• bir kuzeydoğu kafkasya halkı.

    konuştukları dil karaçayca, kıpçak türkçesinin bir lehçesidir. ırklarının kökeni, yıllardır tartışılagelen bir konudur. düzenli olarak bu konuda kafkasyada sempozyumlar düzenlenmesine rağmen fikir birliğine varılamamıştır. ancak; gen havuzlarına en çok katkıyı kıpçakların, alanların ve hazarların yaptığı söylenebilir.

    yakın zamanda ispanyollar ve karaçayların ortak kökenden geldiğine dair bir çalışması olan bir akademisyen olduğunu duydum. dayanakları mantıksız değildi. ispanya'daki şehir isimlerini karaçayca kelimelerle ilişkilendirmişti. yine de sadece hipotez aşamasında olduğu için bunun üstünde durmak istemiyorum.

    bazı karaçaylar ısrarla karşı çıksa da karaçayların genetik bakımdan büyük ölçüde türk olduğu yadsınamayacak bir gerçektir. şahsi kanaatimce de türkçe konuşan bir topluluğu türk diye isimlendirmek kadar doğal bir şey yoktur. tarihçiler de bunu bu şekilde kabul ederler.

    türkiye'deki isimlendirilmelerine ve "karaçaylar çerkes mi?" sorusuna gelirsek şöyle bir durum var: son 20 yıla kadar çerkes kelimesi bugünkünden farklı bir kapsamda kullanılırdı. çerkes = adige + oset + abaza + karaçay idi kabaca. günümüzde ise çerkes kelimesi sadece adigeler için kullanılmaktadır. yani "karaçaylar çerkes değildir." diyebiliriz. türkiye'deki karaçaylar bunu açıklamaya üşendiklerinden, karaçayları hiç duymamış türklere kendilerini çerkes olarak tanıtabiliyorlar.

    aslen çerkes kelimesi çerkesçe değildir. rusların uydurduğu anlamsız bir kelimedir. buradan herkesi çerkes kelimesi yerine adige kelimesini kullanmaya davet ediyorum.

    'karaçay' ismi sanılanın aksine türkçe 'kara' ve 'çay' kelimelerinden değil, efsanevi karaçay beyi karça'dan gelir.

    toplam nüfusları yaklaşık 300 bin olan karaçay halkı 1880li yıllardan 1940lı yıllara kadar rusya tarafından vatanlarından sürgün edilmiştir. karaçay diasporasının en yoğun olduğu ülkeler türkiye, abd ve suriye'dir. sovyetler birliğinin yıkılmasından sonra bir kısım karaçaylar vatanlarına geri dönmüştür. (burayı okuyan tüm kafkas diasporasından rica ediyorum; "kafkas göçmeniyim." demeyin, "kafkas sürgünüyüm." deyin.)

    türkiye'deki karaçayların birçoğu sürgün edildiklerinde o zamanki yöneticiler tarafından deniz kenarlarında verimli topraklara yerleştirilmişlerdir. ancak elbruz dağı'nın (bkz: mingitav) eteklerinden gelen karaçay halkı deniz kenarlarına uyum sağlayamayıp anadolunun kurak bozkır topraklarına yönelmiştir. büyük dedelerinin abdülhamid tarafından istanbul/bebek'e yerleştirildiğini, daha sonra orayı beğenmeyip konya/sarayönü'ne göç ettiklerini duyunca, "sebebi neydi ki?" diye düşünmeden edemiyor insan*.

    türkiye'deki karaçaylar türkiye türklerinden 'türklü' diye bahsederler. bundan bir kuşak önceye kadar türklülere kız vermemiş, gelin almamışlardır. günümüzde bu tabu yıkılmıştır ancak, hala türklülerle evliliğe sıcak bakmayan büyük bir kesim vardır. ben küçükken bunu ırkçılık olarak görür ve karaçay benliğimden tiksinirdim. yıllar geçtikçe anladım ki; söz konusu halkın çok büyük bölümü soykırıma uğramış, geri kalanı da parçalanıp dağılmış. karaçaylar türkiye türkleriyle evlenirse, iki yüzyıl sonra karaçay diye bir şey kalmayacak. yani bu ırkçılık değil, bir halkı muhafaza etme çabası. türkiye'de sadece 25 bin karaçay yaşadığı, memleketin dört bir yanına dağıldıkları ve karaçay kültüründe akraba evliliğinin cinayetten daha kötü bir kavram olduğu göz önünde bulundurulduğunda türkiye'deki karaçayların geleceği parlak görünmüyor (karaçaylarda her sülalenin bir ismi vardır. karaçaylar dört büyük dedesinin ve dört büyük ninesinin sülale isimlerini bilir, bu sülalelere ilişkisi olan karaçaylarla evlenmezler.). gerçi karaçay kültürü büyük ölçüde yitirildiği için, kiminle evlenildiğinin hiçbir önemi kalmadı.

