• bu saç tipinin kendi iradesi vardır o gün nasil gözükmek istiyorlarsa öle gözükürler. sahibinin seçim hakkı yoktur. taranmayı ve ilgi gösterilmeyi pek sevmezler kısacası laftan anlamaz arsız edepsiz kişiliklidirler.
  • bu saçların kıvır bölgelerine kalem sokulmak suretiyle oynanır, oynanır ve oynanır.
  • ciddi ciddi bir yaşam biçimidir. abartmıyorum. bunu da bir sabah uyandığımda saçlarıma "hadi güzelim hadi bitanem bari bu sabah 3 hafta mağarada yaşamışım da yiyeceğim bitmiş de avlanmak için dışarı çıkıyormuşum gibi görünmeme sebep olma bak daha dün yıkadım seni hadi zor durumda bırakma anneni" diye yalvardığımı fark ettiğimde anladım. işin tuhaf olanı ben bunu her uyandığımda yapıyorum. hem de uyanır uyanmaz. her sabah aynı terane. korka korka uykulu gözlerle aynaya bakılır,

    "eheyyy o kadar da korkunç değilim aslında".

    gidilir yüz yıkanır kahvaltı edilir biraz uyku mahmurluğundan çıkılmıştır ve tekrar aynaya bakılır.

    "daha kötü günlerim olmuştu."

    sonra üst baş değiştirilir düzgün kıyafetler giyilir ve gerçekle yüz yüze gelinir. o saçla dışarı mışarı çıkılmaz arkadaş. hoppaaa. tekrar çıkar üstündekileri duşa gir sıfırdan başla her şeye. her sabah ya her sabah. hiç mi akıllanmaz insan? o iki kere hazırlanma süresinde diğer kızlar ojelerini tazeler, ne bileyim makyaj falan yapar. zaten dikkat edin kıvırcık saçlı hatunlar pek makyaj yapmaz genelde, yapamaz. ne ara bir de makyaj yapsın? vakit mi var? tarzınızı bile saçlarınız belirler bir yerde. zaten makyaj falan yapamıyorsunuz. hani vakit bulsanız bile beceremiyorsunuz. o derece uzaksınız olaya. kafanızdaki yumak da her neyse dağınık bir görüntüye sahip. eliniz mahkum sportif, minnoş bir tarzınız olmalı. azıcık şıkırdım olayım diye heves etseniz kafanızdaki sırıtır, heves kursakta kalır. kaderiniz doğduğunuz an belirlenmiştir anlayacağınız.

    zaman içinde hayatınızı saçlarınıza göre planladığınızı bile fark edersiniz.
    "sabah şuradan şuraya gidicem bi duş alıyım garanti olsun ama öğleden sonra karşıya geçicem vapura binmem lazım orda da rüzgar yerim tiftik tiftik olurum ama iş görüşmesi ben en iyisi bu akşamdan bi düzleştiriyim." yemin ederim tüm çözüm üretme, time management yeteneklerimi saçlarımdan kazandım ben.

    bir de sen o kadar oku et kendini geliştir, isminin başındaki ünvan yine aynı. "şu kıvırcık olan". ya ben böyle megaloman böyle üste çıkan böyle ilgi manyağı bir organizma görmedim hayatımda. sanki sen olmasan kimse beni tanımayacak, tek vasfım sana sahip olmak. canını yidiğim. bir de nasıl nazlı. kendisine ayırdığım vakit ve paranın haddi hesabı yok. nasıl da dengesiz bir de. bir gün 2 dakika yerine 3 dakika mıncıklasam "aaa saçını mı kestirdin" derler. soldan ayırsam abiye, ortadan ayırsam günlük saç olurlar. hatta o anki ruh halime göre şekil alabildiklerini bile düşünmeye başladım. benim yalan söylediğim gözlerimden değil saçlarımdan okunur bilakis.

    erkeklerin de kolayına geliyor kıvırcık saçlı hatuna yürümek. az orjinal olun gözünüzü seviyim. hepimiz farkındayız kafamızdakinin ne kadar dikkat çektiğini. aklınıza ilk geldiği gibi saçtan girmeyin. ağzımıza burnumuza iltifat edin mesela. bu ne demek oluyor biliyor musunuz? mesela gözlerin öyle güzel ki saçların tüm odağı kendisine çekse de gölgede kalmıyor, en azından ben görüyorum anlamına geliyor. saçtan yürümek... ne bileyim... çok banel be. kıvırcık saçla oynamayı sevmeyen adamla karşılaşmadım mesela şu güne kadar.
    - ben kıvırcık saçla oynamayı çok severim biliyo musuun :)))) (parmaklar saçlara doğru hamle yapar)
    + (yapma be kamil, herkes kıvırcık saçla oynamayı çok seviyo niyeyse. sokucan şimdi parmaklarını geri alamiycan bi daha. hayır ne bu keyif anlamıyorum ki. ay çek elini. geliyo valla. vallahi geliyo tombul tombul parmaklar. ay bi şey yapmak lazım bi şey) ... yağlanıyo ama oynayınca biliyosun mu :)

    bütün arkadaşlarınız birer dahi. hepsi amerika'yı her gün yeniden keşfeder.

