• seni o uçağa bindirenin amına koyayım, büyük insan.
  • annemi, babamı güldürdü; beni güldürüyor; çocuklarımı güldürecek. yaptığı zor işi en kolay böyle anlatabilirim sanırım.
  • oynamış olduğu bütün film ve dizileri izlediğim, 100 yıl sonra da şimdiki gibi filmlerinin izleneceğine emin olduğum efsane oyuncu.

    hatırlayabildiğim kadarıyla oynamış olduğu bütün film ve dizilerdeki karakterleri şöyle:

    tatlı dillim: kemal sunal'ın ilk filmi. başrollerde tarık akan ve filiz akın oynuyor. kemal sunal da tarık akan'ın takım arkadaşı.

    oh olsun: kemal sunal'ın ilk filminde olduğu gibi bu filmde de kadro süper. filmde tarık akan ve halit akçatepe'nin saf abisini oynamaktadır.

    güllü geliyor güllü: kötü bir filmdir. başrollerinde ediz hun ve türkan şoray oynamaktadır. bu filmin bir benzeri de şimdilerde star'da oynamaktadır. adı aklıma gelmedi fakat başrolünde nehir erdoğan var. neyse kemal sunal bu filmde kiralık katil oynamaktadır ve seslendirmesi kötü yapılmıştır yanlış hatırlamıyorsam.

    canım kardeşim: bu filmi çok severim. tarık akan ve küçük kardeşinin hayatından bir kesit anlatılmakta. halit akçatepe, bu filmde tarık akan'ın kankası rolündedir. filmin sonlarında kardeşinin çok istediği televizyonu bir dükkanın camını kırarak çalarlar fakat kardeşi ölmüştür. kemal sunal ise bu filmde sadece bir bölümde vardır, yanlış hatırlamıyorsam almanya'ya gitmek isteyen saf bir vatandaştı. tarık akan ve kankası bunu dolandırıyorlardı.

    yalancı yarim: yine tarık akan filmlerinden devam ediyoruz. tarık akan bu filmde ferit yerine ferdi'yi oynamaktadır ve partneri de emel sayın'dır. kemal sunal da yine onun saf arkadaşıdır.

    hasret: engin çağlar ve emel sayın'ın başrollerde oynadığı filmde, kemal sunal çok kısa bir bölümde oynamıştır. emel sayın, filmde kısa bir konser vermektedir. sunal'ın filmdeki karakterinin adı yanık'tır. yine saf bir karakteri canlandırmaktadır.

    salak milyoner: kemal sunal'ın başrol oynadığı filmlere yavaş yavaş geliyoruz. emine (meral zeren) ile yeni evli saffet karakterini oynamaktadır. hazine bulmak için kayseri'den kalkıp istanbul'a giderler... bu filmde özellikle stada girdikleri sahne süperdir. o zamanların en ünlü futbolcusu cemil turan, bu filmde de rol almıştır inek şaban'da rol aldığı gibi. "kayseri ıhh ıhh" deyişleri bile insanın koltuktan düşmesine sebebiyet verir.

    köyden indim şehire: salak milyoner gibi bu filmi de izlemeyen yoktur herhalde. salak milyoner'in devamı niteliğindedir. altınları bozdurmak için ankara'ya giderler ve olaylar gelişir... altın sayma sahneleri ve günlerce aç yattıkları bölümde, simit yedikleri sahne benim için efsanedir.

    salako: bu film, kemal sunal'ın ilk başrol filmi özelliğini taşır. bence çok da iyi bir film değildir. sunal'ın bacadan düştüğü ve meral zeren'i çırılçıplak gördüğü sahnede, bayılması için bile izlenmesi gerekir.

    mavi boncuk: bu filmi de izlemeyen yoktur herhalde. sunal'ın bu filmdeki en güzel sahnesi, bir gece ansızın gelebilirim'deki sözleri yanlış söyleyip, "kapında soğuktan donabilirim" demesidir.

    hababam sınıfı: sunal'ın tavan yaptığı filmdir. 31 yaşındadır bu film sırasında...

    hanzo: filmleri sıralarken farkettim ki, meral zeren o yıllarda paso kemal sunal'ın partneriymiş. kemal sunal başkasıyla oynamamış. armut armut, meme meme sahneleriyle kopartır.

    hababam sınıfı sınıfta kaldı : sınıfın bütün elemanlarının sınıfta kalması ilginçtir. badi ekrem'in de ekibe katılmasıyla efsane ekip oluşur.

    şaşkın damat: yine kemal sunal ve meral zeren... sunal yine saf bir karakteri canlandırıyor. hatta canım kardeşim'deki çocukla kanka oluyorlar.

    meraklı köfteci: kötü bir filmdir. tekrar tekrar seyretmeyi sevmediğim sunal filmlerindendir. aslında kadrosu bu filmin de çok iyidir ama bence istenen tat yakalanamamıştır.

    kapıcılar kralı: sunal'ın en iyi filmlerindendir. bizimkiler'de ercan yazgan'ın canlandırdığı cafer, kapıcılar kralı'ndan çakmadır. bu filmde sunal'ın karısını mahallenin muhtarları'ndaki müzeyyen oynamaktadır.

    tosun paşa: sunal'ın meral zeren'den kurtulup müjde ar ile kamera karşısına geçtiği filmdir. sunal'ın en sevdiğim 5 filmi arasındadır.

    süt kardeşler: kemal sunal'ın en sevdiğim 2. filmidir. yakın bir zamana kadar şabanoğlu şaban ile karıştırıyordum fakat şabanoğlu şaban burun farkıyla benim için daha önde geliyor.

    hababam sınıfı uyanıyor: karıştıranlar için yazıyorum, ahmet'in oynadığı ve hayta ismail'in askerden geldiği filmdir bu.

    sahte kabadayı: o kadar film yazdım, sunal hala 32 yaşında. bu filmi de pek sevmiyorum. gerçi en az 10 kere izlemişimdir nasıl sevmiyorsam. ama diğer filmlerine göre sönük kalıyor...

