buraya ekliyorum: iibf'de bölüm seçimi

    ayrıca okuduğum entrylere istinaden; ülkemizde yerli, yabancı bir çok şirket bulunmakta ve hızla küreselleşme devam etmektedir. herkesin her alanda iş bulması tabii ki imkansız, ama işinde iyi olan beşeri sermayesine yatırım yapmış kişinin de işsiz kalma gibi bir durumu söz konusu olamaz. en baştan beri de bundan bolca bahsettik.

    şu an aklıma gelmeyen, atlamış olabileceğim elbette mümkündür. aklıma geldikçe doğrusuyla yanlışıyla zaman zaman editlerim.
  • daha üniversite eğitiminin amacını kavrayamamışlarca eleştirilen bölüm.üniversite eğitimi size somut manada bir "meslek" vermek zorunda değildir.berber, kasap, marangoz.bunlar meslektir.

    avukat, mühendis, doktor ise bilgi yoğun bakış açısı gerektiren uzmanlık alanlarıdır.nasıl ki mühendise kazandırılmaya çalışılan analitik, detaycı ve rasyonel bakış açısı sonuçta "mühendis" yaratıyorsa işletmenin de amacı finans, pazarlama, yönetim ve insan kaynakları gibi temel fonksiyonları öğreterek "işletmeci" bakış açısını aşılamaktır.

    kimse doğuştan doktor avukat mühendis veya pazarlamacı değil.hepsi sonradan öğrenilen bilgi ve tecrübelerden ibarettir.

    şimdi konuya gelelim.eğitim kalitesi çok tartışılabilir ama sonuç kişinin kendinde biter.işletme bu anlamda kişiyi vezir de edebilir rezil de.içi boş insanlar bütün bölüm ve uzmanlık alanlarında var, işletmeci çok çok fazla olduğu için bunların daha göze batması normal.bana göre bir araştırma yapılsa oran aynı çıkacaktır.

    son olarak bu dünyada hepimize yetecek kadar para var sakin olun.herhangi bir meslek grubu yerin dibine girdi mahvoldu yok oldu filan diye maaşınıza zam almayacaksınız.

    (bkz: sen kaç beni tanıdılar)
  • evet okumasi kolay bir bolumdur. cidden biraz matematigi olan biraz musteri davranislarini analiz edebilen birisi bu bolumden yuksek bir ortalamayla mezun olabilir. yalniz isletme herkesin harci degildir. bugun fizigin, kimyanin, muhendisligin matematigin veya bizlerin ulan cok zor bolum 10 yilda bir mezun veriyor dedigi bolumlerin kurallari kolay kolay degismez. yani bugun ogrendigin bir formul, teorem, bir denklem veya bir kural eger bilimde manyak gelismeler olmazsa bundan bir 50 yil sonrada aynen oldugu yerde duracaktir. ama isletme icin durum boyle degildir. insan irki inanilmaz bir acgozlulukle doludur ve bu acgozluluk kendisini ozellikle finansal anlamda disavurur. bunun sebepleri tabiiki de irdelenebilir fakat burada konumuz bu degil. bu acgozlulugun sonucunda gunluk hayatta para kazanmak icin binbir turlu formul kullanilir binbir turlu numara cevrilir. ve o gun bitip ertesi sabah yeni birgun basladiginda bir onceki gun isimize yarayan o formuller ve numaralar bugun sizden daha erken kalkmis birisinin uyguladigi daha farkli yontemlerden oturu artik kazance getirmez olmus hatta gider kalemi haline gelmislerdir. iste butun bu super degisken sartlar icinde ayrica global ve lokal ekonomik sartlar, devlet kanunlari, uluslararasi ticaretin sinirlamalari, insan kaynakli uretkenlik sorunlari, ulastirma kaynakli sorunlar, sezonsal sorunlar gibi daha bircok belirsiz etmene karsi savas verirsiniz. herhangi bir kurali olmayan sadece ongorulere ve daha onceki tecrubelere dayanarak tahmin uzerine kurulan bir yonetim sekli olusur. her ne kadar mikro ve makro ekonomik hareketlerin sonuclari yercekimi kanunu kadar sabit gibi gorunselerde dunyanin bir baska yerinde cok alakasiz gorunebilecek bir mudahale o makro ve mikro kuramlari o an icin kullanissiz kilabilecektir. sonuc olarak fizigin matematigin vs. sartlari degismez ama isletme sartlari her an degisebilir. hem bunlara karsi hazirlikli olmak hemde bunlardan kar edebilmek gerekmektedir. sonucta hicbir isletme zarar etme amaciyla acilmaz. bunu basarabilmek isletmecilerin isidir.
  • işletme okuyan öğrencilerin %90'ı girişimci olmak ister fakat sermayeleri olmadığından bu yola giremezler. bi şekilde yaş kemale erdiğinden ve geçinmek zorunda olduklarından kpss'ye girmek zorunda kalırlar. kpss'ye girmeyerek kendini diğerlerinden akıllı ve üstün görenin parası, malı mülkü yerinde belli ki. girişimciliğin önemini öğrenip empati konusunda hiçbir şey bilmemeleri de cabası. davranış bilimleri ve örgütsel davranış derslerini yeniden almalarını tavsiye ediyorum.
  • türkiye'de yaşıyorsanız okunmaması gereken bölümler listesinde 1 numarayı hiçbir şekilde kaptırmayacak olan okul.
    ama ben okurum işsiz kalırım sorun değil diyorsanız buyrun, seve seve..

    sonrasındaki muhasebeci zannedilmeleriniz, yapabileceğiniz işleri lise mezunu herkesin yapabileceğinin düşünülmesi (evet o kadar yüzeysel bişey ki boşuna okunuyor aslında di mi), siz her ne kadar her gün eşekler gibi yol gidip saatlerce odevler de yapsanız açık öğretim mezunlarıyla bir tutulmanız ve bunun gibi daha bir çok durumu gayet mutlulukla karşılayabilecekseniz de sorun değil tabi.

    edit: istanbul işletme mezunuyum evet.
  • lisede severek ve isteyerek fen matematik bolumunu secmeme ve hakkinda hic birsey bilmememe ragmen zoraki olarak girdigim bolum.artik egitim sistemimizin sacmaligi mi benim okuzlugum mu bilmiyorum.
  • bitirildikten sonra başka bir şeyler okunması yada hazırda bitirilmiş bir bölümün üzerine tatlı niyetine master yapılarak yıllık kazancınızı 10 katına çıkartabileceğiniz bölüm. aksi taktirde hiç bir baltaya sap etmeyen bölüm. teknik olarak kolay bir bölümdür ancak dersler basit gelip onlara girmeyince cehennem azabı çektiren bölüm. hele'de matematik ve fen konusunda iyi olup çocukluk hevesiyle sadece işletme yazıp 2. sınıfta sıkılıp aile baskısı yüzünden bırakamazsanız hayatınızı karartan bölüm.
hesabın var mı? giriş yap