    uzun zamandır yazmak istediğim birçok noktayı bir anda yazıya dökmeye çalıştım, her şeyi yazamadım, aklıma geldikçe editleyeceğim. yazının dağınıklığı için kusuruma bakmayın.
  • türk kökenli türk halkıdır.

    kafkas kavramı etnik veya ırkî bir kavram olmadığı için, kafkas diye anılacak bir kök veya kafkas diye anılacak bir millet de söz konusu değildir. karaçaylar bir türk halkıdır ve kökeni de türktür. kafkas kavramının içine türklerle beraber -ki sadece karaçay türkleri yaşamamaktadır burada- çerkesler, gürcüler, osetler, çeçenler, inguşlar gibi küçük veya büyük ayrıntılarla ayrılan ve köken itibariyle ortak bir paydada net bir şekilde buluşmayan pek çok halk girer, o sebeple karaçay kavramı genel bir tanım içerisine dahil edilemez.

    bu konuyu bitirdikten sonra, diğer konulara gelecek olursak;

    karaçaylar, 39-42 yılları arasında bölük pörçük sürgünler ve kızıl ordu'ya katılımlar nedeniyle nüfus olarak azalmış, 42 senesinde ise (ki almanların bölgeyi işgali ağustos 42-ocak 43 aralığıdır) "nazilere yol göstermek, lojistik destek sağlamak" gibi nedenlerden ötürü sovyetlere bağlı olanı olmayanı gözetilmeksizin kazak ve kırgız sovyet sosyalist cumhuriyetlerine sürülmüşler, bu bahane esnasında hatırı sayılır bir kısmı da gulaglara gönderilmiştir. nazi almanyasına direkt destek olan ve yardım eden aile sayısı 4, birey sayısı 11 olmasına karşın 100'e yakın kişi tutuklanmış, savaş şartları :) adı altında 50'ye yakını kaybolmuştur. ardından gelen sürgün dalgası ise bölgenin karaçay kimliğinin neredeyse tamamen yok edilmesine neden olmuştur. sürgün esnasında yapılan birtakım münferit pislikler nedeniyle türkiye'ye kaçanlar da olmuştur.

    57 yılında kruşçev'in talimatıyla sürgün bitmiş, karaçaylılar yurtlarına dönmüşlerdir. karaçay-çerkes oblastı üzerinden nüfus hesabı yapacak olursak; sürgün esnasında karaçay nüfusu sovyet kayıtlarına göre yaklaşık 5,000 kişi azalmasına karşın, sürgün öncesinde karaçayların nüfus artış hızı 12 senede 20,000 kişi yani senede 1,666 kişi olduğu için, bu 5,000 kişilik eksiğin, doğal karaçay nüfus artışının da eklenmesiyle beraber aslında en azından 30,000 kişi olduğu ortaya çıkmaktadır. bu sayı da hemen hemen 40%'lık bir genel eksik anlamına gelmektedir ve yalnızca karaçay çerkes oblastındaki karaçay nüfustaki azalmadır.

    günümüzde ise her ne kadar isminde çerkes kelimesini barındırsa da, karaçay-çerkes özerk cumhuriyeti'nin asli unsuru karaçaylardır ve her ne kadar rusya federasyonu'nun eski sovyet ülkelerindeki rus nüfusunu artırma hareketleri nedeniyle ruslar en büyük azınlık haline gelseler de, asli unsur olarak karaçaylar kalmıştır. bu arada çerkesler ise rusların 1/3'ü nüfusa sahiplerdir. her ne kadar adıge cumhuriyetinden sonra en çok çerkes burada olsa da, çerkesler adıge cumhuriyeti'nde 25% nüfus oranıyla büyük azınlık, karaçay çerkes cumhuriyeti'nde ise 10%'luk genel nüfusa oranla 2. büyük azınlıktırlar. ve söz konusu ülkede de asıl problem ülkenin karaçayca ve rusça şeklindeki iki ana diline karşın karaçayların milli görüşlerinden kaynaklanmaktadır. zira rus nüfusu ile karaçay nüfusu oldukça yakındır ve tam olarak bir sayısal üstünlükten bahsetmek zordur, bu sebeple dil açısından sorunlar ortaya çıkmaktadır. tüm bu esnada çerkesler ise dillerini aile içerisinde muhafaza etmek ve miras bırakmak yolundan gitmektedir. yani bir diğer iddia gibi, çerkeslerle karaçaylar arasında öyle ahım şahım bir çekişmedir, uyumsuzluktur, anlaşmazlıktır vs. yoktur.

    tüm bunlara karşın, ülke isminin karaçay-çerkes olması, tıpkı komşu ülke kabardey-balkar gibi, saçmalıktır. olması gereken iki cumhuriyet varsa, bunlar karaçay-balkar cumhuriyeti ve kabardey-çerkes cumhuriyeti olmalıdır zira genetik olarak bu eşleşme, ortak etnik köken konusunda önceki gibi mantıksız ve saçma değil, uygun olandır.