    şabanoğlu şaban: en sevdiğim filmidir. belki de en çok sevdiğim filmdir.

    çöpçüler kralı: burda da kapıcılar kralı benzeri bir karakteri canlandırır. ayşen gruda ile parkta yaşadıkları için bile izlemek gerekir.

    sakar şakir: bu filmi çok severim. gardırop fuat ile yaşanan sahneler ayrıca bakkalda her şeyi bedava dağıttığı sahneler unutulmaz. bir de televizyoncu adam vardır, patlama sahnesi hep gözümün önündedir.

    hababam sınıfı tatilde: ilk 3 filme göre daha kötüdür. kızlar gelir ve olaylar gelişir.

    ibo ile güllüşah: bu film de o yıllarda çektiği filmlerin yanında sönük kalır. yine de izlenesidir. özellikle ayşen gruda'nın sunal'ı kaçırdığı sahne süperdir.

    inek şaban: en sevdiğim filmlerindendir. kaleci bülent'in yerine geçer olaylar gelişir.

    avanak apti: meral zeren döneminden sonra ayşen gruda döneminin geldiğini filmlerin sırasından anlayabiliyoruz. ayşen gruda, ünlü bir şarkıcıyı oynamaktadır, fakir apti ona aşıktır ve olaylar gelişir.

    yüz numaralı adam: kemal sunal bu kez oya aydoğan ile film çekmeye başlamıştır. onu görünce dili tutulur vs. ayrıca reklam yıldızı olur. filmin sonundaki kendini yakma sahnesi süperdir.

    köşeyi dönen adam: farklı bir sunal filmidir. meşhur eşek sahneleriyle bilinir. ali şen her zamanki gibi formundadır bu filmde. sunal'ın az izlediğim filmlerindendir.

    kibar feyzo: bu filmi de yazmaya gerek yok. filmin en çok sevdiğim sahnesi, kadınlar eylem yaparken erdal özyağcılar'ın birden ortaya atlayıp "başlık yaktı başımı, artık karı istiyem" dediği sahnedir. anlatılmaz yaşanır cinstendir.

    iyi aile çocuğu: ikiz kardeşleri oynar filmde. biri bankacıdır, diğeri de mafyadır. bu film de diğerlerine göre sıradandır.

    şark bülbülü: mazlum'u getirin sahneleriyle yaran film desem herkes hatırlar herhalde. ayşen gruda'nın zengin kızını oynadığı nadir filmlerdendir. ayrıca muha muha can hatice'yi de pek güzel söylemiştir bu filmde sunal.

    korkusuz korkak: sunal'ın en komik filmlerinden biri daha. mülayim sert, mülayim ters olur ve olaylar gelişir.

    dokunmayın şabanıma: sunal'ın ercan yazgan ile oynadığını hatırladığım nadir filmlerdendir. bu sefer esas kız olarak ahu tuğba çıkar karşımıza. pastacı osman vardır bu filmde hastasıyım...

    bekçiler kralı: kapıcılar kralı, çöpçüler kralı'nın ardından çekilmiş bir devam filmidir. diğer filmlere oranla daha sıradandır... köpeğinin adı dayı'dır vs. vs.

    umudumuz şaban: tesadüfler sonucu halk kahramanı olan şaban'ın hikayesi anlatılır. muhtarlık seçimlerinde yapılan dalavere sonucu oyları değiştiren adamları denizde bekletmesi en güzel sahnelerindendir filmin...

    gerzek şaban: nihayet 70'li yıllar bitti ve 1980'e geldik. 3-4 yıldır bu filmi hiç izlememiştim ve geçtiğimiz ay yeniden izledim. gerçekten çok süper bir film bana göre. televizyonda daha fazla gösterilmesi gereken bir film. bu filmde sunal 2 karakteri birden canlandırır. ilk karakter, bildiğimiz saf, sakar, yeteneksizdir. filmlerde figüranlık yapar. diğer karakter ise bir mafya babasıdır.

    devlet kuşu: sunal'ın alışık olmadığımız bir kadroyla oynadığı ve televizyonda nadir gösterilen bir filmi. bülent kayabaş ve serpil çakmaklı oynamaktadır filmde. sunal, kayabaş ve yadigar ejder filmde kankadırlar. sunal bu filmde yanlış hatırlamıyorsam ferdi tayfur'dan merak etme sen'i söylemektedir. yedi bela hüsnü'de de merak etme sen'i söylemektedir ama daha o filme gelmedik. hatta o sahnede dilenci zannedip bozuk para veriyorlardı.

    zübük: sunal'ın fazla sevmediğim filmlerinden. bıyığı yakıştıramamış oluşumdandır belki de. filmde karısını nevra serezli oynuyordu.

    gol kralı: türk sinema tarihinin en saçma filmlerinden biridir. aslında film güzeldir ama senaryosu çok kötüdür. sait, sadece 2 maç oynayıp gol kralı olur. ayrıca suna yıldızoğlu "oynak sevim" karakterini canlandırıyordu. duvar ahmet'in adını da söylemeden geçmeyelim.

    davaro: şener şen ile birlikte oynadıkları filmlerin en güzellerindendir. hapishanedeki çarşaflı börek sahnesini haftada bir izlerim.

    üç kağıtçı: romatizması sayesinde yağmurun yağacağını bilen gurbetçi rıfkı'nın hikayesi anlatılır. çok komik sahneleri vardır.

    kanlı nigar: bu filmi de herkes izlemiştir herhalde. sunal, bu filmde 2 kardeşi birden oynar.

    yedi bela hüsnü: en sevdiğim filmlerindendir sunal'ın. oya aydoğan'a aşık genci oynar. şevket altuğ da süper oynamıştır bu filmde.

    doktor civanım: kötü bir filmdir. bir hastanede hizmetli olmasına rağmen köyünde doktor zannedilen bir karakteri oynamaktadır. bahar öztan, sunal'ın partneridir bu filmde. gaffur'un sünnet sahnesi süperdir.

    kılıbık: daha geçen gün yeniden izlediğim, kemal sunal'ın iyi aile babasını oynadığı filmlerden biri. nevra serezli ile diyalogları süperdir.

    en büyük şaban: sunal'ın fazla sevmediğim filmlerinden. yılbaşı sahneleri çok güzeldir. kamran usluer'i de anmış olalım...