    - aaa saçını tutup çekince yine yukarı zıplıyooo.
    + hadi yaaa :)))

    yine de seviyorum kerataları. vallahi evlat gibi. atsan atılmaz satsan satılmaz. biraz uğraşınca da pek tatlı oluyorlar zaten. değmiyor da değil yani. *.*
  • bu saçı seçenler için, fes kullanmak sureti ile muammer kaddafi olmanın keyfini yaşayabilirler.
  • emo olmanın önündeki en büyük engel. emo olmayı gönülden isteyip de kıvırcık saça sahip olanların haline üzülüp ağlayan bir emo güruhu olabilir mesela.
  • nefret ettiğim saç. tiksindiğim saç. her kıvırcık saç güzel değildir, o konuda anlaşalım. mesela benim saçlarım aşırı gür, ince telli, kıvırcık. yani iğrenç.

    bugün gittim kuaföre, saçlar neredeyse belime kadar uzamıştı karar veremediğim için. dedim ki "düz küt istiyorum." tabii hayaller paris gerçekler gaziosmanpaşa. ben şunun gibi bir şey hayal ederken eve geldiğimde tam olarak buna benziyordum. komiklik olsun diye demiyorum, son derece ciddiyim. hani saçı kıvırcık olup da "ben illa düz küt isterim bana ne" diye tutturan olursa görsün, ibret alsın diye yazıyorum.

    dedim düzleştireyim, belki bir boka benzer. geçtim aynanın başına, düzleştirdikçe bir garip oldu. tepeler basıldı, uçlar yana doğru açıldı. bana karşıdan bakan birinin ilk göreceği şey suratım değil abajura benzeyen kafam olurdu. tam tabiri bu, bildiğin abajur gibi oldum. saç dipleri kafama yapıştı, uçlar yana doğru havalandı. bak aynen şunun gibi görünüyordum. zerre abartı yok. hatta bunun daha da yanlara doğru açılmış hali gibi.

    saçları bastırdım, kulak arkasına atıp bir güzel yapıştırdım. sokakta millet görüp "oha tipe bak götüme benziyor" demesin diye kafaya bir de bandana taktım. kuaföre söve söve geri gittim, dedim kadın bu ne? ikea abajuruna döndüm düzelt bunu!

    kadın demesin mi "e sen düz küt dedin ben de kestim." ya tamam ben dedim de, normalde kuaför milleti her işe muhalefet olur, "ay yok o saç sana gitmez, bu götüme benzer, şundan yapalım" der. kadının ne desem yapacağı tutmuş! ikinci defa oturdum koltuğa. dedim kırpıt, kat mat yap, o saçlar inecek!

    neyse dedi sakin ol, iki kırptı falan, neticede "hoff asla istemem" dediğim katlı-küt model kafayla mutfakta oturup kahve içiyorum. hayatımın kalanında ağzımdan "düz küt saç" tanımı çıkarsa umarım geberirim.
  • yaklaşık 30 yaşımda bende olduğunu farkettiğim saçtır. şöyle ki o yaşa kadar saçlarımı hep kısacık kestirdiğimden kıvrılmaya fırsat bulamamış garipler.
  • uzatmaya çalışan kişinin canlı karikatür gibi gezmesine neden olan saç şeklidir. sinemada arka koltukta oturan kişinin "ulan bendeki şansa bak" yorumunu duyup gülsem mi, ağlasam mı moduna sokar insanı.
  • sabahları boynun üzerinde kafa yerine abajur ile kalkmaya sebep olan saç şekli. bir gün de insan gibi kalksam ne olur diye yakarıyorsanız tanrıya, işte siz de o bataklığa düştünüz. çare bigudi.
  • çeşitleri vardır. arap saçı istenmeyen bir türüdür. jöle falan bile para etmez bunlara. jimi hendrix gibi olunur. kessen olmaz uzatsan olmaz.
    bi de daha normalleri vardır ki bukle bukle olur insanda parmaklarını aralarına sokup oynama isteği uyandırır.
    bi de benim saçım vardır. türünün tek örneğidir. banyodan çıkıp hiç dokunmazsam güzel olur, takdir toplar "hep böyle yapsana" denir ve ikinci türe benzer ama yıkandıktan ertesi gün bi halta benzemez aynısı olsun diye yine yıkamak gerekir.
hesabın var mı? giriş yap