    ek: zamansizliginruhu'nun uyarısı üzerine fark ettim ki, karaçay-çerkesyadan bahsederken 'adıge cumhuriyetinden sonra en çok çerkesin orada olduğunu' söylemişim. bu bilgi hala doğru ancak her ikisinden daha fazla çerkes kabardey-balkarya'da var, bunu unutmuşum, ekleyelim.
  • karaçay-çerkes cumhuriyetinde ,turkiye de ,bir kismi da amerika nin nj eyaletinde yasayan kuzeykafkasya li bi halk ,halkım ...
  • şu an türkiye' de konuşulan türkçe' ye belki de en yakın özelliklere sahip lehçeye sahip olan, karaçayca konuşan bir üyesi ile rahat biçimde anlaşabileceğiniz, tüm bu benzerliklerine rağmen türkler tarafından çerkesler ile bir tutulan, çerkeslerin ise yabancıya kız vermeme politikalarını nispeten en yumuşatabildiği, yine de tam olarak benimseyemediği/içlerine alamadığı, diliyle çerkes dilinin alakası bile olmayan fakat kültürel olarak özellikle çerkeslerle olmak üzere diğer kafkas halklarıyla uyum ve benzerlik bulunan, özellikle çarlık rusyası eziyetlerine karşı çerkeslerle birleşmiş ve karşı koymuş, başta dağıstanlılar olmak üzere kafkas halklarının birleşimi ile de direnişini devam ettirmiş, günümüzde türkiye' deki pek çoğu çerkeslerle aşağı yukarı aynı yerlere yerleşmiş olan, fakat özellikle tokat, konya, sivas, kayseri bölgelerinde bulunan(aynı bölgelerde çerkes yerleşimi de fazladır), hıçın isimli en muhteşemi etlisi olmak üzere ve yağ oranının iyi ayarlanması halinde bir o kadar mükemmel patatesli versiyonu başta gelmek üzere birçok çeşidi olan süper bir geleneksel yemekleri olan türk halkıdır.
  • en meşhur yemekleri ethıçın ve gardoş hıçındır.ikiside o kadar mükemmel ve ağır yemeklerdir ki mümkünse akşam yemeğinde değilde öğlen yenmelidir. bu yemekler yenirken ne kadar yenildiğinin farkına varılmaz ve yemekten sonra biraz hazmedilmeden hiçbir şey yapılamaz.
    edit:kendimden biliyorum.
  • almanyadaki turklerin durumuna benzer bir halleri soz konusudur karacaylarin,soyle ki turkler onlari cerkes diye adlandirir,cerkesler de turk diyerek dislarlar. bununla birlikte en azindan tokat-sivas-kayseri yoresindekilerin kulturel kodlari turklerden ziyade cerkeslere yakindir.
  • efendim, karaçay halkı hakkında bir önemli ayrıntı da şudur ki, bu halk 1905 yılında kafkasya'dan osmanlı devleti'ne göçe zorlanmış ve rusya ile yapılan anlaşmaya göre istanbul'a getirilmiş. sultan ıı. abdülhamit kendilerine bebek sırtlarında arazi göstermiş ama bizimkiler kendilerinden önce göç edenlerin tavsiyelerini dinleyip buralara yerleşmek istememiş ve konya, eskişehir, afyon civarına yerleşmişler.

    atalarıma izninizle iyi halt ettiniz demek istiyorum.
  • çok eski zamanlardan beri kuzey kafkasya'nın dağlık bölgelerinde yaşayan karaçay-malkar türkleri, yakın zamana kadar ruslar tarafından "tatar" veya "dağlı tatar" adlarıyla anılmaktaydı. komşu kafkas halkları ise, karaçay-malkarlılara çoğunlukla "dağlı" adını veriyorlardı. karaçay-malkarlılar da kendilerine müşterek ad olarak "tavlu" (dağlı) adını vermişlerdi. "karaçay" sözü; karaçaylıların efsanevi atası olan "karça"dan miras kalmıştır. "malkar" sözü ise; milli kimlik olarak ilk önce sadece malkar vadisinde yaşayanlar için kullanılıyordu. 1864 yılında kuzey kafkasya'nın rusların eline geçmesinden sonra; bızıngı, çegem, holam ve baksan vadilerinde yaşayanlar için de malkar sözü milli kimlik olarak kullanılmaya başlanmıştır.
  • kendilerine tavlu yani dağlı diyen, türkülerinde destanlarında dağların arasında sıkışıp kalmışlıklarını anlatan insanların memleketi.
    (bkz: mingitav)
  • tarihi isimleri şu şekilde olan, hatay'ın samandağ ilçesine bağlı bir köy.

    karaçay - samandağ/hatay

    1946 myk: küçüknehir

    1935 sanj: nehr sağir

    kaynaklar:

    myk: tc içişleri bakanlığı, meskun yerler kılavuzu, ankara 1946.
    sanj: pierre bazantay, la penetration de ı'enseignement dans le sandjak autonome d'alexandratte, beyrouth 1935.
hesabın var mı? giriş yap