    çarıklı milyoner: bu filmde de necla nazır ile kamera karşısına geçmiştir sunal. necla nazır, genç bir gazeteciyi oynamaktadır. sunal'ın akrabalarıyla olan av sahnesi süperdir. yine de diğer filmlerine göre vasattır.

    tokatçı: şevket altuğ ile oynadığı ve süper sahneleri olan bir filmdir. bence hakettiği değeri görememiştir. "çanta alma sahnesi" benim için unutulmazlar arasına girmiştir.

    şabaniye: şabaniye'yi de bilmeyen yoktur. bu kez çiğdem tunç ile birlikte izleriz sunal'ı. aliye rona her zamanki gibi kötü anne rolündedir. şabaniye'ye yaşlı adamın aşık olması da bir hayli ilginçtir.

    atla gel şaban: sunal'ın en sevdiğim 5 filminden biridir. zaten (bkz: atla gel şaban/#13611143) uzun uzun anlatmıştım.

    postacı: bu filmin aynısını daha sonradan sinan bengier de çekmişti. bengier zaten sunal'ın birçok filmini çekmişti. neyse bu filmde erdal özyağcılar ön plana çıkmıştır. karl malone'un adını da söylemeden geçemeyeceğim...

    ortadirek şaban: en sevmediğim aktrislerden biri olan bahar öztan oynamıştır sunal ile bu filmde. neden sevmediğimi başka bir zaman yazarım. neyse bu filmde sporcu erkan ön plana çıkar. yapamadığı spor yoktur, saçmalığın daniskasıdır. araplarla olan sahneler süperdir. ayrıca filmin başında sunal'ın zeytinle konuştuğu sahne de insanı koltuktan düşüren cinstendir.

    şen dul şaban: kemal sunal ve halit akçatepe bu filmde kankadırlar. işten ayrılırlar, sunal'ın eşi nevra serezli işe girer, o da ev işlerini yapmaya başlar. çok komik sahneleri vardır.

    katma değer şaban: en nefret ettiğim kemal sunal filmidir. sunal'ın tipinden olsa gerek. sunal'ı o tipe sokanlardan da nefret ediyorum.

    gurbetçi şaban: bilmem kaçıncı şaban filmiyle daha karşı karşıyayız. filmin başlarındaki bir sahnede yılmaz vural da oynamaktadır. köyündeki bütün çocukları, çocuğu olarak tanıtıp almanları kazıklaması da anlatılamayacak derecede komiktir.

    sosyete şaban: bu sefer perihan savaş'ı izleriz başrolde. babası kenan pars'ı da anmış olalım. peri'nin dilaver'i sırtında taşıdığı sahneler çok komiktir. süleyman turan da iyi bir performans sergilemiştir bu filmde.

    şaban pabucu yarım: bu filmi de pek sevmem. adile naşit bu filmde her zamanki gibi çok iyi oynamıştır fakat vasat bir filmdir.

    keriz: bu filmde de perihan savaş oynamaktadır. az bilinen sunal filmlerinden biridir. zaten öyle çok da iyi bir film değildir. en fazla 2-3 kere izlemişimdir herhalde. filmin başları köyde geçer, sonra istanbul'a gelinir...

    davacı: 1986'ya geldik. saçma sebepler yüzünden yıllarca mahkeme köşelerinde sürünen 2 ailenin öyküsü anlatılır. bu filmde savaş yurttaş da başrol oynamaktadır. yurttaş'ı, bizimkiler dizisinden de hatırlıyoruz.

    garip: kemal sunal'ın çok iyi rol yaptığı filmlerdendir. bebeği alır büyütür vs. vs. küçük kız denize düşüp hasta olduğunda, sunal kasaptan pirzola almıştı. hala aklımdadır... sinan bengier bu filmin de çakmasını çekmiştir.

    tarzan rıfkı: bu filmi de pek sevmem. mehmet ali erbil'in babası sadettin erbil, çok iyi performans sergilemiştir bu filmde. onu da analım. aslanlar geldiğinde baykal kent yanlış hatırlamıyorsam altına yapıyordu. çok komikti o sahne.

    yoksul: bu filmi daha geçen gün izledim tekrar izledim star'da. sunal bu filmde bir hanın çaycılığını yapıyordu. dönemine göre başarılı sayılabilecek bir film.

    deli deli küpeli: sunal'ın kaymakam sanıldığı ve gayet düşündürücü sahneleri bulunan bir film. yine bizimkiler'den hatırlayacağımız yavuzer çetinkaya, bu filmde sunal'a eşlik ediyordu.

    kiracı: sunal'ın sosyal içerikli filmlerinden birisidir. sonunu sevmem fakat genel olarak iyi bir filmdir. adından da anlaşılacağı üzere sunal bu filmde bir kiracıyı oynar.

    japon işi: fatma girik'i çok sevmememden olsa gerek, bu filmi de çok sevmem. fatma girik 2 karakteri canlandırmıştır bu filmde. biri ünlü bir şarkıcıdır, adını unuttum. diğeri de bildiğiniz robottur. fatma girik'in adamları dövdüğü sahne bayağı komiktir.

    yakışıklı: küçükken bayağı izlediğim fakat son yıllarda rastlayamadığım bir filmdir. telsizle konuşma sahnelerinden başka aklımda fazla bir şey kalmamış.

    sevimli hırsız: sunal bu filmde zengin ve kılıbık bir genci oynar. fakat geçirdiği trafik kazası sonrası konuşma kabiliyetini yitirir ve hırsızlarla birlikte yaşamaya başlar. nil ünal için bülent kayabaş ile kapışmışlardır. filmde kızın abisi paso sahte para yapardı fakat bir türlü gerçeğe uygun olmazdı. adı şimdi gelmedi aklıma adamın...

    bıçkın: bu filmi de çoğu kişi bilmez. trt1'de zaman zaman oynar. sunal bu filmde 2 karakteri birden canlandırmıştır. kabul ediyorum kötü bir film... 2 karakterden biri zengindi, siyah deri mont giyerdi. diğeri de bilindik kemal sunal'dı.

    inatçı: sunal'ın köyde geçen filmlerinden birisi. toprağını satmaz da satmaz. filmde bayan başrol oyuncusunun kim olduğunu hatırlamıyorum. evleniyorlardı galiba sonunda.

    uyanık gazeteci: sunal'ın son dönemde yaptığı filmlerin en iyilerden biridir. bence hakettiği değeri görememiştir. sosyal yönü vardır filmin. bütün devlet başkanlarına güreş yaptıran bir gazeteciyi oynar.

    polizei: sunal bu filmde yine bir çöpçüyü canlandırır fakat bu kez almanya'dadır. 2-3 yıldır hiç izlemedim ama bazı sahneleri güzeldi.

    öğretmen: en güzel sunal filmlerindendir. fakir ve istanbul'da geçinmeye çalışan fakat en sonunda kafayı sıyıran bir öğretmeni canlandırır. öğretmenleri bu hallere düşürenleri de kınamış olalım bu arada...

    düttürü dünya: hakettiği değeri görememiş bir film daha. pavyonda çalışan (ne çaldığını tam hatırlayamadım), bir adamın hikayesidir. güldüren sunal filmlerinin aksine ağlatır. şimdilerde akasya durağı'nda bir taksiciyi oynayan cezmi baskın da bu filmde başrol oynamıştı.

    gülen adam: 1989'a geldik. hayatı boyunca hiç ağlamamış (babasının cenazesinde bile gülen) bir adamı oynuyor sunal bu sefer. evi taşıma sahneleri ve aydan burhan'ın (hatırlamayanlar için mahallenin muhtarları'ndaki fadime) babasının kendi evinin yıkıldığı sahne süperdir.

    zehir hafiye: az bilinen ve genelde trt2'de yayınlanan bir filmdir. leman çıdamlı, kara şehmuz'un kız kardeşini oynamıştır bu filmde. sunal'ın çarşafla eve geldiği sahne çok komiktir. ayrıca kızla numaraları camdan cama verirler.

    talih kuşu: sunal'ın son filmlerinden en çok yayınlananıdır. herhalde herkes izlemiştir bu filmi. yasemin yalçın'ın kürkle koşuş sahneleri unutulmazdır.

    abuk sabuk bir film: diğer filmlerine oranla farklı bir filmdir bu. gülen adam'da canlandırdığı karakterin aksine bu kez de hiç gülmemiş bir adamı oynar. ara ara trt1'de oynar.

    koltuk belası: sunal bu filmde namuslu bir adamdır. fakat filmin sonuna doğru, sistemin azizliğine uğrar. berna laçin, filmde sunal'ın kızını canlandırmıştır.

    boynu bükük küheylan: köyden kente göçüp apartman kapıcılığı yapan bir adamın öyküsü anlatılır. sunal'ın filmde 2 karısı vardır ve filmin sonunda 2 karı da başkalarına kaçar. bu filmin bir benzerini de levent kırca çekmiştir. fakat o filmde kırca'nın tek karısı vardır.

    varyemez: sunal'ın propaganda'dan önce çektiği son filmdir. adından da anlaşılacağı üzere çok zengin olduğu halde cimri olan bir adamın hikayesi anlatılır. filmin sonu süperdir. ayrıca cem davran'ın gençlik hallerini görebiliriz bu filmde. yasemin yalçın yine süper oynamıştır.

    saygılar bizden: yanlış bilmiyorsam sunal'ın ilk dizisidir (şaban askerde de ilk olabilir). yine tipik bir sunal karakteri... devlet dairesindeki olaylar anlatılırdı. bu dizinin çoğu bölümünü izlemedim, bunu da belirteyim. yanlış hatırlamıyorsam diğer dizileri gibi star'da oynardı.

    şaban askerde: kemal sunal, yaklaşık 50 yaşındayken, askerde olan bir karakteri canlandırmıştır. şimdilerde emret komutanım tarzı o dizinin çakmaları yapılır. dinçer çekmez'e de saygılarımı atla gel şaban'da sunmadım, bari burada sunayım...

    bay kamber: sunal'ın yine star'da oynayan bir dizisi. adnan hoca'nın bilmemnesi diye uzun seneler gündemi işgal eden ebru şimşek, bu dizide sunal'ın genç, güzel ve akıllı asistanını oynuyordu.

    şaban ile şirin: ibo ile güllüşah ve garip tarzı bir dizidir. münir özkul'un da son oynadığı yapımlardandır.

    propaganda: evet, son filmimize geldik. herkes izlemiştir diyerek yorum yapmayacağım. oğlu ile oynadığı ilk ve tek filmdir diyerek yorumumu sonlandırıyorum...
  • "kemal bizim takimin en iyi oyuncusuydu, haksiz yere bir kirmizi kart gordu. ama nasil olsa soyunma odasinda bulusuruz."
    --mujdat gezen
  • nurhak kaya, kemal sunal'ı sormuş arkadaşlarına. (ot dergisi, 17. sayı)

    ilyas salman -->> kemal sunal'ın soğuk bir insan olduğunu söylerlerdi. ben kemal ile defalarca çalıştım, yıllarca arkadaşlık ettik. hiçbir zaman soğukluğunu görmedim ama durup dururken, iş olsun diye de gülmezdi. halkı güldürürdü güldürmesine ama kendisi çok sıkı bir adamdı. ağlatmak çok kolay, güldürmek ise çok zordur. kemal sunal öyle bir değerdir ki benim gözümde; anası ağlatılan bir milleti güldürmeyi başarmıştır. bu milletin kemal sunal'a bir vefa borcu var.

    sinemaya başladığım ilk yıllardı, kibar feyzo'yu çekmeye gitmiştik hatay reyhanlı'ya. harran köyünde çekiyorduk filmi. bir gün rahatsızlandı kemal, güneş geçti başına. filmin yönetmeni atıf yılmaz'dı. atıf abi ''madem kemal rahatsızlandı, size bir gün repo veriyorum'' dedi. dinlenme gününe repo derlerdi sinemada ve tiyatroda.

    harran'ın ağası duymuş izinli olduğumuzu, ''madem tatil yapıyorlar, söyleyin gelsinler'' demiş. ''yoksa topraklarımda film çektirmem!'' kemal rahatsız olduğu için gidemedi haliyle. ben, ayşen gruda, şener şen gittik ağanın yanına. ağa dedi ki: ''kemal de bizim gibi doğuludur, siz geldiniz o niye gelmedi, kendini bir adam mı zannediyor?'' kemal'in hasta olduğu için gelemediğini söyledim ağaya. ağa küfrü bastı tabii. ''bu ağzına s.çtığımın adamı, bir tek repo gününü mü buldu hastalanacak!''

    kemal malatyalıdır, ben de malatyalıyım, birbirimize ''hemşo'' diyerek şakalaşırdık. kibar feyzo'yu çektiğimiz günlerde, akşam olunca otelin önünde otururduk. kemal gider, kendisine ufak bir viski alırdı. öyle çok içen bir adam değildi. viskiyi alır kendi odasına geçer, odadan bana işaret ederdi ''hemşo gel iki tane atalım'' diye. viskisini yalnız benimle paylaşırdı. hani ölüyü güldürür derler ya; kemal cidden öyle bir adamdı... aramızdan erken ayrılması beni derinden üzdü.

    ayşen gruda -->> kemal benim çocukluk arkadaşımdı, arkadaş olduğumuzdda ne o ne de ben meşhur olmamıştık henüz. birlikte tiyatro yapıyorduk ama tiyatrodan da önceye dayanıyordu dostluğumuz. benim kızımı alır, pusete koyar gezdirirdi. ben de işlerimi yapardım; o kadar eskiyiz yani, ondan da evvelimiz var... hakikaten tanınanın aksine bir insandı kemal. çok komik; zaten öyle, çok esprili; zaten öyle, ama benim onda en çok takdir ettiğim bir yönü vardı ki; kemal insandı... ben, zeynep ve kemal aynı odada soyunup giyinirdik. vallahi biz onu artık, kendimiz gibi görür olmuştuk. hiç ''arkanı dön'' demeden soyunur giyinirdik; o da hiç ilgilenmezdi bizimle. hangi rolü oynuyorsa o kostümü giyer, film bitene kadar da çıkarmazdı üstünden, özel hayatında da çıkarmazdı. her şeyden korkardı kemal; ama bildiğiniz her şey... biz de ceplerine kurbağa falan koyar, sürekli korkuturduk onu. hepimiz çocuktuk işte... kemal benim canım kadar sevdiğim bir arkadaşımdı, ama maalesef erken ayrıldı aramızdan.

    halit kıvanç -->> bir gün cihangir'de bir baktım ki karşıdan geliyor kemal. ''merhaba halit abi'' dedi. sarıldık, öpüştük, yürümeye başladık. yol boyunca üniversiteden, imtihanlardan konuştuk. ''yahu kemal, bu yaştan sonra senin hakikaten bravo'' dedim. ''ben çok arzu ediyordum'' dedi bana, kültürsüzlük meselesi değil, elimde bir diploma olsun da değil, ama bitirebilirdim'' diyerek bana niçin geç kaldığını, üniversiteyi nasıl bitirdiğini anlattı. o gün mutlu bir gündü, kemal ilerlemiş yaşına rağmen bitirmişti üniversiteyi...

    kemal sunal'ın çok beğenilen filmlerinin birçoğunda, kimi sahnelerdeki bazı espriler, senaryo metinlerinde yoktur. ama çevrilirken, doğaçlama yapmıştır o esprileri kemal. o sebepledir ki çok büyük bir sanatçıydı ve ne yazık ki çok erken yaşta kaybettik kemal'i.

    perran kutman -->> kemal benim çok eski arkadaşım. yani o 16 yaş dediğin zaman, neredeyse 50 yıl önceye gitmiş oluyoruz. 50 yıl olmasa bile, nerden baksan bi 45 yıl var geride. o yıllarda başladı dostluğumuz kemal'le... çok güzel şeyler paylaştık; her şeyden önemlisi de parasızlığı paylaştık. en parasız günlerimizde, ben aksaray'da oturuyordum, kemal ise zeyrek'te. taksim'den çoğu zaman beraber yürürdük. karlı günlerde, köprünün açılmasını beklemeden, ''pencereden kar geliyor, aman annem gurbet bana zor geliyor'' türküsünü söyleyerek beni eve bırakırdı kemal. bir gece elimden anahtarı alıp, dış kapıyı açmaya çalıştı ki; kapıya sokar sokmaz kırıldı, elinde kaldı anahtar. anahtar kırılınca bana dönüp aynen şöyle dedi ''kerpetenin var mı?'' dedim ki ''kemal, ben genç bir bayanım, marangoz değilim, kerpeten ne arar bende!'' son çare uyandırdık evdekileri, gelip kapıyı açmak zorunda kaldılar... parasız yıllarımızda birlikte çok turne yaptık. iki oyun arası soframızı kurardık bir iskemle üzerine; taze ekmek ve ton balığı yerdik birlikte... o günlerde, o parasızlığa, o günkü paramızla dönmeyi çok isterdim. kemal keşke şimdi de aramızda olsaydı ve biz yine o yıllara dönebilseydik.
  • ozellikle son donem filmlerine baktiginizda derin depresif bir hava gorebilirsiniz. hatta kemal sunal denilince akla gelen ilk sey (bkz: gülmek) tabusunu yikmak icin ozellikle yapildigini bile dusunebilirsiniz. cunku gec donem kemal sunal filmleri az komik, cok toplumsal, bolca trajik, zaman zaman ise saskinlik verecek derecede karamsardir.

    turgut özal'la birlikte bir anda farklilasan, batiyla kucaklasacagiz derken suudi araplara kundeye gelen, yogun arap turizmi ve yerlesimiyle yerli insanlarin ozellikle buyuk sehirlerde kendini ikinci sinif vatandas olarak buldugu, arap yerlesimiyle ucan kiralar ve ozellestirmeler sebebiyle siradan vatandasin elinde patlayan "buyuyen ekonomi" yalani yuzunden cinnet sinirina geldigi bir donemde (yasayanlar hatirliyor zaten) kemal sunal cogu sozde sanatçı gibi bir kenara cekilip felsefi denemelere girismemis, siradan insanin cinnet halini filmlerinde yasamis ve yasatmistir.

    son donem filmlerinde cogu yerin araplara peskes cekilmesinden, bu sebeple turklerin oz yurtlarinda kendini ikinci sinif vatandas olarak bulmasindan, yukselen yalanci "haci-hocalik" akiminin nasil siradan insanlarin manevi duygularini kullanarak maddi cikar elde ettiginden bahseder.

    ama bunu oyle umutsuz sekilde yapar ki, "ne olursa olsun kaybedecek olan biziz. bu kadar kotulukle bas edemeyiz biz" mesaji verir adeta. kemal sunal'in son donem filmleri ile ilgili spoiler vererek ne anlattigimi ornekleyecegim icin eger kemal sunal filminde spoiler'a düşmek gibi istisnai bir durumdan muzdaripseniz devamini okumayiniz (bir insan kemal sunal filminde spoiler'dan yakiniyorsa ya uzaydan gelmistir ya da amneziden muzdariptir).

    1986 yilinda davacı filminde abuk burokrasinin carklari arasinda ezilen siradan insanlarin dramiyla acilis yapar bu doneme sunal, filmin sonu umutsuz bir sekilde biter ama bu daha baslangictir.

    1987 yilinda yakışıklı filminde ailelerine bakmak zorunda olduklari icin evlenemeyen iki asigi anlatir, ama altta ana tema gecim derdi, araplarin istanbul'da ev kiralamaya baslamasi yuzunden ucan kiralar nedeniyle ev bulamamaktir. evli olduklari halde evlenemeyen kari koca sonunda başını sokacak bir dam bulmak icin yegane secenegin hapse girmek oldugunu anlar ve kelepçeler esliginde hapse girer, film boyle biter.

    1987 yilinda kiracı filminde ailecek yine kiradan, hayat pahalılığından, geçim derdinden muzdariptirler. yine her ev araplar tarafindan fahis fiyatlara kiralandigi icin kiralar ucmus, ahır gibi evlere bir maastan fazla kira istenir olmus, "büyüyen ekonomi yalanı" yuzunden hayat pahalilanmis, gecim imkansiz hale gelmistir. kiralik ev bulmak ugraslarinda iki kelimesinden biri allah olan sahtekar hacı ev sahibi gercegiyle karsilasmislardir. kendi kizi italyanla evli oldugu halde millete namus ve iman bekciligi yapan, bir oglu icip ortaligi dagitan bu haciyla gercek hayatta karsilasmamis hicbir kiraci yoktur malum. filmin sonunda hicbirsey cozulmeden, ayni umutsuzluk ve karamsarlik icinde biter. kucuk ask kacamagini kaybeder. sevmedigi bir hayati sevmedigi sekilde yasamak zorunda kalir sunal'in karakteri.

    1987 yilinda japon işi filminde artik kucuk insanlara ve onlarin kucuk hayallerine yer kalmadigini anlatir, ya devasa basarilar elde edilmeli ya da yok olunmalidir, bu yeni donemde orta direke yer yoktur. devir firsatlari degerlendirip buyume devridir, buyuk balik olup kucuk baligi yutma devridir. bir ask temasi uzerinden bu yalnizligi ve kucuk insanin yok olusunu anlatir sunal. mutlu son gibi gozukse de sonu bir bitisi anlatiyordur aslinda.

    1988 yilinda uyanık gazeteci filminde terör ve uluslararasi savaşin her yani sardigi donemde aslinda insanlarin anlasmakla, konusmakla herseyi cozebilecegini, yapay kavgalarin ve catismalarin sadece zenginler ve siyasetciler icin bir kazanim oldugunu, geri kalan insanlari kin ve nefret dalgasina surukleyerek ziyan ettigini anlatmaya calisir. simgesel bir sekilde kaybolan hasari cocuk barışi aradigi sirada "barış" diye bagirirken uluslar arasi silah tacirleri tarafindan basindan vurularak oldurulen bir gazeteci rolunde cok sey anlatir sunal. "barisi isteyen olur" der acik acik.

    1988 yilinda öğretmen filminde yeni donemin en net resmini ceker kemal sunal. "inançla büyüyen türkiye" masallarinin aslinda nasilda bir yandan maneviyati somururken obur taraftan icini bosalttigini, acgozluluk ve hirsin alkislanacak birsey haline geldigini anlatir. ayni zamanda yine bir maastan fazla tutan evler, yine yasam pahaliligi, yine gecim derdi yuzunden, gecinememek yuzunden yavas yavas ulasilan cinnet hali vardir. bir ogretmenin buyuksehirde tutunma cabasi bir trajediye donusur. basarili bir ogretmenin bu "buyuyen" donemde nasil hayatta kalmaya cabaladigini, beceremeyerek aklini kaybettigini gosterir filmin sonunda.

    1988 yilinda düttürü dünya filminde yine kucuk adamin kucuk dramina, yokolusuna, hayallerinin batisina tanik ettirir izleyeni sunal. yoksulluk, gecim derdi, umutsuzluk ve kaybolan hayatlar filmin ana temasidir.

    1989 yilinda gülen adam filminde yine burokrasi, yine siradan insani onemsemeyen "buyuyen ulke"ye odaklanir. yine durust bir maasla yetirilemeyecek ev kiralari ve hayat pahaliligi yuzunden mutlulugundan olan bir adam vardir. film boyunca ne olursa olsun gulen adam cocugu olunca onun yasayacagi hayatin umutsuzlugu yuzunden aglar, aglamasi o cocugun yasamak zorunda olacaklarindandir.

    1990 yilinda koltuk belası filminde yozlasan, yukselen degerleri para ve ekonomik guc olan, maneviyati bile bu ugurda kullanmaktan cekinmeyen donemin yasantisina isik tutar. en durust insanin bile cark icinde kendini kaybedecegini, butun kavramlarin lüks, itibar gibi seylere odaklandigini, aradaki butun baglarin bu cikarlara dayali oldugunu, gordugu butun sayginin cikarlar sebebiyle oldugunu gosterir sunal. iyi niyetli bir insanin bile nasil ayartilabildigini nasil bastan cikarilabildigini anlatir. donemin ozetidir bu: çıkar=herşey. filmin sonunda delirir sunal'in karakteri, gelecege yonelik bir kehanettir bu.

    1990 yilinda boynu bükük küheylan filminde artik kalan komedi kirintilarini da bir kenara birakmis, tamamen drama odaklanmistir. gecim sikintisi, sehirleri domine eden köy kültürü ve adetleri, cikar, yozlasma, maneviyattan beslenen sahtekarliklar hepsi corba olmus ve lezzetsiz bir haline gelmistir. bastan sona dram filmidir.

    1991 yilinda varyemez filminde cimri bir karakterin yalnizligini anlatmaya calisirken aslinda paranin, gucun, yozlasmanin, herseyin sahtelesmesinin belgesini sunar sunal. para mutsuzluk getirmekte ama parasizlik herseyi goturmektedir. bu ahlaki ve gundelik acmazda tamamen havada biter film.

    malum bundan sonra rahmetli kemal sunal uzun yillar sinemaya ara vermis ve son bir film cektikten sonra vefat etmistir.

    eger gercekten yukaridaki yaziyi zaman ayirip okuyan olduysa farkedecektir ki sunal'in filmleriyle taniklik ettigi o donem 2 perdeliktir, ilk perdesi o zamanlar yasanmis ikinci perdesi ise yillar sonra sahneye konmustur.

    ve ne tesaduftur ki -ister inanin ister inanmayin-, artik kemal sunal'in bir filmini internette (mesela youtube'da) seyretmek isterseniz altinda sonu gelmez kufur ve hakaretlere tanik olarak iciniz parcalanir. kemal sunal'a dahi bir dunya hakaretler ve cok agir ithamlar edildigini gorursunuz. olusturulan kin ve nefret kulturunde, yalanci tarihcilik, sahtekar maneviyatcilik gibi zehirli ve oldurucu silahlar kullanilarak yeni nesiller kemal sunal'a bile nefretle bakar hale gelebilmistir.

    inanmasi zor ama kemal sunal gibi bir degerden nefret edip hakaret edenlerin sayisi sevenlerinin sayisina denk gelmeye baslamistir (cok uzulerek soyluyorum bunu). maneviyatla vahşiligi, milletiyle gurur duymakla zalimligi, gecmisiyle ovunmekle dangalakligi karistiran ve sayisi cig gibi buyuyen mahluklar turedikce kemal sunal bile bir hedef olarak gorulecektir.

    ikinci perdenin urunudur bu.

    eger ki bu topraklarda kemal sunal bile hedef haline getirilip asagilanabiliyorsa, kufurler ve ithamlarla kara calinabiliyorsa; artik ne o toprakta lezzetli yemis yetisir, ne o yetisen zehirli yemisten yiyenden hayir gelir.

    tanim; kemal sunal, baska tanima gerek yok.
  • rahmetlinin üç kağıtçı adlı filminde kurnaz olmayan, dürüst, ahlaklı ve kemal sunal'ın canlandırdığı rıfkı karakterine doğru olanı anlatmaya çalışan bir din adamını görmek mümkündür.

    "her cumhuriyet rejimi kurumu ve kişisi" şeklinde tümceye başlayarak aklınca kemal sunal eleştirisi kisvesi altında cumhuriyet rejimine giydirmeye yeltenen kimsenin niyeti çok açık olduğu gibi, bu kimsenin savunduğu fikrin de ne olduğu gün gibi ortadadır. bu noktada merak edilen, bu kimsenin" yok bir filmde de dürüst, ahlaklı, kurnaz olmayan bir din adamına yer ver be adam.. hani nerde yok.." serzenişinden sonra üç kağıtçı filmindeki ilgili sahneyi neresine monte edeceğidir. unutulmamalıdır ki art niyet bir kişilik bozukluğudur; ve en temel özelliği hiç ispata, kanıta gerek duymadan insanları karalayabilmektir.

    kemal sunal'ın oyunculuğuna "eleştiri" adı altında bok atılmasına ise neremle güleceğime karar vermeye çalışıyorum şu an.

    düzeltme: ilk tümcedeki sıfatların sıralamasından kaynaklı anlam bulanıklığı giderildi.
  • bugun hakkinda yazilan bir kitabi* okuyorum. esi gul sunal ile soylesi yapmislar. cumleleri okurken gozlerim doldu. "hayranlarina resim imzalar yollar miydi?" sorusuna soyle cevap veriyor gul sunal:" hicbir mektubu cevapsiz birakmazdi. hicbir resim isteyeni cevapsiz birakmazdi. hemen resmi yazar, yollardi. asla bir gun bile geciktirmezdi." sokakta gorenler hemen sarilir, operler, hic cekinmezlermis. mutevaziligin, zayiflik gibi algilandigi bir toplumda hayranlari ile sevgi ve saygi dolu dengeli bagi olusturabilmesi muthis. gundemi hic kacirmamasi ile ilgili okudugum su bolume de bayildim:
    "+hayatla ilgiliydi, ilk cikan kitabi okurdu diyorsun ya merak ediyorum. politika ile ilgili yorumlar yapar miydi?
    -bir kere ana haberleri hic kacirmazdi. cok dinlerdi, ustune yorumlar yapardi... birileri anlatsin, dinlemeye bayilirdi, cok merakliydi. butun gazeteleri en kucuk satirlarina kadar okur, onun uzerine dusunur, cok yakin arkadaslariyla paylasir ya da belki paylasmaz ama cok dusunurdu. bakanlar kabinesinde kim var kim yok, neredeyse milletvekillerini sayabilecek haldeydi. 'ne yapacaksin bunlari' diyordum bazen bunlari oturup konusurken falan 'cunku ben bu ulkede yasiyorum ve bu ulkede ne olup bittigini bilmem lazim, ben yasiyorum burada' diyordu..."
    buyuk sanatci nasil olunur dersi gibi...
  • her akşam olduğu gibi kemal sunal filmleri izlerken aklıma kemal sunal'ın birlikte rol aldığı kadın oyuncular geldi. daha doğrusu hangi kadın oyuncularla daha çok film çektiği hususunu düşündüm bir anda. oturdum, aklıma gelen tüm filmlerine tek tek baktım ve kemal sunal'ın sevgilisi/eşi vb. rollerde oynayan kadın oyuncuları sıraladım. sonuç beni pek şaşırtmadı. merak eden vardır diye paylaşmak istedim.
    (not: kemal sunal'ın yan rollerde oynadığı ilk dönem filmlerini incelemeye almadım ama zaten bu filmlerde sevgilisi vs. olan bir ol yok. yine aynı şekilde filmlerdeki tüm kadın oyuncuları değil yalnızca aralarında duygusal ilişki olanları aldım. yoksa adile naşit gibi oyuncularla da pek çok filmi var.

    kemal sunal'ın en çok birlikte rol aldığı kadın oyuncu meral zeren . tam 5 filmde birlikte rol oynamışlar. bu filmler kemal sunal'ın yeni yeni parladığı, ilk dönem filmleri. (şaşkın damat, hanzo, salak milyoner, salako, köyden indim şehire)

    nevra serezli ve kemal sunal 4 filmde birlikte rol almışlar. (kılıbık, atla gel şaban, şen dul şaban ve zübük)

    ayşen gruda sanıyorum kemal sunal ile birlikte en fazla filmde oynayan kadın oyuncudur. ama 3 filmde kemal sunal, ayşen gruda'ya karşı bir şeyler hissediyor. (avanak apti, hababam sınıfı tatilde ve çöpçüler kralı. ) ayrıca üç filmde de ayşen gruda tek taraflı olarak kemal sunal'a karşı hisler besliyor. (şaban oğlu şaban, şark bülbülü, doktor civanım)

    edit, @ajusco ekledi: ibo ile güllüşah filmlerinde karşılıklı çok rolleri yok ama filmin sonunda ayşen gruda ile evleniyorlar.

    fatma girikile kemal sunal 2 filmde birlikte rol almış. ayrıca kemal sunal kanlı nigar filminde fatma girik'in kızına aşık oluyor. (postacı, japon işi)

    müjde ar da kemal sunal ile iki filmde rol almış. (kibar feyzo ve tosun paşa)

    oya aydoğan ve kemal sunal da birlikte iki filmde rol almışlar. (yedi bela hüsnü, yüz numaralı adam)

    hale soygazi, süt kardeşler filminde kemal sunal'ın aşık olduğu kadın ama birlikte rol aldıkları ilk film oh olsun. oh olsun filminde başrol tarık akan. yine kemal sunal'ın yan rolde olduğu ve başrolde tarık akan'ın oynadığı yalancı yarim, mavi boncuk gibi filmlerde emel sayın ile birlikte oynuyorlar.

    bahar öztan, pembe mutlu, perihan savaş, sevda aktolga, sevil üstekin, suna yıldızoğlu, ülkü özen ve yasemin yalçın da kemal sunal ile birden fazla filmde rol alan oyuncular. yasemin yalçın kemal sunal'ın son dönem filmlerinde rol alıyor, bu da ek bir bilgi olsun.

    bunun dışında harika avcı, nilgün belgün, ahu tuğba, gölgen bengü, nil ünal ve daha nice isimle daha birlikte çalışmış. kemal sunal'ın çok zengin bir filmografisi var ve bunların yalnızca birkaçında duygusal bağ içerisinde olduğu bir kadın karakter yok. dolayısıyla tüm kadın oyuncuları yazmanın imkanı yok. listede genel olarak en az 2 filmde birlikte rol aldığı kişilere yer verdim.
    eksik ya da hatalı bir bilgi var ise düzeltebilirim.

    edit: hababam sınıfı tatilde için @muratali0353'e teşekkürler.
  • -..o zamanlar tığ gibi delikanlı,cepte para çok.oyuncu bir de, mavi boncuk filmini cekiyoruz, bir gün setten çıktık, eve gidiyoruz, ben laleli'de oturuyorum. kemal, benden önce çıktı. herkes yevmiyesini almış, taksiyle giden gitti, kendi arabasıyla giden gitti. ben baktım ki kemal yürüyerek gidiyor, üç kilometre var gideceği yer. her gün yuruyerek gidip geliyor, merak ettim. nereye gidiyor bu adam böyle diye.
    uzun süre yürüdü, sonra bir bankta bir adam yatıyordu, kaldırdı adamı, bir şeyler konuştular, sonra cebinden para çıkarıp verdi. şaşırmıştım. sonra biraz daha ilerde bir lokantaya girdi, bir şey yemeden çıktı, oraya da para verdiğini görmüştüm..
    bıraktım takibi, banktaki adama yaklaştım, 'tanıyor musunuz o az önce size para veren adamı?' dedim.
    'adını bilmem,sormam da,her gün para verir bana..' dedi,
    teşekkür ettim,
    az ilerdeki lokantaya gittim,
    'az önce gelen beyin borcu mu var size?' dedim, tanımadılar beni,
    'kemal abi' nin mi, yok hayır bize her gün evsizler uğrar, yemek yediririz, o da sağolsun, onların yemek masrafını öder..' dedi..
    ertesi gün kemal'in yanına gittim,
    'sen ne güzel bir adamsın ya..' dedim, ne olduğunu anlayamadı, sarıldım ağladım..
    'ölme sen benden önce..' dedim,
    dinletemedim..

    (bkz: emel sayın)
hesabın var mı? giriş yap